6 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Çünki bildin cümle şeyde Hakk müessir gayrı yok
Gördü sâlik mümkinâtda fi'l-i Hakk'ı gayrı yok
Mâdem ki her şeyi ve her işi yaradan Allah'dır, mâdem ki Allah ne dilerse nasıl dilerse öyle yapar öyleyse Hakk'dan gayrı bir irâde ve fâil de yokdur.
Kesret-i imkânda mevcûd cümle muhdes şübhe yok
Evvel ü âhir Hudâ-yı bî-zevâldir gayrı yok
Bu kâinâtda görünen her şey muhdesdir yani sonradan olmuşdur, sonradan olan bir şeyin varlığı da kendisinden değildir. Varlığı kendisinden olmayan şey yok olmaya mahkûmdur. Ebedî ve ezelî olan bir tek varlık vardır o da Allah'dır.
Vâcib ü mümkin vücûdu müttehid olmak muhâl
Kâinâtdan Hakk münezzeh zât-ı bâkî gayrı yok
Hakk'ın varlığı vâcibdir yani kendi zâtındandır. Varlığı kendi zâtından olan ile sonradan O'nun yaratmasıyla ortaya çıkan varlıklar arasında ittihad yani birleşme mümkün değildir, Allah bundan münezzehdir.
Âlemin aslı 'ademdir çün vücûdu ârızî
Ârızı görme vücûd-i vâcibe bak gayrı yok
Cümle kâinât yokluğa mahkûmdur çünkü varlığı ârızîdir, Hakk'ın dilemesi ile olmuşdur. Ârızî olan fânîdir, bâkî olan Allah'dır.
Muzmahil gör bu vücûd-i mümkinâtı Mahvîyâ
Âfitâb-i vâhidiyyet zâhir oldu gayrı yok
Bu kâinât aslında yok hükmündedir. Gece yıldızları gören kişinin sabah güneş doğunca hiç birini görememesi gibi bunu da ancak vâhidiyyet nûru ile münevver olanlar anlar.
Îsâ Mahvî
Kuddise Sırruh