10 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle bizde zenginlerin de fakirlerin de şehirlilerin de köylülerin de ekâbirin de sıradan insanların da sofraları hep dâire şeklinde olurdu. Yemek ister yerde, ister madeni bir sini üstünde, ister ahşap bir sofra üstünde yenilsin bu şekil hep muhâfaza edilirdi. Batılıların âdeti ise dikdörtgen sofralarda oturmakdır. Acabâ ecdâdımızın dikdörtgen şeklindeki sofralar yerine hep yuvarlak sofraları tercîh etmelerinin hikmeti nedir? Bunu hiç düşündünüz mü?
- Dâirevî sofralarda yer ve makâm farkı yokdur yani bu sofralarda kimsenin kimseye üstünlüğü yokdur. Halbuki dikdörtgen sofralarda baş köşeler vardır.
- Dâirevî sofralarda herkes ortaya konan yemeğe eşit mesâfededir zîrâ eskiden herkese ayrı tabak verilmez, yemekler sofranın ortasındaki kapdan müştereken yenirdi.
- Dâirevî sofralarda herkes birbirini rahatça görebilir, göz temâsı kurabilir, konuşabilir. Halbuki dikdörtgen sofralarda yemek yiyenler ancak yanlarındaki ve karşılarındaki kişilerle konuşabilirler, sofradakilerin tamâmı ile konuşabilmeleri mümkün olmaz. Hattâ dikdörtgen bir sofrada aynı sırada oturanların çoğu birbirlerinin yüzlerini bile göremez.
Sofra deyip geçmeyin, insanların yemek yeme şekli ve sofra âdâbı onların iç dünyâsı ve yaşayışı hakkında çok şey söyler.
Allah bize lutf etdi şükür elhamdülillah
Ni'metine gark etdi şükür elhamdülillah
Yiyelim ni'metini analım Hazret'ini
Umarız rahmetini şükür elhamdülillah