2 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Malûm ya, Dâvûd Peygamber sesinin güzelliğiyle meşhûrdur. Türkçemizde "dâvûdî ses" diye bir tabir vardır. Meşhûr şâirlerimizden biri de, "Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal" diyerek buna işâret etmişdir. Dâvûd aleyhisselâmın sesi o kadar güzel, o kadar tesirliymiş ki, kurdlar kuşlar, dağlar taşlar O'nun zikrine iştirâk edermiş. Nitekim Sûre-i Enbiyâ'daki "وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُ۫دَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَۜ" âyet-i kerîmesinde buna işâret vardır. Sûre-i Sebe'deki, "وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ مِنَّا فَضْلًاۜ يَا جِبَالُ اَوِّب۪ي مَعَهُ وَالطَّيْرَۚ وَاَلَنَّا لَهُ الْحَد۪يدَۙ" âyet-i kerîmesi de yine aynı hakîkati beyân etmekdedir.
Acaba bunun sırr-ı hikmeti nedir?
Bu sır, Dâvûd isminin ma'nâsında gizlidir. Dâvûd, vüdd kökünden gelir ve "çok sevilen" demekdir. Allah O'nu çok sevmiş, O da Allah'a öyle bir aşk ile bağlanmış ki okuyuşunda hep bu aşkın tesiri görülmüşdür.
Ulemâ-yı kirâm hazerâtının beyânına göre, Zebûr'da hiç ahkâm âyeti yokdur. Zebûr başdan sona tahmîd ve temcîdden ibâretdir. Zîrâ Dâvûd Peygamber, Hazret-i Mûsâ'nın şerîatına bağlı yani Tevrat'ın ahkâmıyla âmil idi. Hazret-i Mevlânâ'nın mahdûm-i mükerremleri Sultân Veled Hazretleri de Aşknâmesinde buna işâret ederek şöyle buyurmuşlardır :
Yani "Dâvûd aleyhisselâmın Zebûr'u aşkdır, meğer sen bu nükteyi işitmemişsindir" buyuruyorlar.
Hazret-i Dâvûd'un aşk-ı ilâhî tesiriyle zikretmesine ve bu zikre dağın taşın, kurdun kuşun iştirâk etmesine bir işâret de Sûre-i Sad'dadır. Bu sûre-i celîlenin 17, 18 ve 19. âyetlerinde şöyle buyurulmuşdur :
اِصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُ۫دَ ذَا الْاَيْدِۚ اِنَّهُٓ اَوَّابٌ * اِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْاِشْرَاقِۙ * وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةًۜ كُلٌّ لَهُٓ اَوَّابٌ
Bu âyetlerde geçen "evvâb" tabiri, çokça yapılan zikrullaha işâretdir. Cenâb-ı Hakk'In Hazret-i Dâvûd hakkında "abdenâ/kulumuz" buyurması, O'nun Allah'a kurbiyyetini ve muhabbetinin ziyâdeliğini göstermekdedir. İşte bu aşkın bir tezâhürü olarak, Hazret-i Dâvûd'un sesinde öyle bir letâfet, öyle bir âhenk, öyle bir tesir varmış ki, ne vakit Zebûr'u tilâvet etse, kuşlar başına toplanır, ins ü cin cezbeye gelir, cümlesi mest ü hayrân olurlarmış. İşte bu hâller hep aşk-ı ilâhînin esrârındandır. Zîrâ hakîkî aşk, dağa taşa, kurda kuşa bile tesir eder.