Denizin Suyu Bir Çiy Tânesiyle Artar mı?

10 Haziran 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Dua
Bu hikâye de Ferîdüddîn Attâr Hazretlerinin İlâhînâmesindendir :
Vaktiyle aşk-ı ilâhî ile bağrı yanan bir meczûb-i ilâhî, Kabetullah'a varmış. Bir gece sabaha kadar Kabe'nin yanında kalan o zât, başını Beytullah'a dayayıp, Cenâb-ı Hakk'a şöyle duâ etmiş, "Yâ Rabbi, eğer evinin kapısını açmazsan, kafamı kapı halkası gibi beytinin duvarına vurup duracağım, tâ ki vura vura başım parçalanana kadar. Böylece ben de yüreğimdeki bitmek bilmeyen yangından kurtulmuş olurum". O meczûb-i ilâhî, kalbinden bunu geçirirken hâtifden şöyle bir nidâ gelmiş : "Bu ev, nice bir zaman putlarla dolu durdu. Sonra o putlar kırıldı. Şimdi sen başını kırmakdan söz ediyorsun ama bundan ne çıkar. Bir put gibi sen de kırılıp düşmüş olursun. Bu yolda nice başlar fedâ edilmişdir, bundan sonra da niceleri fedâ edilecekdir. Denizin suyu bir çiy tânesiyle artar mı?"
Bu hikâye, Hakk yolunda bulunan âbidlere, zâhidlere ve âşıklara hitâb etmekdedir. Böyle bir kul, ne kadar âbid, ne kadar zâhid, ne kadar âşık olursa olsun, kendisinde aslâ bir varlık görmemeli, tam aksine benliğini tamâmen yok etmeli. Yapdığı ibâdetleri, zikirleri, hizmetleri hiç önemsememeli, bunlara kıymet vermemeli, bunlara katiyyen güvenmemeli ve hattâ bunları kendinden de bilmemeli. Hele de bunları bir mükâfât bekleyerek yapmamalı, ne yaparsa dâimâ ihlâs ile yapmalı. Kulun, Allah yolunda çekdiği zahmetleri önemsemesi ve bunlara karşılık Allah'dan bir talebde bulunması ihlâsa mugayirdir. Allah ihlâs ile yapılmayan amelleri kabûl etmez. Hele de Allah'la bir pazarlığa kalkışmak, çok büyük bir edebsizlikdir ve kulun huzûrullahdan tard olunmasına sebebdir. Düşününüz ki, yerde gökde ne varsa her şey Allah'ı zikretmekde, Allah'ı tesbîh etmekdedir. Bir insan ölünceye kadar her anını ibâdetle geçirse bile, onun ömür boyu yapacağı ibâdetler, uçsuz bucaksız kâinâtdaki sayısız mahlûkâtın ibâdetleri yanında ne olabilir? Denizden bir katre bile olamaz, değil mi? Üstelik Cenâb-ı Hakk âlemlerden müstağnîdir, kimsenin ibâdetine ihtiyâcı yokdur. Öyleyse kula düşen ihlâs, mahviyyet ve Hakk'a teslîmiyyetdir.

İlâhî benliğim etdi beni hôr
Edüpdür hem huzûrundan beni dûr
Bu hâl ile beni sen etme mehcûr
Ola dil 'aşk u şevk ile çü ma'mûr
Seni zikr ile her dem eyle mesrûr
Ola mir'ât-ı gönlüm şöyle pür nûr
Hevâ-yı nefse uydurma ilâhî
Rızân birle bulam her demde râhı
Listeye geri dön