24 Mart 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Derd-i Hakk’a tâlib ol dermâne erem dersen
Mihnetlere râgıb ol âsâna erem dersen
Eğer derdlerinden kurtulmak istersen Allah derdine düş yani O'na müştâk ol ve O'na vuslat yolunda eziyet ve meşakkat çekmeye râzı olmak şöyle dursun hattâ istekli ol.
Aşk yolu belâlıdır her kârı cefâlıdır
Cânından ümmîdin kes cânâna erem dersen
Allah aşkına mübtelâ olanların başına binbir türlü belâ gelir...Bu belâlar âşıkları ma'şûklarına ulaştırmaya yarar zîrâ Hakk'a vâsıl olmak için herşeyden, hattâ cân u tenden bile geçmek lâzımdır.
Od yak sîneni çâk et su gibi özün pâk et
Yüzün yere sür hâk et ummâna erem dersen
Aşk ateşi ile yanarak su gibi özünü temizlersin...Gerek secde ederek yüzünü yere sürmekle gerek nefsin sıfatlarını mahv etmekle vahdet deryâsına erer yani Hakk'a vuslat edersin.
Bu yolu bil andan gel deryâyı bul andan dal
Ka’rına erüp el sal dürr-i kâna erem dersen
İşte bu yolu bilir de deryâ-yı vahdete dalarsan o deryâda nice paha biçilmez hakîkat incileri derersin.
Pîrinle olan ahdi güt nen var ise ko git
Bildiklerini terk et irfâna erem dersen
Mürşidinin sözünden çıkmazsan, her şeyini yolunda fedâ edersen, bildiklerini de unutursan, sana irfân yani ma'rifetullah nimeti verilir.
Sabretmede Eyyûb ol gam çekmede Yâ’kûb ol
Yûsuf gibi mahbûb ol Ken’ân'a erem dersen
Eyyûb aleyhisselam gibi sabırlı, Ya'kûb aleyhisselâm gibi mihnetkeş, Yûsuf aleyhisselâm gibi mahbûb olursan maksadına erersin.
Terk et kuru da'vâyı hem 'ucb ile riyâyı
Mısrî ko o sevdâyı Sübhân’a erem dersen
Eğer Allah'a ulaşmak istiyorsan benlik da'vâsını da, nefsin hevâsını da, ucub, hased, gadab, riyâ gibi kötü sıfatlarını da terk et. Bunları terketmeden vuslat müyesser olmaz.
Niyâzî Mısrî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
İLÂVE AÇIKLAMA
Allah yolunda ilerlemek isteyen tâliblere, ehlullahın hep cefâlı ve belâlı aşk yolunu tavsiye etmelerinin sebebi şu hakîkate dayanır. Manevi ilerleme, dâimâ kabz ile olur, bast ile olmaz. Âdem aleyhisselamın mahall-i bast olan cennetden çıkması da bunun delîlidir. Dünyevî işlerde bile ilerleme nasıl ki hep zahmet ve meşakkatle oluyorsa manevî işlerde de böyledir. Sôfiyyenin riyâzât ve mücâhedesindeki sır da buradadır. Üstelik vuslat için, kuru kuruya mücâhede ve riyâzât yapmak da yetmez, bunları hind fakirleri de yapıyor. Maksada ulaşmak için mutlakâ aşk lâzımdır zîrâ ancak aşkın ateşi mâsivâyı külliyen mahvedebilir. İşte Hazret'in bu nutk-i şerîfi de bu hakîkati beyân ediyor.