Derdi Derman Bilmelisin

14 Şubat 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Bela

Sôfiyyenin büyüklerinden Ebû Saîd Ebu'l-Hayr Hazretleri buyuruyorlar ki : 

Dünyâda nimet içinde olanların nimeti dünyâ, âhiretde nimet içinde olanların nimeti ise derd ve belâdır. Derd, Hakk'ın kulunu belâlardan koruduğu bir kaledir. Dünyâ ehli İblis'in nefsânî arzular ağıyla avladığı kimselerdir. Âhiret ehlini ise Allah derd ağıyla avlamışdır. Hakk Teâlâ şöyle buyurmuşdur, "لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِح۪ينَ şımarma Allah şımarıkları sevmez" . Allah Resûlü de bu hususda şöyle buyurmuşdur : "Allahu Teâlâ mahzûn kalbleri sever". Şu da ehlullah hazerâtının sözüdür : "Şirkin mahalli şımarıklık, îmânın mahalli ise hüzündür".

Öyleyse aklı olan insan, belâları kerih görmez, başına gelen belâlar için gam çekmez. Hattâ tam aksine belâyı devâ, cefâyı safâ, derdi dermân, nikmeti nimet bilir. Zîrâ insan o belâlar sâyesinde uyanacak, aczini anlayacak, Allah'a dönecek, Hakk'a kulluk edecek ve ebedî saâdete erişecekdir. Aksi takdirde bu kısa dünyâ hayâtını belki ferah fahur yaşayacak ama ebedî âlemde azâba giriftâr olacakdır. Demek ki celâl içinde cemâl, cemâl içinde celâl gizlidir, kahır içinde lutuf, lutuf içinde kahır gizlidir.
Listeye geri dön