Ders Dinleme Âdâbı

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, bir sohbete başlayacakları zaman dinleyicilere hitâben buyurdular ki :

Şimdi ben sizden bir şey ricâ edeceğim. Ben derse başladığım vakitde, çay- kahve dağıtmak yok, el öpmek yok. Sonradan gelen olursa, yavaşça bir yere oturur, ses çıkarmaz. Çünkü ben kitâba bakmıyorum, altmış sene evvel okuduğum kitâbları karışdırıyorum kafamda ve ordan cevâb veriyorum. Bu kahve içdi, öteki cigara içdi, öteki konuşdu, o kalkdı yürüdü, o vakit benim huzûrum kaçar. Huzûrum kaçdı mı size tatlı bir sohbet yapamam. Yapamayınca da siz sitifâde edemezsiniz. Bana da bir şey getirmeyin istemiyorum. 

Sonra demeyin ki "Efendi, pek müstebit bir adam", ben müstebit bir adam değilim. Bilakis şakayı severim, latîfeyi severim, fakat bu gibi hareketler beni üzmekde ve kafamı dağıtmakda ve mevzûyu kaçırmakdayım. Onun için çok ricâ ediyorum, herkes otursun yerine. Sıkışır bir adam, kimseyi rahatsız etmeden, yavaşça dışarı çıkar, o ayrı, ona bir sözümüz yok. Ama konuşmak, yâhud kahve getirildi, çay getirildi, ayağa kalkıldı, gel el öpelim, birbirimizle öpüşelim diye sarılırsak birbirimize bu iş bozulur, olmaz. 

İkincisi, eğer bir soru vârid olacak olursa, benim sohbetimden sonra, sohbetde anlayamadığı yerleri, yâhud herhangi bir müşkili varsa, o soruyu bana dersimden sonra yani ders bitdikden sonra sorabilir. Ve onu da gâyet güzel karşılarım ve cevâbını da vermeye çalışırım. Tabii her şeyi bilmem. Her şeyi bilen burda oturmaz. 

www.muzafferozak.com