8 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Tarîkat-ı aliyyeye intisâb yani dervîşlik iki türlü olur.
Birincisi teberrüken olandır. Bu şekilde intisâb edenler seyr-i sülûk görmezler. Mürşidlerin, seyr-i sülûk etmeyeceklerini bildikleri halde bazı kimseleri dervîşliğe kabûl etmelerinin bazı hikmetleri vardır. Asıl maksad, bu gibi kişilerin şerî'at dâîresi içinde kalmalarını te'min etmek, onları ibâdete ve tâ'ate alıştırmak, mümkün olduğu kadar kötü huylardan kurtarmakdır. Kötü huylardan kurtulmanın çâresi kötü arkadaşlardan ve kötü çevrelerden kurtulmakdır zîrâ kötülük bulaşıcıdır. "Kişi refîkinden azar" sözü bunu ifâde eder. İyi olmanın ilk şartı iyilerle birlikde olmakdır ki bu tür dervîşliğin en büyük kazancı da budur. Bu gibi dervîşlere "muhib" denir. Çoğulu "muhibbân" ve "ehibbâ"dır. Son devirlerdeki dervîşlerin çoğu bu sınıfdandır.
İkincisi seyr-i sülûk etmek üzere intisâb etmekdir. Dervîşliğin bu çeşidi, seyr-i sülûke isti'dâdı olanlara mahsûsdur. Böyle bir dervîş, şerî'atın ahkâmına harfiyyen riâyet ettiği gibi buna ilâve olarak nâfile ibâdetlerle de meşgûl olur. Meselâ her gece teheccüde kalkar, nâfile oruç tutar, bol bol hayır hasenât yapar. Bunlara ilâve olarak mürşidinin verdiği bütün vazîfeleri de hakkını vererek yapar. Mürşidinin sohbetinden ve hizmetinden hiç ayrılmaz. Mümkünse her gün değilse en azından haftada bir kaç defa mürşidini görür ve hizmetinde bulunur. Bunlara "hizmet dervîşi" veya "dervîş-i hakîkî" denir ve sayıları diğerlerine göre pek azdır fakat asıl dervîşlik de budur.
Erenlerin sohbeti ele giresi değil
İkrâr ile gelenler mahrûm kalası değil
İkrâr gerek bir ere göz açıp dîdâr göre
Sarraf gerek gevhere nâdân bilesi değil
Bir pınarın başına bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda dursa da kendi dolası değil
Değme kişi er olmaz bu yolda ihtiyâr olmaz
Amelsiz dîdâr olmaz Hakk'ın rızâsı değil
ÜMMÎ SİNÂN yol ayan olupdur belli beyân
Dervişlik yolu hemân tâc u hırkası değil