31 Ekim 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Amerika'daki son sohbetlerinden birinde şöyle buyurdular :
Dervîşlik, Âdem'in safiyyetini alarak Nûh'un gemisine râkib olmak, İbrâhim'in halîliyyet libâsına bürünmek, Yakûb gibi, İsrâil, gece Hakk'a yürümek, yani gece kıyâma kalkmak, Allah'la mülâkat yapmak, İsmâil gibi kendini kurbân etmek, Zekeriyâ gibi kendisini Hakk'a teslim etmek, Mûsâ'nın kelîmiyyetiyle sıfatlanmak, Îsâ rûhullah gibi Hakk katına erişmek ve Muhammed Resûlullah gibi habîbullah olmakdır. Dervîşin bu sıfatlara mâlik olması lâzım. Yoksa böyle düt dürü düt düt düt dürü düt, yalnız böyle def çalıp ilâhi okuyup zikir yapıp kıvırıyorsan, barda, diskoda daha güzel kıvırıyorlar, oraya git. Orada daha güzel kıvırıyorlar, bizimkiler o kadar iyi beceremiyorlar.
Onun için adam olmak lâzım. Sonra cansız at geldi mi kapıya, o vakit pişman olursun, ellerini koparırsın. "وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلٰى يَدَيْهِ ve yevme ye'addu'z-zâlimi 'alâ yedeyhi". İş işden geçer. Cansız at var, cansız at, onun üzerine bindirecekler seni. Özün sözün doğru olsun, erkek ol. İnsan uzuvla erkek olmaz, erkeklik ayrı şey. Erkek odur ki, zikrullahdan onu hiç bir şey men edemez. Allah öyle diyor Kur`ân'da, "رِجَالٌۙ لَا تُلْه۪يهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰ ricâlün lâ tülhîhim ticâretün velâ bey'un 'an zikrillah", ne ticâret, ne alışveriş, hiç bir şey onu zikrullahdan men etmez. Her zaman Hakk'ı zikreder. Dervîşin her nefesi zikiridir. Alırken de verirken de. "Heh heh heh heh", Hû diyorsun işte.
Her gece yatağa yatdığında düşüneceksin. Dervîşden bahsediyorum, deymişden değil. Ben bugün ne yapdım? Allah'a yarar ne iş yapdım? İnsanlara ne gibi kötülük yapdım? Yarın kime ne hîle yapacağım diye düşünmeyeceksin. Gebereceğini düşüneceksin, ölümünü. Eğer yarın kime ne hîle yapacağını düşünüyorsa, yandı o. Gideceği yer nâr onun.
"Ne yapdım ben bugün?" Hâsibû kable en tuhâsebû. Allah seni hesâba çekmeden sen kendini hesâba çek. Maliye memuru yakana yapışmadan defterlerini iyi tut. Dünyâ mâliyesine yutturabilirsin, Allah mâliyesine yutturamazsın. Düşünsene! Baban, deden, dedenin dedesi, onun babası, babasının babası, nereye gitdiler, ne oldular onlar? Tanıdıklarımız arasında bile kaç kişi kanser olmuş yatıyor, görmüyor musun! Allah belânın verecek yakın zamanda, düşünemiyor musun daha hâlâ! Sana akıl vermişler, batı terbiyesinde, "ölenleri unutuver sen, böyle şeylerle meşgûl olma" demişler. Sen ister unut, ister unutma, o seni unutmayacak. Ölümü unutmanın sana hiç bir faydası yok. O seni unutmayacak. Bunu böyle bilmen lâzım. Bunu düşünmen lâzım. Bunu düşünmezsen olmaz. Hakk yola böyle gideceksin. Ne zaman öleceğin de malûm değil. "Ircı'î" dediler mi, "Dön!" dediler mi, bitdi iş.
Müslümansan eğer senin mir'âtın Kur`ân olacak. Yani aynan Kur`ân olacak, ona bakacaksın. Yapdığın işler Kur`ân'a uyuyor mu uymuyor mu? Uymuyorsa felâket işin. Hıristiyan mısın, İncil'e bakarsın, Yahudi misin, Tevrat'a bakarsın, Budist misin, Buda'ya bakarsın. Hayvan mısın, semâya bakarsın. Bir şey görebilirsen eğer.
Burda gelmiş birisi bana, "Efendi, bana vahdet-i vücûdu öğret" diyor. Sen daha kulluğu öğrenmemişsin, vahdet-i vücûdu nasıl öğreneceksin. Sen daha kulluğu bilmiyorsun, kulluğu öğren bir defa.
Beşeriyyet büyük bir felâkete doğru gidiyor, hiç olmazsa sen kendini kurtar. Yapabiliyorsan hem kendini kurtar, hem ibâdullahı kurtarmağa çalış. Hem nefsini kurtar, hem halkı kurtar. O hâlâ hîle düşünüyor, "Yarın ne hîle yapayım bakayım?" diye düşünüyor. Ölümü düşünmüyor, hîleyi düşünüyor. Allah'ı düşünmüyor, Allah'ın azâbını, ıkâbını yâhud cennetini, cemâlini. Hep hîle, hep hîle. Tilki. Kurnazlık tilkinin sıfatıdır. Haram yemek domuzun sıfatıdır. Halkla alay etmek maymunlukdur. Halkı incitmek, yılan ve akreb remzidir.
Ben sana necâtı, felâhı gösteriyorum. Belki sözlerim acı geldi ama ben doğru konuşuyorum. Senin iyiliğin için konuşuyorum. Çünkü ben söylemezsem, yarın yevm-i kıyâmetde aramızda ikinci bir da'vâ olacak, mücâdele olacak, "Söylemedi" diyeceksin. "Yâ Rabbi söylemedi, söyleseydi ben kendimi düzeltirdim" diyeceksin. Onun için ben söylüyorum, şâhid ol yâ Rabbi. Vazîfemi yerine getirdim.
Sohbetin başındaki tarif, hakîkaten müstesnâ ve muazzam bir tarifdir. Bu tarif, bu güne kadar yapılmış olan bütün tarifleri içine alacak kadar geniş ve aynı zamanda da pek vecîzdir. Bu bir kaç satırlık tarifi anlayabilen kişi, tasavvufun hakîkatini de, sôfîliğin mâhiyetini de keşf etmiş olur.
www.muzafferozak.com