31 Ağustos 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Bazı tevâzu sûreti vardır ki ona temelluk derler. Mezmûmdur. Ve fenâ-yı sûrî dahi böyledir. Nitekim bazı süllâk pejmürde gezerler ve köhne libâslar giyerler. Velâkin nefsâniyyetleri bâkîdir. Anın içün ol hâlet-i mec'ûleden anlara fâide yokdur. Tevâzu oldur ki bi'l-külliye baş olmayı istemeye. Yani anda sevdâ-yı riyâset ve câh olmaya. Hattâ tasarrufda muhayyer olursa onu bile kabûl etmeye. Zîrâ o makûle tahayyürde mekr-i ilâhî vardır. Fefhem cidden. Ve ubûdiyyetin aslı tevâzu ve hâl-i fenâda bî-vücûd olmakdır Temelluk tevâzudan değildir. Zîrâ temelluk beyne'l-avâm li ecli'-l-maslaha olan muâmeledir. Tevâzu ise marifet-i esrârdan nâşî bir sırr-ı azîmdir ki ehlullaha müyesserdir.
Bunda menzil-i hakîkate vusûlün eserini beyân vardır ki o eser tevâzu ve ubûdiyyet dedikleridir. Ve makâm-ı fütüvvet bunda dâhildir. Fütüvvet oldur ki kişi kendinden a'lâdan sâdır olan kelâm-ı hakkı kabûl etdiği gibi kendinden ednâdan sâdır olanı dahi kabûl etmekdir. Nitekim hulefâ ve aktâb kabûl etdiler. Zîrâ hikmet, dâlle-i mü'mindir, her nerede bulur ise ahz ider. Ve hakkın zuhûru a'lâ ve ednâda birdir ki tefâvüt kabûl etmez. Pes, bir kelâm-ı hak pâdişahdan sâdır olmakla, ednâ bir gedâdan sâdır olmakda bir fark yokdur ki ikisinden dahi ahz ve kabûl lâzımdır. Ve illâ derecesinden sâkıt olur. Belki derece ehli olmaz. Zîrâ ehl olsa, ol manâdan âgâh olur ve izhâr etmezdi. Zamânemiz sâlikleri gibi ki ekserinin ahlâkullah ve ahlâk-ı Resûlullah ve ahlâk-ı havâss-ı ümmetden şuurları yokdur. Ve fi'l-cümle şuurları olanlar da ruûnet-i nefs ve gılzet-i tab'larından nâşîi inadlarına musırr ve hevâlarına tâbî olurlar. El-hâsıl dervîş-i hakîkî deryâ misâlidir ki bulanmaz ve pâdişah-ı âlem olsa dahi yine dervîş-meşrebdir. Zîrâ o, hakîkati dervîşlik ve meskenet ve inkisâr ile bulmuşdur. Nice ol manâdan rücû edip hilâfıyla muttasıf olur. Anın içün dervîş-i hakîkîye abâ ve kabâ sûretinde olmak berâberdir. Fe-emmâ ol ki berzah ehlidir, tağyîr kabûl eder ki nefs-i mülhimenin evâilindedir. Evâilinde olan ise tegayyür ve rücû kabûl eder. Nefs-i mülhime ve gayrılarda olanların hâlleri buna kıyâs oluna. Fefhem cidden.