Destursuz Bağa Girenler - Orhan Şâik Gökyay

26 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Dil
Ömrünü Türk Dili ve Edebiyatına vakfetmiş olan kıymetli hocamız Orhan Şâik Gökyay'ın bu eseri, zaman içinde muhtelif dergilerde yayınlanmış olan edebiyat yazılarından en çok da edebî tenkidlerden oluşmakdadır. 

Eserin başlığından da anlaşılabileceği gibi, buradaki yazıların çoğu, Türk Dili ve Edebiyatı sahasında kalem oynatan, Eski Türkçe eserler üzerinde çalışan, ama ellerine aldıkları işi ağızlarına yüzlerine bulaştıran bir takım akademisyen ve yazarları eleştirmek, eleştirirken de onların niçin başarısız olduklarını, neleri yanlış yaptıklarını göstermek için yazılmışdır. Bu itibarla eser, bu işlere el atmaya hevesli olanlar için de bir rehber mâhiyetindedir.  

Hoca'nın eleştiri yazılarındaki ana fikir şudur. İster manzûm, ister mensûr, ister târih, ister şiir, ister dînî, ister başka bir konuda olsun, eski bir eseri anlayabilmek, onu tahlîl edebilmek veya onu günümüz okuyucusunun anlayabileceği hâle getirebilmek için, eski harfleri ve kelimeleri bilmek ya da bilinmeyen kelimeler için sözlüklere bakmak yetmez. Eserin yazıldığı devrin örf ve âdetlerini, yaşayışını, alışkanlıklarını, târihini ve o devrin bir takım husûsiyyetlerini de bilmek lâzımdır. Bunları bilmeyen bir kimsenin yapacağı çalışma, birçok hatâlarla ma'lûl olacağı gibi, aynı zamanda yavan ve tatsız bir metinden ibâret olacakdır. 

Nitekim Hoca, kitabın önsözünde maksadını şöyle özetler :
Bu kitabın adı, içindekilerin konuları üzerinde, ayrıca bir açıklamayı ve tanıtmayı gerektirmeyecek denlü açıkdır. Yalnız şurasını söylemekde yarar vardır sanıyorum, o da şudur : Bu yazıların amacı, hiç kimsenin, bir bölüğü pek aşırı olan yanlışlarını sergilemek değildir, kesin olarak. Ancak, bunca yüzyıllara serpilmiş olan ve türlü açılardan değer taşıyan kültür ürünlerimizin gelişi güzel, çoğu kez çetin olan bir emeği göze almadan, bugünün diline getirilemeyceği yolunda, okuyuculardan bu alana girecek olanlara bir uyarıda bulunmak istenmişdir. 
Bir kitabı, yalnıca o da birçoğu yetersiz olan sözlüklerin yardımıyla anlamanın yolu olmadığı tanıklarıyla gösterilmeye çalışılmıştır. Sadeleştirmeye, bu yoldan tanıtmaya kalkıştığımız bir kitabın dilinden önce, onun yazıldığıu zamanın, çevrenin ve yazarının dilini, uslûbunu ve özellikle kültürünü kavramadan, bu gömünün tılsımını çözemeyiz. Bu tılsım, masallardaki gibi, birkaç sözcüğün büyüsüyle açılamıyor, meydanda. 
İşin başka bir yönü de var, o da bize daha da hazırlıklı olmayı buyuruyor. Yoksa sonuç, bir milletin varlığını kalem yerine bilgisiz ve insafsız kazmalarla yok etmeye varır. Daha da kötüsü bu soydan emeksiz, bilgisiz, açıkçası çırpıştırma yapıtlar, okuyucuyu yanıltır ve onu kendi öz zenginliği ve kültür varlığı üzerinde umutsuzluğa sürükler, bu yüzden de onu, kendinden koparıp çok uzaklara atar.
Hoca'nın kendine mahsûs eğlenceli uslûbu ile zaman zaman işin içine hiciv ve mîzâh da katarak yazdığı yazılardan oluşan bu kıymetli eseri, Türk Dili ve Eedebiyatına meraklı olan herkese tavsiye ederim.


Bilirsin ki bilmezsin
Sormazsın ki bilesin
Korkarsın ki sorasın
Diyeler ki bilmezsin
Listeye geri dön