21 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Kahvede oturuyordum. Otururken bir de bakdım, bir meczûb. Medîne'nin meczûbuymuş, Medîne-i Müneverre'yi tavâf ediyormuş. O meczûb, sabahdan akşama kadar şehri tavâf edermiş. Kalkdı, geldi, bizim kahveye girdi yani benim oturduğum kahveye geldi. Doğru geldi benim yanıma oturdu, "Bana çay söyle" dedi. Bütün Araplar şaşırdılar. Çay söyledim, berâber çay içdik, sonra kalkdı, niyâz etdi ve gitdi. Sonra Araplar geldiler, "Nasıl oldu da sen bununla konuşdun, bu kimseyle konuşmaz" dediler. "Bu, Medîne'de bir evin kapısına gider, kapıyı çalar, yukarıda pilav pişiyor, bana pilav ver der, tencerede pişen yemeği bilir" dediler. İşte Medîne-i Münevvere'deki o meczûb da bana geldi, Medîne'nin meczûbu. Araplar geldiler, hep beni tebrîk etdiler, "O hiç kimseyle konuşmaz, bir tek seninle konuşdu" dediler. "Elbette benimle konuşur, biz onunla tanışırız, deli deliden hoşlanır" dedim.
www.muzafferozak.com