23 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Devrân odur kim devrini devr-i felek bilmez ola
İnsân odur kim sırrını ins ü melek bilmez ola
Seyr-i sülûk ile manevî alemleri devredenlerin devrânını kimseler bilmez. Bu Allah ile onlar arasında bir sırdır. Seyr-i sülûkünü tamamlayıp insân-ı kâmil mertebesine erenlerin sırrına ne bir insan ne de bir melek vâkıf olamaz...
Merkeb izinde su görüp deryâyı gördüm sanma sen
Deryâ odur kim ka’rını aslâ semek bilmez ola
Henüz seyre yeni başlamış olanlar birkaç tecellî ile kendilerini bir şey zannetmesinler zîrâ seyr-i sülûk nihâyetsiz bir okyanusa dalmak gibidir, tecelliyât-ı ilâhiyyenin sonu yokdur...
Âdem odur kim nân ola hem mâ u hem zam'ân ola
Hayvandan ol edall dürür nân ü nemek bilmez ola
Sîretini de sûreti gibi insân edebilenler hamurun pişip lezzetli bir ekmek olması gibi olgunlaşır. Onlar hem su gibidir, susuzların susuzluğunu giderirler hem de aşk ateşiyle yanmışlardır. Sîretini insân edemeyen kimseler ise, görünüşde insân olsalar da hakîkatde hayvanlardan daha beterdir...
Kâmil odur kim aç susuz çok çok emek çekmiş ola
Nâkıs olardır bunda kim hergiz emek bilmez ola
Bu yol çok uzun ve çok zahmetlidir, kemâle gelmek için çok zahmet çekmek gerekir. Seyr-i sülûk zahmeti çekmeyenler, nâkıs kalır...
Her bir nebî her bir velî zilletle erdi menzile
Mısrî’ye söğsün şol ağız Allâh demek bilmez ola
Cümle peygamberler ve velîler eriştikleri menzile hep zahmetle ve meşakkatle ermişlerdir zîrâ terakkî ancak kabz ile mümkündür, bast ile terakkî olmaz...Allah dostlarına söğenler, onlara hakâret edenler, Allah'dan gâfil olanlardır...
Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh