Devrân Zikri ve Nâdîde Bir Devrân İlâhisi

14 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah
Devrân, dervîşlerin halakalar teşkîl ederek muayyen şekillerde dönmek sûretiyle zikretmelerine verilen isimdir. Kâdiriyye, Rıfâiyye ve Halvetiyye başta olmak üzere hemen bütün tarîkatlarda vardır. Devrân yani döne döne zikretmek, hem feleklerin, yıldızların, seyyârelerin dönüşüne, hem Sûre-i Zümer'in son âyetinde sarahaten zikredilen meleklerin arş etrâfındaki tavâfına, hem de hacıların Ka'be-i Muazzama etrâfındaki tavâfına remzdir. İşte ehl-i tarîkin devrân zikrine çokça rağbet etmesinin sebebleri de bunlardır.

Devrânın birçok şekilleri ve usulleri olup tarîkatlara göre birçok farklılıklar gösterir. Böyle bir zikri hiç görmeyenlere bir fikir vermek için kısa bir tarif vermek gerekirse, şöyle anlatabiliriz : 

Dervîşler halaka tabir edilen dâire şeklinde toplanırlar. Mekânın büyüklüğüne ve zikre iştirâk edecek dervîşlerin sayısına göre halaka sayısı artabilir. Devrâna ekseriyetle Şeyh Efendi'nin "Yâ Allah Hû" nidâsıyla başlanır. El ele tutuşan dervîşler İsm-i Hû zikri ile dönmeye başlarlar. Tarîkatın usûlüne göre devrân sağa veya sola doğru olabilir. Meselâ Tarîk-i Kâdiriyye’de dönüş sağa, Tarîk-i Halvetiyye’de sola doğrudur. Zikrin belli bir safhasında, sağ kol sağındakinin omuzuna, sol kol solundakinin beline konulmak sûretiyle devrâna devâm edilir. Devrân esnâsında her ayak hareketiyle baş da döndürülür. Devrân esnâsındaki her bir hareketin tasavvufî remzleri vardır.

Devrânda okunan ilâhilere gelince. Devrânın başında zikrin ritmi oldukça ağır olduğu için bu ritme uygun ilâhiler okunur. Ritim gittikçe hızlandığı için takip eden ilâhiler de buna göre seçilir. Devrân zikrine mahsûs sayısız ilâhiler bestelenmişdir ancak devrânın başında okunan ilâhilerden biri vardır ki pek müstesnâ bir eserdir. Bu eseri müstesnâ kılan husûsiyyetleri şöyle sıralayabiliriz :

1. Güftesi : Bu ilâhinin güftesi, devrânî tarîkatlarına başında gelen, Halvetiyye tarîkatının ulularından Şeyh Cemâleddin Halvetî Hazretlerine âitdir. Üstelik nutkun ma'nâ ve medlûlleri de hem devrâna hem de zikrullaha pek yaraşır. Şöyle ki :

NUTK-İ ŞERÎF

Safha-yı sadrında dâim 'âşıkın efkârı Hû
Şâkirin şükrü hüvallah zâkirin ezkârı Hû

Hû sadâsından melekler gökde eylerler semâ
Hû safâsından felekler eyledi ihbâr-ı Hû

Nâleden ney deldi bağrın Hû deyû nâlân ider
Mevlevîler Mesnevî'de eyledi iş'âr-ı Hû

Sidre seyrine muhakkak irmeye Cibrîl-i Emîn
Olmasa anın dilinde dem-be-dem tekrâr-ı Hû

Bülbülâ dîvân-ı 'aşkdan bir varak naklet bize
Tâ safâ vere safâdan açıla gülzâr-ı Hû

Sôfî mest olup safâdan devr ider Yâ Hû deyu
Münkir inkârın bırakdı eyledi ikrâr-ı Hû

Ravza-i Hû'da makâm et ey Cemâl-i Halvetî
Tâ vücûdun milkine keşf ola bu esrâr-ı Hû

2. Beste : Eserin bestekârı olan Cihangirî Ahmed Dede hakkında pek bilgimiz yoksa da bestenin kıymeti âşikârdır. Hüseynî makâmındaki bu eser, tekke mûsıkîmizin şâheserlerindendir.

3. Okunuşu : Eserin nevi şahsına mahsûs bir okunuşu vardır. Her beytin sonunda perde kaldırmak ve ritmi hızlandırmak sûretiyle devrân hızlandırılır ve zikrullaha ayrı bir revnâk verilir. Ekseriyetle nutk-i şerîfin tamamı okunmaz, 4-5 beyti okunur çünkü yedi defa perde yükseltmek için zâkirlerin hepsinin seslerinin çok vüsatli ve kuvvetli olması gerekir. Bu yüzden bu eseri notaya bakarak düzgün okumak mümkün olmaz, hakkını vererek okuyabilmek için mutlakâ ehlinden meşk etmek gerekir.Tek başına okunabilecek bir ilâhi olmadığı için okuyucuların kendi aralarında da çalışmış ve bir arada okumaya alışmış olmaları gerekir. Okunuşa âit diğer bir husûsiyyeti ise, makta' beytine gelip de, Şeyh Cemâleddin Halvetî Hazretlerinin ism-i şerîfi okunduğunda okuyuş birden ağırlaştırılır ve burada Şeyh Efendi'nin "Hayy" nidâsıyla "İsm-i Hayy zikrine geçilir.

4. Remzleri : Nutk-i şerîfin yedi beyt olması nefsin yedi mertebesine, her beytin sonunda perdenin yükselmesi bir nefs mertebesinden diğerine çıkarak ma'nen yükselmeye, ilâhinin başlarda ağır olup sonradan hızlanması seyr-i sülûkün de başlarda biraz meşakkatli olup sonradan kolaylaşıp süratlenmesine, okuyuşda coşkunun artması seyr-i sülûkde ilerledikçe sâlikin şevke gelmesine, devrân ederken okunması seyr-i sülûkun devrî olmasına ve ka'betullah etrâfında yedi defâ dönülerek yapılan tavâfa remzdir...Nutkun yedi beyt olması, renklerin ve seslerin yedi olmasına da işâretdir. Diğer bir remzi de, şerî'at, tarîkat, hakîkat, ma'rifet, kurbiyyet, kutbiyyet ve ubûdiyyet mertebelerine işâret etmesidir. 

Meraklılar için bu ilâhiye âit iki ses bir de video kaydı veriyorum. Ses kayıtları 80'li yıllardaki zikir meclislerinde yapılmışdır. Video ise 1982 senesinde ABD'deki bir zikir meclisinden. Bu video aynı zamanda devrân hakkında bir fikir edinmenize de yardımcı olacakdır.


Muzaffer Efendi · Safha-yı Sadrında Dâim Âşıkın Efkârı Hû - Hüseyni ilahi
Muzaffer Efendi · Safha-yı Sadrında Dâim Âşıkın Efkârı Hû - Hüseynî ilahi
Listeye geri dön