4 Aralık 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
NA'T-I ŞERÎF
Dilâ bâğ-ı ma'ârifde Habîb'in feyzi gül-bûdur
Hakâyık gülsitânından çıkar dâim akarsudur
Nedir cû bahr-ı enfesdir kamu halka meded-resdir
'İnâyet-cûyu herkesdir mücerred sanma âhûdur
Zemîn ü âsumân taht-ı yedinde hükme nâzırdır
Müheyyâ emrine şems ü kamer karşu-be-karşudur
Yolundan mihri döndürdü mehi hem sîne-çâk itdi
Delîli müdde'ânın pes tevâtür eyle iş budur
Vücûd ile 'adem beyninde çün ki vâsıta oldu
Hakîkatde ifâza eyleyen şemse o meh-rûdur
Kaşı çün "kâbe kavseyn" ile mihrâb-ı se'âdetdir
Kıyâs itme hilâl-âsâ mukavves tâk-ı ebrûdur
Tekellümde cevâhir-pâş olur esrâr-ı hikmetden
Dehânı kenz-i hikmetdir tılısmı hâl ü gîsûdur
Olupdur lebleri âb-ı hayâtın menba'ı el-hak
Letâfetle ne hâcet vasfına dendânı lü'lü'dür
Ziyâ-yı Leyle-i Kadr u Berât'a hoş mümâsilken
Tahayyülde hatâdır ger dinilse zülfü şeb-bûdur
Cebîn-i safha-i haddi arak-rîz olsa vasfında
Dinilmez katre-i şebnem saçılmış hurde incüdür
Dinir mi sîne-i sâfa vasıfda levha-i sîmîn
Makarr-ı mecma'-ı esrâr-ı Hakk ol sadr-ı pehlûdur
Serâ vasf-ı yedinde kayd olur ıtlâka deryâdır
'Atâ vü ahz-ı Hakk'a âlet olmuş feyz-i mercûdur
"Yedullah" ile vasf itdi anınçün Hazret-i Mevlâ
Dinildi "mâ rameyte iz rameyte" remzi bellüdür
Matâf-ı cünd-i ervah-ı rusüldür meşhed-i a'lâ
Zemîn-i ravza-i pâki mu'allâ kasr-ı mînûdur
Ziyâretle şerefyâb olmağa nevbet mi var her dem
Huzûrunda gürûh-ı enbiyâ zânû-be-zânûdur
Ana nisbet ile yeksân görünür kurb ile haddi
Değildir yek cihetden iltifâtı dilde çâr-sûdur
Hemân 'afv u 'inâyetle hitâb eyler dil ü câna
'İtâb u intikâm itmez ki ol hoş-kâr u hoş-gûdur
Şefâ'at-hâhını mahrûm ider mi ol kerem kânı
Ziyâretgâhı envâr-ı şefâ'at ile memlûdur
Ana vâsıl olan vâsıl olur elbette Mevlâ'ya
Hudâ''ya irmeğe 'uşşâkına şâhâne kapudur
Eyâ şâh-ı rusül mâh-ı zıyâ-bahşâ-yı cüz' ü küll
Matâlibde gedâ ile şehin kârı tekâpûdur
Mu'ayyen herkesin bir türlü kârı var cenâbında
Derinde rîş ü müjgânı tezellül ile cârûdur
Habâis itmeye şeytân çerisi kal'a-i kalbe
Senin bir nazra-i lutfun mu'allâ burc-ı bârûdur
Şehâ nutk-ı şifâ-sâzın marîz-i derd-i hicrânı
Hayât-ı dâime îsâl ider bir tuhfe dârûdur
Ne denli dil ger enbâr olsa ehvâl-i şedâidden
Senin lutfun hevâsında uçar gâyet sebük-rûdur
Şehâ mâhiyyetin 'allâme idrâk itmede 'âciz
Senin nûr-ı cemâlin görmez ol göz ki çapakludur
Mahâsinde mekârimde şebîhin yok merâtibde
Nazîrin yok senin mislin gören 'âlemde şaşudur
Hayâl ü vehmin idrâki senin zâtında kâsırdır
Mekânetle makâmâtın tasavvurdan yukarudur
Âyâ kenz-i 'inâyâtından istiğnâ iden kimdir
Der-i lutfuñda şâhân-ı cihân her dem 'atâ-cûdur
Seni haddince vasf itmek Cenâb-ı Hakk'a muhtasdır
Kelâmında buyurmuş çün senin hulkun 'azîm hûdur
Kime fâş olunur sırr-ı hafî bu bezm-i kesretde
Kalem çün iki dilli oldu kağıd ise dü rûdur
Eğerçi haste-i hicrin yamandır hâlet-i za'fı
Velî ser-rişte-i lutfuñ müeyyed bend-bâzûdur
Muvaffak olmadım tâ'ate evkâtim hebâ oldu
Misâl-i ser-nüviştim bilmezem âyâ ne yazudur
Der-i ihsânına düşdüm cebîn-sâ-yı niyâz oldum
Zülâl-i zemzem-i lutfun 'atâ-bahş u hatâ-şûdur
N'ola bir iltifâtınla şeref bulsa dil ü cânım
Dü 'âlemde sa'âdet 'izzet ü devlet bana şudur
Demâdem halk ile ülfetde sohbetde olursam da
Der-i dilden zebânımda Muhammed Mustafâ hûdur
Garaz bir intisâb-ı dergehindir nazm-ı na'tinden
Kişinin zikrine bâ'is eserdir levha yazudur
Kişi kendi kelâmıyla mücâzât olunur elbet
Kelâmın kizb ü sıdkın bildirir halka terâzûdur
N'ola dil-teşne-i 'irfâna icrâ-yı safâ itse
Salâhî nazm-ı dil-cûyun selâsetde akarsudur
Fesâhatle belâgatden eğerçi sâdedir nutkum
Velî kayd-ı tekellüfden mu'arrâ sebk-i dil-cûdur
Kemâl-i feyz-i 'irfâna dilâ gel sarf-ı himmet kıl
Gücün yetdikçe tâ'ate çalış 'âlemde iş budur
Abdullah Salahaddîn Uşşâki
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî