Dîn Teslîmiyyetdir

Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :

Allahu Teâlâ buyurdu, "إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ inne'd-dîne indallahi'l-islâm". Bu âyet-i şerîfe "el-haccü arafe" gibidir ki mu'zam-ı erkân-ı hacc Arafat'da vukûf olmakla gûyâ hacc ondan ibâret oldu. Ve kezâlik dîn-i Hakk dahi mahzâ teslîm demek oldu ve cümle-i zâhir ve bâtında helâk, 'adem-i teslîmden ve necât, teslîmden geldi. 

Nazar eyle ki Hazret-i İbrâhîm oğlu İsmâîl'e emr-i zebhi arz etdikde "سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ se tecidünî inşâallahi mine's-sâbirîn" diye sikkîn-i kazâya boyun verdikde, ol sikkîn gerden-i kebş-i 'azîme mütehavvil olup İsmâîl ondan halâs oldu. Ve bu teslîm ilâ hâze'l-ân dîn oldu. Ve fenâ fillâh sırrı bulunmadıkça tâ'at ve ibâdâtda dahi çokluğa i'tibâr olunmadı. Zîrâ nefsâniyyetle olan tâ'atde teslîm ma'nâsı yokdur ki nefs kendi ihtiyârıyla Hakk'a münkâd olmaz ve serkeşlikden dönmez. Fe emmâ fenâdan ve evsâfını izâleden sonra ser-fürû eder.

֎