DÎVÂN-I UŞŞÂK

28 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

http://schemas.google.com/blogger/2008/kind#page
Bu sayfada ehlullah hazerâtının bazı nutk-i şerîflerini bulacaksınız. Bunların bir kısmını elimizden geldiğince îzah etmeğe, tasavvufî remzleri ve incelikleri beyân etmeğe gayret ettik.  Bu nutk-i şerîfler ders mâhiyetinde olduğundan çoğu kıymetli mûsıkîşinâslarımız tarafından bestelenmiş ve asırlarca aşk meydanlarında ve zikir meclislerinde okunagelmişdir. Arşivimizdeki ses kayıtlarından bir çoklarını da bu vesîle ile yayınlayarak âşinâ gönüllere takdîm etmeği vazîfe bildik. 

RÂBİATÜ'L-ADEVİYYE
Ey kardeşler halvetde bütün râhatım benim
Ey neş'em zevkim emelim mesnedim
Ey sevgili ben seni iki aşkla severim
Kadehim şarâbım sevgilim bu üçü ben ise aşkın mübtelâsı dördüncü
Sevgili âh sevgili ne bir misli var O'nun ne de benzeri

EBÛ SAÎD EBU'L-HAYR
Allah'dan sana iyilikler vermesini istersen
Allah yolunda bir iğne bile mâni olur sana
Beraber olursa eğer ilminle amelin
Bilir misin neler neler neler istiyorum
Biliyor mmusun bugün ne dedi bana yâr
Bir ömür hevesle havanda su dövdüm
Bize kavuşmak istiyorsan eğer
Bütün âlem seni bulmak için keşmekeşe düşmüş
Dil vakt-i semâ' bûy-i dildâr bered
Duâya kaldırsam tazarru ve niyâz elimi
Dünyâ değmez onun için perîşân olmaya
Efendi kabir fikriyle gamlı olmak gerek
Emniyet ve râhat zilletdedir fakîrlikdedir
Ey bâr-ı Hudâ be-hakk-ı hestî
Ey halkı halk eden bir yol gösterici gönder
Gamlıyım ama senin semtinden bu gamla gitmem
Gam sermâyesini öyle kolayca vermem
Geceleyin kalk âşıklar geceleri görüşür
Gel gel gene gel ne olursan ol gel 
Gelmedikçe bir işin vadesi
Gönlüm senin aşkın yolundan ayrılmaz aslâ
Gönlü yaralı göğsü parçalanmış olmak gerek
Gönül O'nun aşkı yolunda gitmesin de ne yapsın
Güzel sözlerim var ama amelim yok
Hakk'a tâatin yok ise cennet ü rıdvân bekleme
Hayâle ve gurûra kapıldı bir zümre
İnsan ömrünün sermâyesi bir nefes
Kırık gönüllerin dostu O
Kolaydır benim için hançer ağzında durmak
Namazda başı yere koymakdan maksad ne
Sevgilinin yolunda öldürülmek gerek
Sevinçli de olsam gamlı da olsam hep seni anarım
Tabîbe gitdim gizli derdimi söyledim
Tamâm oldu mu fakr Allah bulunur
Yâ Rabbi iki âleme de muhtâç etme beni
Yâ Rab kanâat ile zengin et beni
Yâ Rab kerem eyle bir kapı aç bana
Yâ Rab lutfeyle perîşân etme bizi
Yâr-ı muvâfık ile dostluk daha güzel
Yılan ile akrebin kuyruğunu bağladım
Zâhidin sevâbı var benim büyük ümîdim
YÛNUS EMRE
Aceb bu benim cânım âzâd ola mı yâ Rab
Aceb değil senin içün ger cân fedâ kılar isem
Allah diyelim dâim
Allah emrin tutalım
Allah sana veribiye bir gün ecel serhengini
Ali almış sancağını eline
Andan beru gönüldüm dost ile bile geldim
Andan beru kim aşkın benimle yoldaş oldu
Anma mısın sen şol günü cümle âlem hayrân ola
Anmaz mısın sen şol günü gözün nesne görmez ola
Anup kıyâmet gününü
Ârifler ortasında sôfîlik satmayalar
Âşık mıdır ol ma'şûk içün vermeye cânı
Aşk bezirgânı sermâye cânı
Aşk da'vâsın kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ
Aşk erine dünyâda çi harîr ü çi palâs
Aşk eteğin tutmak gerek âkıbet zevâl olmaya
Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Aşkın ile âşıklar yansın yâ Resûlallah
Aşk ile biliş cânlara ezel ebed olmayısar
Aşk imâmdır bize gönül cemâat
Aşk makâmı âlîdir aşk kadîm ezelîdir
Aşksızlara verme öğüt öğüdünden alır değil
Ata belinden bir zaman anasına düşdü gönül
Ben bende buldum çün Hakk'ı
Ben bu yolu bilmez idim aşk gönlüme düşdü gider
Ben dervîşem diyene bir ün idesim gelir
Ben dost ile dost olmuşam
Benem ol aşk bahrîsi denizler hayrân bana
Benem sâhib-kırân devrân benimdir
Benim bunda karârım yok ben bunda gitmeğe geldim
Benim gönlüm gözüm aşkdan doludur
Ben yürürem yâne yâne aşk boyadı beni kâne
Berk yapışdın şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi
Bilmem nideyim aşkın elinden
Bî-mekânem bu cihânda menzilim durağım anda
Binde biri bu halkın Rahmân yoluna girmez
Bir imâret göster bana kim sonu vîrân olmaya
Bir kez gönül yıkdın ise bu kıldığın namaz değil
Bir sâkîden içdik şarâb arşdan yüce meyhânesi
Bir söz diyeyim sana dinle canın var ise
Bir tahta yaratmışsın hâlim anda yazmışsın
Bu bir acâib hâldir bu hâle kimse ermez
Bir ay gördüm bu gece kamu burçlardan yüce
Bir gün senin defterini dürerler bir eyyâm gelir
Bir kez yüzün gören senin ömrünce hiç unutmaya
Bir kişiden sorgil haber kim ma'nâden haberi var
Bir sâkîden içdik şarâb arşdan yüce meyhânesi
Bir söz geldi dilime eydem ölüm üstüne
Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma'zûl olmaz ola
Biz bizi bilmez idik bizi kendüden eyledi
Biz neye âşıksavuz âlemler ana âşık 
Biz uludan işitdik evvel er yaradıldı
Bu dem yüzüm süre duram her dem ayım yeni doğar
Bu dervîşlik durağı bir acâib durakdır
Bu dervîşlik yoluna aşk ile gelen gelsin
Bu dünyâ kimseye kalmaz anadur ölümün zinhâr
Bu dünyânın meseli bir ulu şâra benzer
Bu dünyânın misâli benzer bir değirmene
Bu dünyâya gelen kişi âhir yine gitse gerek
Bu dünyâya gelenlerin hiç birisi kalmaz imiş
Bu dünyâya gönül veren sonucu pişmân olısar
Bu ne derddir aceb dermân belirmez
Bu ne gülecek yerdir ağlasana key katı
Bu ömrüm yok yere harc etmişem ben
Bu yokluk yoluna bugün bize yoldaş olan kimdir
Cânını aşk yoluna vermeyen âşık mıdır
Cân u gönülden seversen yalvar kul Allah'a yalvar
Çalab Âdem cismini toprakdan vâr eyledi
Cân bir ulu kimsedir beden anın âletidir
Çalab nûrdan yaratmış cânını Muhammed'in
Çarh-ı felek yoğ idi cânlarımız var iken
Çıkdım erik dalına anda yedim üzümü
Dervîşler gönlü safâ hükm eder kafdan kafa
Dervîşlerin yoluna sıdk ile gelen gelsin
Dervîşliğe kadem uran her ma'nâda sultân olur
Dervîşlik başdadır tâcda değildir
Dervîşlik dedikleri hırka ile tâc değil
Dervîşlik der ki bana sen dervîş olamazsın
Dervîşlik makâmı hâl içinde hâl
Dervîş olan kişiler deli olagan olur
Dervîş olan kişilerin hâşâ gönlü büyük ola
Dervîş olan kişinin dirliği arı gerek
Dînin îmânın vâr ise hor görmegil dervîşleri
Dîn ü millet sorar isen âşıklara dîn ne hâcet
Doldur kadeh sungıl bize aşk şarâbından ey sâkî
Dün gider gündüz gelir gör nicesi uz gelir
Dün ü gün yalvarıram ben Mevlâ'ya
Dost bakalı yüzüme ben şehi görüp geldim
Dostdan bana haber geldi durayım andan varayım
Dostdan haber kim getirdi sorun seher yellerine
Dost gönlümü yağmaladı n'olsa gerek şimden gerû
Dost'u gerçek sevenlerin Dost'a ulaşır canları
Dost yüzüne bakmağa key safâ nazar gerek
Dur da dervîş haber sorayım sana
Durmaz yanar vücûdum âh itmeyüp nideyim
Dünyânın mekrine gönlünü verme
Dünyâya gelen kişi yola bile gelmek gerek
Dünyâya mağrûr kişi tövbeye gel tövbeye
Düşd'önüme hubbü'l-vatan gidem hey dost deyu deyu
Eğer aşkı seversen cân olasın
Eğer dilim bende ise kimse bana nesne demez
Eğer gerçek âşık isen boynundaki menşûr nedir
Eğriliğin koyasın doğru yola gelesin
Erenler bir denizdir âşık gerek dalası
Erenlerden etek tutan menzil alup Hakk'a yeten
Evliyâya münkirler Hakk yoluna âsîdir
Evvel dahi vâr idi cânımda bu aşk odu
Eyâ gâfil aç gözünü gönlün yavlak uzatmagil
Ey âşıkân ey âşıkân aşk mezhebi dîndir bana
Ey aşk delisi olan ne kaldın perâkende
Ey aşk eri aç gözünü yer yüzüne kılgıl nazar
Ey bana iyi diyen benem kamudan kemter
Ey bana iyi diyen benem kamudan yavuz
Ey beni ayıblayan gel beni aşkdan kurtar

Ey çok kitâblar okuyan sen kim tutarsın bana dak
Ey dervîş diyen bana nem durur dervîş benim
Ey dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur
Ey dün ü gün Hakk isteyen bilmez misin Hakk kandadır
Ey dünyâ benimdir diyen
Ey dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı
Ey gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın
Ey gönül bize kerem kıl bile seyrân idelim
Ey kopuz ile çeşte aslın nedir ne işde
Eyle sanman siz beni kendözümden gelmişem
Ey pâdişâh ey pâdişâh her dem işin düzedurur
Ey pâdişâh ey pâdişâh uş ben beni verdim sana
Ey sözlerin aslın bilen gel de bu söz kanden gelir
Ey su kandan gelirsin vatanın kanda senin
Ey yârânlar ey kardaşlar ecel ire ölem bir gün
Ey yârânlar ey kardaşlar korkaram ben ölem deyu
Ey yârânlar tınman bana ben yine noldum bilmezem
Eyyûb'em mübtelâyem derde dermân isterem
Ezelî bu aşkı ben bu mülke sürüp geldim
Gâfil olma aç gözün hâline bak öleni gör
Gaflet ile Hakk'ı buldum diyenler
Gayrıdır her milletden bu bizim milletimiz
Geldi geçdi ömrüm benim şu yel esip geçmiş gibi
Gele gel hey âşık gele
Gel ey dervîş Hakk'ı bulayım dersen
Gel ey dervîşlik isteyen eydem sana nitmek gerek
Gelin bir nazar eylen n'oldu cihân içinde
Gelin bugün yanalım yarın yanmamak içün
Gelin ey âşıklar gelin
Gelin meydâne girin devrâne
Gelin sorun bu cânlara sûretleri n'oldu gider
Gerekmez dünyâyı bize çünki bâkî bünyâd değil
Gerü durur yoklukdan kamuların baylığı
Ger uluya erdin ise sûret nakşı nendir senin
Ger vuslata erdin ise bu derd ile firâk nedir
Gider idim ben yol sıra yavlak uzamış bir ağaç
Gitdi bu kış zulmeti geldi bahar yaz ile
Gönül hayrân olupdur aşk elinden
Gördüm bir âdem başı bakdım ağzı burnuna
Haber eylen âşıklara aşka gönül veren benem
Hakîkatin ma'nâsın şerh ile bilmediler
Hakk bir gevher yaratdı kendinin kudretinden
Hakk bir gönül verdi bana hâ demeden hayrân olur
Hakk nûru âşıklara her dem nüzûl değil mi
Hakk yarattı âlemi aşkına Muhammed'in
Hakk'dan nazar oldu bana Hakk kapısın açar oldum
Hakk'dan yığar ol seni nen vâr ise ver gider
Hayıf benim bunca geçen ömrüme
Her kime kim dervîşlik bağışlana
Hey benim ömrüm kuşu kanda varasın bugün
Hey bire gönül seni nidelim senin ile
Hey gâfil bir gün sana öl derlerse ne dersin
Hey yârânlar bu dünyânın sonu vîrân olur birgün
Hey yârânlar hey kardaşlar nic'edeyim n'ideyim ben
Hiç bilmezem kezek kimin aramızda gezer ölüm
Hiç bir kişi bilmez bizi biz ne işin içindeyiz
Hudâ her şeyi halk edüp komuş yerli yerince

İçin dışın murdâr iken aşk neylesin senin ile
İki cihânı unutur sana gönül veren kişi
İki cihân zindân ise gerek bana bostân ola
İlâhî bir aşk ver bana ben benliğim bilmeyeyim
İlâhî derdimin dermânı sensin
İlhâm ile dün gece seyretdim Muhammed'i
İlim ilim bilmekdir ilim kendin bilmekdir
İlminde gark oluben ben beni bilemezem
İns ü cinni cümle yaradılmadan
İstediğimi buldum eşkere cân içinde
İsteyelim iş ıssını bulıgörelim kandadır
İşbu vücûd bir kal'adır akıl içinde sultânı
İşidin ey ulu kiçi size benim haberim var
İşidin ey yârânlar dem evliyâ demidir
İşidin ey yârânlar eve dervîşler geldi
İşidin ey yârenler aşk bir güneşe benzer
İşit sözümü ey gâfil tanla seher vaktinde dur

Kaçan kim ben beni bildim yakîn bil kim Hakk'ı buldum
Kaçan kim ol dilber benim gözlerime tutaş oldu
Kanda idin kandan geldin dîvâne
Kanı bana sabr u karâr senin sözünü dinleyem
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz

Kem durur yoksullukdan nicelerin varlığı
Kimseye düşmân tutmazız ağyâr dahi yârdır bize
Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yel durur hayâl
Ko ölmek endîşesin âşık ölmez bâkîdir
Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol verme zinhâr
Kullukdan ırak olma sultân göresin birgün
Lâ-şerîkden okursun sonra şerîk katarsın
Ma'nâ bahrine daldık vücûd sırrını bulduk
Ma'nâ eri bu yolda melûl olası değil
Ma'nâ berâtın aldık uş gine elimize
Mecnûn'a sordular Leylâ nicoldu
Milk-i bekâdan gelmişem fânî cihânı neylerem
Miskîn âdem oğlanı nefse zebûn olmuşdur
Miskînlikde buldular kimde erlik var ise
Müslümanlar kim görmüşdür âşık tevbe ettiğini
Müslümânlar zamâne yatlu oldu
Müslümânım diyen kişi şartı nedir bilse gerek
Müslümanım diyenlere beş vakt namaz gerek olur
Müşkili hâlleylemek değmenin işi değil
Ne kim senin cevrin ile geçirmişem ben günümü
Neylerler fânî dünyâyı Allah sevgisi vâr iken
Nice bir besleyesin bu kadd ile kâmeti
Niceler bu dünyâda günâhını yuyamaz
Niçe yıllar ömür sürdüm
Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın
Nidelim bu dünyâyı neyleyüp nitmek gerek
Nideriz dirlik suyun biz cânı yağmâya verdik
Nisâr ol âşık cânına ki dost ile visâli var
N'ola gelsen şimden geru fesâdı terk etsen gönül
N'oturursun dış kapıda gör içeru neler gezer
Okudu bize Kur`ân'ı hükmün tutsun deyu Hudâ
Ol âlem fahri Muhammed nebîler serveridir
Ol cân kaçan ölüser sen ana cân olasın
Ol Çalabımın aşkı bağrımı bâş eyledi
Ol dürr-i yetîmem ki görmedi beni ummân
Ol kişinin yokdur yâri işbu cihân zindân ana
On sekiz bin âlem halkı cümlesi bir içinde
Ömrüm beni aldadın âh nideyim ömrüm seni
Sabâhın sinlere vardım gördüm cümle ölmüş yatar
Sana derim sana ey mü'min kardaş
Sana direm ey velî dur erte namazına
Sana her işde ey Kâdir bildik tercemân gerekmez
Sana ibret gerek ise gel göresin bu sinleri
San'atın yeğreği çün namâz imiş hoş pîşe
Sen bu ilden ol ile göçersin yarak eyle
Sen bu cihân mülküne geldim gelmedim dime
Sen bu yalancı dünyâda şöyle kalam mı sanırsın
Sen cânından geçmeden cânân arzu kılarsın
Senden gelir cevr ü cefâ ben âh u vâh etmeyeyim
Sen dünyâya benim derdin senden o kalmış ola mı
Senindir pâdişâhlık kudretin var
Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedir
Sensin Kerîm sensin Rahîm Allah sana sundum elim
Sensiz yola girer isem çârem yok adım atmağa
Severem ben seni cândan içerû
Sôfîyem halk içinde tesbîh elimden gitmez
Sordum sarı çiçeğe
Söylememek harcısı söylemenin hasıdır
Suâlim var tapuna ey dervîşler ecesi
Sûretden gel sıfâta yolda safâ bulasın
Sübhân bizi uyarısar niçe zaman yatmış iken
Şeyhimin illeri ırakdır yolları
Şöyle garîb bencileyin
Şu cihân mülkünü Kâf'dan Kâf'a tutdun tut
Şûride vü şeydâ kılan yârin cemâlidir beni
Tecelliyâtın nûruna döymez vücûdum dağları
Teferrüc eyleyü vardım sabahın sinleri gördüm
Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş değil
Tehî sanman siz beni dost yüzün görüp geldim
Tutgil bir Tanrı hâsını gel ikrâr et erenlere
Ulu ulu günâhlarım yüz komadı bana Çalab

Uş gene geldim ben bunda sır sözün ayân eyleyem
Vaktinize hâzır olun ecel vardır gelir bir gün
Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere
Yanar içim göyner özüm ben ölümü anıcak
Yavlak aceb geldi bana dünyâ içinde işbu hâl
Yer yüzünde gezer idim uğradım milketler yatur
Yeşildir sancağı nûrdan alemi
Yine bu bâd-ı nevbahâr hoş nev' ile esdi yine
Yokdur bende amel tâat ben nideyim neyleyeyim
Yok yere geçirdim günü âh nideyim ömrüm seni
Yoldaş olalım ikimiz gel dosta gidelim gönül
Yort ey gönül sen bir zaman âsûde fâriğ hoş yürü
Yüce sultânım derde dermânım
Yüz bin cefâ kılsan bana senden yüzüm döndürmezem
Zinhar vermegil gönül dünyâ payına birgün
MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN RÛMÎ
Elhamdülillahillezî sultanuhû na'tu'l-ezel
Yâ Habîballah Resûl-i Hâlık-ı yektâ-i tüyî
Âciz kaldım imdâda yetiş
Akşam oldu diye def çalmazsan şöyle bil
Allahım beni şu yaramaz nefsin elinde bırakma
Âşıkların ahvâli
Âşıkların gönülleri
Âşıkların orucu
Aşka meyli olmayan kanatsız kuş gibidir
Aşk namazı
Aşk şarâbındaki cemâl sırrı
Atıldım âteşine yandım yakıldım
Bağa bülbül geldi kargadan kurtulduk
Balçık içinde kıvranıp durmak neden
Bayram geçdi cümle halk işe güce yöneldiler
Belki ansızın bir tarafdan gelir diye hoş bir haber
Bomboş bir karında ne hoş bir tatlılık var
Boş boş oturma haydi gel hemen kaynaş herkesle
Bu rebâbın sesi neler söyler bilir misin
Cân mahrem-i dergâh hemî bâyed bûd
Cenkde yüzümüze kalkan tutmayız biz
Çabuk koş ki rûhların semâ'ı başladı
Daha ne vakte kadar şekle görünüşe maddeye bağlanıp kalacağız
Dostum ister gönlü aydın birisi olan ister yüreği kapkara
Dünyâyı da dünyâ nimetlerini de gönlünden söküp at
Ehlullahın ehl-i dünyâdan farkı
Ekmeğe ağzını yum çünki şeker gibi oruç geldi
Elest meyhanesinden çekip getirdiler bizi
Elimden ne gelir ki
Elimden tut
Ey kapkaranlık geceyi uykuyla geçiren namaz vakti geldi
Ey nimetleri sayılara sığmayan
Ey semâ' eri mideni boş tut
Ey yolunu şaşırmış yaralı gönül gel
Ezel meyhânesinden getirdiler bizi
Farkında mısın hiç rebab neler söylüyor
Futa ve hırka giymekle sôfî olamazsın
Gıdam gökden gelmekde
Git Git!
Gönül vuslat hevesiyle sanki rebâbdır rebâb
Görecek göz gerek
Gül bahçesine davet
Gül gibidir ârif ammâ gülmesi yokdur
Her neyin peşinden koşuyorsan osun sen
Hevâ peşinde koşma Hudâ aşkına düş
Hevâ ve hevesini bırakır nâ-ehil olmakdan vazgeçersen
Hüsn yekî hasen yekî yâr yekî sühân yekî
İki dünyâdan da gönlünü arıtan insan
İnci arıyorsan bil ki ırmakda bulunmaz inci
İsrâfil'in sûru bana sürûr veriyor
Kâtibin elindeki kalem gibiyim
Kâmil İnsan 
Kıyâmet davulu vuruldu haşrın sûru üflendi diriliş vakti geldi
Kim efsûn okudu ki senin kulağına?
Kulunu geceleyin götüren Sübhân'sın sen
Kurtulduk
Lutf eyledi kerem eyledi de çocuklara oruç anası geldi
Masal dinlemekle hallolmaz bu iş
Nasîhat-i Mevlânâ
Nefs köpeğiyle nasıl başa çıkacağım
Nerden geldiğini biliyor musun sen
Neyin peşinde koşuyorsan osun sen
O nedir ki semâ' âlemlerine şeref verir
Onu nasıl kandırayım?
Orucu şaşılacak bir şey bil çünkü insana can bağışlıyor
Oruç mevsimi geldi pâdişâhın sancağı erişdi
Ramazan geldi ama bayram bizimle
Ramazan geldi sofranın üstünü ört yücelikler yolunu aç
Ramazanı ganîmet orucu da nimet bil
Rebaba benzer gönüller senin aşkın ise yaya
Rebâb muşrıb-ı ışksest mûnis-i ashâb
Sâkî kadehi şarâb-ı ilâhî ile doldur
Sarhoşlar arasında bir akıllının bulunması 
Semâ' dirilere gönül huzûru verir
Semâlara kapıdır yoldur semâ'
Semâ' meclisi
Semâ' rüzgarı gönül deryâsında nice dalgalar peydâ eder
Sen "benim ben" deyince biz kim oluyoruz kim
Sultânımsın sultânım gönlümde ve cânımda sensin benim îmânım
Sultân-ı rusul şeh-i arefnâk
Sûret hemi zıllest u heyûlâ midân
Şehvetin ve nefsin hevesine kapılır gidersen eğer
Namaz
Uyan artık namaz vakti geldi
Yaşadığım müddetçe bendesiyim Kur`ân'ın
Yolculuğa çık
Yolcusun sen yürü göğe doğru yol al
Zehî livâ vü alem lâ ilâhe illlallah

SADÎ-İ ŞİRÂZÎ
Cehâletden pâk olmak istersen
Mûsıkî şevkine kapılmayan gönüle yazıklar olsun
Yâ Sâhibe'l Cemâli ve Yâ Seyyide'l Beşer

HÂFIZ-I ŞİRÂZÎ
Gider

EFLÂKÎ DEDE
Ey ki hezâr âferîn bu nice sultân olur
Her kime kim bir nefes aşk selâm eyledi

ÂŞIK PAŞA
Aşkın şerâbın içeli kandalığımı bilmezem
Aşk odu düşdü cânıma eritdim ciğer yağını
Bir kişi mahfel içinde sordu benden bir suâl
Cemâlin pertevi ey dost salalı nûr-i envârı
Çü lafz-ı kudret ezelde buyurdu kâf ile nûn
Devlet dahi sensin bana devrân dahi sensin bana
Ey Kerîm-i lem-yezel ey pâdişâh-ı lâ-yezâl
Ey pâdişâh ey pâdişâh çün ben beni virdim sana
Her gönül kim mazhar oldu ol Hakk'a
Her kim bana ağyâr ise hak Tanrı yâr olsun ana
Kimin ki sensin ey kâdı kamu yollarda yoldaşı
Nâzenîn bu ömrümüz bir göz yumup açmış gibi 
Merdân-ı Hakk bu dünyâda maksûdlara kalmadılar
Rıf'at bulan kimesneler rağbet bu mülke kılmadı
Senin âşıkların kılmaz nazar firdevs-i a'lâya
Senin aşkın gerek bana niderem mâli vü câhı
Sen oturmuşsun imdi hoş şehâne
Tutgıl bir pîrin eteğin
HACI BAYRÂM VELÎ
Bilmek istersen seni cân içre ara cânı
Çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
Hiç kimse çekebilmez pekdir feleğin yayı
N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlüm

AKŞEMSEDDÎN VELÎ
Akreb ejdehâ dolu deryâyımış
Âşık isen ma'şûk içün şöyle sen merdâne gel
Aşk geldi yağma kıldı gönlü târâş eyledi
Ben âşık-ı cânâneyem cân u cihândan geçmişem
Ben bu aşkı bilmez idim bu bir aceb sevdayımış
Bir kişinin ki bâtını derdi ile âşinâ değil
Bugün seyr itmişemdir lâ-mekânı
Cân-ı cânân isteyenler terk-i cân olmak gerek
Cânı terketmek gerek bu evde cânân isteyen
Dost derdin iste ki dermânıdır âşıkların
Dost elinden içmişimdir câm-ı aşk-ı ahmeri
Düşelden ten kuyusuna gözüm Yûsuf'layın ağlar
Ey ki derdin bu benim derdime dermân eyledim
Gördüm çü Hakk'ın vechini ayne'l-yakîn yâ hû direm
Her ki bunda aşk-ı Hakk'a yâr olur
Kad tecellâ fi'l-merâyâ ol cemâl-i bî-misâl
"Mak'ad-ı Sıdk"ı dilersen olasın Allah ile
Ölümdür Yâr'dan ayrı zindigânî
Sînelerin aşk ile itdi biryân sôfîler
Şâhâ maşûkun seninçün sana etdi iktirâb
Yavı kıldın gönlünü gelgil beru cân iste bul
Zehî dil kim münevverdir bugün nûr-i tecellâdan

KEMÂL ÜMMÎ
Aceb ne gırre olupsun cihâna Ümmî Kemâl
Âhiret devletlerine dünyâdan kaçan yeter
Bu dünyâ kimseye kalmaz
Dünyâya harîs olmak ile sen tutamazsın
Eren çü sevmedi dünyâyı sevme sen dahi yir
Eyâ gâfil nice yoldan saparsın
Ey azîz el yu bu dünyâ çirkinden
Ey cân seven cihânda bu cism-i türâbı ko
Ey gâfil uyan uykudan niçe yatursun durma dur
Ey gönül eyvây ki key dîvânesin
Ey gönül uyan ki uş irdi ölüm
Ey kamu âlemin ulu Çalab'ı
Ey karındaşlar eğer âbidler ise tapunuz
Ey yol eri nefs ü hevâdan sakın
Gel ey gâfil ko bu dünyâ sarâyın
Ger olmak diler isen hâs gitsin
Haber virir işidenlere her nefes kâil
İlâhî perdeyi götür gözümden
Kimin ki gönlü vü cânı cihânda câha düşer
N'ideyin bilimezem senin ile yâre gönül
Ol seyyid-i rusül ki ezelî siyâdeti
Ömrünü gaflet içinde sarf idenler gâfilîn

YAZICIOĞLU MEHMED EFENDİ

Cihânın cânı vü cânın Muhammed'dir çü cânânı
Elâ ey server-i mahbûb mine'l-eyni ile'l eyni
Ki mahbûbunu etti bize irsâl Muhammed Ahmed ü Mahmûd ü asfâ
Yazıcıoğlu Mersiyesi

SİNAN PAŞA

Her kişinin bir Tûr'u her derûnun bir nûru var
Her neye baksan delîl-i zâtıdır
Kimse kılmaz şerh-i hâl-i marifet

ÂŞIK YÛNUS
Adım adım ileri bu âlemden içeri
Âlemler müştâk sana şefî' ol yâ Muhammed
Alma tenden cânımı amân Allahım amân
Aşkın odu ciğerimi yaka geldi yaka gider
Arayu arayu bulsam izini
Ayırma beni senden yaradan
Bana bu ten gerekmez can gerekdir
Bir garîbsin şu fenâde gülme gülme ağla gönül
Bir nazarda kalmayalım gel Dost'a gidelim gönül
Bülbül niçin böyle feryâd edersin
Cânım kurbân olsun senin yoluna
Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâm seni
Denize bir ip gerseler
Dolap niçin inilersin
Ey enbiyâlar serveri
Ey yârenler ey kardaşlar n'ideyim n'ideyim ben
Şehidlerin serçeşmesi
EŞREFOĞLU RÛMÎ
Anın aşkı gerek bana gerekmez bana dünyâ ukbâyı
Ârife sorgıl eğer sorar isen bu haberi
Ârifi gör değme sözü söylemez
Ârif ol kim bilesin esrârını
Âşıklar iki cihânda nefs murâdın almayalar
Aşk ile âvâre olan dünyâda kârı n'ider
Aşk beni yağma kılupdur sen beni sorma bana
Aşk ile vîrân olan oldu imâret tâ ebed
Bana sen cân yetersin cân gerekmez
Baş verüp tevhîdi bırakma zinhâr
Bencileyin yüzü kara gelmemişdir hiç bir dahi
Ben Dost hevâsına düşdüm özge hevâ neme gerek
Benim işbu garîb cânım aceb düşdü bu sahrâya
Benim şeyhim seni Hakk'a yetirir
Bî-âr olagör kim âr ile yâr ele girmez
Bir ben seni seven değil cümle âlemdir sevici
Bu derdimden inler idim derdim bana dermân imiş
Bu dervîşlik yoluna sıdk ile gelen gelsin
Bu dünyâ bir ejderhâdır bilesin
Bu dünyâya verme gönül dünyâ sana kalır değil
Bu fenâya sen neden böyle gönül verdin ey yâr
Bu gönlüm derdine düşdü Hudâ'nın
Bu uyku rahatına olma mağrûr
Câna cefâ kıl ya vefâ senden hem ol hoş hem bu hoş
Cânımı uryân edüp saldım bu aşk deryâsına
Cânlar cânın ister isen bu cism ü cândan fâriğ ol
Can verir âşık bu yolda kasd-i cânân eylemez
Cem' olmuş dervîşleri pîrim Abdülkâdir'in
Cemî' enbiyâlardan Muhammed cümlenin şâhı
Cidd-i tâmm et kıl amel fırsat sakın fevt olmasın
Çok yiyenlerdir ibâdet etmeyen
Çü gitdi yârın yoldaşın bil gidersin sen dahi
Devşir aklın alli alâ eyleme
Dost yoluna gidenlere idem nice gitmek gerek
Dün ü gün durma zikr et ol Hudâ'yı
Düşeli bu aşkın cânım iline
Erilmez Yâr'e bî-yâr olmayınca
Ey aceb bilsem nedir Yâ Rab bu derdin çâresi
Eyâ gâfil aç gözünü bir bak bu dünyâ hâline
Eyâ gâfil bu gafletden uyâne
Ey Allahım beni senden ayırma
Ey dirîgâ geçdi ömrün kendözüne gelmedin
Ey Dost senin yoluna cânım vereyim cânım
Ey gönül bir derde düş ki anda dermân gizlidir
Ey hevâsına tapan tövbeye gel tövbeye
Gel bu nefsin zulmetini tozunu sür aradan
Gelgil beru derdli isen dermânı iste bul bugün
Ger kadîmî dost gerekse ol Kadîm'i iste bul
Gönlümün bir kûşesinde Arş-ı Rahmân gizlidir
Gözün aç imdi uyan tevbeye gel tevbeye
Hakk'dan utan olma âsî gel ikrâr eylegil ere
Hakk'ı sev Hakk sevenlerden dulundurmaz cemalini
Halkı kodu Hakk'a tutdu yüzünü dervîşler
Hep fesad işlerime estağfirullah tövbe
Her kime kim şule bırakdı bu aşk
İlâhî Seyyidî Settâr Mevlâye
Kanâat gencine elin meğer erişmedi senin
Karârı kalmadı cânın nidem pes azm-i yâr idem
Kârbân gitdi ne yatarsın eyâ gâfil uyan
Kendi tatlı cânına nefsin yavuz yoldaşdır
Kim ki Dost yolunda terk-i cân ider
Ko bu ağyârı sen gel yârı gözle
Kulluğa bel bağladım sultânı gözler gözlerim
Müflisiz iki cihanda aşka verdik vârımız
Nakkâşımız bizi ezel bî-levn ü renk yazıp dürür
Nefsi zindân eylegil dâim riyâzethânede
Ne olayım dervîş olsam
Ol Dost'u ben sevdiğim bu cânımdan ilerü
Ol zaman kim ben ol Dost'dan ayrı düşdüm oldum ırak
Râzıyem derdine yârin ben şikâyet etmezem
Safâ ister isen terk et safâyı
Sen ezel sultân idin şimdi niye oldun esîr
Seni bunda komazlar gönlünü bundan götür
Seni seven âşıkların gözü yaşı dinmez imiş
Sen seni yavı kıl külli
Şeyhsiz varamazsın yolu zinhâr şeyhe eriş şeyhe
Şular kim Dost elinden içdi câmı
Tecellî şevki dîdârın beni mest eyledi hayrân
Tutarsan hak sözü Hakk'ı göresin
Uyardım sizi bu yolda dek benimle gelegörün
Uzlet ehli doğru gider cennete
Var kanâat ihtiyâr it sabr ile
Vatan arzuladım bundan giderim
Yine cânım dimâğına erişdi o lezzet-i Dost
Yüreğime Dost derdi urdu türlü yâreler
Yüreğime şerha şerha yâreler urdu bu aşk
Zâhidâ gel aşka uy âr eyleme
Zehî âşık ki maşûku Hakk oldu
Zehî bahtlu şu cânlar ki bulur anın visâlini

ABDURRAHÎM TIRSÎ
Beni ol halk iden Hâlık şükür beni uyandırdı
Bize manâ gerek davâ gerekmez
Bu dünyânın nakşına hiç aldanma gel Dost'a gönül
Bu dünyâya verme gönül kimseye vefâ eylemez
Derdin ile işbu gönül ayn-ı safâya yüz tutar
Dost yoluna gelen kişi
Dünyaya veregil gönül anlanacak nesne değil
Eğer sen sevsen Allah'ı bu dünyâyı sevmez idin
Eyâ gâfil geçirdin ömrün bu gafletden uyanmadın
Eyâ gâfil tefekkür kıl ecel vardır ecel vardır
Ey dost senin derdin ile yürüyeyim yâne yâne
Ey dünyâ derdine düşen hiç ölümün anmaz mısın
Ey yârenler bu dünyâdan bir gün gele göç idevüz
Gâfili halkın dünyâ sevendir
Gel ey tâlib taleb kıl sen bugün dîdâr-ı ma'şûku
Gelin terk idelim dünyâ çü bildin fânîdir dünyâ
Günâhım çok günâhım çok meded senden yâ ilâhî
İşte geldi geçdi ömrün kendözüne gelemedin
Karârın yok bu dünyâdan gitmek mi istersin gönül
Keremsiz kişiden hiç vefâ gelmez
Müddeî ta'n urma beni aşk-ı ma'şûk oynatır
N'oldu sana eyâ gönül
Ol Azrâil gelir tutar bendlerini yırtar söker
Sen bilirsin ben zaîfin hâlini yâ Rabbenâ
Şeytan'ı gören kimseler seni sanır münkir habîs
Uslu kişi bu cihânda dünyâya tama' eylemez
Uydurmuşdur nefsin seni âhir neler etse gerek
Yeter uydun ol nefsine terk eyledin insâfa gel
Yücelerden döndüreyim alçaklara gönül seni

DEDE ÖMER RÛŞENÎ
Biz cân-ı cihân u cân-ı cânız
Çün doğup tuttu cihân yüzünü hüsnün güneşi
Dir idim gül yüzüne olsa gülün gözü yaşı
Eyâ sultânı kevneynin sözün cümle dekâyıkdır
Ey kamu hüsn ü melâhat ilinin pâdişehi
Ey risâlet bûstânında hırâmân servi-kad
Ey uyur iken gönlü uyah gözleri "mâ zâğ"
Ey yüzü gül boyu serv bûyi semen kûyi bâğ
Salli alâ nebiyyinâ hâce-i cümle enbiyâ
Yine ey bâd-ı nesîm-i 'anber-âsâ hûb es

İBRÂHİM GÜLŞENÎ
Aldanup inanma ey dil münkirin ikrârına
Aşk erinin hırkası olmaz imiş çul palas
Ben bu ile gelmeden kanda idi durağım
Ben bu mülke gelmeden yerim idi lâ-mekân
Benem Mecnûn-sıfat Leylâ'sı aşkın
Bilmeyen dem kadrini âdem değil
Bî-vücûdem aşk odu bilsem benim nem yandırır
Dembedem çün mest oluram zevk ile maşûkdan
Dilersen marifet îmânın artır
Dost iline giderem gelme misin ey gönül
Ey âşıklar gizli nihân kimden idim görülmeden
Ey cemâlin "küntü kenz"in gevher-i yekdânesi
Ey bana gelüp soran dünye nedir ur külâh
Ey dil koyuban yârını ağyâra yapışma
Gönül sana virenler cânı neyler
Gören âdem-i aşkı direm insâna mahremdir
Hakk iledir dâim zikr ü münâcâtımız
İlm iledir ayn-ı Hakk şeksiz îmânım benim
İsteyüp yâ Rabbi bir dil bulmazam lâyık sana
İşüdüp ey civân pendim sakın pîrine nâz itme
Kim gördü melek yüzlü peri cins-i beşerden
Ma'rifetin remzini çünki beyân eylerem
Mutlak biziz âzâd iden kayd-ı cihândan cânımız
Sôfî olmaz yumruğunu kaldıran
Tâlib isen verme şeyhine keder
Vay ana kim nefs ucundan düşe dünyâ bendine

AHMED HAYÂLÎ-İ GÜLŞENÎ
Ağlayu geldim cihâna ağlayuben giderem
Âlem ne üzre kâim olur bildiniz mi hiç
Bilmem nedir bu mâl u menâl içün ıztırâb
Bir iki gün ömr içün çekmek niye bunca elem
Bu ribât-ı köhne içre görmedim bir dem neşât
Bu araya bir niçe gün konduk eyledik karâr
Çekelim niçe ise cevr ü cefâ her ne ki vâr
Dem-be-dem gönlüm hevâ-yı menzil-i cânân ider
Devrân ki gam u mihnet ile devrdedir pîç
Dil bağlama cihâna taalluk hatâ-durur
Doğalı eyyâmdan bir lahza görmedim huzûr
Durman yanalım âteş-i aşka
Dün ü gün feryâd u efgân itmeyem pes neyleyem
Geldin bu menzile nice gün eyledin makâm
Hazretine dir mürîdem kande varsa bir mürîd
Her demde isterem ki kılam bir yeri makarr
Her seher bâd-ı sabâ bu vech ile virir haber
Hiç bilir misiz nedir inlediği çeng ü rebâb
Iyşa dürüş ey gönül kim bu cihân bî-sebât
İster isen râhat olmak itme halk ile hilâf
İstersen sahn-ı cihânda idesin dâim sürûr
İstersen sahn-ı cihânda olasın ma'dûd-ı hâs
Kaf'dan Kaf'a senindir eyle tut rûy-i zemîn
Kime cihânda mihr ü vefâ eyledi felek
Kûşe-i emn ister isen Hakk'a eylegil melâz
Musaffâ eyle dil levhin bugün nûr-i tecellâdan
Niçesi ide cihân varlığına kimse sürûr
Rûzgârın hâli dâim inkılâb üstündedir
Umma bu sür'at ile dönen çarhdan karâr
Virmeyen kûyinde başın itmeyen cânın mübâh

MUHYÎ-İ GÜŞENÎ
Birdir Hudâ hem birdir dil
Cenâb-ı Yâr'a sa'y eyle gönül Bâğ-ı İrem'den geç
Eser koyam dime mevti gel kıl yâd
İşitdim lahm-ı insândan lezîz olmazımış hergiz
Kim ki âyîne-i kalbini mücellâ eyler
Mey-i gamla dili bulandırıgör
Ne tende câme-i izzet ne serde tâc-ı devlet var
Sôfiyâ sâf eyle kalbin jengden âyînevâr

MUHİBBÎ
Aşk eri olmak dilersen ayağın merdâne bas
Dâimâ cevr ü cefân ile gönül râhatdadır
Fikr kıl ahvâlini geldin ne yüzden âleme
Zâhiren baksan egerçi berr ü bahrın şâhıyam
Zikr ü tevhîd ile gel kalbini mesrûr eyle

HAYRETÎ
Aceb âlemde bu gavgâ nedendir
Didi bir gün pend idüp bana dedem
Dostum destinden olan let bana devlet yeter
Gülmeden ağlamadan el yuyalım

İBRÂHİM TENNÛRÎ

Câna cefâ kıl yâ vefâ kahrın da hoş lutfun da hoş

CEMÂL HALVETÎ

Aşk bahrı mevc urdu zâhir oldu bu cemâl
Dinle imdi sırr-ı aşkdan âşikâr
İlâhî senden artık yok ilâhım
Pertev-i cânân kime erdiyse hayrân eyledi
Safha-yı sadrında dâim âşıkın efkârı hû
Sôfî oldur kim ide ihlâk-ı vücûd

YAVUZ SULTAN SELİM
Ey ber-efraşte zâtet alem-i bâlâyî
Hurşîd-i aks-i âyîne-i rûy-i Mustafâ'st
YÛSUF SÜNBÜL SİNÂN 
Aşk ile iki cihânda şâh olan gelsin berû
Ezelden aşk oduna yâne geldim
Gel ey sâlik diyem bir söz ki hakdır
Yine dostdan haber geldi

MERKEZ EFENDİ

Eyâ âlemlerin şâhı tecellî kıl tesellî kıl
Hani bizden evvel gelen velîler

HÂŞİMÎ EMİR OSMAN EFENDİ

Aşk-ı yâre düş olaldan yârimi gördüm ayân
Şol kişi kim cân u dilden Rabbini eyler taleb

FUZÛLÎ
Âb levhi üzre çekmiş mevcden misler sabâ
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Bahîl kılmasa cem etdiği dirhem sarfın
Benim tek hiç kim zâr u perîşân olmasın yâ Rab
Cânımda olan zahîre-i nutk u hayât
Çeker bî-rahmlar yanında her saât zebân hançer
Çok tefâhür kılma cem'-i mâl ile ey hâce kim
Def'-i gam-ı rûzgâradır bâde müfîd
Ehl-i kemâle câhil eğer kadr kılmasa
Ey gönül mutlak ibâdet kılmayup ömrün tamâm
Ey gönül yârı iste cândan geç
Ey hatâ-yı lafz ile Kur`ân şükûhun sındıran
Ey muallim âlet-i tezvîrdir eşrâre ilm
Ey vezîr-i mülk-perver kim nizâm-ı mülk için
Ey vücûdun eseri hilkat-i eşyâ sebebi
Gönlüm açılır zülf-i perîşânını görgeç 
Halka ağzın sırrını her dem kılar ızhâr söz
Hamd-i bî-hadd dembedem ol mübdî-i eşyâye kim
Hemîşe dostum oldur derim ki mâl verüp
Her kimin vâr ise zâtında şerâret küfrü
Hüsnün oldukça füzûn aşk ehli artuk zâr olur
Kad enâre'l-'aşki li’l-'uşşâki minhâci'l-hüdâ
Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin
Muttasıl marifet ehlini ayaklara salup
Münharifdir sâkiyâ endûh-i dünyâdan mizâc
Ne kim sahîfe-i tedbîre 'akl eder mastûr
Nice bir nefs temennâsıyla
Nice yıllardır ser-i kûy-i melâmet bekleriz
Öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Penbe-i merhem-i dâğ içre nihândır bedenim
Perde çek 'aybına zulmet kimi halkın dâim
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlâre su
Sarf-ı nakd-ı ömr edüp ben kesb-i irfân etmişem
Vaslın bana hayât verir firkatin memât
Yâ Rab hemîşe lutfunu it rehnümâ bana
Zihî zâtın nihânî ol nihândan mâsivâ peydâ
Zulm ile akçeler alup zâlim

RÛHÎ
Dünyâda denîlerden edersin tama'-ı ham 
Ebnâ-yı zamânın talebi nâm u nişândır
Hoş gûşe-i zevk idi safâ ehline âlem
Ol gevher-i yektâ ki bulunmaz ana hemtâ
Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
Sôfî ki riyâ ile ider kendüyi mevsûf
Vardım seherî tâat içün mescide nâgâh

ABDÜLVEHHÂB ÜMMÎ
Abdine kıldı nazar ol nûr-i Yezdân'ım benim
Aç gözün kaldır hicâbı cism içinde câna bak
Aç gözün kaldır hicâbı sende gayrullahı gör
Akl-ı evvel nûrunun evlâdısın ey cân bugün
Akl-ı meâş bilmez bunu insân dili derler buna
Aklını cem eylegil dünyâya verme gönlünü
Âlim isen ver haber nefsindeki cehlâ nedir
Anılmazsın yolun düş olmayınca
Anladınsa nefsini ahdine ikrâr eyledin
Anlar mısın dinler misin Hakk kapısın açar tevhîd
Anlar mısın ne der sana gayrullahdan uryân dedem
Anla sen ey cân bugün vechinde pinhân Mustafâ
Ârif-i billah olan dünyâyı pinhân eylemez
Ârifi bilmek dilersen dervîşinden bellidir
Ârifin kalbi içinde Arş-ı Rahmân gizlidir
Ârif isen ver haber kimdir bu şeyi yaradan
Âşıka bir düş gerekdir ma'nâsı Kur`ân ola
Âşıkam hem sâdıkam kesretde kaydım yok benim
Âşıka mürşid olan âyât-ı Kur`ân anladım
Âşık-ı bîçârenin derdine dermândır Ali
Âşık isen gel beri cân ile cânân sendedir
Âşık olan her kim ise gayrıdan uryân gezer
Âşık ol gel zâtına gavgâya verme gönlünü
Aşkdan gelen şerbeti içdik elhamdülillah
Bedenden geçmişem ben cânâ geldim
Ben bir aceb sırra erdim gözüm Allah deyüp söyler
Benliğini geçer isen gel imdi dervîş olursun
Benliğini geçmez isen yürü sen dervîş olmazsın
Bin çalışsan derman yokdur kaderlenen gelir kula
Bir acâib şehre vardım mahlûkunu deli gördüm
Bir suâlim vardır size cân gözünden bakan kimdir
Bî-vefâ dünyâdan el çek ey gönül hâk ol yürü
Bî-vefâ dünyâyı sevme ey gönül Allah'ı sev
Biz seni bilmez miyiz sen biri kuru nakkâlsın
Bize gelüp irşâd eden ehl içinde er kişidir
Bize zâtın kemâlinden inâyet eyle yâ Rabbi
Biz tarîk-i halvetîyiz arşda seyrân eyleriz
Bu âlemin bozgunluğun ben bilmezem Allah bilir
Bu dil sana fermân iken Allah'ı gel zikredelim
Bu dünyâdan geçdin ise
Bu dünyâya benim diyen gerçek değil yalancıdır
Bu dünyâyı sever iken yürü sen dervîş olmazsın
Bu halka kalmadı dirlik aceb bozgun durur âlem
Bu tevhîde dalmadınsa
Bu tevhîde düşen anlar gönül tahtında sultânı
Bu tevhîd zikrini keşfet bugün nûr-i ilâhîden
Câhilin dünyâ içün harıldısı eksik değil
Câhil ü nâdân ne bilsin tevhîdin ma'nâsını
Cânımız seyrân eder Dost bâğının gülzârını
Cemâl-i Hakk'a ermezsen yârın mahşerde fâsıksın
Cemâlin mazharı insan değil mi
Cevâbı anlamazsın sen dervîşlik kande sen kande
Cîfe-i dünyâya bakma ey gönül Allah'a bak
Çok yiyenler anladım insân değil hayvân imiş
Dânâ 'âkil olan 'âşık erteye nân istemez
Derdmend-i ehl-i derdem derde dermân kimdedir
Derdine dermân soranlar derd hemân dermân imiş
Dervişâ sen halk ile ceng ü cidâl etmen neden
Dervîşliğin mertebesi hiçbir şeyi yermemekdir
Dervîşlik dediğim manâ gayrısından uzlet ister
Dervîş ol döndür yüzünü umma halkdan itibâr
Dervîş olan her kim ise toprak ile yeksân gerek
Dervîş olan kişilerin nefsi yüzü ölü gerek
Dervîş olmakdan murâd yokluğu kâr etmek gerek
Dilimdekin söyler isem gönlümdeki ayân olur
Dost'un zikri bende iken hayrânlığım gitmez benim
Dört kitâbı bilmeğe gör nice burhândır Ali
Dört kitâbın ma'nâsın tevhîdde pinhân buldular
Dünyâ ahret istemezem Rahmânımı yokların ben
Düşelden bu hâle ol cânı buldum
Düzen sensin bozan sensin emir buyruk senin yâ Rab
Eğer dervîş oldun ise velî kimdir bilirsin sen
Eğer zâhid bu sevdâya gönül vermek dilersen gel
Eğri bakarlar dervîş olana
Ehl-i derdim derdime tevhîd benim dermân yeter
Ehl-i izzet âşıkam gitmez dilimden yâ Ehad
Ehl-i tevhîd âşık ol gönlün senin mâr olmasın
Ehl-i tevhîd olmayan Hakk'ın sıfatın bilmedi
Elçisidir İblîs'in mekkâr-i dünyâdan sakın
Erden dönen Hakk'dan döner Hakk'dan dönen şeytân olur
Erenlerden sır sorana dokuz türlü nişân gerek
Evliyânın hürmetinden bizi mahrûm eyleme
Ey birâder evliyâdır bize erkân öğreten
Ey birâder görmemin burhâna bağlı bâşımız
Ey birâder meskenim yoklukda vîrândır benim
Ey gönül dervîş isen hâk ile yeksân ol yürü
Ey gönül dünyâ içün olma sakın cerrârdan
Ey miskîn âdemoğlanı gâfil olma ölüm vardır
Ey pâdişâh-ı zü'l-celâl gönlüm sana döndür benim
Ey tabîbim hasta gönlüm derdine dermân nedir
Ezelden âdeti böyle İlâh'ın
Fâtiha'yı gördün ise korkma ölmezsin ölmezsin
Fâidesiz söz ma'nâsı yağsız tuzsuz aşa benzer
Faydasız söz ma'nâsın fehm eyledim yalan imiş
Fazlına bel bağladım yâ Vâhid ü Ferd ü Ehad
Gâfilin gönlü evine her nefes şeytân girer
Gâfil olma aç gözün âhir zâman içindesin
Gâfil olma aç gözün ıslâh-ı nefs tevhîddedir
Gâfil olma aç gözün mekkâr-ı şeytân sendedir
Gâfil olma gözün aç uzlet hümâsıdır gelen
Gayrıdan dîzâr içün uryân eder tevhîd seni
Gayrı murâddan geçmişem dervîşliğim yeter bana
Geldiğin yeri bileydin akl evinden kaçardın sen
Gelemez Şeytân bana gönlümde tevhîd vâr iken
Gel imdi Hakk'ı zikreyle müslüman olmak istersen
Gel indi cân ile zikret di lâ ilâhe illallah
Gevher-i sıdk u safâ sırrında hayrânem bugün
Gökde uçardım her nefes kavlimde noksân olmasa
Gönlüme her dem benim feyz-i ilâhîdir gelen
Gönlümün eğlencesi tevhîd-i zâtındır senin
Gönlünü verme sakın bu dünyânın gavgâsına
Görelden ol güzel şâhı dilim tekrâr eder Hû Hû
Göreyim dersen eğer tevhîdde pinhân kendisi
Gündüz gelir gece gider bir acâib devrân ancak
Hakk'dan mahrûm olmaz imiş erenlere uyan kişi
Hakk'dan nazar erdi bize sırullaha uçar oldum
Hakk'ı koyup bu halk için mürâîlik edemezem
Hakk'ın esmâsı sıfâtı ehline ayân imiş
Hakk'ın ol künh-i zâtından olupdur enbiyâ peydâ
Hakk'ı sevmek isteyen dünyâyı terk etmek gerek
Hakk Teâlâ hürmetinden kimseler dûr olmasın
Hakk Teâlâ zâtının tevhîdidir îmânımız
Hâlık'ın sun'u hakkıyçün derde dermân sendedir
Hâlık'ı zikr eyle dâim tende cân mihmân iken
Hâlık'ı zikreylemek derd ehline dermân imiş
Hâlık'ı zikreylemek derd ehlinin dermânıdır
Hâlık'ı zikr eyler isen derdine olur devâ
Hamdülillah çok şükür cânımda pinhân Mustafâ
Hamdülillah çok şükür kim bizi insân eyledin
Hikmet ehli Lokmân isen derd ehline dermân nedir
İblis'i görmez misin nâr-ı celâl üstündedir
İlâhî devlet istersen de lâilâheillallah
İstemem ben gayrısın fazlın bana ihsân yeter
İyilik gâlib gelirse kemliğin manâsına
Kalbini tâhir itmezsen tahâretin yokdur senin
Kâl u kıylden geçelim gel maksûdun Allah ise
Kerem eyle mürvet eyle doğru yoldan çıkma gönül
Kimi keser kimi biçer bir acâib devrândır bu
Kul isen kullukda ol sen gel beri Allah içün
Kulûbün aksi dönmüşdür meğer âhir zamân olmuş
Küfrünü fehm etmeyen îmânı bilmez kandedir
Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Ma'nâyı fehm etmeğe tevhîde düşmüş cân gerek
Mâsivâdan uzlet etsin bâkî yârân isteyen
Melek iken hatâ etdim anınçün olmuşam merdûd
Meskenimiz âkıbet "küntü türâb" içindedir
Mustafâ'nın vechine tûbâ-yı Rahmân dediler
Mü'minin zikretdiği nûr-i cemâlullahdır
Ne biter bağda bağban olmayınca
Ne der gel dinle tevhîdi eğer insân isen insân
Nefsini bilmek dilersen gel tevhîde gir tevhîde
Nefsini fehm etmeyen hayvân gelir hayvân gider
Nefsini fehmeylemezsen bilmemekdir bildiğin 
Ne şekkim var benim sana ilâhî
Ne şekkim var ne şübhem var yalansın sen yalan dünyâ
Neyleyem bîgânesin 'irfândan almazsın haber
Nic'edeyin neyleyeyin âh kocalık vâh kocalık
Niçün nûr-i ilâhîden kaçar îmâna gelmezsin
Okuduğum u yazdığım Kur`ân'daki hece imiş
Ol velâyet tahtının sırr-ı kemâlidir Ali
Pâreye atma kendini ol kuru tâc neyler sana
Sır ilinde gezer iken Tanr'arslanı Ali gördüm
Söyledim sana "lâ" deme bana
Suâl etmen bana aşkdan benim hayrânlığım vardır
Şâhid ol sen lanet olsun münkirlik inkârına
Şerîata girdim diyen tarîkata erdim diyen

Şerîatde usûl budur de lâilâheillallah
Şeyhi sen bilmek dilersen uzletinden bellidir
Şeytan kovsa da yetişmez doğru yola gidenlere
Şol gönülde Hâlık'ın tevhîdi yok câhildir ol
Taklîdinle gücün üzme eremezsin ışıklığa
Tâ ezelden aşk ile biz yâne gelmişlerdeniz
Tâlib-i fakr u fenâ olanda istiğnâ gerek
Tâlib-i ilmem bugün burhandan aldım dersimi
Tâlibiz dîzâr içün gayrıdan uzlet bekleriz
Terk ü tecrîd âşıkam seyrân diler gönlüm benim
Tevhîde baş eğdinse başında devlet var senin
Tevhîde baş eğmeyenler geçmediler ârdan
Tevhîdin manâsına ârif değil nakkâllar
Uyan gafletden ey gâfil namâzın vakti geç kaldı
Uyuz olmuş yağlamalı berk ip ile bağlamalı
Uzletinden ayrı düşme berk yapış Sübhân'a sen
Vuslata ermek dilersen cân içinde câna bak
Yâ ilâhî kıl inâyet senden ihsân isteriz
Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım
Yalan dünyâya aldanma nâ-hakdır sana âl eyler
Yanmışım yakılmışım tevhîd ile kâl olmuşum
Yapmazsan bâri gel yıkma gönül Hakk'ın nazargâhı
Yâr ile yâr olmuşuz esvetd'olan bilmez bizi
Yere göğe dolup duran günâhımdır günâhımdır
Yerler döner gökler döner dervîş döner kâfir m'olur
Yine aşkın kemâlinden dilim tekrâr ider Hû Hû
Yine ol nûr-ı mahbûbun tecellîsinde hayrânım
Yok mudur aklın senin ol kuru tâc neyler sana
Zâhid-i hodbîni gör kim gussa-i müzdâ çeker
Zâhir sana olsun beyân Allah'ı gel zikredelim
Zâkiriz zikr eyleriz evliyâ şâkirdiyiz
Zâlimin zulmünden 'âlem tutuşup par par yanar
Zevk içün hem şevk içün aşıklara devrân gerek
Zikredersen birliğini îmân sana yoldaş olur
Zikr-i Hû mahv eyledi cânın hicâbını bugün
Zikrimiz tesbîhimiz tevhîd-i zâtındır senin

ÜMMÎ SİNÂN
Erenlerin sohbeti ele giresi değil
Gelmişem vahdet elinden aşk ile cihâne ben
Seyrimde bir şehre vardım gördüm sarayı güldür gül
MUHYİDDÎN ÜFTÂDE
Aslını bilen kişi itmez bu yerlerde karâr
Âşıklara edin salâ oruç ayı geldi yine
Derdimin dermânı sensin gayrıdan yokdur devâ
Derdimin dermânı sensin yüce sultânım meded
Diler isen gönül Yâr'ı
Dost cemâlin görmeğe müştâk olan zikreylesin
Erden Hakk'a irmek gerek
Ey âşıkân ey sâdıkân gel gidelim Dost'dan yana
Ey âşıkan ey sâdıkân isterseniz düşden haber
Ey dostlarım ağlaşalım oruç ayı gitdi yine
Ey dostlarım dürüşelim bugün Allah'ı anmağa
Ey hakîkat erenleri Dost ilinin serverleri
Ey yârânlar haber virin bana ol Rabb-i a'lâdan
Ey yârenler ilim andım ne yerden geldiğimi 
Gece gündüz idelim zâr u efgân
Gel beru ey gönlümün şehrini bünyâd eyleyen
Gelin yârân bu gün bunda bulalım zevk-i îmânı
Göster cemâlin nûrunu
Hakk'a âşık olanlar zikrullahdan kaçar mı?
Hakk yolunun tâlibleri cemâlinin sâdıkları
Hû durur cezbeleri dervîşlerin
Hû durur kuvvetleri tâliblerin
İlâhî yâri kıl bana ki senden gayrı yârim yok
N'oldun ağlarsın gönül bir bî-bedel yârin mi var
Noldun inlersin gönül bir bî-bedel yârin mi var
Remz-i uşşâkı duyalı kalmadı sabr u karâr
Salâdır mü'mine gelsin terâvih sünnetin kılsın
Salâdır dostlara tevhîde gelsün
Seherde başladı temcide bülbül
Seherde bülbülü gördüm geceden
Seherde bülbülü gördüm iniler
Seherde bülbülü gördüm iniler-2
Seherde bülbülün gördüm durağın
Seherde bülbülün gördüm figânın
Seherde bülbülün gördüm yatağın
Sevenler zâtın Allah’ın gelin zikredelim Hakk'ı
Şükür Allah'a ey dostlar bugün zikr eyledik Hakk'ı
Şükür Allah'a ey dostlar erişdik oruç ayına
Tutalım Hakk'ın emrini idelim dilde zikrini
Vir cânını Dost yoluna
Ya ilâhî düşdüğüm yerde koma kaldır beni
Yâ ilâhî zikrin ile vir gönüllere cilâ
Yürür iken sâğ u sâlim
AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ
Aç gözün bu nevm-i gaflet nice bir
Açıldı çün bezm-i elest
Açıver lutfeyle doğru yolunu
Açıver uşşâka doğru yolların
Adımı dostdan yana atalım şimden geru
Âfiyetler câm-ı aşkı nûş eden âşıklara
Ağlamak göründü gönül
Âh nefsim seni nic'eyleyeyin
Âkil isen hayra sa'y et dâimâ
Alan sensin veren sensin kılan sen
Âlemlerin sultânı meded senden meded hay
Allahümme yâ Hâdî âsân eyle yolumuz
Ârif ol âyine-i insâna bak
Ârif ol ma'nâ yüzüne bakagör
Arz-ı dîdâr eyledikçe şâhid-i gülzâr-ı Hû
Âşıkın maksûdu ol mahbûb-i bî-hemtâ imiş
Âşık k'ere maksûda
Âşıklar sâdıklar işitmiş olun Hakk'dan geldim yine Hakk'a giderim
Aşka düşürdün kendözün
Aşk-ı ma'şûku edelden ihtiyâr
Aşkın bu gönlüm şehrini gele gide yol eyledi
Bâğ-ı aşkın andelîbi Hazret-i Üftâde'dir
Bağışlagıl kullarının günâhın ey Allahım el senindir kul senin
Bahâr oldu yine açıldı güller
Behey bülbül nedir feryâd
Benim maksûdum değildir âlemde lâkin illâ Hû
Bihâr-ı lutfuna gâyet bulunmaz sana yâ Rab nice bin bin şükürler
Bilir var mı bu yolu kande durur Dost ili
Bir aşk-ı pâk ihsan ide ol Kâdir u Hayy u Vedûd
Bir pâdişâha kul ol kim mülkü zâil olmaz ola
Bize bizden olan yakîn u karîb koma firkat elinde bizi garîb
Bize vuslat kapısın aç meded Mevlâ meded Mevlâ
Bize zevk-i visâlin eyle ihsân meded ey Kâdir Allahım meded hay
Bizi fazlıyla insân eylemişdir gör e lutfunu ol Rabb-i Kerîm'in 
Bizi insân eden sensin şükür yâ Rabbi yâ Rabbi
Bizi insân edüben eyledi ehl-i islâm
Bizi varlık hicâbından halâs et
Bulmasın yol nefs ile İblîs-i dâll sen inâyet et meded yâ Müste'ân
Bulunmaz rahmet ü gufrâna gâyet
Bunda gelen eğer pîr ü civândır uryân gelip yine uryân giderler
Buyruğun tut Rahmân'ın tevhîde gel tevhîde
Buyruk senin fermân senin derd ehline dermân senin
Bülbül ki âşiyân-ı kadîmi koyup gelir
Canları hasret oduna yandırır ayrılık âh ayrılık vâh ayrılık
Cân terkini urmadan cânân eline girmez
Cân u dilden Hâlık'ı zikr edelim
Cemî'-i tâlibin matlûbu Allah
Cenâb-ı pâkine lâyık amel yok
Cümle hicâblardan geçir Rabbim meded Mevlâm meded
Çün ki maksûdumuz sensin gayrın sevdâsını kaldır
Davet eyle bizi lutf et kapuna
Derd ile giryân olayım bir zamân
Derdli olan kullarına kıl devâ
Derûnun serteser aşk ile dolsun
Dilin zikreyler Allah'ı niçün kalbin olur gâfil
Diller aceb hayrân olur esrâr-ı zikrullah ile
Dost ile etdiğin ahdi unutma gel gönül dost illerine gidelim
Dölenmez gönlümüz senden ayruğa
Edeb yolun gözleyen erkânı bilmek gerek
Ederdi cânib-i Mevlâ'ya rağbet kulun olsaydı zikre iştigâli
Efendim güzel Allahım meded eyle meded eyle
Eğer doğru yoldan taşra gitdimse
Elâ ey gevher-i kân-i risâlet
Ere mi âşık cemâlin nûruna
Erişdi hicrânın demi ey mâh-ı gufrân elvedâ'
Erişdir fazlın ile nûr-i zâta
Ermeğe vahdet nûruna şirki aradan süregör
Eyâ rehnümâ-yı gürûh-i kirâm
Ey Aliyy ü Azîm olan Mevlâ
Ey bu gönlüm şehrini bin lutf ile âbâd iden
Ey derdime dermânım
Ey derdlilerin derdine dermân iden Allah
Ey dil ü cân içinde cânânım kerem et yap bu kalb-i vîrânım
Ey gönül ayrı değilsin yârdan
Ey gönüller derdine dermân eden
Ey gönül şol şâh-ı âlî-şânı gör
Ey gülleri handân edüp bülbülleri nâlân eden
Ey Hazret-i Rahmânım tevfîk ü hidâyet et
Ey Hudâ i'tikâdı sen verdin emrine inkiyâdı sen verdin
Ey kâinâtı vâr eden ihsân senin gufrân senin
Eyler seherde gulgule dost gülşeninin bülbülü
Ey nefsim olma ehl-i şer insâfa gel insâfa gel
Ey nefs yeter sehv ü zelel insâfa gel insâfa gel
Ey pâdişâh-ı bî-vezîr ihsân cenâbından senin
Ey pâdişâh-ı bî-zevâl senden atâ senden kerem
Ey Resûl-i Mustafâ vü Müctebâ
Ey tâlib-i dîdâr olan gel Hakk'a pervâz edelim
Ey tâlib-i dünyâ olan tahsîl edüp n'itsen gerek
Ey tâlib-i Mevlâ olan kulluk yolun gütmek gerek
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad senden sana sığınırım
Ey Vâhid ü Ferd ü Samed senden meded senden meded
Ey zâhir ü pinhân olan âşık seni bulsa n'ola
Ezelden aşk ile biz yâne geldik
Fakrımı ergür tamâma yâ Ganî
Fazlına nihâyet mi var Kerîm Allah Rahîm Allah
Fazlınla insân eyledin bin bin şükürler ey Kerîm

Fazlıyla insân eyledi el-hamdü-lillahi'l-Kerîm
Fazl u ihsânını tamâm ediver meded eyle meded ilâhî meded
Fenâ bulup hayât alam şu dem kim aşk-ı yârımdan
Fikriniz nedir kardaşlar nic'olur bizim hâlimiz
Firkat cehennemden eşed
Gâh olur ol Dost cemâli gönlümüze düşe gelir
Gayrıyı gönülden sür lutfet meded Allahım
Geh perde-i envâr ile kendözünü pinhân eden
Gel beru ey derde dermân isteyen
Gelin ey dôstân isteyelim sıdk ile Mevlâ'yı
Gelin diyelim şevk ile lâilâheillallah
Geliniz Hâlık'ı zikr eyleyelim
Gider şekk ü inkârı tevhîde gel tevhîde
Gelin şükreyleyelim derdlere dermân gelsin
Gönül verme sivâya âkil isen
Gördünse cânân illerin bülbül haber vergil bize
Gülistânda gülü handân eden Dost
Hâb-ı gafletden uyar uyanayın
Hakîkat yolunu soyla gider gayrı sevdâyı
Hakk'a kul ol bulmak istersen felâh
Hakk'a kul olmak istersen edeb gözle edeb gözle
Hakk'a mazhar olduğun fikr et beğim
Hakk'a şükür gitdi safer geldi rebî'-i mu'teber
Hakk'dan özge nesne yokdur
Hakk'ı kor kendi hevâsına gider
Hakkı koyup bâtıla meyl ü muhabbet neden
Halâs et kalbimiz hubb-i sivâdan
Halk etdi Mevlâ kulların elhamdülillahi'l-Kerîm
Handân olur ma'nâ gülü âsâr-ı zikrullah ile
Hatâ ile eğer zenb etse insân Efendim Sultânım ihsân senindir
Hâzin-i esrâr-ı lâhût ol ki sultânlık budur
Hevâ-yı nefse mağlûb olmasınlar uyar kullarını uyar ilâhî
Hudâyâ cümle-i âlem sana âşık seni özler
Hümâ-yı dil karâr etmez
Islâh ediver hâli esirge inâyet et
İbâda olmayınca Hakk'dan ihsân neye kâdir olur bîçâre insân
İbâdın dâimâ işi kusûr ü sehv ü zilletdir
İçüp câm-ı muhabbetden degil yâ Hû ve yâ men Hû
İhsânına müstağrakız yâ Rab nice şükredelim
İki cihân sultânının doğduğu ay geldi yine
İnâyetle nazar eyle kuluna meded senden inâyet ıssı Mevlâ
İrgür bizi matlûba lutf eyle Kerîm Allah
İstemez âkil fânî dünyâyı
İsteyen yârın hâk eder vârın
İşitdinse nidâ-yı Hakk gel Allah'a gel Allah'a
Kapından gayra muhtâc olmayalım
Karîn-i bezm-i hâss eyle meded senden Kerîm Allah
Kederler kalb-i uşşâkı nice bir bî-huzûr ede
Kemâl-i lutf u ihsânından Allah dedi "lâ taknetû min rahmetillah"

Kemâl-i lutfun ey Rahmân bilir mi kadrini insân
Kesret emvâcına aldanır sanma
Kimseler hüsnünü vasf eyleyemez
Kim umar senden vefâyı yalan dünyâ değil misin
Ko hevâyı olagör ehl-i salâh
Koyup Sidre vü Tûbâ'yı gönlüm seni özler seni
Kudûmun rahmet ü zevk ü safâdır yâ Resûlallah
Kula lâyık olan ibâdet imiş
Kuldan sana lâyık n'ola
Kulların oda yakma kerem eyle ey Mevlâ
Kullarına fazlın azîm yâ Müsteân u yâ Kerîm
Kulların lutfunla insân olduğu hep senin fazlınla ihsânınladır
Kulun eksikliğine bakma lutf et hatâ kuldan 'atâ senden Efendi
Lutf eyleyüp bir kez nazar eylerse ger sultânımız
Lutf ile ihsânın ebvâbını aç
Mâsivâ kaydından et bizi halâs
Mazhar-ı zât olduğun anlar mısın
Meded bu derde dermân eyle Allah
Meded ey Kâdir Allah derdlere dermân senindir
Mevlâ kullarına etdi inâyet el-hamdü lillah eş-şükrü lillah
Mevlâm senin âşıkların devrân iderler hû ile
Miftâh-ı bâb-ı Hazret insân-ı kâmil ancak
Muhît-i bahr-i tevhîdi  bulup ummân-ı bî-sâhil
Münâdîler nidâ eyler gel Allah'a gel Allah'a
Müsahhar Emrine hep cümle eşyâ
Naîm-i dehr-i dûna olma mağrûr
Nefse uyup râh-ı Hakk'dan taşra çıkmak yol mudur
Nefs ü şeytâna uyarsın nic'olur hâlin ey gâfil
Nefs ü şeytâna zebûn etme bizi
Nefy etmeğe ağyârı tevhîd edegör tevhîd
Ne sübhânsın şerîkin yok ilâhî
Neyleyeyim dünyâyı bana Allahım gerek
Nice bir hâr derdini çekelim
Nice bir hicr âteşine yanalım
N'ola dîvânına karşı durursam
Nûr-i Hakk'a baka bir gün ola ebsâr-ı kulûb
Nûr ile doldu yine kevn ü mekân
Nutfe-i nâçizi insân eyleyen Kâdir Hudâ
Ola maksûdumuz fazlınla hâsıl inâyete eyle sultânım meded hay
Olmayıcak senden 'atâ kul neylesin yâ Rabbenâ
Olupdur nefsimiz perde meded Mevlâ meded Mevlâ
Rahmeti bî-had Rahmânım kerem senden ihsân senden
Rûz u şeb yeter denî dünyâyı gör
Sadr-ı cemî mürselîn sensin yâ Resûlallah
Sakın dünyâya aldanma aç gözün gafletden uyan
Sakın emânete etme hıyânet
Sarartır tâze gülleri ölüm diye ağlar var mı
Sayd ederken hümâ-yı irfânı
Seherden açılan güller nedendir
Sehv ile olduysa günâh kuldan nedem senden kerem
Sensin Evvel sensin Âhir varlık senin buyruk senin
Sermâye-i se'âdet Hakk'dan inâyet ancak
Sevdâ-yı sivâdan geç gel hû diyelim yâ hû
Sıdk ile gir yoluna dildârın
Sular olmuş gibi dîdâra âşık
Sultân-ı kevneyn doğduğu mâh-ı mübârekdir gelen
Şol nefes emrin ile fânî cihândan gidicek
Tahkîk eder tasdîkini îmâna ermek isteyen
Tâze tâze dost gülleri
Tecellî-i cemâlin eyle ihsân
Tecellî-i cemâl ister gönül eğlenmez eğlenmez
Terkîb olundu çünki hevâ hâk ü nâr ü âb 
Tevfîk eyle bizi vuslat yoluna
Tevhîd ile olur her derde dermân
Tıynet-i âdemde konmasa eğer sevdâ-yı aşk
Uluvv-i rütbeye tâat sebebdir
Vâdî-i hayretde kalma vâsıl olmağa sa'y eyle
Vuslat gibi nimet m'olur yâ Rab nice şükredelim
Vücûd iklîmini fikreyle dervîş
Vücûd iklîmini îcâd eden Dost
Yâ evvele'l-evvelîn yâ âhire'l-âhirîn
Yakmasın âşıkları nâr-ı celâl yâ ilâhî sen inâyet eylegil
Yalancı dünyâya aldanma yâ hû
Yâ Mâlik-i yevmi'd-dîn ihsân u kerem senden
Yâ men benâ bilâ amedin hâzihi'l-kubâb
Yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ eyle biza atâ-yı aşk
Yeter etdin bu fânî zevke rağbet
Yeter etdin fenâ bağında feryâd
Yeter müstağrak-ı bezm-i elest ol
Yeter oldun fenâ bâğında nâlân yürü bülbül yürü dost illerine
Yeter tapdın mâl u câha gel Allah'a gel Allah'a
Yine gönlüm dost illerin özledi
Yine nûr-i tecellîden dil ü cânım ziyâ ister
Yoğ iken âlemleri vâr eylemek hep senindir pâdişâhım hep senin
Yürü bülbül yürü dost illerine
Zâhire bakdı gaflet ehli kişi sana vuslat seninledir Mevlâ
Zâkir safâya erişir envâr-ı zikrullah ile
Zâtından güzeldir sultânım Mevlâ
Zevk-ı dünyâya mehabbet nice bir
Zulmet konağın geçegör envâr-ı zikrullah ile

SULTAN 1. AHMED HÂN
Dil hânesi pür-nûr olur envâr-ı zikrullah ile
İlâhî her nefes ilhâmın üzre olsun a'mâlim
Ey uranlar kılıcı heybet ile küffâra
Yâ Resûlallah kamer alnın yüzündür âfitâb

HASAN ADLÎ
Tevhîd Kasîdesi

ABDULLAH BÎÇÂRE
Açıldı çün ma'nâ gülü yâ Rab nice şükredelim
Âdem isen âdeme bak âdem ol
Bildim ey Mevlâ ki cümle cürm ü ısyân bendedir
Bilemedik nimetinin kadrini
Bilmeyenler kulluğun Sultân'ı bilmez kandedir
Bize gelen lutf u atâ Mevlâm senindir hep senin
Bizi nûr-ı Hudâ'ya lâyık eyle
Bülbül bize vergil haber
Cenâbından zuhûr etsin atâlar
Dildârı gören gözlere ağyâr gözükmez
Dost illerine hakkâ salsın a gönül saldın
Edüp uşşâkına ihsân-ı küllî
Eyâ ey câmi-i cümle risâlet
Eyâ ey mefhar-i sırr-ı risâlet
Eyâ firkat ile derde düşenler
Ey âşıklar ey sâdıklar gelin tevhîd eyleyelim
Ey beni yokdan vâr eden her hâlim ıslâh et meded
Ey gönül kesme ümîdi ol ulu dergâhdan
Ey gönül sen sivâda neylersin
Ey pâdişâh-ı zü'l-'atâ 'afv eylegil noksânımız
Gayrın hevâsın süregör
Gönül lutf eyle erken bu zevk u safâdan geç
Hakîkat sırrına eren sivâdan yumdu gözünü
Hakk'dan yana gel gidelim
Hakk vücûdum katresin deryâ-yı ummân eyledi
Hâlime kılgıl terahhum yâ Basîr
Her dem derd-i dildâre hâzır olagör hâzır
Hudâ'dan sırr-ı tevhîdi duyan gelsin bu meydâne
İbâdına murâdı etdin ihsân sana bin bin şükürler ey Rabb-i Rahmân
Kimse bilmez ehl-i aşkın hâlini
Mevlâ gösterdi yolu cezb eyledi bu dili
Mürşid açdı gözümü Hakk'a döndüm yüzümü
Nefs elinden biz halâs eyle
Neye mâlik olur o abd-i âciz senindir hep senin sultânım Allah
Nice bir maksûd idersin sen hevâyı ey beğim
Pâdişâhâ çünki bu dünyâda kalmaz kimse hiç
Râh-ı Hakk'da terk-i dünyâ terk-i ukbâ eyledik
Rahmetinle çün ki insân eyledin
Rabbenâ yâ Rabbenâ ağlatmagıl kulunu
Ref eylegil hicâbı Yâ Allah u Yâ Fettâh
Rızâna cümle kullar ola tâlib
Sana lâyık kanı bizde ibâdet
Sen sivâda ne gezersin gel Allah'a gel Allah'a
Seveli sıdk ile dîvâne gönül Mevlâ'yı
Sıhhatle selâmet ver lutfeyle Kerîm Allah
Sırr-ı vahdetden alaldan sırr-ı pâkim neş'eyi
Tecellî kıl ibâda lutfun ile
Vücûdum şehrine sultânım Allah
Yolundaki kullara yâ Rabbi inâyet et
Zât u sıfâtın nâmıdır çün Vâhid ü Ferd ü Ehad
Zikr u tevhîdden ayırma himmet eyle kâli

SUNULLAH GAYBÎ
Âdem-i ma'nâ dürür eşyâya evvel ibtidâ
Ârif-i billah olan ne "lâ"da ne "illâ"dadır
Ârif-i billah olup kendin bilendir yârımız
Ârifin bir sohbeti bin halvete kıymet değil
Ârifin her bir sözü irşâd imiş
Âşık özün bilmeğe âdeme gel âdeme
Âteş-i şirke düşüp olma muazzeb ey hasûd
Ayb ile huzûra gel cânına olsun lezîz
Belâ bârân gibi yağsa semâdan hakîkat sôfîlik incinmemekdir
Bir söz ki var anda hatâ
Bir vücûddur cümle eşyâ ayn-ı eşyâdır Hudâ
Cânı olmayan zâhid cânânı neden bilsin
Cân ile ten dopdolu hep Hakk dürür
Cehâlet perdesin kaldır
Cezbe-i Hakk varlığım mahv etmeden bî-irtiyâb
Cümle halkın hâkipâyi başının hem tâcıyız
Dervîşem sanma dervîş ol dervîş
Dilimizde dâm tevhîd edâsı zâkir kullardanız elhamdülillah
Ehl-i îmâna pâk gönüldür dâim silâh
Ehl-i küfrün devri geçdi şimdi îmân devridir
Ehl-i vahdetden suâl it sırr-ı devrân nidüğün
Ehl-i vahdet zümresinin cism ü cânı nûr olur
El gönüldür gönlü tut sen eli ko
Elin aldım pîrimin gayrı eli neylerem
Erenlere hor bakma
Erenlere uymayan odur hayvan dediler
Er sözünü dinlemez zamâne dervîşleri
Ey âşık-ı Hakk âşık ol âşık
Ey hakîkat gencine ersem diyen zikr-i Hakk'a cân ü dilden tâlib ol
Ey tâlib-i Hakk âşık ol âşık
Ey tecellî-i cemâlin tâlibi
Gâhîce suhte-i ilm oldum dahi gâh vâiz
Gel gönül gözle rızâyı aşka uy sen hâssül-hâss
Gelin Allah'a âşık olanlar Allah'a aşk ile ermiş erenler
Gerçek velî olan kişi aşk derdine düşmek gerek
Gönül gitdi elimden ele gelesi değil
Gönül kim anda yok aşka itâat
Gönül tıflı demâdem ders alırsa pîr-i vahdetden

Görün zâhid aceb sevdâya düşmüş
Hâcemiz aşk-ı ezledir bize andandır hitâb
Hak budur ki vâcib-i bizzât olupdur mümkinât
Hakîkatde amel ey Hakk'a tâlib
Hakîkat Zât-ı Barî'dir muhabbet
Hakk'a ermek ister isen sohbet et merdân ile
Hakk ile me'nûs olan kimseyle ülfet istemez
Hubb-i Zât ile mükeyyef ol ki mestânlık budur
İkilik yoluna gitme edeb gözle edeb gözle
İster isen binmeğe sana da gelsin burak
Kande ise ârif-i billah olandır yârimiz
Kendözünü bilmeyen hayvan değildir yâ nedir
Kulûb-ı evliyâdır bil metâli'
Lâ ile eşyâyı nefy et müsbit ol illâ ile
Ledünnî ilmidir bil ilm-i râsih
"Men aref" bâbın açaldan nefs-i halvet bulmuşuz
"Men aref nefseh" olupdur cümle ilmin efdali

Merhabâ ey tâlib-i kâbil-vücûd
Muhammed mazhar-ı Hakk'dır muhakkak
Muvahhidler ana derler tasavvuf
Münâcâtım budur senden ilâhî şerîatle hakîkatden ayırma
Mürîd oldur hakîkatde murâdından ola fânî
Mürşid oldur kim demâdem Hakk'ı eyleye ıyân
Ne meczûb-i ilâhî ol şerâyi'de kusûr eyle
On sekiz bin âlemin cânâ misâli sendedir
Özünü bilmeyen nâdân u câhil
Pîr-i dânâ sohbetidir tâlibe feryâd-res
Raks idenler feyz-i aşkdan cennete tâvus olur
Sen arefden dem urursun de bana Mevlâ nedir
Sen seni bildinse geç kim sende senden yok eser
Sırr-ı Hakk'dan âgâh olmak ister isen ey gönül
Sırr-ı mutlak mehbit-i Hakk sana yetmez mi bu şân
Sohbet-i câhil yeter âriflere nâr-ı cahîm
Sûretine aldanup kalma sakın sen âdemin
Tâc mâ'rifet tâcıdır sanma gayrı ola tâc
Tâlibâ pîre gönülden kıl teveccüh et niyâz
Tâlibâ pîr ile sohbet kıl ki "allemnâ" budur
Tâlib-i Hâdî olan etmez mehabbetden ferâğ
Tâlib isen cân u dilden aşk ile eyle sefer
Yâ ilâhi neylerisen et beni tek hemân benden gönül incinmesin
Zikr ü tevhîd ile tâlib Hakk'a vâsıl mı olur
Zikr ü tevhîdinle Hakk'dan sen seni yâd eyledin

OLANLAR ŞEYHİ İBRÂHİM EFENDİ
Bidâyetde tasavvuf sôfî bî-cân olmağa derler

HABÎBÎ AHMED EFENDİ
Budur lâzım olan tâlib-i ulûma
Duâdır reh-revân-ı cünd-i islâm
İbâdetdir taleb itmek ulûmu
İdenler ehl-i ilme cûd u ihsân
Kanâat kenz-i hafîdir birâder
Söz-dürür seyf-i kudretullah

KAYGUSUZ ABDAL
Ârif isen her nâşîyi özüne hem-dem eyleme
Âşıkam hayrânem yağlı çöreğe
Beng ile seyretmeğe âh bize bir bağ olsa
Bize helva pâlûze büryân olsa
Bu cism ü sûret içime görünüp-durur ol cân
Cânı ister isen terk it cihânı
Cihân sevdâları muhtadar oldu
Delîl-i akla gelem ben berü gel ey âkil
Feryâd u figân bu çarh-ı gaddârın elinden
Gâfil oturma ey kardaş duru gel kalma yolundan
Her sûreti nakşı görsen olmagıl hayrân gönül
Tamâ'ımız ne azadır ne çoka 
Vücûdun ne biter cân olmayınca

ÖMER FUÂDÎ
Bâde-i vahdet dilersen meskenin humhâne kıl
Bâr-ı Hudâ terk-i hevâ eyledik
Cânı cânâne verüp sıdk ile merdâne çalış
Cihân sultânının yâr u vezîri
Dünyâ-yı dûn ki bir hân-ı misâfir konağıdır
Eğer dünyâya mağrûr ola bir kes
Ey bâniyân-ı büyûtü'ş-şehevât
Ey resûl-i cümle âlem v'ey Muhammed Mustafâ
Ey tâlib-i irfanî kesretde koma cânı
Fahr-i âlem ol Muhammed Mustafâ
Gitdi cismim geldi bir cân yerine
Habîbin Mustafâ gitdiği yolda
Hakk Te'âlâ Mustafâ'yı zâtına görmek içün itdi davet bu gece
Hakk yolunda sâdık isen Hakk'a kurbân eyle cânın
Iyd-i vasl-ı Yâr'a irmek isteyen
Kalbi beytullahını hacceyleyen lebbeyk ile
Kalb odur kim arş-ı Rahmân gizlene
Kibriyâ ehlin aceb tasgîr eder mevt kadar
Küntü kenzen halvetinde gizli iken Mustafâ
Mûra basma seni mârân ısırır
Mürşid-i sâkî elinden iç "sekâhüm" şerbetin
Ne safâdır 'ulemâ tâlib-i 'irfân olsa
Nûr-ı Hakk'da zerre denlü nefsine gelseydi rûh
Nûr-ı zâtın pertevidir cümlede eden zuhûr
Sâliklerin yoldaşı lâ ilâhe illallah
Ser-i kûyuna varup sırr ile ol cânı gözet
Şâh Hüseyn'in Firkatiyle Ağlayan Gelsin Beri

NAKŞÎ AKKİRMÂNÎ

Açılıcak kabr-i ten kaldıra dil bâş u cân
Aşk ile bünyâd olaldan kalbimiz mesrûr durur
Bilirim bir binâsın kim tüfenk top sana kâr etmez
Çâr unsurdan elin çek meded insân olagör
Dâd elinden münkirânın sad hezâr feryâd u dâd
Dilâ itmek dilersen hacc-ı ekber
Ebubekr ü Ömer Osmân gel ey zâhid ne kândır bil
Emreyleyüp Mevlâ ecel geldikde
Eyâ sen sanma ki senden bu güftârı dehân söyler
Ey gönül bir dem takarrüb itmedin dildâre sen
Gel beri merd-i cihân ol ey peri câna ir
Gel ey dârü'ş-şifâ lutf et unutma ahde peymânı
Ger dilersen Hakk'a vuslat olma zâhid akla yâr
Gönül dûr olma şerîden seni sayd etmesin dünyâ
Gör bu Deccâl'in rumûzun aç gözün sen ey hümâ
Hitâb-ı 'alleme'l-esmâ rumûz-ı sırr-ı insandır
İşit meyhâne-i dilden velâkin anla insân ol
Levh-i dilden sil hicâbı ey gönül gel câna bak
"Lî-me'allah" mektebinden okudunsa bir sebak
Maksadı âşıkların menzil-i cânân olur
Merhabâ şu'le-i âyine-i sırr-ı Hudâ
Nedir cânâ bil ol siz kim Hadîs ü hem değil Kur`ân
Ol kim cûş u hurûş eyler ezelden mest ü hayrândır
Olur nefsi hakîkatden haberdâr olmayan hayvan
Pendimi gûş eyle zâhid cân verüp cânânı bul
Şeş cihetden el çekenler bî-cihet bir kân olur
Tâlib-i Hakk olsa bir kes kârı zikrullah olur
Tâlib oldur mülk-i dilde dersi sırrullah ola
Tefekkür it eyâ sâlik niçün emr eyledi Rahmân
Tek sende derd bulunsun
Zâhidâ vardır yolunda çün ki yetmiş bin hicâb
Zâhid bu cism-i bârın âhiri kân değil mi

İSMAİL RUSÛHΠANKARAVÎ

Biziz ol bezm-geh-i şarâb-ı elest 'ayyaşı
Ey gönül gel bu cihândan yürü var sen kes eli
Ey Resûl-i Hakk güzîde-i halk nûr-i Kibriyâ
Eyyühe'l-hâyimûn fi'l-felevât (Ey susuz çöllerde yollarını şaşıranlar)
Feth eyledi esrârını aşkın bana Fettâh
Her kimin ki aşk ola başında tâc
İlâhî kapundur dile mültecâ
Kalbini pâk etmeyen görmez cemâl-i vahdeti
Mecnûn-i râh-ı aşkam bilmem akıl ne şeydir
Mevlevînin rûhuna oldu gıdâ bu nây u def
Mestân-ı cân-ı aşka birdir visâl ü firkat
Meyhâre-i meyhâne-i mestân-ı Hudâ'yız
Niçe bir içmeyesin bezm-i ilâhîden şerâb
Sermest-i câm-ı aşkam hayrân-ı beng-i vahdet
Yâ gıyâse'l-müstagîsîn el-gıyâs

ŞEMSEDDİN SIVÂSÎ
Aceb kârhânedir dünyâ giden hayrân gelen hayrân
Aça gaflet gözünü nice aldar seni hâb
Aklını aşka değiş vâkıf-ı esrâr olasın
Âlemin terkîbini mahv ile i'râb eylegil
Aşkın ile okur ilmi ulemâ
Aşk yolunda nâfe kanlar nûş idüp ızmâr ider
Bi-hamdillah ki hannân oldu Ka`be
Biz ol uşşâk-ı serbâzız bize akl ıssı yâr olmaz
Bu cânım içre cânım Mustafâ'dır
Bu fenâ mel'abenin devr u gubârı nice bir
Cânân ilinin güllerinin bağı göründü
Cân gıdâsın unutup zikr ile hoş toylamadın
Cemâlin nûruna nisbet cihân şemsi değil zerre
Cihân sûkunda satılan çürük kâlâ imiş bildim
Çok salât ile selâm olsun şefî'-i ümmete
Çün ki bî-illet inâyetden nesîm erdi seher
Çün ki kondun bu harâb-âbâde gencin bulagör
Derd-i aşka düşmeyen dermâna olmaz âşinâ
Derd ehli olan dârını dildâre satarlar
Derdimi bilmedin zâhid bana rahm etme sefâhetdir
Derdin ey âlem tabîbi bana dermân olsun
Derdin ey cân tâbîbi bana dermân olsun
Derdin ne behey âşık bîçâre neden oldun
Devlet o başın ki şer'ini edendir rehnümâ
Dildâre gönül ver kim ol hânesini gözler
Dilerse ka'be-i maksûda sâlik ede seyrânı
Dil uzatma her kişiye serverâ sûsen gibi
Duyaldan sırr-ı tevhîdi bana bir özge hâl oldu
Dünyâ bir meygededir hamrı humârın ödemez
Düşelden mekteb-i aşka unutdum ders-i fetvâyı
Düşüp derdine Mevlâ'nın kodum bu akl u idrâki
Edelim cânı cihânı verelim bâzâr-ı Hû
Elvedâ ey Ka`betullah elvedâ
Elvedâ ey şehr-i Rahmân elvedâ
Emel kimdir beyân edem sıfâtın
Eyâ gâfil tefekkür kıl ne buldun bu rukûdundan
Ey gâfil uyan rıhlet-i nâgâhı unutma
Eyâ gaflet makâmında esîr-i nefs olsan insân
Ey cemâlin ka`besi oldu merâm-ı hâcıyân
Ey fahr-i cihân hâce-i kevneyn-i müzekkâ
Ey gâfil uyan rıhlet-i nâgâhı unutma
Ey gönül tâvuslayın zeyn-i kabâdan geçmedin
Ey Resûl-i Arabî mâh-ı dü kevn-i Medenî
Ey saçın zencîrini ve'l-leyl hoş tabîr eder
Ey zâhid-i efsürde-dil tevhîde gel îkân ile
Gerekdir âlime mu'zam imâme
Gönül pür yâredir bî-yârelerden
Göster cemâlin şem'ini yansın oda pervâneler
Günâh bir sem durur bu tövbe tiryâk
Habîbini çü cezzâb oldu Taybe
Hadîs-i kudsîden işit dirâyet ki Cibrîl'den kılar Hazret rivâyet
Her kaçan zencîr-i zülfün eylese başdan bîrûn
Himmet-i merdân ile meydâne geldim dönmezem
Hudâvendâ şu âlemde esen yeller seni ister
Hudâyâ izzetin hakkı dile aşkdan letâfet ver
İlâhâ pâdişâhâ dil-nüvâzâ
İlâhî dilime lutf eyle zikrinden halâvet ver
İmâm-ı Azam-ı fahru'l-Irakeyn
Kalbine rakîb olanlar zikr-i hoşbûyla yürür
Kâmillerin dükkânları halvet dürür dükkâna gel
Kapına geldiler âsîler şefâ'at yâ Resûlallah
Kârhâne-i Hudâ'da âvâre gezmek olmaz
Keşf edüp bîhûde hattı yaz ledünnîden rıkâ'
Kıssa-i şem'-i dili pervâneden sormak gerek
Kimdir ki bu âlem heme dîvânesi derler
Kim-durur insân-ı kâmil vasfını eyle beyân
Kim ki derer bu kûşenin lâlesini kucak kucak
Kulak tut kim diyem sana fazl-ı sehâyı
Levha-i kalbini ger âyine-i sîmâ göresin
Lillahi'l-hamd verildi İslâm'a 
Mecnûn olalı gönlüm Leylâ haberin söyler
Ne cândır cân içinde cân olan cânânı bilmezler
Ne hâl üzre olam yâ Rab irgürme dînime noksân
Ne yatarsın behey gâfil durugel âh u zâr eyle
Neyleyim gönlüm seni dîvânesin dîvânesin
Nice bir fi'l ü ibâdetde olsa sehv u halel
Nice bir yelesin kâr-ı fenâda
Peyk-i cânân ki bâd-ı rahmetdir
Râh-ı aşka azmeden kimdir dersen ol kişidir
Râh-ı aşka girmeyen merd olmadı zenler durur
Râh-ı Hakk'da hoş hatırla gitdi ashâb-ı hulûs
Reşk-i cinân oldu ravza-yı pür-nûr-ı Habîb
Rıkk-ı cismânîden âzâd eyle Ya Rab el-gıyâs
Safâya erişen sôfî yüzün zer gibi nâb ister
Sâkiyâ gel beni hayrân eylegil
Sâlike tenbîh edin bir dahi yoldan sapmasın
Sana düşer mi gönül nefs ile hem-vâr olasın
Sana gûyendelik edem olursan ger bana demsâz
Sehâ ehlini üç kısm itdi huzzâk sana bir bir diyem ey ehl-i irfâk
Sehâvetden açıldı çün bâbın bu olusar senin ni'me'l-meâbın
Selâmullâh ile dâim safâlar olsun ihvâne
Serverimiz yârı oldu çâr-ı yâr-ı bâ vefâ
Sevâd-ı masiyetden tevbe kıl yüzün ağ eyle
Sôfî isen ey sâfî ver varlığı talana
Ten hissine uyman çü Hakk'a ol ehakk değil
Tutalım şâh oluban yer yüzüne hükmedesin
Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan
Verâ-yı perdeden varup ne söyler işbu mahcûbun
Yâ Rabbi lisânımda ezkârımı aşk eyle
Yola girme sakın zâd olmayınca
Zeyn etmek için cennete insân iletirler
Zuhûr etse dehânımdan aceb mi dürr ile mercân

ABDÜLMECİD SIVÂSÎ
Âdemî şeklim deyü eyleme da'vâ-yı meni
Aslını şu kim duymaya pâyân dahi bilmez
Bu çeşm ü ruh la'l ü leb ü zülf-i belâ çü
Bu dâr-ı fenâ içre bir sahrâya geldim ben
Bûy-i verd-i cennetin halvetde zikr-i Yâr'dır
Dünyeye dil bağlama bu dehr-i fânî tiz geçer
Ehl-i aşka reh-i cânânede hâk-i pâyem
Ey dil misâl-i âyînedir sâf sînemiz
Ey dil nice bir şevk ile handân olasın sen
Ey Hazret-i Mahbûb-ı Hudâ nûr-ı musaffâ
Fenâ tozu sebel virmek nedendir ayn-ı idrâke
Hadden aşdı iştiyâkın yâ Resûl göster cemâlin
Hayâl-i hâb-ı gafletdir gönül dünyâyı neylersin
Her kande bakar ârif irfân haberin söyler
Kal'a-i cismi bırak bârû-yi tenden geç gönül
Kangı dimâğ içinde ki aşkın hevâsı yok
"Küllü şey'in hâlikün" doldu cihân âvâz ile
Meydân-ı zevk-i tenden bir adım at efendi
Mûnisim kabrim içre derdin ola ba'de'l-ecel
Pîşe-i sâha-i fakrem nola ger ednâyem
Şehâ tevhîdin esrârın diyen bilmez bilen dimez
Taleb-i mevt ideni sağ ideriz öldürürüz
Terk-i cihân eylemeyen bilmedi
Yel gibi ey dil yeter yeldin hevâdan vazgel
ABDÜLEHAD NÛRÎ
Abd-i bîçâre n'itsün ey Bârî
Ağyârı çü terketmeyesin yâr ele girmez
Akl ile irmek olmaz esrâr-ı âşıkâna
Âlem-i gaybdan bize bir bâb
Âlemlere gelüp gideni bizde bulmuşuz
Ârifleri fazlınla kıl hikmetine vâris
Âşıkların vücûdunu aldı hevâ-yı Hû
Âşık olanlar ol güle nâlân-ı zikrullah olur
Aşka veren vârını yârı ile yâr ola
Aşkına cânım bendedir bende
Aşkınla cihân beste lutfeyle inâyet kıl
Atâya lâyık olmak kul ne mümkün a sultânım hemân ihsân senindir
Âteş-i gayret vücûdum içre sûzân bir yana
Bâğ-ı cemâle çün irem
Bana âlem içre ey dil aşk-ı bî-pervâ yeter
Benem ol âşık-ı şeydâ ki bulmuş ibtilâdan hazz
Bezm-i elestin câmını sundu bize Sübhânımız
Bî-karâr olmak nedendir ey dil-i dîvâne sen
Bilmedin mi ki Vâhid-i Kahhâr li meni'l-mülk deyiser âhir-i kâr
Bir seher çeşmime gelüp uyku
Bugün aşkı ile bulmaz isen hubb-i likâdan hazz
Bu nâsût içre ten-perver olanlar cânı bilmezler
Cânâna satup cânı aldım yine cânânı
Cânımın cânânı Hû'dur sırrımın sultânı Hû
Cân mı kayırır vuslat-ı cânân dileyenler
Cemâlin nûrunu gönlümde tâbân eyle yâ Allah
Cemâlin nûrunun âşıklarına 
Cihânın cânı çün cânâna merbût
Cümle âyât içinde fâyıkdır
Çün aşk ile dinlenmedi ahbâr-ı meşâyih
Çün fenâ meydânına merdâne ermişlerdeniz
Derde devâ olmaz ise bîçâre kullar neylesin
Derdinle doldum bilmezem n'oldum
Derdlilere dermân idici Hazret-i Allah
Eltâf-ı Hudâ'ya mâlikiz biz
Eyâ âlemlerin Rahmân'ı Allah
Ey âşık-ı dîdâr olan tevhîde gel tevhîde
Ey âşık-ı Hakk tevhîd idegör
Ey beni aşk ateşine yandıran
Ey dil bize ver haber aşk illerine kim gider
Ey dil-i şeydâ umaram sana eyleye Mevlâ aşkını i'tâ
Ey dil zen-i dünyânın çün âline aldandın
Ey habîb-i Hakk kerîmü'ş-şân Muhammed Mustafâ
Ey halkı ademden getirüp eyleyen îcâd
Ey Kaviyy ü Metîn olan Allah
Ey kerem kânı ey ganî sultân
Ey ki şânı uluvv-i istiğnâ
Ey sôfî safâ ile devrân edegör devrân
Ey tâlib-i vasl-ı Hudâ gel gidelim Hakk'dan yana
Ey zâhid-i fersûde-dil irfâna gel irfâna gel
Feyz-i Hakk'dan doğdu nûr-ı inbisât
Gafletden uyar cânı hâzır olagör hâzır
Gaflet ile gezer iken nâgâh
Geldi seâdetle yine şehr-i sıyâm mâh-ı kıyâm
Gelin sizin ile Rabb-i Rahîm'e yalvaralım
Gönlümüz her ân sendedir yâ Rab
Görmedi bu cihân içinde keder zikrinin lezzetin duyan diller
Habîbullah cihâna cân değil mi
Hadden ziyâd oldu günâh estağfirullahe'l-Gafûr
Hudâ lutf eylese kalbi kılup sâf
Hudâ'nın lutfu var elhamdülillah
İlâhî lutf u rahmet kapusun aç
İlâhî neylesün nitsün gönül sensiz karâr etmez
Kaldırdı kamu zulmeti envâr-ı Muhammed
Kamu işim hatâ estağfirullah
Kişver-i ten içre ol kim cânı bilmez kandedir
Kul hamdine kâdir ola mı ey ulu Mevlâ
Kulun oldu kusûru hadden artuk
Küntü kenzin sırrıdır dünyâ vü ukbâdan garaz
Mâsivâdan göz yumup ey dil cemâl-i yâra bak
Mevlâ'yı zikredin uyuman âşıklar
Müyesser eyledin aşkı şükür yâ Rabbi yâ Rabbi
Nefsânî vücûdun kişi eyleyse ifnâ
Nefsini ârif kılan gelsin beri
Nice bir maksûd edinmekler sivâyı ey dede
Nûr-i Hakk'dan bir kabes eylerse kullar iktibâs
Öğer vâiz olanlar halka nefsin
Ölmezden evvel öldüler Hakk yolunun âşıkları
Ravza-i cennetdedir ehl-i salâh
Sana bir mürşid-i kâmil gerek ahvâlini muslih
Semâdan sırr-ı tevhîdi duyan gelsin bu meydâne
Sende doğmuşdur Muhammed Mustafâ
Sevdâ-yı hayâlinle dîvâneyem ey Mevlâ
Tarîkat kurb-i Rahmân'dır
Tarîkat sırrını ayna ayân it
Tecellâ-yı cemâlin pertevi kim 'âşıkı sarsar
Vücûdum dârını ma'mûr iden yâr
Yâ Habîballah kaçan kalkar cemâlinden nikâb
Yanmakdan usanmazam Mevlâm pervânemiyem bilmem
Yâ Rabbi zâtın sırrıdır bu gülleri handân iden
Yâ Resûlallah kerem eyle keremler kânısın
Zâhidâ bulsun derûnun zikr-i Hakk'dan iltizâz
Zikrullah kalbi nûr ider âşıkları mesrûr ider

BEZCİZÂDE MEHMED MUHYİDDÎN EFENDİ
Ben bir cemâle 'âşıkam anın içün dilimde Hû
Ben mürşide irişdim isteyen gelsün beri
Bir bölük âşıkların yâ rabbi aldın gönlünü
Bir sâkîden içdim şerâb arşdan yüce sır-hânesi
Cânâ cemâlin şem'ine pervâneyem pervâneyem
Cümlenin mahbûbu sensin ey habîb-i ezelî
Elâ ey tâlib-i dildâr diyelim 'aşk ile Allah
Ey tâlib-i Hakk Zü'l-Celâl gel derd ile Hû diyelim
Hakk cemâlin isteyüp hayrân olan gelsün beru
Yâ ilâhî ehl-i aşkın zikri Allah fikri Hû
Zâhid bize ta'n eyleme Hakk ismin okur dilimiz
Zâkirlerin ezkârı lâilâheillallah

HİMMET EFENDİ
Ey âşık-ı sâdıklar gelin Allah diyelim
Sivâdan kalbini pâk et gönül mir'ât-ı Rahmân'dır
Vakt-i seherde açıla perde

GAFÛRÎ MAHMÛD EFENDİ
Çün bahar erip şecerler sebz ü revnâk-gîr olur
Sürüp dergâhına rûy-i siyâhım
Tahtgâh etdi vücûdum milkini sultân-ı aşk

HACI AHMED EFENDİ
Âsî bana cân u tenim bilmen n'ola benim hâlim
Bir reşha rahmet yâ İlâh
Bu cihânda bilmeyen sırr-ı Hudâ ömrü hebâ
Gel ey nefs esîri olan âdemî
Gel ey tâlib olan visâl-i nigâr
Gönülden eydelim estağfirullah
Hudâ göster tapuna doğru bir râh
Kılmadım ben ömrüm içre Hakk'a layık bir amel

EHL-İ CENNET FENÂYÎ MEHMED EFENDİ
Aç cemâlin perdesin ref' eyle uşşâka hicâb
Aç gözün gafletde kalma dîde-i bînâyı gör
Açıldı ravza-i vechin bahârı
Âdemi bil âdemi bul âdem ol
Ahd ü peymânına vefâ eyle
Ahsen-i takvîm imiş çün halk-ı eşyâdan garaz
Ayn-ı Hakk'dır cümle eşyâ dîde-i ibretle bak
Bahâr erişdi ref' oldu yüzünden perde gülzârın
Bend-i firkatden Efendi bizi âzâd eyle
Bize fazlınla yâ Rab eyle rahmet
Bizi kayddan halâs eyle ilâhım
Bizi meccânen itdin yâ Rab insan
Bu dil-i mahzûnu cânân yine mesrûr eyledi
Budur senden recâ ey Rabb-i ekber
Celâlin nârına yakma ibâdı
Cemâlindir görünen çünki her câ
Cemâlin seyri vâr iken
Cihân u cism u cân yolunda kurbân
Cümle mevcûdâta sen verdin vücûd
Cürm ü 'ısyâna umarız bakmaya Rabb-i Kerîm
Çünki şânın ki bî-nişân oldu
Dîde-i gam-dîdeye kıl ayn-ı lutfunla nazar
Dil-i mahzûnumuzu eyledi şâd u handân
Dinle nâyın nâlesini ey dedem
Erişdir feyz-i fazlını fuâde
Ey bizi mahz-ı ademden vâr eden kâdir Hudâ
Ey dil ü cân derdine dermân eden Kâdir Hudâ
Ey Kâdir-i mutlak hudâ kuldan hatâ senden atâ
Ey rûh-i kuds cân u tene cân u cihân ol
Firkatin oduna yakma kulların
Geçen fermân ile bu cism ü cândan
Geçir bâlimizi hubb-i sivâdan
Geldi izzet ile eyyâm-ı sıyâm
Gözünü yum gönül iki cihândan
Halâs olurdu dil cümle hevâdan
Hazretinden yana adım atamam
Her işi işleyen sun'-ı Hudâ'dır
Hudâyâ mazhar it nûr-i cemâle
İster isen Yâr'ını terk eyle cümle vârını 
İtdi teşrîf çün cihânı hâtem-i hayrü'l-beşer
Kalbimiz hüznünle mahzûn eyleme
Kenz-i esrârına yâ Rab eyle fazlına emîn
Kerîm Mevlâ işimiz eyle âsân
Kıl namazı et niyâzı ey dede
Kullarını hâb-ı gafletden uyar
Kul olanlar sıdk ile Mevlâsına
Mazhar-ı esrâr-ı esmâ etdi Cânân cânımız
Muhabbet câmını nûş eyleyen cân
Muhabbet eyleme bu dehr-i dûne
Mülâkat isteyen dîdâr-ı Yâr'ı
Münevver eyledi iki cihânı
Nefs elinde bizi yâ Rab kılma fazlınla zebûn
Neş'e-i insâna düşdü nüsha cânâ dü cihân
Nişânsız bulmadı kimse o şânı
Nûr-i "illallah"a âgâh et bizi
Nûr-ı zâtın eyleme bizden nihân
Okuyan ilm-i ledünnü görmedi ak u kara
Olmayan ilm-i ledünn âgâhı
Saâdetle kudûmü kıldı teşrîf
Safâsız sôfînin yokdur safâsı
Safâ-yı safvet-i kalbi yeter eğlence insâna
Sanma bu köhne sarâyı ey gönül dâr-ı karâr
Sivâdan bâli tathîr et dilersen sırr-ı cânânı
Sivâ kaydından eyle bizi âzâd
Sivâ savmını yâ Rab kıl müyesser
Şems-i zâtın zerresinden cism ü cân bulsun zıyâ
Şükür geldi yine ol şehr-i rahmet
Tecellî-i cemâlin kıl müyesser
Visâl-i Hakk'a tâlib ol
Visâlin ıydini eyle müyesser
Yâ ilâhî âsitânın hasteye dârüşşifâ
Zâtın envârını yâ Rab dîdeden etme nihân

AHMED SÛZÎ
Aceb bilmem bu hâl ile kalam mı
Âkil bu cihânda anâ vü cefâ bulmuş
Allah Allah bu seherin dost ilinden nidâ geldi
Amân yâ Rab halâs eyle bizi nefs ü hevâlardan
Amân yâ Rab sana verdim amânı
Anlar isen sana edem bir hitâb
Ârif-i âgâh olan bîdâr olur
Âşıka vakt-i saâdet gecedir
Âşık olan dost yolunda cânını kurbân eder
Aşkı bismillah edindim evvelâ
Aşkla oldu bed'im aşkla oldu hatmim
Bâş u cân verüben yerine aldım tâze cân
Ben Hakk ilinden gelmişem halk-ı cihânı neylerem
Ben kim olam sana lâyık kavl ile fi'lim ola
Ben lâ-mekândan gelmişem kevn ü mekanı neylerem
Besdir bu kadar hicrân azm-i yâr edelim
Bihâr-ı rahmete nisbet kulun zenbi değil katre
Bilinmez derde düş oldum devâsı sendedir yâ Rab
Bilmem nideyim nefs ü şeytânın elinden
Bilmez idim bende bir sır vâr imiş
Bir aceb gavgâya düşmüşdür bu nâs
Bir garîb efgendenim ihsâna geldim ey Resûl
Bir gönül almak ele bin Kabe yapmakdan efdaldir
Bir nükte sana şerh edem bilir anı irfân ehli
Bir tecellî etdi zuhûr bu seher
Bu cân içinde cânânım aceb sırr-ı nihân olmuş
Bu cihânda vardır 'aceb hâlimiz
Bu dârât-ı cihân fânî olupdur sonra nâ-mevcûd
Bu gönül mürgü zâr eyler düşüp gülden cüdâ şimdi
Bugün bir hâle düş oldum ilâhî
Bu hevâlardan edelim inkitâ
Bu kadar dünyâya harîs olmak neden
Bu kâinât cümlesi fenâya gider
Bûy-i Hakk'la kıl mutayyeb bu vücûdun misl-i ûd
Cânâ nedendir bu kadar cevr ü cefâlar bana
Cân bülbülü efgân eder durmaz dâim yâ Hû deyu
Cânımız cânân yolunda etmişiz ifnâ çü biz
Cân kulağın tut bana diyem nedir esrâr-ı tâc
Cân u başı işbu yolda eyledim şehâ fedâk
Cân u dil her dem zâr eder yâ Rab
Cemâlin ka'besi şâhım bana cennetden leziz
Cemâl-i zât-ı a'lâna olupdur kâinât mir`ât
Coşkun sular gibi köpük saçarlar
Cürm ü ısyân ile geldi dergehine rû-siyah
Çarh-ı gaddârın elinden cümle insân ağladı
Çok hatâlar eyledim cürm-i azîm
Demedim mi demedim mi sana canım demedim mi
Derdim çokdur kangı birin yanayım
Dervîş olan hizmetinde sâdıkâne gerek
Dervîş olan kendini ednâ bilir
Dîdeler nûr olsun ey cân geldi mâh-ı Ramazân
Dilersen Dost ile halvet Hakk'a yalvar seherlerde
Dirîgâ dünyâ dârını yıkılmış bir vîrân buldum
Dostdan olan cemâl ne hoş
Dü cihânda sensin ey şâhım benim
Eğer 'âkil isen 'irfân dahi elezz
Eğer ârif isen cânâ tefekkür kıl bu insânı
Eğer sende vâr ise hulûs
Ehl-i derdin derdine dermân olur vakt-i seher
El-amân bu çarh-ı devvârın elinden el-amân
El-gıyâs bu nefs ü şeytân ellerinden el-gıyâs
Elif Allah ismin de evvelâ
Etme rüsvâ dü cihânda bizi sen yâ Rabbenâ
Eyâ gâfil düşün aslın neye geldin nedir îcâd
Ey cihân mahbûbu şâh-ı server şemsü'd-duhâ
Ey dilâ fehm eyle zâtın ne güherin kânısın
Ey efendim kudretindedir eşyâ
Ey Kâdirü Kayyûm Hayyu tüvâna
Ey pâdişâh-ı şehinşâh-ı dü cihân
Ey risâlet burcu üzre mâhımız
Ey şefâat menba'ı Ahmed Muhammed Mustafâ
Ferâgat eyle dünyâdan yeter bu gayret-i hayvân
Geçdi hayfâ çünkü fırsat günleri
Gel bâkî olalım bu fenâdan geç
Gel bu fânîden olalım pes ırak
Gel cânım aşk ile Allah'a yalvar
Gel cânım edelim zikr ile devrânı
Geldi ol mâh-ı Ramazân merhabâ
Gel ey âşık zikredelim cân ile ezkâr-ı Hû
Gel geçelim bu dünyâdan eğer dervîş isen dervîş
Gel gönülde ol ulu dergâhı gör
Gelin ey kardaşlar diyelim Yâ Mevlâ
Gelmişem kapuna avn et yâ Mugîs
Gel terk edelim gönül bu fânî cihânı
Gel terk eyle dünyâyı tevhîde gel tevhîde
Gel zikredelim Hazret-i Yezdân'ı
Gönlümüz nûr ile dolsun nefs elinden et halâs
Gönül bir derde düş oldu devâsın bilmezem yâ Rab
Gönül bir sırr-ı a'zamdır anı ârif bilir ancak
Gönüldür tal'at-ı nûrunla vehhâc
Gönül hurrem dürür elhamdülillâh
Gönül senden emîn olmam dahi ben
Gönül şehrine çün doğdu o nûr-i şems-i Rahmânî
Gönül tahtında şâhım Mustafâ'dır
Gönül yollarını feth ide Fettâh
Gûş-i cânla gel beru eyle simâ'
Hakk'a teslîm ol derim cânım sana
Hakk'dır işlere dânâ hem kâdir hem tüvânâ
Hakk ile birlikde ol halk ile etme ihtilât
Hâl-i 'âlem bu eyyâmda nedir bilmem
Hâlimi arz etmeğe bir ehl-i dilden ver haber
Hâlimi bilüp gören kalır dona
Halka-i tevhîde girelim yâhu gelin
Halka müdârâ et Hâlık'a hizmet
Halkın nesi var cümlesin eden Hakk'dır
Hamdülillah bu şeb bir sır ayân oldu
Hamd ü senâ ol Hudâ'ya etdi in'âm ü ihsân
Hâne-i halvetde kıldım kûy-i cânâna sefer
Hasb-i hâlim sana ayandır yâ Rab
Havf-ı Hakk'la kalbimiz buldu hudû'
Her ne semtden geldim ise dönmüşem senden yana
Her ne var iki cihanda sende iste sende bul
Her zamân gafletle olur gönlümüz Hakk'dan cüdâ
Her zaman Yâr ile ol yârâna etme ihtilât
Hevâ-yı nefs ile bed-kâr olmuşam Mevlâ meded
İctinâb et zâhidâ Hakk'dan ü hıf
İki âlemde çün şâhım sen oldun
İlâhî izzetin hakkı bize sen eylegil imdâd
İlâhî izzetin hakkı bu gönle sen tahâret ver
İlâhî kapuna geldim ilâhî
İlâhi pâdişâhlar pâdişâhı
İşbu dem geldim kapuna eyle ihsân yâ Ganî
Kâinâtın ilmine bu dil olupdur bir kitâb
Kamu işlere dânâ hem Kâdir hem tüvânâ
Kapuna geldi bu kemter şefâat yâ Resûlallah
Kimseyi incitme şâhım merd isen
Korkaram âhir günümde hâlim perîşân ola
Kûy-ı Hakk'a varmışam ben çok haberler duymuşam ben
Lutf edüp bana tabîbim acabâ el vura mı
Mâcerâ-yı nîk ü bed kârım sana ma'lûmdur
Mâsivâdan hıfz eden sen yâ Hafîz
Menba-ı sırr-ı velâyet şâh-ı merdan yâ Ali
Merd değil o kim şöhret-i dünyâ bula
Meyil verme fenâya hiç bekâsı yok
Ne aceb hâl olur bu âlem cânâ
Nefsimle olduğum anda fenâ olurum
Nev-bahârın kesret-i bârânı tezyîn eyledi
Neyleyem ben seni dîvâne gönül
Neyleyem yârân-ı cihânı yârimiz besdir fakat
Nice bir mecnûn-veş dîvânesin dîvânesin
Nice bir tâlib-i dünyâ olasın
Niyyet-i hâlis gerekdir her bir ilimde hulûs
N'oldu yine zâre düşdün neyleyeyim gönül seni
Ol ezel bezminde mestân olmuş idik biz müdâm
Pervâneyem şem'-i yâre ya ben nice dönmeyeyim
Ref et nikâb-ı vechini seyrân etsin dîvâneler
Revâmıdır bu ömr-i nâzenîni hep hebâ kılmak
Sâlikâ gel nefs ü şeytân ile edelim savaş
Sefâhetde kamu akrâna fâik
Sen müyesser kıl ilâhî rü'yet-i envâr-ı zât
Sıdk ile gelin diyelim lâ ilâhe illâ hû
Sôfiyâ ben tâ ezelde böyle mestân olmuşam
Tehî destim ilâhî dü cihânda bir medârım yok
Vârını fenâ eyle yâra eğer âşık isen âşık
Yâ ilâhî lutf edüp yolumuz aç
Yalandır bu dünyâ billahi yalan
Yâ mukallibe'l-kulûb kallib kulûbenâ ilâ rızâk
Yâ Rab bu nefs-i bedhâhımı sındırmağa kuvvet ver
Yâ Rab gönül kapusun eyle küşâd
Zâhidâ ihsân dilersen et ihlâs
Zâhidâ terk-i hevâ eyleyelim etme heves
Zâhidâ zühd-i riyâdan et ferâğ
Zâhidâ zühdünü terk et kalbini gel eyle sâf
Zikr-i Hakk'la gönlünü mam'ûr kıl cismin harâb

ELMALILI ÜMMÎ SİNÂN
Aceb bencileyin usanı fânî
Aceb hayrân oldum aşka uyalıdan
Aç gözünü bir dem uyan sen ey gönül gel ey gönül
Âh kim bu gönül hümâsı
Âlimin ilmi gerekdir ilm ü irfân üstüne
Allah bizi dûr eyleme
Ârifin kalbinde her dem alleme'l-esmâsı var
Ârif isen ver haber kim ma'nâ-yı mutlak nedir
Âşıkam kevn ü mekânın nakşına dil veremezem
Âşıka mürşid olan âyât-ı Kur`ân anladım
Âşıkın bir çâresi var zâr u giryândır yanar
Âşıkın hâlin sorarsan tevhîdin hammârıdır
Âşıkların Allah seni görmek isterler sultânım
Âşıkların eğlencesi ism-i zâtın yâ Rabbenâ
Âşıklar ol Dost iline
Âşık olan kişi dâim Dost'un yolun düze dursun
Aşk oduna yandığımca râhatım budur hemân
Bana aşkı soran gelsin haber alsın kumaşımdan
Ben cânımı ol câna mihmân etsem gerekdir
Ben harâb-ı mest-i meydânem nihân meyhâneden
Bî-mekânem bunda ben sanman ki bünyâz eyledim
Bir Allah'ı zikr idenin gümânı hep 'ayân olur
Bir dem ayrılmak istemez cemâlinden gözüm benim
Biz Tarîk-i Halvetî âşıkların handânıyız
Budur Hakk'dan ne istersem diyem yâ Hû duram yâ Hû
Bugün aşkın bazârında dürr ü mercân satar dilim
Bu tevhîde ikrâr ile tevhîdi yetmez kişinin
Bülbül isen gel berü nûr-ı gülistân bundadır
Bülbülün mekânı güller içinde
Darb-ı zikrin sohbetinde cânı hayrân eylegil
Dervîşe bî-cân gerekdir câna cânân isteyen
Dervîşliğin vasfını demeğe irfân gerek
Devlet anındır ki âmennâ diye irşâdıma
Devlet imiş kişiye bu dünyada zahmet denen
Devletinden fâriğ olma bekle Hakk'ın bâbını
Dilde Hakk'dan gayrı güftâr eylemez dervîşler
Dilerse gözümü giryân iden Dost
Dilinde zâkirin her dem senin zikrin değil mi Hû
Dost cemâli şem'inin pervânesidir cânımız
Dur yola gir kârıbândan kalma kim yağı basar
Ene'l-Hakk açdı ebvâbın bugün ol kenze dükkânem
Evveline olmadı hiç ibtidâ
Eyâ cânlara cân sultân
Eyâ cânlar içinde cân fedâdır yoluna cân baş
Eyâ izzin kemâlâtın bekâ buldu Habîballah
Ey âlemlerin şâhı bir nazar kılsan nola
Ey bana dermân soran derdi haber vir sen bana
Ey bize tan eyleyen gör merd-i meydânem bugün
Ey cevâhir isteyen gel kâna erdi cân yine
Ey cihâna dil veren azmin kanı Rahmân'ına
Ey cismine cân isteyen gel mâh u günden al haber

Ey cümle halkın maksûdu al gönlümü senden yana
Ey dilârâ derdi ile eyleyen bağrın kebâb
Ey dil nazar eyle gel bu cihâne
Ey dirîgâ sen seni hep âleme yaydın gönül
Ey gönül ahde vefa kıl gel beru gel gir yola
Ey gönül bak kâinâta gör cihânın hâlini
Ey gönül bîgânesin sen senden oldun bî-haber
Ey gönül doğru git Hakk'ın yoluna
Ey Hudâ cân hazretinden lutf ile ihsân diler
Ey Hudâ kimdir huzûrunda bulan senin ile kemâl
Ey Hudâ lutfeylegil kahrından ey Hakk el-gıyâs
Ey Hudâ vaslından ayrı bana seyrân olmasın
Ey Hudâyâ ben za'îfe n'ola ihsân eylesen
Ey kemâl ıssı cihânda çok durur ehl-i kemâl
Ey kemâlim var diyen kani kemâlim kandedir
Ey mürüvvet ma'deni sâhib-velâyet Murtazâ
Ey pâdişahım kıl nazar
Ey tarîkat düşmeni bil kim nedir bu şerr u şûr
Ey vücûdun aşkına fermân iden Perverdigâr
Gel beru ey manâ bahrından kılan mevc ile cûş
Gel beru sırr-ı kerâmet isteyen hâl üstüne
Gel beru ey lâ-mekân şehrinde kılan seyr-i yâr
Gel bu ilm-i kâle kalma bâkî kalmaz ol sana
Gel ey akl-ı safâ ehli nedir ma'nâ sorarsan gel
Gel ey cânân ilinden cân gözün aç uykudan uyan
Gel ey gönül bunda mekân tutulmaz
Gel ey gönül bu varlıkdan geç imdi
Gel ey kâmil kemâlâtın gülâbın virdim anlarsan
Gel ey sâhib-meânî neler söyler beşer elfâz
Gel gör ahi dost bağının handânıyam handânıyam
Gel Hazret'e müştâk isen dinle bizim ahbârımız
Gelin Allah diyelim görelim n'eyler Allah
Gel kul isen kulluk eyle hasbetenlillaha bak
Gel şefâat kıl dîzârını görem yâ Mustafâ
Gel temâşâ kıl ne söyler âşık-ı dîvâneler
Gönlüme yağan hemîşe ilm ü irfandır benim
Gönül aşkdan gınâ buldu
Haber soran bana Dost'dan anı bî-akl u cân buldum
Haber virsin bize âlem cân u dil eydür illa Hû
Hamdülillah çok şükürler zikrimiz tevhîd-i hâss
Hû deyüp Dost zâtının ismin soran gelsin beri
İlâhî âlem içinde sana yol doğru kim vara
İlâhî cümleyi vâr iden sensin
İlâhî dâr-ı vaslında bu cân olmak diler ber-dâr
İlâhî dilerem senden bize lutf u ihsân eyle
İlâhî evvel ü âhir sücûd eyler sana her baş
İlâhî kanı âlemde göre zâtın bir açık göz
İlâhî ver bize aşkın pîşüvâ
Kendi nefsinin illetin bilmeyen insân değildir
Kerem eyle mürvet eyle
Kes elin ey dil cihânın kılmasın 'ukbâ ziyân
Kevn ü mekândan geçenin
Kim ki Hakk'dan geldi Hakk'a gitmeğe 'âr eylemez
Meded Allah sana sundum elimi
Men Hudâ'nın tevhîdi bâğında devlet ehliyem
Misâlinde fenâ dünyâ oturmuş köhne pîr ancak
Muhammed mazhar-ı zâtın değil mi
Münezzeh zâtı bahrından nedir mevcin kılan peydâ
Pâdişâhım cânımız sen câna düş olmak diler
Rehberim mürşid-i kâmildir ne gam ağyârdan
Neylerem cân u cihânı bana Rahmânım gerek
Nûş idelden câm-ı aşkı cânımız mestânedir
Pâdişahım derde düşdüm bana bir dermân meded
Pâdişâhım sen bizi vâr eyledin hikmet budur
Salâdır ehl-i dermâne bugün derd isteyen gelsin
Sen cânı koyup âşık-ı envâr olursan gel beri
Sen sende seyrân idersen
Sır hümâsı pervâz edüp sırrullaha erdi yine
Sır ilinde sevdiğim yâ Rab hayâlindir senin
Şerîat sâhibi sultân tarîkat sâhibi merdân
Teâlallah Yâ Hannân ki zâtına zevâl olmaz
Teâlâ şânuhû rabbi ey Hudâ
Tevhid-i zatın bahrına aşk ile dalmayan bilmez
Vaslın revâ kıl ey Hudâ ol küntü kenzullah içün
Yâ ilâhî aşk elinden olmadım bir kez emîn
Yâ ilâhî her nefesde cân sana mihmân diler
Yâ ilâhî vahdetin bir haddi yok ummân mıdır
Yâ ilâhî ver dimağa dile zikrin lezzetin
Yanmağa aşk oduna külhânı gözler cânımız
Yâ Rabbenâ Ferd ü Ehad nice yuna yüz kâresi
Yâ Rabbi lutfeyle bana be-hakk-ı nûr-ı Mustafâ
Yere göğe arşa kürse sığmayan Sultân menem
Yine deryâ-yı ummân cûşa geldi
Zâhidâ sen ilm-i Hakk'ı tevhîd ü irfânda gör
Zâhidâ var atma taşı ol ki beytullah ola
Zikrimiz esrâr-ı Hakk'dır cânımız hayrân-ı Hû


ÎSÂ MAHVÎ

Aşk câmını Mevlâ'dan nûş eyledim evvel çün
Bağ-ı dilde menzil almış aşk-ı Hakk
Budur derdim cüdâ düşdüm ilimden
Bulmak dilersen dâim se'âdet cân u gönülden Allah'a yalvar
Cümle işim ayn-ı hatâ iğfirlenâ yâ ze'l-atâ
Çün ki bildin cümle şeyde Hakk müessir gayrı yok
Derdmendim mücrimim dermâna geldim yâ Resûl
Derûnum yandı nâr-ı hasretinle ey Nûr-i Hudâ göster cemâlin
Elhamdülillah ol mâh-ı rahmet
Eyâ Nûr-ı Hudâ göster cemâlin
Gafletde olan gönlüm gel Hakk'a niyâz eyle
Murâd-ı devlete ermek dilersen Cenâb-ı Hazret-i Allah'a yalvar
Yâ Rabbi kerem eyle bu şehr-i sıyâm içre
Zerre-i aşkın ilâhî her kimin gönlünde vâr

ABDULLAH SALAHADDÎN UŞŞÂKÎ
Bu âlemde şu kim bir mürşid-i kâmilden el almaz
Dâmen-i sabra teşebbüs eyle lutf-ı Hakk'a bak
Derde düşdüm ey şeh-i âlî-cenâbım el-gıyâs
Dilâ bâğ-ı maârifde Habîb'in feyzi gül-bûdur
Eğerçi herkesin hızlânına tuğyân olur bâis
Eyâ şâh-ı rusül iksîr-i hâk-i dergehin hakkâ
Ey gönül ağyârla yâr olmak kabâhatdir sana
Ey gönül var sen şefâat-kâna her dem kıl şitâb
Ey muallâ zât-ı pâkin menba'-ı feyz-i hikem
Ey serîr-ârâ-yı vahdet fâtih-i kenz-i cevâd
Ey şehenşâh-ı rusül zâtının olur mu eşi
Ey zuhûrun âfitâb-ı pertev-i envâr-ı zât
Gönül fikr-i hayâlinle sabahlar yâ Resûlallah
Gönüller dembedem âlûde-i efkâr-ı hâcetdir
Gönül lutfun ile dilhâhı görsün yâ Resûlallah
Görenler sûret-i dünyâyı hoş dil-ber kıyâs eyler
Hazret-i Rezzâk'a ancak eyle arz-ı ihtiyâc
İsteyen ukbâyı oldu zevk-i dünyâdan ırağ
Kendi istidâdı üzre her kişi bir işdedir
Midhatinde âciz itdi halkı mahbûb-ı latîf
Nice bir meyl idesin bezm-i belâya nice bir
Nûr-ı dìdem cân u dilden pend-i pîre tut sımâh
Olur senden kamu 'ubbâdına lutf u kerem Yâ Rab
Râh-ı Hakk'da istikâmet gözleyüp hem-vâr var
Râh-i Hakk'da zilletim 'ayn-ı sa'âdetdir bana
Râh-ı Mevlâ'ya giren hâib ü mağbûn dönmez
Senin vasfın leb-i takrîre gelmez yâ Resûlallah
Senin zâtın çü ervâha perdedir yâ Resûlallah
Vasf-ı zâtında şehâ âciz olur efsah-ı nâs
Vasf-ı zâtınla seni eyledi Hakk çün a'lâ
Velâyet burcunun şems-i münîri Şeyh-i Ekber'dir
Yâ Resûlallah kamu bî-keslere sensin ma'âz
Yâ Resûlallah ubeyd-i âsitânındır şüyûh

ÎSÂZÂDE SÂLİH MEHMED EFENDİ

Cemâlin âleme mihr-i münevver yâ Resûlallah
Makdem-i zât-ı şerîfi rahmetel-lil-âlemîn

SABÛHÎ AHMED DEDE
Aşk çün perdeden ayân oldu
Eğer esfel eğerçi a'lâdır mazhar-ı zât-ı Mevlâ'dır
Ey gönül sûreti ko sîrete gel cân taleb et
Ey tılısm-ı hazine-i envâr
Ey zât-ı şerîfin sebeb-i hilkat-i eşyâ
Sakın ey gamzesi kâtil gözü mekkâre sakın
Sâlik isen tarîk-i vahdete ger
Şâh-ı ma'nâ zuhûra çekdi 'alem
NİYÂZÎ MISRÎ
Aç gözün dildâra bak ref' oldu vechinden nikâb
Âdetim budur ezelden günde bir şân oluram
Ahvâl-i serencâmım bu sâate erince
Aldın mı gönül hüsn ile yektâ haberin sen
Âlem ahvâlime hayrân
Âlem-i ârâyı buldum âlem-i ârâ menem
Ârifin mutlak kelâmın duymaya irfân gerek
Âriflere esrâr-ı Hudâ'dan haberim var
Âşinâ-yı aşk olandan âh u zâr eksik değil
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur
Ayağı tozunu sürme çekelden gözüme cânım
Bahr içinde katreyem bahr oldu hayrân bana
Bakıp cemâl-i yâre çağırıram dost dost
Bârekallah gülistân-ı bülbülândır Aspozi
Belirmez ârifin nâm u nişânı
Belirse vech-i cânânî bu cism ü cânı neylerler
Ben derd ile âh iderdim derdim bana dermân imiş
Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı
Bilir var bu yolu cândadır dost ili
Bir göz ki anın olmaya ibret nazarında
Bir şehre erişdi yolum dört yanı düz meydân kamu
Bir yüze dûş oldu gözüm yüzbin gezer dîvânesi
Bu fenânın izz ü câhı ıyş u nûşu bir hayâl
Bugün bir meclise vardım oturmuş pend ider vâiz
Bu halvete bakma güzâf zevk u safâ halvetdedir
Bulan cemiyyet-i kübrâ olur sâf
Bulan özünü gören yüzünü
Bu tabîat zulmetinden bulmak istersen halâs
Cânân dilersen cânına gel halvetî meydânına
Cân bu ilden göçmeden cânânı bulmazsa ne güç
Cânını terk etmeden cânânı arzularsın
Cân kuşunun her zaman ezkârıdır Vâridât
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu
Çıkup huccâc ile gitmek ne güzeldir ne güzeldir
Çün sana gönlüm mübtelâ düşdü
Deme kim Hakk'ı sende mevcûd ola ya bende
Derd-i Hakk'a tâlib ol dermâna erem dersen
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş
Dervîş olan âşık gerek yolunda hem sâdık gerek
Dervîş olan kişinin sözleri umrân olur
Devrân odur ki devrini devr-i felek bilmez ola
Devr edüp geldim cihâna yine bir devrân ola
Diyâr-ı dâr-ı dünyâda Hudâyâ bâkî dârım yok
Doğdu ol sadr-ı risâlet basdı arş üzre kadem
Dost illerinin menzili key âli göründü
Dönmek ister gönlüm cümle sivâdan
Elâ ey mürşid-i âlem haber ver ilm-i Mevlâ'dan
Erimiz erdir pîrimiz pîrdir
Esmâ-yı ilâhiyyede bî-had hünerim var
Eyâ Deccâl Hakk'ın takdîri bil hergiz bozulmaz
Ey Allahım seni sevmek ne güzeldir ne güzeldir
Ey bî-misâl-i vâhid hüsnün misâl içinde
Ey bu cümle kâinâtın aslını bir cân eden
Ey bülbül-i şeydâ yine efgâne mi geldin
Ey çerh-i dûn n'itdim sana hiç vermeden râhat bana
Ey derde dermân isteyen derde dermândır Alî
Ey derde dermân isteyen yetmez mi derd dermân sana
Ey dost bugün mürşid-i ebrâr Alî'dir
Ey garîb bülbül diyârın kandedir
Ey gönül gel ağlama zârî zârî inleme
Ey gönül gel gayrıdan geç aşka eyle iktidâ
Ey gönül gel Hakk'a giden râhı bul
Ey gönül gel olmagıl Hakk'dan ırak
Ey gönül gûş eyle gel âşıkların güftârını
Ey gönül mecnûn kimdir zâhiren âkil nedir
Ey karındaş bir sözüm var tut simah
Ey Kerîm Allah ey Ganî Sultân
Ey kudret ıssı pâdişah lutfeyle açıver yolum
Eylesin Allah çok tahiyyâtı
Ey şeh zen-i dünyânın gel âline aldanma

Ey Muhammed ümmeti sen Hakk'a eyle iktidâ
Ey tarîkat erleri ve'y hakîkat pîrleri
Gele Deccâl gele gele gör kim senin hâlin n'ola
Gelen kuldan eğerçi kim hatâdır
Gel ey bahr-i hakâyıkda taleb kılmayan asdâfı
Gel ey gurbet diyârında esîr olup kalan insân
Gel ey sôfî çıkar sofu kıl insâf
Gir sema'a zikreyle gel yana yana Hu deyu
Gönülden zikre eyle iştigâli
Gönülleri doldurur erenlerin halveti
Gönül tesbîhi çek seccâdeden hiç ayağın ırma
Gözet sun'-ı kadîmi kim kimin halkın azîm etmiş
Gözlerini n'oldu bî-dâr eyledin
Habs içün geldi geliüp ıtlak içün fermân bana
Hâhiş-i dünyâ olanlar dâimâ sekrândadır
Hakk'ın kullarını bazı kul eyler
Hakk'ı seven âşıkların eğlencesi tevhîd olur
Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak
Hakk yolunun rehberi nefesidir kâmilin
Halk içre bir âyineyem herkes bakar bir ân görür
Hamdülillah habs-i zindân ehl-i hâlin hırfeti
Hamr-i rûy-i yâr ile sekrân olan anlar bizi
Hatm‐i cemi'l-mürselînin fahrıdır fakr u fenâ
Hazret-i Îsâ inüp gökden tamâm itdi zuhûr
Her denînin sözüne aldanıp etme ihtilât
Her kimin kim derd-i Hakk'dan yüreğinde olsa dâğ
Her neye baksa gözün bil sırr‐ı Sübhân andadır
Her yeri hüsnün gülistân eylemiş
Hevâ ise yeter gönül gel Allah'a dönelim gel
İbnü'l-vaktem ben ebu'l-vakt olmazam
İki kaşın arasına çekdi hatt-ı istivâ
İlim bahr u vücûd asdâf anın dürdânesiyem ben
İnile ey derdli gönül inile
İster isen bulasın cânânı sen
İster isen marifetde olasın âlîcenâb
İster isen olasın ehl-i felâh
Kalbini bâğ-ı cinân et ravza-i tevhîd ile
Kandedir cehl ile zulmet nefs-i sü'bânındadır
Kanı bir mürşid-i kâmil isteyen
Kıldan ince kılıçdan keskin ol şâhın yolu
Kim ki aşkın dârına berdâr olur
Kim ki cândan geçmez ise den bize yâr olmasın
Köstebekdir köstebekdir köstebek
Kûs-i rıhlet çaldı mevt ammâ henüz cân bî-haber
Künnâ zevâte'r-reşed
Mevâlîdin sana her fasl u bâbı
Meydân-ı aşka girdiler Hakk yolunun âşıkları
Mushaf-ı hüsnünde yazmışdır edîb-i Kâf u Nûn
Müşkilim var size ey Hakk dostları eylen reşad
Nâdânı terk etmeden yârânı arzularsın
Nazar kıldıkça insâna gönül hayrâna dolanır
Nev-bahâr erişdi bî-dâr olayım şimden gerü
Ol cihânın fahrinin sırrına kurbân olayım
Oldum çü mahv-ı mahv-ı zât buldum vücûdumdan necât
Ol menem kim vâkıf-ı esrâr-ı ilm-i Âdem'em
Pâdişâhâ aşkını hem-hâne kıl
Rumûz-i evliyâyı vâkıf-ı esrâr olandan sor
Sâlikin mürşiine hizmeti şâhâne gerek
Sana âşık olan diller niderler hûr u gılmânı
Sen seni bilmekdir ancak pîre ülfetden garaz
Sevdim seni hep vârım yağmadır alan alsın
Serây-ı dîn esâsıdır şerîat
Sıdk ile girdinse yola ey şücâ'
Sırr-ı Hakk'ı nicesi fâş eyleyem ben ey sikât
Sırr-ı tevhîd ile sırrım âşinâlık eyledi
Sıyıp bin pâre eden şîşe-i kalbi celâlindir
Şehâ yüz döndüren senden kime tutsa gerek yüzün
Şerîatin sözleri hakîkatsiz bilinmez
Şunlar ki görüp yüzünü bu dâra gelirler
Tâ ezelden biz bu 'aşk içinde rüsvâ olmuşuz
Tâlib-i Hakk'ın devâsız derd dürür sermâyesi
Tecellî-i cemâle mazhar eyle Allahım
Tende cânım cânda cânânımdır Allah Hû diyen
Teşne-i bahr-ı muhît olan dile reş neylesin
Uyan gafletden ey gâfil seni aldatmasın dünyâ
Uyan gafletden ey nâim Hakk'a yalvar seherlerde
Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a
Vallâhi Deccâl senin emeklerin hebâdır
Varlığın mahv eyleyüp meydâne gel
Vâsıl-ı Hakk olmağa eylersen heves
Yâ ilâhî sana senden el-ıyâz
Yakup aşk oduna cânı meşâmın bûy-i tevhîd et
Yâ Râb bize ihsân et vuslat yolunu göster
Yine dil na'tını söyler Muhammed
Yine firkat nârına yandı cihân
Zâhidâ sûret gözetme içerû gel câna bak
Zât-ı Hakk'da mahrem-i irfân olan anlar bizi
Zerreler zâhir mi olurdu âfitâbı olmasa
Zihî kenz-i hafî kandan gelir her vâr olur peydâ
Zuhûr-i kâinâtın madenisin yâ Resûlallah
Zulmet-i hicrinde bîdâr olmuşum yâ Rab meded
Zühdünü ko aşka düş ehl-i cânân etsin seni

SEYYİD NİZÂMOĞLU SEYYİD SEYFULLAH
Aceb mi eylesem ben her gün âhı
Aceb nâzik beden bir hoşça kuşsun
Âh elinden benliğin feryâd elinden benliğin
Âlem-i kalbi musaffâ eyleyen gözyaşıdır
Âlemlerin sultânı inâyet eyle bize
Alır şîr-i ecel birgün boğazı
Ansız bir gün ecel erüp devrânımız bozar bizim
Âşıkân ki câm-ı Hakk nûş etdiler
Âşık isen gel geç bu fenâdan
Aşk âteşine yan ey gönül yâre erince
Aşkını yâr et bana yâ Rab dahi yâr istemem
Aşkınla çâk olsa bu ten
Aşkınla yak kül et beni
Azmış gitmiş nefsine tevhîdi telkîn eyle
Bağrımdaki biten başlar Muhammed'in aşkındandır
Bedenden cân-ı şîrini çıkınca ana cennet midir tamu mudur yer
Behey bîçâre miskîn bu cihâna yiyüp içmeğe mi geldim sanırsın
Bekâdır bâkîdir zâtın senin ey bî-zevâl Allah
Ben bilmedim ki ben kimem hayretdeyem hayretdeyem
Ben derdliyem derdim vardır yüz bin dermâna vermezem
Ben ezelden Dost yüzünü gördüm de geldim bu ile
Benî-âdem'de vardır âlem-i dil gönül derler anın bir adına bil
Beni bu nefs-i zâlim etdi mağbûn
Beni bu nefsim aceb eyledi âvâre meded
Beni nefsim esîr etdi meded kıl yâ Resûlallah
Beni bu nefsim eyledi hayrân
Ben kulun şâm u seher maksûdum sultânımdan 
Ben muhibb-i Ehl-i Beyt'em sevdiğimdir Mustafâ
Bî-haberler derd-i dilden gelmesin bu meclise
Bi hakkı lâ ilâhe illallah koma ben kulunda cürm ü günâh
Bir aceb oğlan yaratmış ol İlâh
Bir gün ola dürüle defterimiz
Biz bu dünyâda bir kuşuz her yana uçup gezeriz
Bize pend itme vâiz derd-i dilden bîhabersin sen
Bizim bilmezsin ey sofu ulu dergâhımız vardır
Bre yalancı fenâ dünyâ aldatdın burutdun beni
Bu âlem halkı o denlü muhabbet etdi dünyâya
Bu aşk bir bahr-i ummândır buna hadd ü kenâr olmaz
Bunda dâim tevhîd eden âşıklar
Bu cürm ü günah ile aceb benim hâlim n'ola
Bu dünyânın hayâline sakın aldanma ey gönlüm
Bu nefs-i rû-siyâhım yolundan azmak ister
Cân mürgi pervâz ider bu süflîden eflâke
Cefâ-yı yâre sabr iden dostun irer vefâsına
Cemâl-i Hakk müyesser ola deyu bir nazar peydâ
Ciğeri biryân bülbül ider zâr
Cihân başdan başa harâb-ender-harâb ancak
Cihân bir dâr-ı mihnetdir huzûr olmaya bunda
Cihân mülkünü vâr eden Hudâ'dır
Cümle dünyâ sizin olsun bir Dost bir post yeter bana
Cümle eşyâya nazar kıl gör ne sırrullahdır
Cümle taşlar taş demekden dûr değil
Çün bildin sana yurd olmaz imiş dâr-ı fenâ
Çün çıkar tenden azîz cancağızın
Çünki bildin sana kalmaz bu beden
Dediler birgün ashablar Resûl'e
Dehr-i dûna dil veren 'âkil değil dîvânedir
Dembedem kan ağla ey çeşmim türâb olsan gerek
Derd-i aşk oldum meded ey derde dermânım yetiş
Devâsız derdime dermân ilâhî
Dışın göndür için kandır nene mağrûr olursun sen
Dil levhini aşkınla yâ Rab mücellâ kıl
Dil nazargâh-ı Hudâ'dır yıkma gönlün kimsenin
Dil söyleyüp göz görmeye bir zaman gele erişe
Dirîgâ yok yere ömrü geçirdim
Dost aşkına ko'n yanayım
Dostlar bilin şimden gerû nâm u nişân olmaz bana
Dünyâda hevâ ile geçen ömre yazıklar
Erdi feyz-i Hakk tecellî eyledi nûr-i Hudâ
Erişdi âhire ömrüm tükendi
Erişdirdi bu cânı câna mürşid
Erişdirdi bu cânı câna Kur`ân
Esîr-i nefs-i emmâre zelîl olmak mukarrerdir
Estağfirullahe'l-azîm mürâînin işlerine
Ey âşık-ı sâdıklar gel Hû diyelim Yâ Hû
Ey âşık-ı sâdıklar tevhîde gel tevhîde
Ey azîzim devletinde cânımız Hû'dur bizim
Eyledik nefse uyup kendimizi rû-yi siyâh
Eyledim azm-i bekâ şimden geru yâ hû size
Ey nokta-i hakîkat sensin sevâd-ı a'zam
Ey tarîk-i Hakk'ı dâim eyleyenler cüst u cû
Eyvâh geldin geçdin ömrüm senin kadrini bilmedim
Evliyâlar bildi Allahuekber'i
Firâk-ı yâre sabreyle visâl-i yâri istersen
Gaflet ile geçen ömrün ardı sıra ağla yürü
Gece gündüz döne döne istediğim Hakk'dır benim
Geç bu dünyâ cîfesinden gönlünde kelb yatmasın
Gele sofu gele sen de yola rehber bulagör
Gel ey davâ-yı irşâd eyleyenler
Gel ey sofu gönül mülkünde beytullahı gör
Gelicek ansız amân vermez ölüm
Germe göğsün germ olup sîneçâk olsan gerek
Göçerim ben göçerim ben her nesneden geçerim ben
Gözünden ehl-i inkârın nihân-ender-nihânsın sen
Gül isteyü bir bülbülem bu bâğa ötmeğe geldim
Günahkârem günahım bî-nihâyet
Hâb-ı gafletden gözün aç kendin idrâk edegör
Hâb-ı gafletden uyanmaz gözlerim
Habîbin Mustafâ hakkı bize îmânı yoldaş et
Hâce benim suâlimi aceb nedir bilir misin
Hâcem senin müştâkınam bildir bana Mevlâm seni
Hakk'a yakîn eyler beni çok sevdiğim cânım amel
Her cürmüme yâ Rabbenâ estağfirullahe'l-azîm
Her kime kim eyledim ben nîk ü bed
Her kim ister otura Allah ile
Hey ârifler hey âşıklar gel Muhammed'i bulalım
Hidâyet bâbının miftâhı tevhîd
Hoş yeriz hap hap kalkarız hop hop
İki âlem temâşâgâhı rüyâ
İlâhî koma bende benlik yâ Rabb
İlâhî nefs-i emmârem yakarsan âteş-i "lâ"dan
İlâhî zât-ı pâkin hürmetiyçün cemî taklîdimi tahkîke döndür
İlm ü amel gönülde âlime meşaledir
İnâyet ide andan sana Allah
İsm-i Hû'nun feyzin idrâk eylemez her har u hass
İzzin celâlin hakkı'yçün bir çâre ver Mevlâm bana
Kanı bir aşk ehli kardaş kanı bir derd ehli yâr
Keşf ile kerâmet kişiye zikr-i Hudâ'dır
Kim ki bilmez kend'özün mabûd bilmez n'idüğün
Kim ki derdin buldu neylesin dermânı ol
Maksûdu bu ben abdin yâ Rabbi budur senden
Mecnûn-i Hudâ olanı zencîre çekerler
Meded pîr olduğumca azdı nefsim
Merd-i merdân-ı Hudâ'nın kârı zikrullah olur
Merhabâ ey nesl-i pâk-i Nûr-i Yezdân merhabâ
Mevlâm gözüm yaşı akar sel olur
Mevlam ver aşkını bana hayrânın olayım senin
Mi'râcü'l-Mü'minîn
Muhabbet bezminin câm-ı cemin her cânâ vermezler
Murtezâ'nın çâkeriyiz muktedâmız Mustafâ
Mülküne yokdur şerîk ey kul hüvallahu ehad
Mü'minim diyen kişi bilmek gerek dîn îmân
Mürîdim mürşide diyen kişiler
Mürşide hak diyen kişi mürşidi hak bilmek gerek
Nân içün medh eyleme nâdânı nâdânlık budur
Nazar etdim sana bana sen ben hemân bir söz imiş
Ne âlemden aceb bu yere geldin
Ne çalışırsın aceb bu sonu yok dünyâya
Ne kim Hakk'dan gelir hiç dönmemiz yok
Ne kovalar sıvalarsın bire hey kuru kovan
Nice bir ölmeyesin zevk u safâlar süresin
Nic'olur âhir hâlimiz kardaş
Olur çün âkıbet ten hâke yeksân
Olursa zâhidin cennât içün zühd ile takvâsı
Öldükde kabr teninden kaldıra bâşını cân
Ömrünü yok yere satdın bilmedin bâzârını
Ömür kervânı geçdi sen yatarsın
Resûl ider ibâdet on bölükdür
Resûl'ün âlini sevmek Resûlullah'ı sevmekdir
Riyâdır rûz u şeb çün kârım ey Dost
Saçın "ve'l-leyli" yüzün "ve'd-duhâ"dır
Sâliki Mevlâ'ya vâsıl eyleyen tevhîddir
Sana senden gözün nûru bakıncak
Sanırmısın sana bâkî kalır dervîş beden mülkü
Sanma zâhid ki âleme bîhûde geldi pîrler
Seni mest etdi dirîgâ bu mey-i dâr-ı fenâ
Sen seni sen mi sanırsın dâimâ bendir sözün
Sensin ol kudret eli tahmîr iden hâk-i ezel
Sırf içirdi bize vahdet câmını cânânımız
Sözüm sirâyet etse bu nefs-i nâ-murâda
Sultânım illallah Sübhânım illallah
Sûre-i Rahmân'ı bildim Sûre-i Rahmân memem
Te'âl biyâ gel beru aç gözün olma sen gâfilûn
Terk eyler bâş ile cânı Allah'ı seven âşıklar
Unut her bildiğini bilmek dilersen 
Uyan bu hâb-ı gafletden behey pîr
Uzlet etdi şimdi gâyetle halâyıkdan gönül
Vefâsı cefâymış cihânı bildim
Verirsen cânı cânân senindir
Vücûdun varlığından geçmeden sen
Yâ ilâhî cümle sensin cümle sen
Yana yana dervîşler Hû diyelim Allah Hû
Yâ Rab beni dûr eyleme evlâd-ı Ali'den
Yâ Rab bu hakîr abdin maksûdu budur senden
Yâ Rabbi aşkın ver bana Hû diyeyim döne döne
Yâ Resûlallah bize gör n'itdi âsî ümmetin
Yürü var tasfiye-i kalb edegör ey gâfil
Yüzüm kara günâhım çok nice edeyim n'eyleyim
Yüzün gördüm okudum elhamdülillah âyetin
Zâhid bize dahl eyleme hem zâhid hem takvâ biziz
Zâhid bize ta'n eyleme Halvetîyiz devrânîyiz
Zamâne şeyhleri şimdi acebdir
Zât-ı Bârî'den haberdâr olduğum mudur suçum
Zât-ı Hudâ'ya mazhar olan âdemdir
Zulm ile doldu dünyâ yokdur huzûra imkân

OSMAN FAZLÎ EFENDİ
Aceb mi şehâ bu abd-i gedâ şefâ'atini iderse recâ
Âkil isen olma çâh-ı nefse habs
Bahtın eğer kim değil ise nuhûs
Bây u dervîş ü mîr ü şâh-ı cihân
Bazı zurafâ zînet-i dünyâya harîs
Bi hamdillah ki dâim mazhar-ı lutf-i Hudâ'yız biz
Bî-kes bir alay âsî-i gedâ bendeleriz biz
Bir pâdişah imiş meselâ cân dedikleri
Bizde yâ Rab sana lâyık amel yok
Biziz yâ Rabb birer ednâ vü muhtâc
Budur yâ Rabbenâ dâim cenâbından me'mûl
Bulmak dilersen âlî merâtib
Bulmak istersen eğer dergeh-i a'lâda felâh
Cenâbından budur dâim recâmız
Çeşm-i 'ibretle nazar kıl kudret-i Settâr'ı gör
Çün pâdişah imiş bedene cân-ı nâtüvân
Dâr-ı fenâda dilâ âkil isen olma şûh
Değilse dilâ ger tab'ın mülevves
Dilâ ârifler ile hem-nişîn ol bî-hayâdan kaç
Dilâ ferdâ içün rencîde hâtır olma gamdan geç
Dileriz ey kerîm rabb-i teâl
Dileriz senden ey Ganiyy Vehhâb
Dil-i dânâları hayran ider çarh
Dostum tâate âr eyleme hiç
Ebu'l-Leys-i Semerkândî demiş ol kâmil ü fâzıl
Eğerçi bizde çokdur cürm ü isyân u hatâ yâ Rab
Eğerçi zerre kadar bizde yok salâhiyyet
Eğer dervîş eğer sultân eğer bende eğer âzâd
Elâ ey Hâlıku'l-eşyâ Hudâ-yı Rabb-i bî-emsâl
Ey âkl ü izânı olan kâmil ü dânâ
Ey âlim ü dânâ ey hayy u tüvânâ
Ey gönül çatmadı sana kimse baş
Ey menba'-ı lutf u 'atâ ey kâdir u 'izz ü 'ulâ
Ey rahmeti çok Rahmân senden umaram dermân
Ey şehriyâr-ı ser-firâz ya'nî Resûl-i dil-nevâz
Ey tâlib-i dünyâ sana ibret niçün olmaz selef
Firâset kıl dilâ sen benliği terk eyle senden geç
Gâzî ki tîğın çeke zerk eyeleye hadenk
Ger irmese tevfîk-i Hudâ câna ne güç
Hamd o Allah'a ki oldur bize dâim mabûd
Hudâyâ hâlimiz sen eyle ıslâh
İder âşıkların yâ Rabb teferrüc
İlâhâ pâdişâhâ eylerem minnet sana hâlâ
İlâhâ pâdişâhâ girdigârâ
İnâyet Hazret-i Sübhân'a mahsûs
İtse ger sâl-i hezârân âlimân ilme heves
Kulların yâ Rabbenâ gufrânı eyler iltimâs
Merhamet olmayanda dîn olmaz
Nice bir firkatle yansın cân u dil
Nimetinle kıl bizi yâ Rabbi kılletden halâs
Oldu niçeler dünyâda dervîş veyâhud şeyh
Olmak istersen eğer iki cihânda behremend
Rahş-ı şerî'at üzre şecâ'atle ol süvâr
Sendedir yâ Rabbenâ derd-i dil-i zâra ilâc
Şükr Allah'a kim ol Nûr-ı Vehhâb
Tâat silahını kuşanup gözle doğru yol
Tuta ibâdın cân ile fermânını yâ Rabbenâ
Vâr ise sende ger âr u nâmûs
Yâ ilâhî benem ol ehl-i hevâ
Yâ ilâhî sana tutduk yüzümüz
Yâ Rabbe'l-âlemîn ü Yâ Hayy u Yâ Mecîd
Yâ Rabbenâ sensin Ehad Hayy-ı ebed Ferd ü Samed
Yâ Rab ben ol kemîne gedâyem ki dâimâ
Yâ Rab tövbe estağfirullah

İSMAİL HAKKI BURSEVÎ
Aceb midir gözükse Ahmedâ Nûr-ı Ehad sende
Aç gözün her yüzde ol cânânı gör
Açıl ey sîne sende kenz olan esrârı görsünler
Açılmaz bâb-ı ma'nâ elde miftâh olmasa evvel
Açılmaz herkese sırr-ı ilâhî
Âfitâb-ı vahdetin bir zerresidir cânımız
Ağlaram kim itmedim ıslâh-ı hâl
Âh kim döndü irüp encâmına devr-i zamân
Âkil isen eyleme ma'mûr bu vîrâneyi
Âlem-i gayb u şehâdet sırrına remz eyleyüp
Âlem-i kesretden ey sâlik firâr eyle yürü
Âlem-i zât içre Hû vü 'âlem-i esmâda Hû
Anladın mı sen nedir Kur`ân-ı Hakk
Ârif-i billâh bilir gördükde Hakk'ı her nazar
Ârif-i billah olanlar söylemez hergiz sakat
Ârif isen yokluğa ver vârını
Âşıkam zâhid beni levm eylese andan ne gam
Âşıkın dem' u demi lü'lü' ile yâkût olur
Âşık olan ciğerin âteşe dağlar ağlar
Âşık olanlar Hakk'a sürün zikrullahı sürün
Âşiyân-ı Rûm'dan uçmuş hümâdır işbu dil
Aşkdır ser-levha-i mecmûa-i sırr-ı Hudâ
Ayağın bezm-i kesretden fenâ ehli çeker bir gün
Âyet-i kübrâ-yı Hakk'sın kendini bilmez misin
Âyîne olmsaydı kahr u celâl zâhir olmazdı nûr-i lutf u cemâl
Ay yüzün mushafı üzre nice esmâ görünür
Ay yüzün pertevidir gıbta-i mâh
Âzim-i dergâh-ı Hakk ol menzil-i maksûda ir
Bâde-i aşk-ı Hudâ'dan neşve-yâb olmak ne güç
Bâd-ı ecel eser bir gün üstüne
Bakanlar vech-i yâra çehre-yi ağyâra bakmazlar
Bârekallah sûretin levhinde çok esrâr var
Basîret ehli ol iriş ayâne
Bekâ-yı âleme bâis bugün insân-ı kâmildir
Besmele oldu rahmete ıklîd
Besmele olmasa memdûd eğer
Bi-hamdillah ki mürşid bana Osman Efendi'dir
Bildin mi ki kendi zâtını ey bî-haber nedir
Bir hayâl-i hâb idi dünyâ geçüp gitdi yine
Bir nokta içre bunca şuûn-i Hudâ nedir
Bu âlem suret-i esmâ vü Hakk anda müsemmâdır
Bu dolâb-ı felek içre dahi dolâblar vardır
Bu gülşen içre bugün andelîb-i pür-zârem
Bugün insân-ı kâmil bak kitâbullâh-ı nâtıkdır
Bu günler böyle kalmaz belki gün akşâm olur dirler
Bugün sa'y eyleyüp erbâb-ı dil ol yârı görsünler
Bu hakîkat bahridir bunda kenâr olmaz beğim
Bu hayât-ı fenâyı neylersin
Bulunmaz bahr-ı dilde cevher-i yektâ deme ey dil
Bûy-i aşkından dile yâ Rabbi reyhân it nasíb
Câna düsdü bir aceb sevdâ-yı aşk
Cân gözlerin açmadan dîdârı arzularsın
Cânımın cânânı sensin yâ Muhammed Mustafâ
Cân u dilden diyelim her bir nefes Allah Hû
Cân u dilden diyelim lâ ilâhe illâ Hû
Cemâlin şem'ine pervâne-veş yakdım perr ü bâli
Cemâl-i zât-ı ilâhî sıfat ile bürünür
Cihânın hûy u hâyın gûşuma almam ferağım var
Cümle âlemden ser-âmed Ahmed-i Muhtâr'dır
Cümle eşyâ zikr idüp dir her nefes her ân Hû
Cümle-i eşyâda Hû cümle-i esmâda Hû
Çokdur günâhım estağfirullah
Çok senâ vü çok selâm olsun sana
Çok zaman oldu gönül eyleyeli aşka heves
Çün bilirisin kim Hakk'ındır her irâde sôfiyâ
Çünki bâlin var ya Hakk'a niçün ikbâl yok
Çün ki bu dünyâya geldim misâfir
Çün kühl-i cilâ dîde-i uşşâka çekildi
Çün sana kıldı tecellî ol Hakk
Dem gelir dem kesilir rûh-ı revânın üzülür
Demidir eyler isen hasret ile âh u figân
Dem-i nâz oldu hem çün fasl-ı efrûz
Derd-i aşk ile dil ü cân imtizâc itmek gerek
Der ü dîvârı neyler bu gönül Deyyâr'a mâyildir
Derûn âyînesin pâk eyle nûr-ı Hakk bulam dirsen
Dest-i kudretle döner bu nüh kubâb
Dervîş nedir bunda senin günahın
Dervîş olanlar zikr ile bülbül gibi nâlân olmak gerek
Dilâ bil Şeyh-i Ekber nâfe-i âhû-yı 'âlemde
Dilâ ger Rabbini bilmek dilersen nefsin idrâk it
Dilim derd ü elemden bir acebdir iftirâk itmez
Dinle Hakkı'dan 'âşıkâ hoş pend
Dön ey dil mâsivâdan vakti geldi
Dururken izzet-i "el-fakru fahrî" mâli neylerler
Dört kitâbın evveli gönlümde Bismillah'dır
Düşdü câna âkıbet sevdâ-yı aşk
Ebed sanma mülk-i cihânı sakın
Eğer vâr ise çeşmin Hakk'ın envârına yok perde
Ehl-i cennetsin ayağın lîk nâr üstündedir
Elim çekdim bu âlemden
El yudu dünyâ vü mâfîhâdan o
Ervâh bugün sûret-i insâne gelirler
Ervâh tenezzül idüp etvâra gelirler
Eya sırr-ı muazzam gel kadem bas menzil-i câne
Ey cemâli nûruna çeşmi sezâ-vâr eyleyen
Ey cihân-ârâ hâlim nic'olur
Ey dil bu firkatle ölünce ağla
Ey erenler himmet eylen biz de vâsıl olalım
Ey fahr-i cihân çokdan dîdârına müştâkım
Ey gâfil insan aç gözün gel tövbeye gel tövbeye
Ey gönül ağyârı terk it yârı gör
Ey gönül bu dâr-ı gurbetde yeter kaldın yeter
Ey gönül bülbülü seherde uyan
Ey gönül dervîş isen âlemde sultânsın yürü
Ey gönül eyleme sivâya heves
Ey gönül gel çeşm-i cânın yum bu ak u karadan
Ey gönül gel sevdâdan eyle hazer
Ey gönül izzetle zillet ikisi birdir bana
Ey gönüller derdinin dermânı Hû
Ey gönül ma'nâya bak bahs eyleme elfâzdan
Ey gönül nice bir nâlân olursun
Ey gönül sevdâ-yı hâm-ı mâsivâdan fâriğ ol
Ey gönül yüz tut Hakk'a her vech ile Mevlâ'ya gel
Ey gözüm gel ağlamakdan câmını hûn-âb kıl
Ey Hakk'ın yârı Hakk'a ver vârı
Ey ilmine mağrûr olan gel bu ilmden nükte bil
Ey kemâl-i kudretin âlemde izhâr eyleyen
Ey kerem-rev merhamet ıssı Hudâ
Ey muhabbet bağının bülbülleri
Ey Muhammed Mustafâ sen mazharullahsın
Ey pâdişâh-ı zü'l-kerem lutf eyle bu bîçâreye
Ey Resûl-i Müctebâ ve'y Habîb-i Murtazâ
Ey serîr-i nâz u nimet içre olanlar nişîn
Ey sôfî nühâs-ı dilini 'ayn-ı zer eyle
Ey şeyh beni dergeh-i Mevlâ'ya irişdir
Ey yüzü güneş seni görem mi
Ferâğ-ı dil gerekdir mâsivâdan
Gece gündüz çalışup mazhar-ı envâr olalım
Geçer sivâdan içenler şerâb-ı tevhîdi
Gel âlem-i manâya mirâc edegör mirâc
Gel beri feyz-i firâvânla ummân olalım
Gel beru gör meyve-i irfân bostânımdadır
Gel beru vird-i dilin efdal-i ezkâr eyle
Gel bugün Attâr olup her vârını yağmâya ver
Gel bugün ölmezden ön ölmek heves eyle gönül
Gel cân u dilden diyelim estağfirullahe'l-azîm
Gel cân ile gönülden yâ Hû diyelim âşık
Gel ey ârif nazar kıl vech-i yâra
Gel ey dil meşreb-i sâfî içegör bezm-i vahdetde
Gel Hakk'ı zikr idelim ey dervîş
Gelin gelin duralım meydân-ı muhabbetde
Geliniz keşf-i hicâb eyleyelim
Gelir bir gün ecel el-hükmü lillah
Gel fenâfillaha ir meydân-ı aşka bas kadem
Gel seninle sevelim cân u gönülden Yâr'ı
Gel gönül gel âlem-i kudretde seyrân edelim
Gel imdi mürşid-i kâmilden eyle ahz-i nefes
Gelin gelin duralım meydân-ı muhabbetde
Gelin Hakk'ı tevhîd edelim tevhîd
Gel seninle dervîş olalım gönül
Gelsin beru şol nükte-i Kur`ân'ı bilenler
Ger âşık isen eyleme nâs ile ihtilât
Gerçi ki hâkem bir dürr-i pâkem
Gerekdir ibâdet Hudâ'ya müdâm
Gezer Yakûb olan Yûsuf içün aġlayı aġlayı
Giyenler hırka-i tecrîdi irdi zât-ı Mevlâ'ya
Gönül aşkın ile hayrân olupdur yâ Resûlallah
Gönül âyînesin sâf it tecellî eyleye tâ Hakk
Gör neler çekdi bu yolda ol Resûl ashâb ile
Görünsün pür-nûr-ı cemâlin yâ Resûlallah
Gözün aç hâb-ı gafletden uyan ey dil seherlerde
Gül gibi dilşâd olun ey âşıkân
Habbe-i dil tarh idüp hâk-i fenâya hâsıl ol
Hacının maksûdu Kabe âşıkın dîdâr-ı Hû
Hakîkat erleri dünyâ vü mâfîhâyı neylerler
Hakîkat ilmine vâsıl olanlar kâli neylerler
Hakk'a ermek dilersen yürü bir mürşide er
Hakk'dan gelen nimetlere elhamdülillahi'l-kerîm
Hakk ile vâr olmak istersen seni yoğ it seni
Hâlimiz âyâ n'olur Yâ Rabb hengâm-ı ecel
Harâb oldu dünyâ harâb oldu dîn
Her kimin âyînesi gamdan bugün muğber olur
Her kimin kim ola virdi dâimâ Allah Hû
Her kim ki gere göğsünü çün yây olısardır
Her ne denli dûr ise menzil ırakdan bakma gel
Her nefesde bir tecellî-yi Hudâ ister gönül
Her ne safâ kim gelir rûy-i vefâdan gelir
Her ne sere gelirse emr-i Hudâ'dır ancak
İlâhî râh-i vasla kulları irşâd iden sensin
İlm-i Hakk'a kıl nazar ko ilmini irfânını
İbretle nazar eyle bu âleme ey gâfil
İlâhî beni eyle benden cüdâ
İlâhî kulların muhtâcdır in'âm u ihsân it
İnsân olurlar elbet ihsâna el uranlar
İriş Hakk'a bu gün akşâm olmadan
İrmezse elim vuslata vâ firkatâ vâ firkatâ
İtmez heves-i saltanat ey dil kul olanlar
İvme bu yollarda teennî ile Mevlâ'ya iriş
Ka'be-i dil hâne-i emn ü emânımdır benim
Kahr elinden kime şekvâ idelim
Kâmyâbdır cihânda bugün tâlib-i güher
Kangı dileğim râh-ı Hakk'da buldu tevfîk-i Hudâ
Kemâle irmeğe âdem çeker hezâr ta'ab
Koyalım meyl-i dünyâyı gel gönül dervîş olalım
Kurbet-i Hakk ehl-i Hakk'a hem-civâr olmakdadır
Küllü belâdan ağlama ey nefs sâbir ol yürü
Mâsivâdan hür olan bî-şübhe abdullah olur
Mâsivâ kaydın ko âlem-i ıtlâka eriş
Medâr-ı feyz-i rahmetsin cihâne yâ Resûlallah
Menba'-i ilm-i Hudâ'sın yâ Muhammed Mustafâ
Menem bülbül gibi gülzâra karşu
Menzil-i marifete râh-ı şerîatden gel
Mihr-i rûy-i yârı göz vâr ise görmez misin
Mustafâ'dır cümle halka rehnümâ
Mücellâ eylegil mir`ât-i kalbi jeng-i sevdâdan
Münâfıkân-ı şehrden remîdedir ihlâs
Mürşid-i kâmilden alup irken el
Müstedâm ol ey gönül derdin beni yâd eyledi
Müştâk isen ger o güle
Nakş-ı dilkeşdir hatt-ı levh-i meânîdir kitâb
Nâr-ı hicrânınla yandım yâ Resûlallah meded
Nazar ehli gözetmez sûreti sîret gerek derler
Ne bilsin hâl-i keşfi şol ki ehl-i akl-ı kâsırdır
Nedendir bu inilti ok ucundan yaya sorsunlar
Nedir hakîkatde râh lâ ilâhe illallah
Nedir maksûd ey dil âlem içre halk olunmakdan
Nefh-i sûr oldu gâfil uyan
Nefse yâr olma hevâsı vardır
Nefsini kal' etmedikçe kendine hâl isteme
Nefs ü tab'ın mâsivâdan itmeyince ictinâb
Ne gelsin halk-ı âlemden ki hîç imdâda gelmezler
Nergis-i bâğ gibi 'âlemde
Nesîmin esdi gülzâr-ı cihâne yâ Resûlallah
Nice bir derdin oduna yanayım
Nice bir derd ü belâ nârına sûzân olalım
Nice bir ey dil reh-i Hakk'da kesel
Nice bir 'ömr-i girân-mâye telef olmakdadır
Niçe bir nâr-ı elemde yanayım yâ Rab meded
Nice bir nâr-ı gamında yanayım
Nice durur ahvâliniz yârân haber virin bana
N'iderler kalbi irfân olmayınca
Nûr-i Hakk aks eylese pür-nûr olur dil hânesi
Nûr-i zâta ermeğe mahv-ı sıfat etmek gerek
Nüsha-i âfâkdan insânı bilmekdir murâd
Olanlar kâl ehli hâl-i dervîşânı bilmezler
On sekiz bin âlemin oldu vücûdu bir hayâl
Pertev-i şems-i tecellîdir murâdım her sabah
Râhat-ı ukbâ-durur dünyâda zahmetden garaz
Râh-ı aşkın zerresi hurşîd-i rahşândan güzel
Ref'-i hicâb eyle yüzün görelim
Reh-i visâle sülûk ister isen bul rehber
Rîşte-i ihtiyâr elde iken
Ruhun pertev-fürûz-ı nûr-ı Hakk'dır yâ Resûlallah
Sad sadâ-yı âh ile geçdi zamânım âh âh
Sâfdır rûy-i ruhâmı çün câm-ı rûşenâdır harem-i dâr-ı Hudâ
Salındı şâhbâz-ı dil hümâ-yı evc-i lâhûte
Sâlikâ Hakk'dan dilersen sana ola feth-i bâb
Sâye saldı ehl-i îmân üstüne
Senin aşkın yolunda zerre-vârem yâ Resûlallah
Sefer edüp Hakk'dan Hakk'a gel gidelim Dost'a doğru
Serâser bu cihânın cânı sensin yâ Resûlallah
Seyr-i fillaha kadem bas yürü seyr eyle müdâm
Sırrımın seyrinde hayrân oldular ervâh hep
Sôfî sâfî olmadan câm-ı mey-i vuslat diler
Sohbet-i hâss eyle bir ehl-i dil-âgâh ile
Sohbet-i kâmil olmasa hâsıl
Soyunsunlar sivâdan ehl-i dil deryâya dalsınlar
Sûreti ko ey gönül ma'nâyı gör
Sûret-i sırrı nedir sûret-i eşyâdır hep
Sûret ü sırr-ı Muhammed'den gelir feyz ü hayât
Şâhidim ilm-i ilâhîdir derûnum hâline
Şark-ı ezelden doğdu cân seyr itdi kevni bir zamân
Şerîat nûr-ı eclâdır hakîkat sırr-ı esnâdır
Şol gönül kim âlem-i 'aşka bugün sultân olur
Şular kim mâlik-i dînâr-durur dînârı almazlar
Tâlib-i gülzâr olan âzâr-i hâre bakmadı
Tecellî kıl cemâlinle ilâhî
Tekye-gâh-ı âlem içre merd-i himmet kalmadı
Tılısm-ı cismi hall it kenz-i cânı bulmak istersen
Tutagör âkil isen kâmil insan eteğin
Uyan behey gâfil uyan
Vesîle istersen bârigâha
Viregör vârını Hakk'a kemâl-i âdemî budur
Vücûd evsâfını aşk oduna yak
Vücûdum yandı kül oldu cihânda tâb-ı aşkından
Vücûdun âteş-i aşk-ı ilâhîde eritdin mi
Yâ ilâhî bendeden eksik değil cürm u kusûr
Yâ ilâhî bir nefes vir tâ ki hârım gül ola
Yâ ilâhî hâb-ı gafletden uyar çeşm-i dilim
Yâ ilâhî olmuşuz garkâb-ı deryâ-yı günah
Yanalım aşk oduna pervâne gibi yanalım
Yanmayan pervâne-veş bilmez hakîkat neydüğün
Yanmayınca kül olunca nâr-ı aşk içre vücûd
Yâ Resûlallah oldun âdem-i Hakk
Yâ Resûlallah sensin zâkir ü mezkûr-i Hakk
Yâ Resûlallâh vücûdun cevheri kıymetlidir
Yâ Resûlallah yüzündür ravza-i adnin gülü
Yâ Resûlallah yüzün oldu senin mir`ât-ı Hakk
Yâ Resûlallah yüzün nûruna hayrân olmuşuz
Ya vatandır ya ki gurbet ikiden hâlî değil
Zâhidâ gel mekteb-i irfâna gir
Zâhid kuru davâ ile irfânı bulmak arzular
Zaîf görme Süleymân isen de ger mûru
Zât-ı vâhiddir ehaddan gayrıya yokdur zuhûr
Zuhûr-ı Hakk'a bâ'isdir tecellî
Zuhûr-ı zâta esmâ oldu mir'ât
Zühd ile dil-besteler seyrânı bilmezler nedir

SÜLEYMÂN ZÂTÎ
Geçirme ömrün ey sôfî sakın kim kıyl ü kâl üzre
Gel ey sôfî visâl iste bugün gayri hevâdan geç

NÂBÎ
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Bâtın-ı âyât-ı Kur`ân'dır Fütûhât u Fusûs
Eyâ Habîb-i Hudâ Yâ Muhammed-i Arabî
Giryân isek ey dil n'ola cânâne bizimdir
Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ'dır bu
Sipihr-i himmete devr-i kamerdir halka-i tevhid
Sultânü'l-muhakkikîn Hazret-i Şeyh Muhyiddîn-i Arabî
MUHAMMED NÛREDDÎN CERRÂHΠ
Dil beytini pâk iden
Hakk'a temkîn-i rızâda hamd eden mesrûr olur

SÜLEYMAN VELİYYÜDDÎN
Cemâlin aşkına düşmüş senin bir derdmendin var
ÜSKÜDARLI MUHAMMED NASÛHÎ
Benim derdim yamân oldu
Bir günâh etdim anı dünyâda kimse etmedi
Bu âlem mazhar-ı esmâ gönül fehm eyle Sübhân'ı
Bugün bezm-i ilâhîde mey-i ebrû ile mâtız
Bugün lutf-i ilâhîden beyân oldu nedir hikmet
Cümle mevcûdât senindir demezem "lâ"dan kelâm
Çeşm-i kalbi kühl-i "mâ zâga'l-basar"dan et cilâ
Derd bana dermân olupdur derdimin dermânı Hû
Derdimin dermânı sensin yâ Muhammed Mustafâ
Elâ yâ eyyühe'l-mürşid haber ver bana mesnâdan
Eyâ tuğyân-ı nefsinden zebûn olup kalan insân
Ey gönül gel senin ile bâb-ı Hakk'a gidelim
Eyleyen uşşâkı şeydâ dâimâ tal'atındır yâ Resûlallah senin
Ey sâlik-i merd-i Hudâ etmek gerek cânı fedâ
Gel özün sâf eyle sôfî merd olup meydâne gel
Gönül mazhardır envâr-ı cemâle
Gönül mürgü gibi nâlân
Gönül müştâk cemâline
Hakk ayândır sır nihândır âbidâ gâfil nedir
Hırka ile zerk ile vuslat bulunmaz bâ-safâ
İlâhî Azrâil cânım alınca
Ka'be et kalbini kim puthâne sansınlar seni
Kerem kıl feth-i bâb et yâ ilâhî
Zât-i pâkin hürmetiyçün yâ Karîb
Mazharısın Kibriyâ'nın ey cemâl-i Hû Ehad
Merhabâ ey pertev-i zât-ı Hudâ
Ne ararsın ey berrî bulmak için bu bahri
Ol nedir kim eylese ikrâr müşrik olur
Sadr-ı bezm ü nûr-i âlem ey Habîb-i Kibriyâ
Senin hüsnün tecellîsi eder âşıkları nâlân
Sırr-ı Ahmed sendedir ızhâr içün gel mürşide
Tecellî şevk-i dîdârın bana ağyârı yâr etdi
Urûc etmek semâvete nasîb et yâ Latîf Allah
Vakt olur Ahmed gibi teslîm-i Rahmân oluram
Visâlinle edüp i'zâz ü ikrâm
Vücûdun mebde-i âlem sana âşık cemâlullah
Yanma gönül nûr-i cemâl sana Yâ Hû görünür
Yüzün nûru senin nûr-i suverdir yâ Resûlallah
Zâhid olma himmet-i merdi taleb kıl ey gönül
Zât-i pâkin hürmetiyçün yâ Karîb
Ziyâret eyledim Pîr'i dedi sana gelir ıtlâk

SÂKIB DEDE
Dilâ mânend-i ney dervîş olup berg ü nevâdan geç
Esîr-i zülf-i perîşânın itmez istihlâs
Vaktin iden nakdini râh-i sivâda telef

ESRAR DEDE
O bî-dimâğ ki aşkın şarâb ile değişir
Yuf borusun anlar kim bu âleme çalmışlar

SARI ABDULLAH EFENDİ
Bin yıl ömür sürer isen
Merhabâ ey âşıkân cânân ilinden geliriz

HASAN SEZÂYÎ
Âdem hemîn bu bezm-i dilârâya bir gelir
Arz-ı cemâl eyledi ol gül-i handânımız
Asâ-yı nefsini elden bırakmayan er olur
Âşıklara cân verme telâşı olmaz
Aşkın yolunda sıdk ile ol kim revendedir
Bahr-i vahdetde vücûdum fülkünü kıldım fenâ
Bana sensiz yemek içmek haram-ender-haram olsun
Ben tabîbâ idemem derdimi dermâna bedel
Bezm-i âlemde nice dem devr idüp câm-ı sıyâm
Bilirem bende sensin Allahım
Bir bedende iki cân olmasının imkânı var
Bir dil ki ola cilvegeh-i Rabbiye'l-a'lâ
Biz ki sermest-i elestiz zâhid
Bu âlem-i kesretde olan nakş-ı tecellî
Bûy-i zülfün çün aldı bâd-ı seher
Bülbül-i gülzâr-ı aşkam âşiyân olmaz bana
Cemâlin nûruna nisbet güneş bir nûr-i bî-ferdir
Cümleden kes nazarın dik nazarı mürşidde
Çek gılâf-ı "lâ"dan "illâ" tîğını meydâne gel
Çünki biz itdik ezelden Yâr ile ikrârımız
Dost geldi yine mülk-i dile hükm itdi revân
Dök sirişk-i nakdini gel râh-ı Hakk'a eyle sarf
Ey âşık-ı dildâde gel nûş edelim bâde
Ey bülbül-i nâlende gül vaslını hânende
Eyledim Yâ Rab senin hamdinle buna ibtidâ
Ey Şehîd-i Kerbelâ'ya Ağlayan
Fahr eyle fakr ile dü cihânın emîri ol
Fakr ile ol ki buldu cihânda gınâ-yı dil
Gel dikensiz gül dilersen gülşen-i irfândadır
Gel gönül meyhânesinde kurma bezm-i kesreti
Gel hevâ tîrini sı hem hevâ yayını bas
Gül yüzünle itemzüz billah biz gülzâr-ı bahs
Habîbâ rütbe-i şânın bu mahlûkda muvakkardır
Hâl-i sîretden haber bilmez o kim sûret görür
Hâsidü'l-kalbe deme nush-i hakîkatle mekâl
Hâss u âmma merd-i kâmil feyzini mebzûl ider
Hazret-i Hakk'ın Habîbi sevgili birtânesi
Her bir nefesin bahşını bir cân biliriz biz
İbn-i vakt olan tecellî-zâdedir
İlâhî dîde-i cânı münevver kıl tecellâdan
İyilik tohmunu bu dünyâda eken
Kapuna geldiler ümmet Muhammed
Kesret içre seyr idem dersen eğer vahdet yüzün
Kıl irâdet secdesin gel vech-i insândan yana
Ko bu fânî gülü gel gülşen-i vahdet gülüne
Lutf ile kalb-i hased-kâra muhabbet gelmez
Mebde'-i izhârımı sordum didi pîrim bana
Merhabâ ey zât-i pâkin pertevi nûr-ı Hudâ
Mest-i sahbâ-yı muhabbetdir bu âlem serteser
Muhammed'dir Cemâl-i Hakk'a mir'ât
Mübtelâ-yı aşk olan dünyâ vü ukbâdan geçer
Nefha-i rûhu'l-kudsdür sûret-i insânı gör
Olar kim özlerin Hakk'a irişdirdi olup insân
Ol ki bir derde mübtelâ olmaz
Râh-ı Hakk'da cân ile ol kim olur irfân taleb
Salât-ı dâime kâmet kıl uy mihrâbına Yâr'ın
Serây-ı lî-meâllâhî gönüldür
Sûret-i mevhûma bakma âdem-i ma'nâya gel
Şâd ider gamgîn dili Allah bir yüzden dahi
Şâh-ı istiğnâ-yı mülk oldum recâ bilmem nedir
Şöyle sermestem ki hergiz bilmezem âlem nedir
Taht-ı dilde şeh-i ma'nâyı cülûs etdirelim
Tâir-i kuds ola çalışgil ey hasen
Talebkâr-ı visâl-i yâr olan kesret-şiâr olmaz
Tâlib-i Hakk ol gönül dünyâya gel itme heves
Tennûr-i dile od yakup âh-ı şererimden
Tîğ-i tevhîd ile ceyş-i mâsivâya ver cevâb
Vücûd anlar bu zıllî sûreti ehl-i hayâl ancak

AHMED MÜSELLEM EFENDİ
Devlet-i dünyâya mağrûr olma gafletden sakın
Ey iden harf-i kec ü râstda sarf-ı kalem
Gubâr-ı dergehin kühl-i basardır yâ Resûlallah
Nice yüz bin de günah eylese ehl-i îmân
Rûz-i mihnetde hurûş eyleme zencîr gibi
Yevm-i şekk keyfine ma'cûn çıkarırken yârân

MUHAMMED VEFÂ GÜLŞENÎ
Cümle uşşâka nümûdâr oldu çün dîdâr-ı Hû

NAZÎR İBRÂHİM EFENDİ

Açıldı bâb-ı gülşen sâlikân zevk ü safâ bulsun
Aşk-ı cânâna mahall-i dil-küşâdır bu gönül
Aşk-ı cânândan fürûğ-ı devlet-i bîdârı al
Dilde her demde ola hamd ü dürûd
Gidip Ferhad ile Mecnûn aşk ile efsâneler kaldı
Gülistâna bülbülân nâlân gelir nâlân gider
Gülşen-i kudse dilâ tûtî-i gûyâsın sen
Her hâl-i zâre şevk ile bula rızâ-yı dil
Mübârek ola rûz-i rûze yâ Rab ana lutfunla
Safâyâb oldu ol kim âlem içre ehl-i hâl oldu
Tasarruf kabzasına âlemi bilcümle aldın tut

KENZÎ HASAN EFENDİ
Cândan âşık oldum vech-i gülüne

ALİ ALÂADDÎN EFENDİ
Sana bu sırrın ahvâlin beyân itsem beyân olmaz
"Ve eyyednâhu bi rûhi" şunun kim geldi şânına

MUSTAFA NÜZÛLÎ EFENDİ
Aşk-ı sultân ile rûhum muktedâlık eyledi
Sorun görün benim ile dost illerine kim gelir
Tarîkate tâlib isen kardeş edeb gözle edeb

HAMDÎ BAĞDÂDΠ

Meşhûr Hamdiyye ve Diğer İki Nutk-i Şerîfi

DEDE ÖMER KARÎBÎ

Aldanmagil kardaş fânîdir dünyâ
Çokdur hatâm kaldım ısyân içinde
Fazl-ı kudret zâhir oldu gel beru seyrân senin
Halk edüp Hallâk-ı Âdil görünür halkdan sana
Hamdülillah bu cihân içre olan sun'-i Hudâ
Hükm-i Rabbânî ezelden kadîm-i lâ-yezâldir çün
Yâ ilâhî rahmet eyle kuluna zor eyleme

AHMED HÜSÂMÎ
Eşref-i ism-i ilâh lâ ilâhe illallah
Görsek yed-i beyzâyı n'ola nûr biziz biz
Şâh-ı iklîm-i hüdâsın yâ Aliyye'l-Murtazâ
Vâsıl-ı envâr-ı zâtız sırr-ı ev ednâ biziz
Vâsıl-ı feyz-i Hudâ'yız Halvetî Uşşâkîyiz
Zikr-i Mevlâ ile dil mülkü müdâm ma'mûr olur

MAHMÛD BEDREDDÎN EFENDİ
Câm-ı aşkı aşk ile nûş eyledik
Cemâlin âfitâbı kıldı işrâk yâ Resûlallah
Cenâb-ı Hakk'a irmekdir tasavvuf
Dü cihânda pâdişâhımdır Muhammed Mustafâ
Fenâya meyl edüp kalmaz senin âşıkların cânâ
Hamd ola dâim irişdim dostumun dîdârına
Hazret-i Hakk'dan hidâyetdir bu rûh
Hudâ kıldı seni zâtına mir`ât yâ Resûlallah
İbnü'l-vakt olan tecelî-zâdedir
Kimde kim vardır ezelden derd-i aşk
Koyup fânî gülistânı bekâ gülzârındayım şimdi
Matla'-ı nûr-ı hidâyetdir Habîb-i Kibriyâ
Olan Yâr'in kulu ağyâra bakmaz

HİMMETZÂDE ABDULLAH EFENDİ
Ravzana çün yüz süren bulur aman

İBRAHİM HAKKI ERZURUMÎ

Açlık ki tok eyler ol kamu a'zâyı
Akl der kim kaç olur cümle sıfat-ı Bîçûn
Âlem-i tahkîki bul mâh-ı şebistân sen ol
Âlem ki tamâm nüsha-i hikmetdir
Allah adını gönülde zikr et

Allah adıyla her işe başla
Azîz bâşın için gece yâr için uyuma
Basîret olsa tâ kim cemâlini göresin
Bend eyle lebin nândan dolsun güher-i rûze
Bildinse ey cân sükker oldu ölmek
Bin çay akıp bir olsalar bir kaya başın bulsalar
Bir Hudâ'dan gayrı yârı istemem
Bismillah ey muhib-likâ cûy-i dil-nişîn
Bu âlem kim gönül kaydın çekersin mihnet ü gamdır
Bulaydım dilde dildârım bana mûnis kim olmazdı
Bu mürg-i cân nice uçmaz çün ol Cenâb-ı Cemâl
Bu vücûdun mülkü elden çıkmadan
Bülbül-i âşüfte-hâl hârı bırak verdi al
Câhilin fahri cem'-i mâl iledir
Cân illerinden gelmişem fânî mekânı neylerem
Cân tengnâ-yı tende idi habs çün hümâ
Cân u dilden fânî kıldın âkıbet
Cihânda varlığı koy ne misâfir ol ne mukîm
Çü aşk merdüm-i hordur pes er gerek ey yâr
Çün geçdi nefsim ten sûzeninden
Çün gelir şeb vakt-i halvetgâh olur
Demâdem nûş edüp emvâc-ı hûnu
Dil ağızda bir tercümân-ı cenândır
Dil buldu ol bulan envâr-ı celâli vü cemâli
Dildedir dildâr dâim sanma bir dem dûr olur
Eğer cihânı gönülden cüdâ edersen sen
Ehl-i aşkın dîdesi bîdâr olur vakt-i seher
Ehl-i irfân ki muhabbetden eser bulmuşlar
Ey bülbül-i cân kalma habs kafes-i tende
Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde
Ey gönül bu kûy-i cânândır gerek cândan ferâğ
Ey gönül gafletden âgâh ol hazer kıl zinhâr
Ey gönül geç her hevesden pâk olup gel râha sen
Ey gönül hiç etme fikr-i în ü ân
Ey gönül sen olma kendinden cüdâ
Gafletden uyan ey dil kim bâd-ı sabâ geldi
Geldi Ramazân ayı ey yâr-ı kamer-sîmâ
Gel ey rûh-i revân söz tut
Gerçi ednâ kullarız biz gönlümüzce bekleriz
Gönülden hacc-ı aşka var ki oldur kıble-i her cân
Gönül Hakk'a teveccüh kıl sen ol kendine bîgâne
Gönül hulâsa-i âlemdir efser-i eflâk
Gönül ko medreseyi resm-i hânkâh arama
Gönül sakın şeker ezme dehân-ı rencûra
Gönül yap hâtırın hoş tut sakın incitme bir cânı
Habîb-i Hakk'dan öğren kimiyâ hoş
Habîbullah mübârek batnına taş bağladı yani
Hakk der ki ey kulum bana gel dilden et rücû'
Halk eyledin ey Hudâ bu ibretgâhı
Hâne-i kalbin imâret kıl vîrân hoş değil
Her hîleyi terk et hemân dîvâne ol dîvâne ol
Her işde zikrederdi nâm-ı Rahmân ol kerem kânı
Her lezzet ü her bûseye vurma dudağın tâ
Her murâdın sende iste hoşluğun bul ey gönül
Hisâb u hendese ilm olmamış bil ayn-ı nâdânî
Hudâ'dır mâni' u mu'tî felekle hiç kârım yok
İlâhî dilim ism-i zâtınla kıl
İlâhî kalbi senden etme lâhî
Kadr-i fakrı bil fenâ ol yâr-i sultân olma hiç
Katresin bahrden ammâ cemed olmuş mâsın
Kendine geldiğin zaman gülşen hâr olur sana
Kendi vechin hüsn-i dilberden hüveydâ kıldı aşk
Kesildi ravza-yı dilden hemân su
Kimdir o kimdir re'yine vermez rızâ
Kim ki cânından ırak oldu işi âh olmuş
Merhabâ ey mevlid-i peygamberî
Mihrin furûğu sînedeki ke'n-nûri f'il-basar
Mürg-i dil perrân olup bulsa hevâ-yı hayreti
Nağme-i aşkdır anlarsa eğer sırrı cebel
Ne olursa koy ki bu olsun hoş yerin bulsun
Nefsim beni çok yemekle eyler pür-gam
Nidâ eder gece ervâha der o Nûru'n-nûr
Nimet-i uzmâ-yı cemiyyetde idik bir zamân
Nîm-şeb aşk eyledi dilden bana vâfirce nâz
Ol dil ki buldu Hakk'dan mi'râc-ı refrefîyi
Penbeyi gûşdan çıkar al nağamât-ı cân-fezâ
Penbeyi gûşden çıkar bang-i necât erer hemân
Rûha çün dilden göründü âteş-i aşk-ı likâ
Sakın ey yâr-ı mihmândâr uyuma
Sen ayn-ı ayânımsın vârımdasın ey rûhî
Su vâdî-i hayretde her seng ile ceng eyler
Sulh u salâh oldu bu kavgâ-yı şeb
Şefkat et şehveti koy anı sana hûy etme
Tanrı bize verdi mübârek metâ'
Tefvîznâme
Terk eyle firâkı vaslına gel
Tohm-i pinhânında peydâdır nice bâğ-ı cinân
Uyuma sen bir gece ey mehlikâ
Uyuma tıfl misâli bu mehd-i cism içinde sen cân
Vasf-ı lisân seninledir vasf edemem gönül seni
Vücûd cûd-i ilâhî hayât bahş-ı Kerîm
Yâ ilâhî eyle zikrin kalbime fikr ü hayâl
Yan âteş-i aşk ol ki sırr-ı mûma eresin
Yâ vâsi'al mağfiret hâlime senden meded
Zamâne halkını fehm eyle olma sen mağrûr

KAYGULU HALİL

MÜŞTAK BABA
Biz âşık-ı şeydâyız müştâk-ı cemâliz biz
Biz çâkerân-ı Hazret-i Şâh-ı Risâletiz
Biz harâbât ehliyiz kâşânemiz vîrânedir
Bu yola Haydar aşkına merdâne gel merdâne gel
Cihânda sa'y u hevesle olur hüner âsân
Çok salavât ile tahiyyât u selâm-ı bî-hisâb
Derinde bir gedâ-yı hâkisârım yâ Resûlallah
Dervîş gerekdir ide Allah'a tevekkül
Dilâ dil-i dânâ muhît-i âlemdir
Dilâ geldi yine eyyâm-ı mâtem
Dil-i ârif merâyâ-yı Cemâl-i Mustafâ olmuş
Emîn-i enbiyâsın yâ Muhammed
Ey gönül hamyâze-i isyâna istersen ilâc
Eyle Yâ Rabbi dilim sû-i amelden mahfûz
Ey pâdişeh-i Bathâ şâh-ı harem-i ihlâs
Gam def'ine mâ meclis-i rindânede buldum
Girdik reh-i mecâze hatâmız budur bizim
Habbezâ ey şâh-ı âlem pâdişâh-ı enbiyâ
Habbezâ matla'-ı envâr-ı diyâr-ı harameyn
Hâk-i pâyin tûtiyâ-i dîde-i ehl-i niyâz
Hakk buyurmuşdur benem nûr-ı semâvât u zemîn
Hakk'ı bilmekdir azîzim halk-ı eşyâdan garaz
Her kim eyler cennet-i dîdâr-ı Hakk'ı iltimâs
Hilkat-i âleme Mahbûb-i Hudâ'dır bâis
İbn-i vaktim reh-i âbâ-yı nesebden geçdim
İktizâ-yı âlem-i ecsâm cânâ sûretâ
Kalbi mir`ât-ı mücellâ idelim ey dervîş
Meded ey şâh-ı rusul mefhar-ı küll kân-i atâ
Mihrin gönülde nâmiye-i nevbahâr-ı feyz
Ol zamân kim murg-i cân evsâfın etmiş istimâ'
Ol zamân kim kabe-i vaslın gönül etmiş tavâf
Pîr-i mugândan bir nefes aldım aceb feryâd-res
Reh-i Mevlâ'da her kim aşk ile cismini cân eyler
Reşk-i mir`ât-ı felek sîne-i ahyâr-ı hulûs
Rûh-i memdûh türâ ey şeh-i evreng-i hayât
Sen server-i kevneyn-i mufahhamsın efendim
Serây-ı devletin dârü'l-emândır yâ Resûlallah
Şehâ şevk-i cemâlin sînede zevk-i yakîn olmuş
Şevk ile zâkir-i Mevlâ olalım ey dervîş
Yâ Resûlallah 'uluvv-i şân senin
Yâ Resûlallah yâ zeyne'l-hısâl

HÂŞİM BABA
Cism ü eşyâya hakîkat cân olan anlar bizi
Sırr-ı ebcedden ilâhî sırrıma eyle 'atâ

YAHYÂ NAZÎM
Âfitâb-ı subh-i mâ evhâ Habîb-i Kibriyâ
Şiddet-i deyden olup efsürde sertâser zemîn

SÜLEYMAN NAHÎFÎ

Bu gülşende hezâr-ı bî-nevâyım yâ Resûlallah
Ey yegâne şeh-i kevneyn nebiyy-i Kureşî

AHMED KUDDÛSÎ
Artdı mesâib çün bu zamânda kalmadı tâkat sabır insanda
Bana rahm etsen kerîmâ rahmetin mi eksilir
Başıma geldi benim bir derd ki hiç dermânı yok
Belâ müştedd olursa eyle istiğfâr birâder sen
Ben bir günahkâr kocayam bâb-ı Gaffâr'a geldim
Ben bu âlem içre bir nâdân-ı Türkistânîyem
Beni fazlınla ey Hannân geçir nefsin hevâsından
Benim yok şuglüm ey Mevlâ sana yalvarmadan gayrı
Ben cihânda nefsime zulm destim ile etmişem
Beni bir nutfe iken çünki insân etdin ey Kuddûs
Beyhûde sanup eyleme zâhid biz tahkîr
Beyt-i Yezdân'a gidilmez yolda isyân iderek
Bil âhiret ehline harâm cîfe-i murdar
Bil hilye-i merdân-ı Hudâ terk-i sivâdır
Bil ki ey oğul
Bir ehad bulmaz cihânda derd ü mihnetden halâs
Bir gün ölür giderem zinhar geriye gelmezem
Bize lutfet Latîfâ hürmetine ol habîbin sen
Bizim bir cilvesi çok kendi hûb cânânımız var
Bu âlem bir hayâl ancak
Bu dünyâ çün kemâle erdi korkulur zevâlinden
Bu gönlüm sevdi bir yâri ki vechi âfitâb ancak
Bu günahkâr kulları sen mağfiret et yâ Gafûr
Bugün bildim suçumu ey Hudâ estağfirullah
Bu pendi okuyup tutan olur hâss bende Yezdân'a

Bu zamanda sâlike uzletden evlâ yok tarîk
Câm-ı aşkı nûş edüp serhoş olan pâkize zât
Ceddinin emriyle gitdi Kerbelâ'ya Şâh Huseyn
Cem' eyleme bu cîfe-i murdârı ölüm var
Cihânda yok benim gibi zelîl kul
Cirmim sagîr cürmüm kebîr  ömrüm kasîr emrim asîr
Cümle nâsın hânesine gün gibi girer ölüm
Çille-i aşka giriftâr olmayan dervîş m'olur
Çün ki değmez goncası fânî cihânın hârına
Çün ki dünyâ dârını teşrîf edüp basdı kadem
Çün zâkirin zikreyler imiş rahmetiyle ol Hudâ
Dâim olmaz bu gülistân-ı fenânın gülleri
Dâr-ı rıhletdir bu dünyâ câhına itme gurûr
De ey mü'min beher ân her zaman estağfirullah
Demiş Hakk'ın Resûl-i bâ-safâsı
Demiş Peygamber-i Muhtâr kamu derdin devâsı var
Devâm eyle namaza secdeden kaldırmagil baş
Devâsı var kamu derdin devâ-yı zenbdir istiğfâr
Devâ-yı zenbdir istiğfâr muhakkak
Dilâ geç gayriden ol dilber-i ra'nâdan ayrılma
Dilersen dâ'-i zenbe sen devâyı eyle istiğfâr
Dostdan beni dûr etmeğe sensin sebeb ey hâr nefis
Durmaz lisânım der Allah Allah
Dünyâda gönül devlet-i ikbâle güvenme
Dünyâ harâmdır ehl-i ukbâya rükn etme ana

Eğer Hakk ise maksûdun karışma sû-i akrâne
Ehl ü evlâd nefs ü mâl a'dâ imiş
Erdi ömrüm âhire cismimde kuvvet kalmadı
Ermek istersen maârif sırrının gâyâtına
Etme ey nefsim gurûr bu şöhrete gûş et sözü
Ey altı günde yedi kat eflâk ile zemîni yaradan Mevlâ
Ey birâder biz cihâne cem'-i mâle gelmedik
Ey birâder bu denî dünyâ içün çekme keder
Ey birâder gel seninle edelim Hakk'a firâr
Ey birâder olma gamnâk yarının rızkı içün
Ey bugün bize bu yolda eş olan yoldaşlar
Ey bu mülkün mâliki Vehhâb ü Hallâkü'l-verâ
Ey Cevâd u Ferd u Vehhâb sâilem geldim sana
Ey gönül gel gam yeme bu cîfe-i murdâr içün
Ey Hakk'ı tâlib ol aşka râgıb
Ey hâlık-ı arz u semâ sen rahm u 'avn eyle bana
Ey Hudâ kıldı perîşân aklımı Cebbârlığın
Ey Hudâ men eylerem faz u atânı itiraf
Ey Hudâ men kapuna ihsâna geldim el-gıyâs
Ey Hudâvendâ Gafûr'sun hem Sabûr'sun hem Halîm
Ey ibn-i hâlî ko kıyl ü kâli
Ey kendini ârif sanıcı zâhid-i mağbûn
Ey keremi çok Hudâ et bana aşkı atâ
Eylemez bir nesne halk Hâlık işit zinhâr abes
Ey nefis şimden gerü ağyârı terk et yâre gel
Ey rahmeti bol pâdişâh cürmüm ile geldim sana
Ey sâlik eğer oldun ise hüzne giriftâr
Ey sâlik-i Hakk geç bu zamânın geçeninden
Ey sâlik-i Hakk sa'y edüben kesb-i hüner kıl
Ey tâlib-i Hakk ister isen olmağı vâsıl
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad ey lem yelid ve lem yûled
Garaz ukbâ ise kardeş bu sîm ü zerden geç
Geç âşık isen Hakk'a eğer cümle sivâdan
Geç günâhımdan Gafûrâ bakma bu isyânıma
Geldim cihâne hemân Hallâk'ı bilmek içün
Gel ey âşık sana diyem Hudâ'ya bir yakın yol
Gel ey sâlik sana ta'lîm ideyim bir güzel yol
Gelin diyelim ey yârân sizinle biz hemân Allah
Gelin ey yârân rüfekâcasına
Gel sürelim dem Hû diyelim Hû
Gelir dünyâda gerçi ârif-i Yezdân'a ekdâr
Gizlendiler şimdi erenler ağlayalım biz hemân
Gör nice bülend olduğunu şân-ı Üveysin
Gözün aç uykudan uyan

Günahkârâna bir hoşça emân olmuşdur istiğfâr
Günahkârâne çün büyük emân imiş bu istiğfar
Günahları afv iden Gaffâr değil mi
Gürûh-i enbiyâ içre Muhammed ulu sultândır
Halâik içre dünyâda benim tuğyânda yok mislim
Hallâk-ı halk bizi yaratmışdır hemân irfân içün
Haste-dilânın derdine dermân eder Allah
Hazer kıl ey püser olma mukârin sû-i akrâna
Helâl me'kûl eder imiş kişinin kalbini tenvîr
Her günâhın başı hubb-i cîfe-i dünyâ imiş
Her kime aşk hemdem olduysa çürüğü oldu sâğ
Her kimin dâim lisânı zikr-i Cebbâr'da değil
Her kimin kim aşk-ı Hakk gönlünde mihmân olmadı
Hocaefendi dinle bu pendi
Hudâ âşıklarında ucb u kibr u kizb u kîn olmaz
Hudâ'nın lutfuna mazhar olan tevhîde sa'y eyler
Hudâ'nın kullarına çün ulu nimet nasîhat
Hudâ'ya hamd ü şükr eyle sakın kardeş leîm olma
Hudâ'ya hamd ü şükr olsun bize itdi ulu ihsân
İdelim dostlar sizinle hüsn-i cânândan bahs
İki cennet var birinde türlü nimetle safâ
İki haslet var insanda birinin sâhib dânâ
İlâhî sen beni iki cihânda sakla âfâtdan
İster isen olmak velî Kuddûs'a gel Kuddûs'a
Kâinâta bak tefekkür eyle bil hallâkını
Kâinâtı yaradan Hallâk u Deyyân el-gıyâs
Kamu eşyâya bakuban ayânen anı gördüm
Kapanır ise bir kapu ne kapular açara Mevlâ
Kapuna gelmişem yâ Rab tehî destim yüzüm kara
Kesme ümîdi rahmetinden ol Rahîm'in çünki bol
Kıl tefekkür Hakk'ı bil halk-i cihândan ibret al
Kime varup yalvarayım kapunu koyup ey Hudâ
Kimi kullarına Mevlâ atâsını cezîl itmiş
Kudretiyle neyledi gör ol Hakîm-i Bî-şebîh
Kulak tut ey birâder sana bir sır edem i'lâm

Mağfiret eyle bizi ey Rabb u Tevvâb u Gafûr
Merdim deme zinhâr seni meydâna çekerler
Mest-i hayrânım zâr-ı giryânım
Muhibb-i cîfe-i dünyâya sâkî bil ki cem vermez
Nâr-ı aşk ile yanup kül olmayan nâdâna yuf
Nefsime özr eyledim hem gayra bî-hadd bî-şümâr
Nefsini bilmek dürür dergâha hizmetden garaz
Ne sırdır bu ne hikmet ehl-i Hakk'da derd belâ çokdur
Oğlum efendi gûş eyle pendi
Olayım dirsen ey kardaş belâ vü fitneden âzâd
Ol Hudâ'nın kullarına ulu ihsânı namaz
Olmuşam bir güzelin sevdâsına çün mübtelâ
Rabbini bilmek dilersen sen eğer ayne'l-yakîn
Rahîmâ et Muhammed ümmetine lutf u rahmet
Rahmeyle ey Rahmân bana nâçâr kalup geldim sana
Resûlullah buyurmuş ehl-i ukbâya harâm dünyâ
Rıfk eylemen dostlar bana uzletde buldum râhatı
Sakın abd-i direm olma var abd-i İlâh ol
Sakın aldanma kardaş u azîzim gel bu dünyâya

Sakın hüzn etme ey âşık bizim zîrâ Hudâ'mız var
Sakın kesme ümmîdi ol Rahîm'in rahmetinden sen
Sakla gönül derdini sen söyleme hiç derdsize
Sâlikâ ağyârı gönülden çıkar dildâre gel
Sâlikâ dinle beni diyem sana hoşça râz
Sâlik-i râh-ı Hudâ'nın oldu minhâcı namaz
Sana birkaç sözüm vardır ki her derde devâdır
Sana bir ma'cûn-i nâfi' öğreteyim sâlikâ
Sana çok dedim zâhid bu fırsatlar gider âhir
Sanır mısın behey kardaş olısar böyle insânlık
Sayda çıkmış nice yüz bin av şikâr eyler ölüm
Sebebdir rızka san'at ya ticâret
Sebeb imiş helâkine kişinin kesret-i isyân
Selâtîn-i cihânın a'zamı sultân-ı İslâmbol
Sen bilirsin ki alîmâ pîr ü haste olmuşam
Sen ey gâfil niçün meyl-i sivâdan olmadın fâriğ
Seni bu hâb-ı gafletden uyandıran gelir birgün
Sevâbım yok demek uşşâk-ı Hakk'a bed-cevâb ancak
Sığın Settâr'a iste âfiyet derd ü belâdan
Sivâ deryâsına zinhâr girüben dalma ey sâlik
Sülûk ahvâlini sâlik yola gidüp gelenden sor
Sülûk ehli giderler aşk ile dildâre doğru
Şehâdet eylerem hakkâ Resûl-i bâ-safâsın sen
Şikâyet Hakk'adır her bâr belâya olmışuz dûçâr
Şu ben gümrâhı kapundan kerem kıl sürme Kuddûsâ
Tegayyür eylemez ârif kıyâmet kopsa dahî bil
Terk eyle kibri
Tevâzu eyleyen Hakk'a yakîn olur batîn olmaz
Tevhîde çalışan kişi ermez mi yoksa Yâr'ına
Uzlet et nâsdan birâder tut nefes olma cehûl
Üç güruhdur nâs kamu A'cam 'Arab
Ümmet-i merhûmeye çün bir emân geldi Üveys
Velî olmaz kişi taşlanmayınca

Yakın şeksiz gümânsız çün harâbı dâr-ı dünyânın
Yok benim gibi halâik içre gâfil âsî kul
Yok cihânda devlet-i bâlâ çü aşk u cezbe tek
Yokdur cihânda nesne kim halk eylemiş Mevlâ abes
Zâhid çekemez çünki ağır bâr-ı muhabbet
Zâhid-i meşhûru ancak zühd ile şöhret yıkar
Zâhirde şimdi rehber bulunmaz
Zikr eyle Hakk'ı ey hümâm gel fırsatı fevt eyleme 

ŞEYH GÂLİB EFENDİ

Ay yüzünden mazhar-ı envâr-ı îmân olduğum
Bırakmak kayd-ı sûdu hoş-nişîn-i sâhil olmakdır
Bunda mâdâm âşıkân eyler semâ'
Devr-i Mevlânâ'da gayret hâlet-efzâdır semâ'
Ey dil ey dil neye bu rütbede pür-gamsın sen
Görünse her ne tarafdan cemâl-i Mevlânâ
Hoş çalınup nevbet-i Mollâ-yı Rûm
Kemâl-i zâtının na'tı anılmaz yâ Resûlallah
Mazhar-ı aşk-ı Hudâ Hazret-i Mevlânâ'dır
Sultân-ı rusul şâh-ı mümeccedsin efendim
Sanman bizi kim beste-dil-i nefs-i gavîyiz
Sıdk ile mâ-sadak-ı subh-i safâdır Sıddîk
Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ'nındır

SELÂMÎ MUSTAFA EFENDİ

Bir muazzam pâdişâhsın ki kulundur cümle şâh
Ednâ kuluyum Fahr-i Resûlü's-Sekaleynin

MANEVÎ MUSTAFA EFENDİ
Âb-ı istigfâr ile dil hânesin pâk eyleyüp
Aç gözün dinle gönülden sana idem feth-i bâb
Ârif-i billah odur cân şem'ini ider çerâğ
Ârifin kalbi demâdem matla'-ı envâr olur
Billâhi uşşâka aşkın ver şevkin ver
Bülbül-i bâğ-ı ilâhîdir Muhammed Mustafâ
Câm-ı ezelden içen mest ile huşyâr olur
Cânımı kıldım fedâ-ender-fedâ
Cân u bâşdan geçmeyen cânâne olmaz âşinâ
Elâ ey ârif-i billah haber ver mağz-ı ma'nâdan
Ey gönül meydan-ı tevhîd içre sen garkâna bak
Ey şefâat kânı sultân-ı rusül
Gel ey gâfil uyan bu hâb-ı gafletden gider hâbı
Gel ey sôfî çıkar sofu kıl insâf
Gel gönül amel kıl Hazret-i Allah içün
Görenler vech-i yâri ol meh-i tâbânı neylerler
Hakk Te'âlâdan 'atâdır şer'-i pâk-i Mustafâ
Hamdülillah kim tulû' etdi yine şemsi'd-duhâ
Hâtır ider misin eyâ dil hiç şidâdla gılâz
Kıl bu fakr emrine dâim imtisâl
Ey lutf u cûd ıssı Hudâ eyle bize fazl u kerem
Maksad-ı aksâ olan ol Hazret-i Mevlâ'ya bak
Mü'minin kalbini bilkim ayn-ı beytullahdır
Nedendir kıyl ile kâller nedendir
Neyledin ey dil derûnunda olan dildârı
Nice bir bu hâb-ı gafletden uyanmazsın gönül
Râh-ı Hakk'dan çıkmasın âlemde mi'yâr isteyen
Rahmeten-lil-âlemînsin hem imâme'l-müttakîn
Umarız senden inâyet ey Kerîm
KUŞADALI İBRAHİM HALVETÎ
Vech-i yâre düş olan âlemde seyrân istemez

OSMAN ŞEMS EFENDİ

Açıkdır dergeh-i dârü'l-emânın
Âsumân-ı vahdetin mâhı Muhammed Mustafâ
Âteş-i 'aşk ideli sînemi sûzân benim
Bir tâir-i kudsem ki felekler kafesimdir
Dîde-i Fahr-i Cihân Oldu Huseyn ile Hasen
Ehl-i takvâdır olan râh-ı Hudâ'da ahyâr
Eyâ şâh-ı risâlet nûr-bahş-ı "kün fe kân"sın sen
Ey 'âşık-ı şeb-zinde seher bülbüle karşu
Eyleriz merkez-i tevhîdde devrân ile raks
Eyleyüp habl-i metîn-i edeb-i şer'i nitâk
Firâkın şem'ine pervâne düşdüm yâ Resûlallah
Gel gülşen-i tevhîde şu bülbül gibi yâhû
Gelüp düşdüm boyun bükdüm kapuna
Gönül bâb-ı Hudâ'ya gel tarîk-i mâsivâdan geç
Gönülde buldum esrâr-ı Üveys'i
Gözü dünyâ mı görür âşık-ı dîdâr olanın
Hakk'ı vicdân eyleyenler gördüler dünyâyı hiç
Her sıfat kim mazhar-ı ism-i Hudâ'dır her biri
Hevâ-yı hüsnün ile tâ cinâna dek gideriz
Hulûs-ı kalb ile tâat idüp zâhid riyâdan geç
Kasdın ey gamze dil-i âgâhı söyletmek midir
Lâ-mekân ehliyiz âlemde mekân istemeyiz
Lem'a-i nûr-ı melâhat vech-i tâbânındadır
Merhabâ yâ şeh-i evreng-i velâyet merhabâ
Nev-nihâl-i Murtazâ'sın yâ Hüseyn-i Müctebâ
Ol nokta-i mevhûm ki dirler tenimizdir
Sanma mihr-i âlemin tazîme istihkâkı var
Siyeh zülfünde yârin mürg-i diller lâne tutmuşlar
Sôfî bırakup sübhayı peymâne-be-dest ol
Sorarsan ehl-i dünyâya nedir dünyâyı bilmezler
Ten gülşeninde cân kuşu mihâm olup gider
Ten-perestîden geçüp rûh-i kuds-i ercâyı bil
Terk et gadab u şehveti bir merd-i halîm ol
Zulmet-i nefse düşüp olma ulu'l-emrine âk

AYDÎ BABA

Cennet ararsan oku yaz
Çerâğ-ı vahdete pervâne oldum hasbeten lillah
Envâr-ı cemâle yine pervâne-i aşkam
Ey birâder hâb-ı gafletden bu dem uyanmalı
Ey sanemin kaddi bize serv-i revân mısın nesin
Ey veren zevke irtifâ şehr-i Ramazân elvedâ
Gaflet ile ömrünü eyleme nâ-hak hebâ
Gürûh-i ehl-i aşkın cânâ bilmezem nesiyem ben
Hakk yoluna çün ki şerî'at esâs
İnsân isen gel sür izim olma ahî sen nâ-halef
İster isen Hakk'a giden doğru râh
Kıldı beni nefsim esîr kurtar beni yâ Rabbenâ
Tâlib-i dünyâ ile gel etme ey dil ihtilat
Vech-i yâre düş olan âlemde seyrân istemez
Yâ ilâhî cürmümün ednâsı misl-i kûh-i kâf
Yâ ilâhî rahmetin bâbın küşâd et kıl ayân

DİYARBAKIRLI NİGÂHÎ
Ârif-i Mevlâ olan bîgâne şeklin gösterir
Biz Mevâlî-meşrebiz ma'nâ medâyih söyleriz
Dîğer-gûn eyleyen Mecnûn'u sanma zülf-i Leylâ'dır
Er olan Hakk’ı bilen Hakk deyû meydâne geçer
Gönül katlan cefâya bâğ-ı kesretde safâda geç
Hakk teâlâ nûr-i Ahmed'den yaratdı Âdem'i
Olma gâfil aç gözün ey bî-nevâ Allah Kerîm
Sanma tehî ey gâfil kârhâne-i âlemdir
Usandım bu harâb-âbâddan kâşâneden geçdim
Uyurken bir gece nâgâh göründü çeşmime bir er
Vücûdun mülkünün mâhı gönüldür
Yâ Rab beni pervâne gibi aşka dûçâr et

SEYYİD HAMZA NİGÂRÎ
Âlem-i dâreynden bir yâr-i zîbâdır garaz
Benim dîvâne gönlüm rütbe-i irfâne mâlikdir
Çekdik nice gün gûşe-i meyhânde esmâ
Elhamdülillah elhamdülillah
Elhamdülillah fikrimdir Allah
El-minnetü lillah ki lutf-i ezelîden
Ey Habîb-i Kibriyâ Ey Şâh-ı Cümle Enbiyâ
Ey hâce ki biz bende-i merdân-ı Hudâ'yız
Ey hakîkat nûru ey reşk-âver-i şemsi'd-duhâ
Ey sâkî bu dem dem-i tahıyyât
Ey şeh-i âlem-i nûr meh-i hûrşid-sıfat
Fakîhler ders-i aşkı mushaf-ı ruhsârı bilmezler
Görmesem hâk-i peyin vü tutmasam ol yâr eteğin
Hemdemim her dem dildâr-ı dilhâh
Her geçeni Hızır bil her geceni Kadir bil
Hû sâkîye mînâsına meyhânesine hû
Mekteb-i sevdâda ancak ders-i manâdır garaz
Merdânedir ol kim çeke peymâne-i Ahmed
Nefs-i nâ-fermân ile uğraşma yâr elden gider
Nice ağlamayam kılmayam feryâd
Ol ki sevdâ-yı cihânârâ-ya cân eyler fedâ
Parça yahşi biz yaman parça buğday biz saman
Sahbâ-yı muhabbetden ırâğ eyleme yâ Rab
Sana ey tâc-ı serim şâh-ı şerî'at mı diyem
Sergüzeştimi dilâ başdan aşan gamdan sor
Ser-i kûyin güzel dârü'l-emândır yâ Resûlallah
Ser-menzilimiz hâk-i pey-i merd-i Hudâ'dır
Sıfatın ey kamer-i leyle-i İsrâ İsrâ
Sînemdedir ol dâğ-ı temennâ-yı Muhammed
Sormadı hâlimizi gelmedi bir yânımıza
Tarîk-i sevdâda ey dil-i sâde
Terkeyledi ağyârı gönül yâra erişdi
Yâ Rab beni dûr eyleme evlâd-ı Ali'den

ÂDİLE SULTAN
Dûr kılma mihr u aşk ile muhabbetden beni
Muhabbet râhını seyrân ederken
Nice îfâ-yı teşekkür idelim yâ Rab sana
Seyyid-i sâdât fahr-ı enbiyâ
İstanbul'un Meşhûr Velîleri
Yâ ilâhî senden özge yok Hudâ

NECCARZÂDE RIZÂ EFENDİ

Âşinâ-yı kulûb-i merdân ol
Bâğ-ı 'âlemde bugün seyr idelim ey dervîş
Bakma ısyânıma ey afv idici ısyânım
Bülbül gibi nâlân ol efgâne gel ey sôfî
Çeşm-i ibretle nazar kıl kudret-i Yezdân'ı gör
Dehânım mahzen-i esrâr-ı hikmet eyledin cânâ
Ehl-i halvet eyledikçe vecd ile feryâd-ı Hû
Fakîhâ zann ile da'vâ-yı bî-burhânı neylersin
Feyz-i Hudâ nûr-i safâ Ahmed Muhammed Mustafâ
Gel halka-i tevhîde gir Allah Hû Hû Yâ Hû Deyu
Görünce kâmetin a'lâdan a'lâ yâ Resûlallah
Gül-i nâzik-mizâcı gülşen-i râz-ı dikenden sor
İlâhî tahtgâh-ı dilde sensin pâdişah ancak
Kalb-i uşşâka tarâvet-bahş olur esrâr-ı şeyh
Keşf-i cemâl eyledi vech-i sabîh-i şeyh
Kıble-i ehl-i safâ oldu cenâb-ı Mustafâ
Lebin vasfında sultanım dehân âşık zebân âşık
Melâz-ı ehl-i safâ oldu hankâh-ı ferâğ
Mürşid-i kâmil mürîd-i sâdıkın sultânıdır
Oldu zât u sıfat-ı Hakk'a güvâh
Ömrüm oldukça eyâ Hazret-i Mahbûb-i Hudâ
Rabbenâ meydân-ı gafletde zebûn etme beni
Safâ-yı vaktimi yâ Rab eyle kederden emîn
Ser-kâfile-i 'âlem-i bâlâsın sen
Sôfiyâ devrâne gel Allah Hû Yâ Hû deyu
Süveydâdan çıkar nakş-ı sivâyı
Varak-nüvis-i hayâl ile kıyl u kâl edelim
Ziyâ-i nûr-i zikrullah ile cânım münevverdir

HÜSEYİN AZMİ DEDE
Ey şeh-i levlâk selâmün aleyk
Hemân bir noktadır mecmû'-i âlem nükte-i "bâ"da

KETHÜDÂZÂDE ÂRİF EFENDİ
Cemâlin oldu uşşâka nümâyân yâ Resûlallah
Kadrim ola berter şeref-i nâd-ı Ali'den
Kurretü'l Ayn-i Habîb-i Kibriyâ'sın Yâ Huseyn
Ruh kim verâ-yı kâkül-i terden zuhûr eder

MUSTAFA ZEKÂÎ EFENDİ

Ağardı mûy-i rîşim bî-mecâlim yâ Resûlallah
Âh ey sipihr-i gaddar
Aşkınla yandır sultânım Allah
Dergeh-i Pîr'e muhabbetle idelden intisâb
Ey nübüvvet tahtının şâhı Habîb-i Kibriyâ
Garîk-i bahr-ı ısyânım şefâat yâ Resûlallah
Gehî cûş eyleyüp deryâ-yı bî-pâyân olur gönlüm
Habîb-i Kibriyâ Ahmed risâlet mülkünün şâhı
Hâkipây-i Mustfâ'ya yüz süren mesrûr olur
Ham etdi kaddimi bâr-ı günâhım yâ Resûlllah
Hudâ afv eylemezse rûz-i mahşer cürm ü ısyânım
Kesil kayd-ı sivâdan âlem-i bâlâya pervâz et
Muallâ dergehin evc-i semâdan yâ Resûlallah
Söylemem râz-ı derûnum sırr-ı mübhemdir gönül
Vücûdun mazhar-ı nûr-i hüviyyet yâ Resûlallah
Zuhûrun âleme lutf u keremdir yâ Resûlallah

KONİÇELİ KÂZIM PAŞA

Ey Ahmed ü Mahmud ü Ebe'l Kâsım ü Tâhâ
Dâver-i Aşr-ı Muharremdir Hüseyn-i Kerbelâ
Serdâr-ı rusül nûr-i sübül husrev-i Bathâ
Zâlimler El Urup Şemşîr-i Cân-rübâya

HASAN NAZÎF DEDE

Dilâ hâlât-ı vaslı hemdem-i cânân olandan sor
Gördükde ol rûy üstüne ol hâl-i siyâhı

AHMED MUHTÂR EFENDİ

Rûy-i siyâhım ile dergâha huzur-i şeyhe niyâza geldim
Usât-ı ümmetinden bir zelîlem yâ Resûlallah

KABÛLÎ MUSTAFA EFENDİ
Hakîkat ilminin ümmü'l-kitâbı Şeyhü'l-Ekber'dir
Maden-i tevhîd-i Rahmân'dır Fütûhât u Fusûs

ABDURRAHMÂN HÂLİS TALEBÂNÎ

Aşk olup rûz-i ezel sâkî-i peymânemiz
Âteş-i aşkın fürûzân olsa âşık nâr olur
Hayli müddetdir gam-ı âh-ı nedâmet bekleriz
Öyle mahmûrum ki bilmezem bade-i hamrâ nedir?
Safâ-yı kalbe hüsn ü âlem-ârâdan cilâ göster
Vuslat-ı yâr isteyen hicrâna katlanmak gerek

ERZURUMLU EMRAH

Aşkın ezelî âşıkâ ilhâm-ı Hudâ'dır
Cânâ bizim esrârımız imlâlara sığmaz
İksîr-i a'zamdır nutk-i ehlullah
Keşfoldu bu gece bana manâ-yı hakîkat
Mürşid-i kâmile eylersen hizmet
Tekebbür etme cânâ bu sendeki sîmâ geçer durmaz
Zâhidâ ıyd-i visâl-i yâr içindir savmımız

PERÎŞÂN BABA
Sahn-ı selâmetde meydân-ı aşkda
Subh u şâm ey gönül çekelim gülbank

SEYRÂNÎ
Hakk yoluna gidenlerin asâ olsam ellerine

LEBLEBİCİ BABA
Âşık oldum rüyetine yâ Resûlallah meded
Ey gönül gir râh-ı aşka mâsivâdan kıl ferağ
Gönül bir dem karâr etmez gidüp bakmadı bir yâne
Gönül seyr etdin mi cihânın hâlin
İlâhî sen geçir bizi sivâdan
Teveccüh eyledim dedim ey Hayyat

SÂLİH BABA
Bu cihân bülbüllerinin gülleri tez hâr olur
Esîr-i nefse kul oldun yeter gel bu hevâdan geç
Ey birâder derd-i aşka mübtelâ olmak da güç
Ey gönül sabret bu dehrin gamı gavgâsı geçer
Giriftâr-ı aceb sevdâ-yı aşk oldun mu sen Sâlih
Haddini bil müddeî gel etme her cân ile bahs
Her bir hizmetini icrâ edersin
Vuslat-ı cânâna eylersen heves

LEYLÂ HANIM

Bu cismim âteş-i aşkınla yansın yâ Resûlallah
Ey Fâtih-i Hayber Ali
Rahmeyle bu dil-haste-i nâçâre ilâhî
Yine geldi meded mâh-ı Muharrem

ŞEREF HANIM
Ben günahkâre sendedir çâre
Ey mülket-i velâyete sultân-ı râygân
Ey şehenşâh-ı velâyet bî-gümân
Ey şehenşeh-i zî-rütbet es-selâmu aleyk
Gamdan beni âzâd et yâ Hazret-i Nûreddîn
Günahdan gayrı yok bir özge kârım yâ Resûlallah
Kârım ısyân hemân Allahım
Meded ey mazhar-ı eltâf-ı Hazret
Ol kadar mukbil-i Mahbûb-ı Hudâ'sın ki seni
Pîşvâ-yı mürşid ü pîr-i mu'azzamsın meded
Sen gevher-i gencîne-i hikmetsin Efendim
Vâizâ sanma biz bîhûde ümmîd ehliyiz

ÂŞIK RUHSÂTÎ
Âşık-ı dîdâr Allah Allah de
Kara gün kararıp kalmaz hemen Allah de Allah de

MEHMED ESAD DEDE
Çekmem elimi talebden maksûda ermeyince
Dil-i ârif olunca gevher-i aşk ile mâlâmâl
Nükte-i zühhâdı etdim cüst uü cû
Tutdu iklîm-i derûnu serbeser Dârâ-yı aşk

HİLMİ DEDE
Âbidân-ı Mustafâ'yız Biz Hüseynîlerdeniz
Âdem libâs-ı harf ile imlâya bir gelir
Âlem-i nâsûta halk uryân gelir uryân gider
Ali'dir rehber-i râh-ı hidâyet
Allah Allah yâ Ali yâ şâh-ı sultân-ı kerem
Aşk girdâbına azmetmeye gel kur gemini
Bezm-i hestîde kurulmuş zıll-i hikmet perdesi
Bi-hamdillah ezelden mü'minîn-i Mustafâ'yız biz
Bir gönül olmaz ise hubb-i Ali'yle me'nûs
Bir kişi kim Hakk'a âşıkdır Hakk'a zâtî yâr olur
Bu âlem kim görürsün bir tecellîgâhdır cânâ
Enver-i arş-ı güzînsin yâ Muhammed Mustafâ
Ey ahî ârif isen eyleme aslını inkâr
Ey riyâz-ı behcetin cennât-ı firdevsi'n-naîm
Ey tama'kâr kimse terket râh-ı nîrândır tama'
Ey vücûdun âfitâbı çarh-ı mînâ-zîveri
Gel beri ey merd-i Hakk
Gel ey ashâb-ı mâtem zâre kim yevm-i belâdır bu
Lâ deme gel zâhid illâ gizlidir âdemdedir
Mest-i câm-ı "el-belâu lil velâ"sın yâ Hüseyn
Nokta-i aslını fehm eyle süveydâdan geç
Nûr-i îmân ile kıl kalbin yed-i beyzâ gibi
Nûr-i vechindir habîbim kıble-i ulyâ bana
Sanma zâhid siz gibi aşk ehli hargûş oldular
Şâh-ı İklîm-i Velâyetdir Hüseyn-i Kerbelâ
Tâcidâr-ı Şâh-ı Efhamdır Hüseyn-i Kerbelâ
Tarîk-i aşka gir cânâ sevâd-ı mâsivâdan geç
Uyma zâhid tek hevâ-yı nefse rahm et cânına
Yakdı cânım nâr-ı hicrân el-meded yâ Ebe'l-Hasen
Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret kâf ü nûn
Zâhidâ terk eyle "lâ"yı menzil-i "illâ"ya gel

ERBİLLİ ESAD EFENDİ
Câhınla sakın Hâlık-ı âgâhı unutma
Cemâlindir veren zînet nikâb-ı kâb ile kavse
Eylemez Mecnûn gibi Leylâ'yı hülyâ gönlümüz
Gönül nûr-i cemâlinden habîbim bir zıyâ ister
Hâkpây-i Hazret-i Pîriz kerâmet bekleriz
Hevâ-yı mâsivâyı ey dil-i dîvâne teb'îd et
Necef Gazeli
Ne yerden kârbân-ı gam göçer olsa konar bende
Nûr-i basarım serdeki sevdâ-yı Muhammed
Senin aşkınla mecnûnum velâkin iştihârım yok
Tecellâ-yı cemâlinden habîbim nevbahar âteş
Yâ şefîal-müznibîn yâ rahmetel-lil-âlemîn
Zikr-i Mevlâ ile hoşdur meclis-i rindânemiz
HÂCE MUHAMMED LUTFÎ EFENDİ (ALVARLI EFE)
Aceb bir kârubânhâne bu dünyâ
Âdem oldur hak kelâmı duyduğunca şâd olur
Âfitâb-ı kubbe-i kübrâ Muhammed Mustafâ
Âhir zamandır ey dîdem
Ahmed ü Mahmûd Muhammed Mustafâ derler sana
Âh odu tende iken büryân kebâbdayız biz
Âlem-i mahlûk ile devr-i zamân ağlar güler
Âlemlere rahmet olan Ahmed Muhammed Mustafâ
Âlemleri vâr eyleyen Allah Kerîm'dir
Amândır ey mü'min kardeş Rızâ-yı Bârî'yi gözle
Arşdan urulur ferşe kadar nây-ı sehâvet
Arşda okunur medh-i muallâ-yı Muhammed
Arşda okunur Sûre-i Rahmân Ramazân'da
Asl-ı zâtın ne diyem nûr-i Hudâ nûr-i Hudâ
Âzer değilem sâcid olam beyt-i sanemde
Bâd-ı hazân esdi bağlar bozuldu
Bâd-ı sabâ var cânân iline çâr perlerin sar ravza gülüne
Bahr-i lutfundan ey kerem kânı bir katre ihsân etsen olmaz mı?
Basma tuğyâna kadem câme-i cân kân boyanır
Başdan başa seyret halk-ı cihânı
Bâzâr-ı aşka meydâne gel gel
Belâ-yı girdâbın devrini bir gör
Beni benden cüdâ kılsan n'olur yâ Rab n'olur yâ Rab
Bezm-i muhabbetde var nûr-i hüdâ nûr-i dil
Bir bâde ver sâkî bize mestâneler müştâk ola
Bir gün olur Hazret-i Mevlâ seni merhamet ü hürmete şâyân eder
Bir gün olur perdeyi yâr kaldırır
Bir kârbân kopmuş ezel-i âzâlden
Bir merd-i ferîd ile görüş devr-i zemânda
Bir selâm gönderdim merd-i merdâne
Bir nazar eyleyin devr-i zemâne kârbân-ı İslâm çekildi gitdi
Bir râha kudûm et ki hüdâsız demesinler
Biz bezm-i elest nûş edicek bâde-i nâbı
Bize rahm eyle âlemler penâhı
Bizi halk eyledin ketm ü ademden sana binlerce hamd olsun ilâhî
Bizi halk eyledin ketm ü ademden sana hamd ü senâlar şâyân ancak
Biz Ümmet-i Muhammed'e merhamet kıl yâ Rabbenâ
Bu ahvâle âgâh olan erenler

Bu cümle kâinâtı kün deyüp vâr eyleyen Mevlâ
Bu dârı benim bâşıma dâr eyleme yâ Rabb
Bu dünyâ câdû mekkâre gönül aldanma aldanma
Bu dünyâ fânîdir fânî
Bu efrâd-ı zamânda mutlakâ adle liyâkat yok
Bu felâket seyrine bir çeşm-i bîdâr kalmamış
Bu menzil bir mürûrgâhdır mürûrgâhda karâr olmaz
Burc-i merhametden bir güneş doğar
Cânânı cânda bulup cânını kurbân eyleyen
Cânânı incitme cânâ tendeki cânın incinir
Cân bula cânânını bayrâm o bayrâm ola
Çâr-taraf çâr-per ile pervâze kılma himmeti
Dâreynde devlet istersen sana iffet yeter
Dâr-ı fenâdır bu dünyâ mülk-i bâkî bundadır
Dâsitân-ı Zamân
Derd ehlinin feryâdını merhamet-i Rahmân sever
Derd elinden dâde geldim kandedir Lokmân'ımız
Derdin sana dermândır özge dermân istemez
Dergâh-ı Hudâ rahmet-i Rahmân bizi gözler
Der-i deryâ-yı kerem Hazret-i Muhtâr-ı Hudâ
Ders-i "men aref"e kitâb-ı hikmet Muhammed'dir kerem kânı Muhammed
Deryâ-yı fitneye gark etmiş devrân
Dilersen rahmet-i Rahmân'ı cânâ bu dâr-ı dünyâda incitme cânı
Der-i dergâh-ı Mevlâ'ya olan sultân Muhammed'dir
Derûn-i gönülde güneş-veş tevhîd envârı lemeân elhamdülillah
Deryâ-yı keremden bir katre yâ Rab
Deryâ-yı muhabbetden bir katre düşe dilde
Devlet odur dü cihânda destgîr olsun sana
Devlet oldur dâreyinde bahtiyâr etsin seni
Devlet oldur dâreyinde ser-firâz etsin seni
Dilâ âlem-i hayretde seni cânbâz iden kimdir
Dilâ bu devr-i âlemden nedir maksad nedir hikmet
Dilâ vasf-ı makâmât-ı dil eyleyen yine sensin
Dilersen Hazret-i Hakk'dan bulasın lutf u ihsânı
Duâ-i Huccâc
Dûr olma Yûsufum dâr-ı dünyâda 
Dünyâ-yı denî dîde-i bîdâre görünmez
Dürr döker dilden dile sohbetleri çulpûşların
Ecel yeli cân mülküne eser bozar gülistânın
Elvedâ şehr-i seâdet gitdi devlet elvedâ
El elden üzülmüş yâr elden gitmiş
Esb-i mahviyyete râkib ol insanlık budur
Esb-i nefse râkib olma pâreler bir gün seni
Esîr-i nefs-i emmâre felâh bulmaz felâketden
Ey dil demâdem kıl karâr âriflerin sohbetine
Ey hâmil-i îmân evlâd-ı islâm vârid ola her dem Mevlâ'dan selâm
Ey her dü serâ hurşîd-i eflâk-i tecellâ
Ey ihvân-ı îmân bu ahvâl ile aceb Allah bizi kabûl eder mi
Ey keremler kânı Hazret-i Allah
Ey keremler kânı merhamet buyur
Ey Kerîm kerem kıl merhamet buyur
Ey mîr-i zâman devlet-i dünyâya güvenme
Ey mîr-i zamân şübhe ne yerler seni yerler
Ey mü'minler gelin hakkı söyleyin namazsız niyâzsız İslâm olur mu
Ey nefs-i bedter bes değil midir
Ey nûr-i basar nûr-i basîretden eser-yâb
Ey nûr-ı basar dildeki dildâr seni gözler
Ey nûr-i basar rahmet-i Rahmân bize besdir
Ey nûr-i basar seyret
Ey nûr-i dîdem Hazret-i Allah'a emânet
Ey nûr-i dîdem sabredegör hikmet-i Bârî
Ey nûr-ı dil eyle nazar cân göz ile bu kâinât
Ey savm u salât târiki nârdan haberin yok
Ey şâh-ı zamân bir gün olur tahtdan uçarsın
Ey şâhid-i mukaddes hurşîd-i âlem-ârâ
Ey şânı kerem ismi Kerîm Hazret-i Allah
Ezel bâğ-ı risâletde gül-i handân olan dilber
Firkatnâme-i Ramazân
Gaflet şarâbıyla sarhoş olanlar îmân u islâmdan bî-haber olur
Gönül âlemini tenvîr eden şîrîn nevâlardır
Gönül bâğçesinin bârı muhabbet-i ilâhîdir
Göründü hilâl-i mâh-ı Muharrem
Göründü hilâl-i mâh-ı Ramazân
Gûşdâr ol hûşmendim şerî'at akvâline
Gül-gülistân-ı melâhatdir Muhammed Mustafâ
Gülistanda eder bülbüller âvâz
Gülistân-ı risâletde gül-i handân Muhammed'dir
Gülzâr-ı cemâl-i cihânı eyle temâşâ
Güneş-veş dilber-i dildâr gönül eğlenmez eğlenmez
Güvenme civânım serv-i kâmete gider bu güzellik sana da kalmaz
Güvenme güzelim mâle devlete
Hâdise-i devr-i zamân besdir gönül endîşesi
Hakk'a gel yâr ol zâkir ol zâkir
Hakk'ı dost etmek dilersen mazhar-ı ism-i Kerîm
Hâlimiz oldu bugün dillere destân giderek
Halk eyleyen âlemleri ol Kâdir u Kayyûm
Halk-ı âlem merhametle mihribân ister seni
Hamdülillah dîn ü îmândır şerâb-ı eynemâ
Hâmil-i tevhîd olanın kalbi cennetdir bugün
Haste-dilânın derdine dermân eder Allah
Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme
Her cihetli çâr tarafdan ayn-ı ibret ile bak
Her derdine dermân olur ey nûr-i dil her dü serâ
Her dü âlem mürtefidir kıymeti âriflerin
Her fiilde fâil-i muhtârı gör
Her kim ki olur işbu cihân yâr-i Muhammed
Her rûy-i kamer âfet-i devrâne yetişmez
Hevâ dâmında kayd-ı bend olan eşrâre pend olmaz
Hidâyet-bîn olan gözler cihânda
Hidâyet-i Hudâ rehberiz olsun
Hidâyetnâme
Hilkat-i Âdem'den ancak ilm-i esmâdır garaz
Hubb-i Rahmân isteyenler dürr ü mercân istemez
İlâhî bu kadar besdir kerem eyle kerem kânı
İlâhî Hazretinden ilticâlar
İlâhînâme
İlticânâme
İslâmda şeref emn ü emân kalmadı gitdi
İster allan güller gibi her seher
İster İskender ol serîr üstünde âhiri ölümdür ne hayâldesin
Kabristanı gördüm bugün
Kâl ile kalan cehl-i celî râzı ne bilsin
Kânûn-i kadîmdir ezel ezelden kullarına sultân bayramlık verir
Ka'r-ı derûnumda deryâ-yı derdim
Kesretle gelir sâime rahmet Ramazân'da
Keşf olsa gerek gün gibi esrâr-ı muammâ
Kerem kânı Perverdigâr
Kıyâmet Destânı
Kurbân olayım ben sana ey Kâdir u Kayyûm
Lutfî eğer dfilersen lutf-i Hud'a'yı her ân
Lutf u kahrı yâd edince nâdimân ağlar güler
Mâcerâ-yı Kerbelâ'dan bahs eden dil nâr olur
Marifetullaha mâlik kim olur havf-i Hudâ
Mâşâallah ayn-ı Kur`ân'dır Habîb-i Kibriyâ
Mecnûn ki sahrâyı seyretdi ammâ
Meğer kendi kereminden hidâyet eyleye Allah
Menzil-i nüzûl-i rahmet-i Rahmân
Merhamet bahrinin kenârı olmaz
Mest-i müdâmdır bu dem âşık-ı şûrîdeler
Mevlâ bizi afv ede gör ne güzel ıyd olur
Mevlâ ile eyle bâzâr Mevlâ'dan al Mevlâ'ya ver
Mevlâ seni halk etmeden bahş eylemiş hidâyetin
Meydân-ı muhabbetde devrâne gelir erler
Meydân-ı muhabbetde ki merdânelerin var
Meydân-ı muhabbetde meydân eden erler var
Meyl eyleme dünyâya amân düşme belâya
Mi'râcu'n-Nebî
Mir'ât-ı hikmete nâzır hamd ola oldu gönül
Mir'ât-ı kalbe kıl nazar cânân cemâlin gösterir
Misâfirin kademleri kesilse o evden bereket ref' olur elbet
Muhabbet-i ilâhî külbe-i dilde çerâğ olsun
Muhabbetin et dildeki ihsânımı yâ Rab
Muhabbetnâme
Muhammed âleme nûr-i mübîndir
Muhammed Mustafâ'dır bu Habîb-i Kibriyâ derler
Müjde ey nûr-ı basar rahmet-i Rahmân bizdedir
Mükedder-dil olma ey nûr-i dîdem
Mü'minin kalbindeki nûr-i ferâset gizlidir
Nâzır-ı dergâh-ı Mevlâ halka etmez ilticâ
Nedendir halk-ı âlemde bu eşrârdan şikâyet yok
Ne devletdir bazâr-ı aşk kurulmuş
Neler vardır eğer görsen huzûr-ı beyt-i Mevlâ'de
Nevâ-yı nây-ı 'aşkı dinleyen diller gûş-i cândan
Nûr-i ferâset ile eyle nazar dâimâ
Nûr-i irfân ile bu elvânı seyr eyleyen
Ol görür ki mâverâyı çeşm-i irfân andadır
Olup şems ü kamer hayrânın ey dost
Öyle bir dildâre bende ol ki olsun yâr-i gâr
Öyle bir dildâre dil ver eyleye dilşâd seni
Öyle bir yâre yetiş yârin ola yâr sana
Öyle bir yâr ile yârân olagör bâkî sana
Pek güvenme dâr-ı dünyâya seni kabre güder
Pîr oldun ey dede  merhamet buyur
Rahmet güneşi doğmuş mâh-ı Ramazân'dır bu
Rahmet-i Rahmân'ı dilerler ammâ emr-i Hakk'a karşı ısyâne bir bak
Ramazân'da açar güller bu dînin gül gülistânı
Ramazân'dır bi-emrillah bu dînin gül gülistânı 
Ramazân'dır bugün cânâ mü'minler şâdumân oldu
Ramazân'dır yine güller açar diller gülistânı
Revnak-ı gülistân demi bülbüllere kalmaz
Rü'yet-i eşyâ-ı âlem ilm-i hikmetdir bize
Sadâ-yı nây-ı vahdet dâimâ eyler beyânâtı
Safâ geldin eyâ şehr-i şefâ'at
Sahîler cûd ile makbûl olurlar
Sahîler okurlar dâim Kur`ân'ı
Sahrâ-yı sevdâya düşen nevreste
Seâdet-mend olan dildârına dil-bend olur elbet
Seâdet-mend olup cânâ gözet dergâh-ı Mevlâ'yı
Selâmün aleyküm ihvân-ı îmân
Sen Mevlâ'yı sevende Mevlâ seni sevmez mi (1)
Sen Mevlâ'yı sevende Mevlâ seni sevmez mi (2)
Seyr-i dildârını ârif dilde âhe söylemez
Sırr-ı tevhîd neşreder bir mihr-i irfân dildedir
Su gibi a'mâr-ı âdem dembedem çağlar gider
Su gibi yerlere yüzler kim sürer insan olur

Sultân-ı rusül âleme rahmet seni Mevlâ
Şân u şerâfâtı kadîm Ahmed Muhammed Mustafâ
Şefâ'at tahtına sultân olan yevm-i kıyâmetde
Şehr-i rahmet geldi ey dil merhamet ummân olur
Şem'a-i nûr-ı Ahmed'e Cibriller pervâne döner
Şeref ü şevket-i İslâm iledir emn ü emân
Şevk u tarab eder eflâk şerâb-ı "eynemâ"dandır
Şifâhâne-i hikmetden erişe derdlere dermân
Şürûh-i metn-i kalbi 'ârif-i Mevlâ olandan sor
Tâk-i ebrû-yi kemânın dileberâ mihrâbımız
Tarîk-i müstakîmi tâbi-i Kur'ân olandan sor
Tasavvuf sâf-ı dilden Hazret-i Allah'a dönmekdir
Tevhîd Destânı
Tevhîdde yoldaşım dînde kardaşım
Tevhîde buyurun bugün
Ummân-ı kerem rahmet-i Rahmân Ramazân'dır
Ummân-ı kerem sarf olıcak halk-ı cihâne
Ummân-ı merhamet mâh-ı Ramazân
Yâ Rab beni kâkül-i gülbâre bağışla
Yâ Rab bu kadar eyledik ısyân sana ammâ
Yâ Rab dilerim Hazret-i Muhtâr'e bağışla
Yâ Rab kerem et derdimi dermâna yetişdir
Yâ Rab ne şerefdir bize devlet-i îmân
Yâ Rab nideyim zâr u zebûn abd-i zelîlim
Yerlerde göklerde her ne ki vârın
Yine cân gözleri cânâ eder seyrân o cânânı
Yûsuf seni ol Rabbü'l-enâm şâd ede her dem
Yürü ey nâme-i muhabbet-âver
Zâir olun kabristânı
Zâr u giryân olan ehl-i îmâne

HÜSEYİN VASSAF EFENDİ
Ricâlullah sultânı Cenâb-ı Şeyh-i Ekber'dir

OSMAN KEMÂLÎ EFENDİ
Açıkdır bâb-ı rahmet sarf-ı himmet eyle er ol er
Âh eyle gönül âh ki hûbân ele girmez
Akl u izânla bilinmez sırr-ı mâ evhâ-yı kalb
Anâsır kisvesinden seyr kıldım sırr-ı "Tâ-Hâ"ya
Aşk ehline âlemlerin esrârı ayândır
Bezm-i uşşâka duhûle aşk ile sûzân gerek
Bu varlık senindir ey ulu Sübhân
Bu vücûd iklîmine bir cân gelir bir cân gider
Cân u ten varlık bekâsız bir vedâatdir sana
Cihânda 'âkil ol merd ol kerîm ol
Ey gönül ağla gönülde hükmeden sultânı bul
Gâfil olma ey gönül her derde dermân sendedir
Gönül ne dalmışsın şu bahr-ı gama
Hamdolsun Allah'a yaratmış insân
Hayvan gibi yatma gözün aç uyan
İlmim amelim tâatim ezkâr-ı Alî’dir
Kasr-ı dil tahtında senden gayrı sultân istemem
Kendi hüsnün seyr kılmak istedi sultân-ı aşk
Kesret-i esmâ sıfâtdan zâtın ilândır garaz
Kıldı insâniyyeti insânlığı âbâd dîn
Kıl lisânını pâk her dem- zât-ı zikrullah ile
Mâcerâlar mâcerâsı bir muammâdır ölüm
Neler çekmekdeyim derdinle sensiz yâ Resûlallah
Sabâdan dün gece ol gül ruhün hâlin suâl itdim
Sanma her sûret-i insânda olan insândır
Seni muhtâc eden eşyâyaya sensin Hakk değil muhtâc
Sevme dünyâda güzel ger olsa da Yûsuf-cemâl
Sudûr-ı bâ'is-i kevn ü mekânsın yâ Resûllalah
Yâ Rab bu sitemhânede kurtar beni benden
Yoklukla dolu olan varlıkdan feryâd
Zâhidâ Hakk'ı ararsan Hakk'a burhândır gönül
ABDÜLAZÎZ MECDİ TOLUN
Bildim bileli masdar-ı Feyyâz-ı bekâyı
Bilüp sırr-ı hüveydâyı cilâ ve nûr-i îmâna
Coşup deryâ-yı vahdet mevceler gevher-feşân olmuş
Dururken mucizen meydanda Kur`ân yâ Resûlallah
Envâr-ı maârifle tezeyyün eden âdem
Fâzıl-ı devrân Cenâb-ı Sâib-i şöhret-şiâr
Her ne söylense yazılsa bin makâle bin kitâb
Sebîl-i marifetde bir mukaddes rehnümâdır bu
Sernüvişt-i ezelî âkili hayrân eyler
AHMED REMZİ DEDE
Geçdi fırsat geldi hayfâ vakt-i hicrân elveldâ
Gönül Mecnûn değilsin hüsn-i Leylâ'yı beğenmezsin
Gördüm dolaşır nâz ile hûbân arasında
Hâmûş ise de bülbül-i nâlân unutulmaz
Müjde mü'minler size ihsân-ı Rahmân'dır gelen
Mü'minlerin bayramıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Sen o nûr-i dîde-i Şemsü'd-duhâsın Yâ Hüseyn
Tarîk-i aşka gir ehl-i Hudâ ol

NÛREDDÎN el-MEVLEVÎ

Âşıkım sahbâ-yı aşkın zevkine dildâdeyim
Derûnum râzını zannetme dildâre dehân söyler
Kayd-ı esmâdan te'allukdan geçüp 'irfânı bul
Kıssa-i giysû-yi bârı şerh ü takrîr eyledim
Rahîk-i aşk ile sermest olup peymâneden geçdim
Sırr-ı tevhîdi ıyân eyler bütün âyâtımız
TÂHİRÜ'L MEVLEVÎ
Bürüyüp dîde-i im'ânımı gaflet remedi
Ehl-i velâ ezelden kâil olup belâya
Ey serîr-i ibtilâya şâh-ı bî-efser Hüseyn
Mest etti beni nûr-i tecellâ-yı Muhammed
Müncezib zerrât-ı şems-i Hazret-i Peygamberiz
HAZMÎ EFENDİ
Âsitân-ı devletindir ka'be-i ulyâ bana
Âşık-ı vech-i Hudâ'yız hubb-i Yezdân bizdedir
Bu âlem buldu nûrunla bidâyet yâ Resûlallah
Fuâdı kâinâtın belde-i mu'ciz-nüvâdır bu
Gelin ey ehl-i velâ cûş edelim çağlayalım
Gönül şem'-i ruh-i yâre yamar pervânedir şimdi
Hakîkat câmesin sanma cihânda her beden giydi
Her göz ile bu âlemi idrâk edemezsin
Serâser kâinâtın cânı sensin yâ Resûlallah

OSMAN HÂDÎ YÜCEBİLGİÇ
Şâfi'-i rûz-i cezâ eşref-i sermed geldi
Taş atanlara da yok intikâmın

OSMAN HULÛSÎ EFENDİ
Âlemi sen kendinin kulu kölesi sanma
Kur`ân edüp tilâvet Tâhâ'yı öldürürler

ÂRİF HİKMET GÖKOĞLU

Başdan başa bir kitle ateş sanki şu dünyâ
Bin bir günahım var benim estağfirullahe'l-azîm
Bir dil ki olur mazhar-ı envâr-ı ilâhî
Bir güle dil bağlayan bin hâre düşmüş mübtelâ
Biz bülbülân-ı Ahmediz efgânımız bitmez bizim
Bu âlem bir misâfirhânedir tûl-i emelden geç
Bu enâniyyet ki dünyâ ehlinin zünnârıdır
Bugün gönlüm perîşân dîde giryân rûhum âvâre
Devr eden devrân içinde başka hâl olmuş bugün
Dilâ vahdet libâsın giymeğe ehliyyet isterler
Dilersen duymayı cânda hakîkat neşesin cânâ
El-meded cürmümle bîmârım yetiş yâ Rabbenâ
Ey bülbül-i gülzâr-ı ezel dâneye düşme
Ey cemâl-i Hakk'a tâlib eyle i'râz-ı sivâ
Ey dâris-i dershâne-i üstâd-ı kifâyet
Ey gâfil uyan defter-i a'mâline bir bak
Ey gönül hiç sâkin olmak bilmedin önden sona
Ey lâf ile meşgûl olan insân
Ey tâlib-i irfân olan aldanma sivâya
Firâkın âteşinden mahz-ı nârım yâ Resûlallah
Hakîkat bahrine gavvâs olanlar
Hakîkat neş'esin zevk eyleyen dünyâya meyletmez
İlâhî bir alîlim hadde gelmez cürm ü isyânım
Mehabbetden suâl etmek dilersen şâneler söyler
Melâmet mülkünün sultânıyız biz
Olmak istersen cihân bâğında ey cân kâmyâb
Suâl edilmez olduğundan asl-ı sırr-ı kader
Tecellîgâh-ı küll-i zât-ı Hakk'dır hazret-i insân
Yâ ilâhî cürm ü ısyânımla yüz tutdum sana
Yâ ilâhî pek günehkârım yüzüm tuttum sana
Yâ Resûlallah inâyet kıl perîşânım bugün

ALİ ULVİ KURUCU
Bambaşka ufuklar açıyor rûhlara Kur`ân
Derdmendim yâ Resûlallah devâ ol derdime
Habîb-i Kibriyâ bâb-ı recâsın Yâ Resûlallah
Rûhum sana âşık sana hayrândır Efendim
Yâ Resûlallah aceb kimdir bize senden yakîn

HAYRULLAH TÂCEDDİN EFENDİ
Benim olsa umûm âlem benim gönlümde sensin sen
Cemâlin hüsnüne cânlar fedâdır yâ Resûlallah
Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ
Şer'-i pâk-i Ahmedî'de bir diyânetdir edeb
Vak'a-i Şâh-ı Şehîd-i Kerbelâ'yı gûş edüp

ABDURRAHMAN SÂMÎ SARUHÂNÎ
Âb-ı sâfî ol seni bâlâ eder ebr-i füyûz
Aç gözün bak mülk-i câna anda cânân görünür
Açup dü dîde-i cânı o mihr-i bî-bahâyı bul
Âdem isen "alleme'l-esmâ" içinde kânı bul
Âdem ma'nâ dünyâ içinde a'zam ismdir esmâ içinde
Âdem olan dâd-ı Hudâ feyz-i kerâmet
Aks-i mihrin nûru dil âyînesinde nâr olur
Aldatmasın sûret seni sîretde dânâ olagör
Aldı âgûşuna hurşîd-i mehâsin-ârâ
Âlem-i halk ile Hakk mecmu'a-i kübrâ vücûd
Anla ey cân ne için geldiğini kesrete sen
Âşıkın seyrânıdır firdevs ile tamûda Hû
Âşık isen hakîkat sen tal'at-i vahîde
Âşıkları bîgâneler âsûde sanırlar
Âşık oldum tâ ezel bir Yûsuf-i Ken'ân'a ben
Aşk ehli isen durma dermân yoludur bu yol
Aşk hâletiyle dâimâ mestâneyim hayrâneyim
Aşkın ateşiyle dolmuşum dostlar
Aşkını terkeylemez kalbim perîşân olsa da
Aşkınla mühimm dîvâneleriz
Aşk şarâbı ebedî âşıkı mahmûr eyler
Ayândır cevher-i zât istikâmetle ayârından
Bâb-ı lutfunda gedâyım yâ Resûlallah meded
Bâğ-ı vahdet sünbülistânında bâğbân olmuşuz
Bâtıl demem eşyâyı ızhârın da ızmârın da hak
Bende oldum tâ ezelî bende buldum Sübhân'ımı
Beni meczûb-i dâm-ı hubb-i zâtın eyle yâ Rabbi
Bırakdın âşıkı hicrân nihân oldun ayân iken
Bidâyet nokta-i nûr-i Muhammed mebde'-i ûlâ
Bilmez 'aref sırrın gönül cân mülküne cânân arar
Bî-misâl Allah eder ihsân ihsân üstüne
Bir gönülde olmasa envâr-ı 'aşk-ı Kibriyâ
Bir nigâh-ı merhamet kıl yâdigâr olsun bana
Biz vahdetin mihmânıyız enfüsdedir âfâkımız
Bu aşk bir hâkim-i cândır ne derd-i bî-devâdır bu
Bulmaksa kemâl ilm ile tahsîl-i kemâl et
Bulunmaz vuslat-ı Mevlâ bulanı bulmadan yâhû
Cânlar yanar cânın atar pervânedir Mevlâm sana
Cân u dili hayrân eden nûr-i cemâlindir senin
Cemâl-i Hazret'in şems-i duhâdır yâ Resûlallah
Cemâlin cümleden ecmel şefâ'at yâ Resûlallah
Cemâl-i vahdet-i zâtın senin bî-intihâ deryâ
Cemâl-i zâtını her zerreler i'lân eder Allah
Cemâlullah ile mestân olanda ihtiyâr olmaz
Cemî'-i enbiyânın serverisin yâ Resûlallah
Cihâna gelmeden maksud özünü âdem etmekdir
Cilvegâh-ı Tûr-ı Hakk'ı bulmak istersen eğer
Cismimle her ısyânıma estağfirullahe'l-azim
Cümle cânân içre cânân bir bana
Çeşme-i iksîr-i aşk-ı Kibriyâ'dır râbıta
Çeşm-i cân-ı âşıka nûr-i cilâsın yâ Huseyn
Çeşmin gibi bahtım dahî hep kâre ne çâre
Çün ki mâliksin bu akl-ı cevhere hâdim etme aklı nefs-i ekdere
Çü tevhîdim zuhûr etdi saâdet eyledim îrâs
Darbe-i zikr ile müstağrak olup mevtâlarız
Derdine dermân isteyen gelsin
Derdinde dermânı bulan Lokmân'ı arzular mı hiç
Dervîşlerin amelleri şerî'at-ı Rahmân olur
Devâm et zikr-i Mevlâ'ya hayât-ı câvidânlıkdır
Dîdârını seyreyleyen göz mâsivâ görmez olur
Dîdemiz giryân sînemiz sûzân
Dilersen bahr-i zâtı seyr içün manevî zevrâk
Dilersen bulmağa bâb-ı rızâda sermedî pür feyz
Dilersen zât-ı Hakk'ı çek elin dünyâ vü ukbâdan
Dilersen zât-ı Hakk'ı kıl taleb âdemden ey tâlib
Dinle ey zâhirperest zarfdan murâd mazrûf imiş
Dostlar oldum dîvâne ben âşıkım Sübhân'e Mevlâ'ye
Dü cihânın mülkünü tamir için mürşidiz
Dünyâ ile ukbâyı hiç yere sayan yok mu
Dünyâya dalma encâmı hasret
Eğer cânân ise kasdın ser ü cândan ümîdin kes
Ehl-i derd-i nâtüvâna var mı sıhhatden lezîz
Elâ ey mefhar-i âlem sana kevn ü mekân âşık
Elif Allah'a derim âmentü billah dâimâ
Erdikçe vasl-ı zâta her cânibim yüz oldu
Erişir vuslata dil zikr ile tenvîr olsa
Etdi beni aşkın bugün mestâneler mestânesi
Evvel ezel Vâfî Hudâ etmekde eltâfı Hudâ
Ey âşık-ı Hakk Allah de âh et
Ey Azîz ü Nâsır Allah ey Hakîm ü Kâdir Allah
Ey bütün âlemlere sultân Muhammed Mustafâ
Ey cemâl-i bî-misâl mihrâbına nûr-i mübîn
Ey gönül bezm-i ezel va'dini gel eyle vefâ
Ey Hakk'ın 'âşık kulu tevhîde gel tevhîde
Ey kamer tâ-be-seher aşk ile bîdârsın niçin
Ey merd-i meydân-ı hakîkat ver haber ankâ nedir
Ey nûr-i hüviyyet bize sultânım efendim
Ey pâdişeh-i milk-i ebed nûr-i mukaddem
Ey şeh-i mülk-i nübüvvetde habîb-i ezelî
Ey vuslata tâlib olan şartın akdemidir mürşid
Ezel Mahbûb-i Sübhânî Muhammed'dir Muhammed'dir
Ferd-i yektâdır celle celâluh
Feyz-i kuds-i zât-ı Hakk'a tâlib ol insân isen
Gam-ı dilsûz-i aşkdan puhtegânız zârımız yokdur
Garaz Hakk yolunda rızâdır rızâ
Garîk-i aşk-ı Hakk bilmez dalâletden malâletden
Gelin âşıklar devrân edelim
Gezme beyhûde sivâda eyle Sübhân'ı taleb
Gir tarîk-i aşk-ı Hakk'a evvelâ ol tâibûn
Görenler âfet-i hüsnün derûnundan figân ister
Gül-i bostân-ı ledünden al elif bâ tâ vü sâ
Hakâik-i turuk-ı aliyye hakkında bir nutk-i şerîfi
Hakîkat mazhar-ı envâr-ı kudretdir Cenâb-ı Gavs
Hâk-i pâye arz-ı hâl etmek ne hâcet yâ Resûl
Hakk'dan seni dûr eyleyen cümle hicâbındır nefs
Hakk vahdetine eşyâ burhâna gelirler hep
Hakk yoluna giren kullar makbûlü
Halkdan çekdim özümü Hakk'ın aşkından yâ hû
Halvetîyem kesretim vahdet ile pinhân olur
Hayâl-i mâh-medârınla gönül dâim münevverdir
Hazret-i pîrân yolu Hakk'a gider kâfile
Her dü cihâne bîgâne âşık
Her kim ki diler eyleye tebyîn-i hakîkat
Her nefesde aşk ile giryân olup Allah derim
Her tecellî Zât-ı Hakk'ın zerre yok hâşâ abes
Hudâ'yı zikreder her ne vâr kuru ile yâş
Huzûru bulmadan sôfî eylersin tâati heyhât
Hüsn-i sır mehpâresi cânımdan etmez iftirâk
Iskât edemez kâmili halk mertebesinden
İhâta etdi kevni mu'cizâtın yâ Resûlallah
İster isen ref'-i nikâb varlık ile olmaz nasîb
İster isen vasl-ı Hudâ gel mürşide gel mürşide
İşitdim nefha-i sûru dirildi cümle-i mevtâ
Kâinâta hep velîni'metdir Âl-i Mustafâ
Kalbi cilâ et âyine olsun
Kasdın ise Hakk nûru ola kalbe isâle
Kevser verilir Hakk'dan içdin mi şarâbı sen
Kim bulur cânâneyi aslında mi'râc etmeden
Kitâb-ı kâinâtdan akseden fermâna ol sâmi'
Kudûmunla bulundu Hakk visâli yâ Resûlallah
Künh-i aşka muktedâdır Hazret-i Mollâ-yı Rûm
Lutfunda kahrında enîsim Allah
Mahrem-i gencîne-i vuslat bilinmek istemez
Ma'nâ-yı besmele ebrûyine mâşâallah
Mâsivâya sarf edüp eyyâmını etme telef
Mazhar-ı cem'-i cemâl Hazret-i bü'l-'alemeyn
Mecnûn olan meftûn olan her gördüğün Leylâ görür
Meftûn olanlar sen mihr-i tâbe minnet eder mi hiç âfitâbe
Mensûb-i huzûr olmağa gerçi amelim yok
Mest-i aşkın reh-i sahrâya düşer döne döne
Meyveli olan ağacı yaprakla dalı gösterir
Mihr-i hüsnün tâlib-i irfâna bir nâtık kitâb
Muhabbet bezmine dil ver perîşân olmak istersen
Muhabbet eyledi Mevlâ biline kenz-i lâ yefnâ
Muhabbetle bakan gözler ne noksan ne kusur görmez
Muharremdir tecellîgâh-ı Mevlâ
Nâil olmaz vuslata ma'nâda olmadıkça aşkına üftâde dil
Nâr-ı kübrâdır hakîkat âşıka ihrâk-ı aşk
Nefsin idrâk etmeyen irfânı bilmez kandedir
Nesl-i nebevî Seyyid Ahmed-i Bedevî'dir
Ne şândır Allah Allah âşikâr olan cemâlinde
Neye etsem nazar şâhım gönül hep sendedir sende
Nûr-i vahdet şemsini sîretde a'mâ görmedi
Nûr-i tevhîd ile pâk et kalbini eyle debbağ
Ol Müsteân Rabbi'r-Rahîm Allah Mu'în Allah Kerîm
On sekiz bin âlemi izhâr eden Rabb-i Celîl
Peyrevin olmaya gaflet-güzer-i eyyâmın
Pür kâr bismillâhirrahmânirrahîm
Riyâz-ı vahdeti- îmâ eder bir gül müdür âlem
Rütbe-i süflâyı geç kurbiyyet-i a'lâya gel
Sâliki idlal eder mürşidi noksân olsa
Sana hep bendedir cümle halâyık yâ Resûlallah
Sanma gelen bu âleme insân gelir insân gider
Sayd u bend oldu meğer bir şâh-ı hûbâne gönül
Senin aşkınla ey mâhım gönül hep ağlamak ister
Senin nûrunla fetholdu bidâyet yâ Resûlallah
Seninle buldu âlemler kıyâmı yâ Resûlallah
Seyyidü'l-kevneyn Muhammed âlemin sultânına
Sivâya meyl ü rağbetden kulûb-i asfiyâ mahfûz
Subha-i hubb-i sivâdan bulmak istersen halâs
Sûretâ sugrâ vücûdun cümle ekvân sendedir
Şem'-i cemâlin nûruna pervâne geldim tâ ezel
Şems-i nûr-i ezel imkânla mümted görünür
Şems-i zâta tâ ezelden âşinâdır gönlümüz
Şems-i zât imkâna salmış nûr-i esmâdan hutût
Şuhûdun kul hüvallah âyetidir yâ Resûlallah
Tâ ezel bir lâ-misâl şâne te'abbüd etmişem
Tâ ezelden rûh-i kudse nûr-i Subhân'dır edeb
Tâ ezel ma'şûk edindim Hazret-i Allah'ı ben
Tâlibâ gezme sivâda nokta-i irşâda gel
Tâlibâ vuslat dilersen âleme bîgâne ol
Tarîk-i aşk-ı Hakk bânî benim pîrim Hüsâmeddîn
Tavrımız etvâr-ı Hakk'dır sırrımız îkân-ı Hû
Tecellî etse sâlikde semâ-yı fıtrat-ı tevhîd
Tecellîgâh-ı lâhûtî mutâf-ı âşıkandır bu
Tecellî sırrına âgâh eder envâr-ı mahviyyet
Tecelliyyâta dilde nûr-i tevhîdden cilâ ister
Temevvüc etdi zâhir oldu imkân-ı vahdetin nûru
Terk-i âmâl eyleyen 'âlî olur kâkül gibi
Üftâde dilim şikâr oldu
Üftâdegân-ı aşka bir ân olur mu râhat
Vahdet gül-i gülzârının dîvânesi mecnûnuyam
Vâris-i Sıddîk-i hâss Hazret-i Şâh-ı Nakşibend
Vech-i Hakk'ı hep mezâhirde temâşâ kılmışız
Vech-i pâkin dilde etdim beyt-i Rahmân ittihaz
Velâyet imâmı Ali'dir Ali
Vîrâne gönül ancak hüsnünle olur ta'mîr
Yâ delîle'l-halki bi'l-hakki'l-mübîn
Yanar âteşlere hisseylemez pervâne-i aşkın
Yâ Rab beni vahdet-i kübrâya erişdir
Yâ Resûlallah zuhûrunla zuhûr-i kâinât
Yazılmış âyet-i hüsnünden nûr ile elif-lâm-mîm
Zât-ı Hakk'dan feyz-i zâtî-yi Hudâ'dır râbıta
Zâtına fânî olup er sırr-ı beytullah budur
Zevk-i aşk meczûbu buldu âlem içre âlemi
Zikr-i Hakk vâsıtadır âlem-i bâlâya sana
Zikr ile âyine-veş her kim ki oldu sîne-saf

İBRÂHİM FAHREDDİN ŞEVKÎ
Efendi Hazretlerinin bütün nutk-i şerîflerine hem aşağıdaki bağlantılardan hem de şu sayfadan erişebilirsiniz.
Açıldı bu gece cennet kapısı şehrullaha girdik elhamdülillah
Açıldı bu gece ebvâb-ı rahmet mü'mine Mevlâ'dan selâmlar geldi
Affet ısyânım benim hâlim yamân Allahım
Ahmed Mahmûd Muhammed oldu âleme rahmet
Akilim diyen kişi tevhîde gel tevhîde
Aklım var diye söyler tabîbler Lokman Hekim gibi bilgin olsa ne fayda

Alâmet-i îmândır rûha kuvvet kalbe nûr
Allah'ı bil bu dünyâda yaşarken

Allah olsun sözümüz
Arşda gökde her yerde dermân olur her derde
Âşıkım cemâline yâ Muhammed Mustafâ
Âşıkın âh u enîni yâre değil ağyâredir
Âşık olmuşam ben güle
Âşık zikret Mevlâ'yı kân ağlayu ağlayu
Aşk ile döndü yine çerh-i zamân şevk ile geldi mübârek Ramazân
Aşk u niyâz eyleyerek huzûrda elinden bir bâde içsem Mevlânâ
Aşk yoludur Hakk dost bizim yolumuz
Aşk yoluna girelim yâ Hû yâ Hakk diyerek
Aşk yolunda cân u başı fedâ eden gelsin beri
Aşkınla yandım elhamdülillah hep seni andım elhamdülillah
Bâb-ı lutfun uşşâkına küşâde vuslatın se'âdet yâ Resûlallah
Benim şeyhim Fahri'dir
Bî-kes ü bî-vâyeyim kimse bana yâr değil
Bilsin övünsün ihvân ne güzeldir cennetler
Bir bakışda etdi teshîr çaldı aklım dîvâneyim
Bir dilbere meftûn oldum gönlüm onun dîvânesi
Bir güzele gönül verdim vereli
Bir göz Hakk'ı görmezse ona sakın yâr deme
Biz Cerrâhî cânlarıyız cân veririz Hayder'e
Bizlere nasîb etti şükür elhamdülillah
Bu dünyâya gelen kişi ölenleri görmez misin
Bu dünyâya mağrûr olan uyan gel hâb-ı gafletden
Bu gece yâri gördüm şükür elhamdülillah
Bu gönül aşkınla bî-kârâr oldu
Bu İslâm diyârı bu cennet vatan kimlerin mîrâsı ne bilsin câhil
Bülbül-veş figân eyler âşık vakt-i seherde
Bütün nâs bilsin duysun
Cân olur cân içre cânânı olan
Cem olsun dervîşleri gelsin devrân edelim
Cerrâhî'ye gel hemân bulam dersen ger râhı
Dâim Hakk'ı zikredelim
Derdliler dermânı âşıklar burhânı velîler sultânı Nûreddîn Cerrâhî
Derdliyim yâ Resûlallah derde dermân sendedir
Derd ü gamdan âzâd et benim güzel Allahım
Defter-i a'mâlin Hakk'a sunulur berâtın verilir Berât Gecesi
Devrân içre devrânım şükür elhamdülillah
Devrân olur derde dermân
Düşdüm aşkın seline vardım Bağdâd iline
Düşdüm garîb gurbete el-meded meded meded
Eğer îmân olmaz ise yoldaşın
Ehl-i aşkın bî-kes ü bî-nevâsı
Ehl-i îmân teşrîfiyle müftehir şehrullaha girdik elhamdülillah
Ehl ü 'ıyâlden mesûlsün şer'an
El açanlar mahrûm kalmaz kerem eyle Kerîm Allah
Enbiyânın serveri sensin yâ Resûlallah
Ey dervîşler hey yoldaşlar gelin illallah diyelim
Ey dünyâya aldanıp mağrûr-i kemâl olan
Ey kardeş ne duruyorsun tedârik görsen
Ey Hakk'a tâlib olan tevhîde gel tevhîde
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana
Ezelde aşk ile yandım kül oldum
Gece gündüz diyelim lâ ilâhe illallah
Gece gündüz zikrimiz lâ ilâhe illallah
Geçeriz dünyâda cân u cânândan Kerbelâ'da akan kândan geçmeyiz
Geçti ömrüm bilmedim Hakk rızâsın almadım
Gel arınsın özümüz
Gel ey kardeş ömrünü havâya verme
Gelin meydâne girin devrâne
Göründü bak yine Ka`be yolları
Gözlerim hep seni arıyor anne
Güller sünbüller öten bülbüller yanık gönüller Mevlâ'yı özler
Güzeller elinden çekdiğim nedir
Hakîkati bulursan bak kemâlin görürsün
Hakk emrini ettik edâ nefsimizi kıldık fedâ
Hakk tevfîk eyleyip kıldı inâyet
Hakk'a ısyân eyleyen tövbeye gel tövbeye
Hakk yoluna girelim gelin tevhîd edelim
Hakk'ın metîn kal'ası nûr burcunun bâlâsı
Her kim Hakk'ın rızâsını ararsa
Her sabah erken uyanıver sen
Hiç Allah'dan korkmadan yetîm malı yiyenler
İbret al azîzim gel bu devrândan
İbretle bak şu âleme kime kaldı fânî dünyâ
İkrâr-ı Hakk ile elest bezminde belî deyip secde edenlerdenim
Kâfile kalkacak günler yaklaşdı uyan ey gözlerim hâb-ı gafletden
Kalbi arıtıp yuyan şeytanı oradan kovan Hakk katına ileten Mevlâ zikridir zikri
Kime gidip devâ soram gönül eğlenmez eğlenmez
Kutb-i âlem gavs-i Sübhân Hazret-i Cerrâhî'dir
Kün emriyle yaratan bir Allah'dır bir Allah
"Küntü kenz"in cevherisin yâ Muhammed Mustafâ
Lâleler güller fulya sünbüller öten bülbüller Hakk'ı zikreyler
Lutfeyledin ibtidâ nârımız nûr eyledin
Lutf u himmet niyâz eyler sâilim Yâ Hazret-i Nûreddîn-i Cerrâhî
Lutfuna mazhar olan cennetine girmez mi?
Mağrûr olma hüsn ü âna rüzgâr gibi gelir geçer
Mahvolur insan aşkın elinde
Meded Yâ Gavsü'l-A'zam Pîr Sultân Abdülkâdir
Medîne'nin yolları yeğdir havza içinde
Merci'-i hakîkî sensin ilâhî kulunu nâmerde muhtâc eyleme
Mevlâ da'vet eder mü'min kulunu
Meydân benimdir aşkın dînimdir
Mü'minim diyen insan hiç namazdan kaçar mı?
Müştâk-ı cemâlinem Muhammedü'l-Arabî
Nâçiz bir ümmetinim inâyet yâ Resûlallah
Nasîbin ağlamakdır ağla gözlerim ağla
Nazargâh-ı ümmetde gencine-i vefâsın
Ne dervîş ne de pîrim
Nefha-i sûr olunca kula denir kıyâm et
Ne handan ne hancıdan ibret almaz gözlerim
Ne müşkildir söz anlatmak senin gibi gâfile
Olam dersen sen ümmet sallû 'alâ Muhammed
Olmasaydın olmazdı dü-cihân yâ Resûlallah
On bir ayın sultânı yine şevk ile geldi
Ömrün bitirmiş vîrânemiyim aklın yitirmiş dîvânemiyim
Rabbimiz ihsân eder bi hikmeti bismillah
Rabbine secde eden nâil-i gufrân olur
Rahmet deryâna daldır
Rebî'ulevveldir velâdet mâhı
Sâlik zikret Rahmân'ı râzı eyle Sübhân'ı
Sanma gayrı râh olur Hakk yolu ferâh olur
Semâlar yarılıp açılıverir
Sıdk u ihlâs hasletinden mahrûm görüp dünyâyı
Soyunup bu vücûd libâsım gayrı
Sûre-i Kadir'de Hakk celle a'lâ kadrini bildirdi Kadir Gecesi
Şeyh Nûreddîn pîrimiz dü-cihân destgîrimiz
Şehr-i Rebî'ulevveldir ayların en yücesi
Şerâb-ı aşkını nûş ettir yâ Rab içelim im'ânla bayrâm edelim
Tâlib-i Feyz-i Hudâ'yız Halvetî Cerrâhî'yiz
Tesbîh elimde hû demek ister
Tevhîd eyle her yerde dermân erer her derde
Tövbe mîsâk ve bî'atdır tarîkin bidâyeti
Uyan artık gafletden
Uyan seherde dermândır derde dinle her yerde Allah denilir
Varsam Hicaz illerine düşsem Ka`be yollarına
Vech-i mübârekine hasretim çokdan beri
Yâ ilâhî sana açtım elimi
Yandım kül oldum düşeli aşka
Yüz bin çiçek yaratır gül kalır hâr içinde
Zâhid bize hor bakma biz Mevlâ'yı bulmuşuz
FASILLAR

HAMD
Aşkınla yandım elhamdülillah
Bekâdır bâkîdir zâtın senin ey bî-zevâl Allah
Bihâr-ı lutfuna gâyet bulunmaz sana yâ Rab nice bin bin şükürler
Bize rahm eyle âlemler penâhı
Bizi fazlıyla insân eylemişdir gör e lutfunu ol Rabb-i Kerîm'in 
Bizi halk eyledin ketm ü ademden sana binlerce hamd olsun ilâhî
Bizi halk eyledin ketm ü ademden sana hamd ü senâlar şâyân ancak
Bizi insân edüben eyledi ehl-i islâm
Bizim bir cilvesi çok kendi hûb cânânımız var
Bizlere nasîb etdi şükür elhamdülillah
Buyruk senin fermân senin derd ehline dermân senin
Cemâl-i zât-ı a'lâna olupdur kâinât mir`ât
Derûn-i gönülde güneş-veş tevhîd envârı lemeân elhamdülillah
Evveline olmadı hiç ibtidâ
Ey altı günde yedi kat eflâk ile zemîni yaradan Mevlâ
Ey Azîz ü Nâsır Allah ey Hakîm ü Kâdir Allah
Ey Hudâ i'tikâdı sen verdin emrine inkiyâdı sen verdin
Ey Hudâvendâ Gafûr'sun hem Sabûr'sun hem Halîm
Ey Kâdirü Kayyûm Hayyu tüvâna
Ey kâinâtı vâr eden ihsân senin gufrân senin
Ey Kerîm-i lem-yezel ey pâdişâh-ı lâ-yezâl
Ey ki şânı uluvv-i istiğnâ
Ey nimetleri sayılara sığmayan
Ey pâdişâh-ı bî-vezîr ihsân cenâbından senin
Ey pâdişâh-ı şehinşâh-ı dü cihân
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad ey lem yelid ve lem yûled
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad senden sana sığınırım
Fazlına nihâyet mi var Kerîm Allah Rahîm Allah
Fazlınla insân eyledin bin bin şükürler ey Kerîm

Fazlıyla insân eyledi el-hamdü-lillahi'l-Kerîm
Gelin şükreyleyelim derdlere dermân gelsin
Hakk'dan gelen nimetlere elhamdülillahi'l-kerîm
Halk etdi Mevlâ kulların elhamdülillahi'l-Kerîm
Hamdülillah çok şükür kim bizi insân eyledin
Hudâ'nın lutfu var elhamdülillah
İbâdına murâdı etdin ihsân sana bin bin şükürler ey Rabb-i Rahmân
İbâdın dâimâ işi kusûr ü sehv ü zilletdir
Kemâl-i lutfun ey Rahmân bilir mi kadrini insân
Mevlâ kullarına etdi inâyet el-hamdü lillah eş-şükrü lillah
Pâdişâhım sen bizi vâr eyledin hikmet budur
Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedir
Sensin Evvel sensin Âhir varlık senin buyruk senin
Teâlallah Yâ Hannân ki zâtına zevâl olmaz
Teâlâ şânuhû rabbi ey Hudâ
Vücûd iklîmini îcâd eden Dost
Yâ ilâhî senden özge yok Hudâ
Yoğ iken âlemleri vâr eylemek hep senindir pâdişâhım hep senin

TEVHÎD ve MARİFETULLAH

Âb-ı tevhîd ile dilden mâsivâ nakşını yû
Aç gözün dildâra bak ref' oldu vechinden nikâb
Açıldı çün bezm-i elest
Âdem isen "alleme'l-esmâ" içinde kânı bul
Aldatmasın sûret seni sîretde dânâ olagör
Âlemde alem olan lâ ilâhe illallâh
Âlem-i halk ile Hakk mecmu'a-i kübrâ vücûd
Ârif isen ver haber kim ma'nâ-yı mutlak nedir
Ârif ol âyine-i insâna bak
Âşıkın seyrânıdır firdevs ile tamûda Hû
Âşıkların eğlencesi ism-i zâtın yâ Rabbenâ
Âşıklar sâdıklar işitmiş olun Hakk'dan geldim yine Hakk'a giderim
Ayağı tozunu sürme çekelden gözüme cânım
Âyîne olmsaydı kahr u celâl zâhir olmazdı nûr-i lutf u cemâl
Bağ-ı dilde menzil almış aşk-ı Hakk
Bâğ-ı vahdet sünbülistânında bâğbân olmuşuz
Bâtıl demem eşyâyı ızhârın da ızmârın da hak
Ben bende buldum çün Hakk'ı
Ben bilmez idim gizli ayân hep sen imişsin
Bezm-i hestîde kurulmuş zıll-i hikmet perdesi
Bezm-i vahdetden cüdâ bir nây bir ben bir gönül
Bilirem bende sensin Allahım
Bir vücûddur cümle eşyâ ayn-ı eşyâdır Hudâ
Bu âlem-i kesretde olan nakş-ı tecellî
Bu âlem kim görürsün bir tecellîgâhdır cânâ
Bu tevhîde düşen anlar gönül tahtında sultânı
Bu tevhîd zikrini keşfet bugün nûr-i ilâhîden
Bu varlık senindir ey ulu Sübhân
Bülbül ki âşiyân-ı kadîmi koyup gelir
Cân olur şehr-i vücûda tâlib-i cânân olan
Cân u dili hayrân eden nûr-i cemâlindir senin
Cemâl-i vahdet-i zâtın senin bî-intihâ deryâ
Cemâl-i zâtını her zerreler i'lân eder Allah
Cümle-i eşyâda Hû cümle-i esmâda Hû
Çarh-ı felek yoğ idi cânlarımız var iken
Çün ki bildin cümle şeyde Hakk müessir gayrı yok
Dilersen bahr-i zâtı seyr içün manevî zevrâk
Dilersen zât-ı Hakk'ı çek elin dünyâ vü ukbâdan
Dinle ey zâhirperest zarfdan murâd mazrûf imiş
Diyâr-ı dâr-ı dünyâda Hudâyâ bâkî dârım yok
Dost bakalı yüzüme ben şehi görüp geldim
Dostlar bilin şimden gerû nâm u nişân olmaz bana
Eğer esfel eğerçi a'lâdır mazhar-ı zât-ı Mevlâ'dır
Eyâ sen sanma ki senden bu güftârı dehân söyler
Ey bî-misâl-i vâhid hüsnün misâl içinde
Ey bu cümle kâinâtın aslını bir cân eden
Ey dil bu yeter iki cihânda sana iz'ân
Ey dün ü gün Hakk isteyen bilmez misin Hakk kandadır
Ey Hakk'a tâlib olan tevhîde gel tevhîde
Ey merd-i meydân-ı hakîkat ver haber ankâ nedir
Ey sözlerin aslın bilen gel de bu söz kanden gelir
Ezelden aşk oduna yâne geldim
Firkat cehennemden eşed
Gece gündüz zikrimiz lâ ilâhe illallah
Gehî cûş eyleyüp deryâ-yı bî-pâyân olur gönlüm
Gönül gitdi elimden ele gelesi değil
Gördüm çü Hakk'ın vechini ayne'l-yakîn yâ hû direm
Gül-i bostân-ı ledünden al elif bâ tâ vü sâ
Hak budur ki vâcib-i bizzât olupdur mümkinât
Hakk bir gönül verdi bana hâ demeden hayrân olur
Hakk vahdetine eşyâ burhâna gelirler hep
Hakk'dan özge nesne yokdur
Hakk'ı bilmekdir azîzim halk-ı eşyâdan garaz
Halk edüp Hallâk-ı Âdil görünür halkdan sana
Halk eyledin ey Hudâ bu ibretgâhı
Halk içinde bir âyineyem herkes bakar bir ân görür
Her tecellî Zât-ı Hakk'ın zerre yok hâşâ abes
Hevâ-yı mâsivâyı ey dil-i dîvâne teb'îd et
İlim bahr u vücûd asdâf anın dürdânesiyem ben
İlim ilim bilmekdir ilim kendin bilmekdir
İns ü cinn cümle yaradılmadan
İster isen bulasın cânânı sen
İster isen ref'-i nikâb varlık ile olmaz nasîb
Kalbini pâk etmeyen görmez cemâl-i vahdeti
Kandedir cehl ile zulmet nefs-i sü'bânındadır
Kendi hüsnün seyr kılmak istedi sultân-ı aşk
Kıldan ince kılıçdan keskin ol şâhın yolu
Kıl nazar çeşm-i hakîkat-bîn ile ey ehl-i hâl
Kimse kılmaz şerh-i hâl-i marifet
Kişver-i ten içre ol kim cânı bilmez kandedir
Kitâb-ı kâinâtdan akseden fermâna ol sâmi'
Kul hamdine kâdir ola mı ey ulu Mevlâ
Küntü kenzin sırrıdır dünyâ vü ukbâdan garaz
Lâ ilâhe illâ Hû yâ Hû yâ men Hû
Ma'nâ bahrine daldık vücûd sırrını bulduk
"Men aref nefseh" olupdur cümle ilmin efdali
Miftâh-ı bâb-ı Hazret insân-ı kâmil ancak
Mihr-i hüsnün tâlib-i irfâna bir nâtık kitâb
Muhabbet eyledi Mevlâ biline kenz-i lâ yefnâ
Muhît-i bahr-i tevhîdi  bulup ummân-ı bî-sâhil
Nakkâşımız bizi ezel bî-levn ü renk yazıp dürür
Nakş-ı sun'un remzeder hüsnünde rü'yet perdesi
Ne cândır cân içinde cân olan cânânı bilmezler
Ne der gel dinle tevhîdi eğer insân isen insân
Nefy etmeğe ağyârı tevhîd edegör tevhîd
Nûr-i vahdet şemsini sîretde a'mâ görmedi
On sekiz bin âlemi izhâr eden Rabb-i Celîl
Şâh-ı ma'nâ zuhûra çekdi 'alem
Şehâ bu benliği bazâr-ı aşkda senden aldım ben
Şehâ tevhîdin esrârın diyen bilmez bilen dimez
Şems-i zât imkâna salmış nûr-i esmâdan hutût
Tavrımız etvâr-ı Hakk'dır sırrımız îkân-ı Hû
Tecellî şevki dîdârın beni mest eyledi hayrân
Tehî sanman siz beni dost yüzün görüp geldim
Temevvüc etdi zâhir oldu imkân-ı vahdetin nûru
Tevhîd Destânı
Tevhîd ile olur her derde dermân
Tevhid-i zatın bahrına aşk ile dalmayan bilmez
Vâsıl-ı envâr-ı zâtız sırr-ı ev ednâ biziz
Vech-i Hakk'ı hep mezâhirde temâşâ kılmışız
Yâ ilâhî cümle sensin cümle sen
Yakup aşk oduna cânı meşâmın bûy-i tevhîd et
Yâ Rab beni vahdet-i kübrâya erişdir
Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret kâf ü nûn
Yere göğe arşa kürse sığmayan Sultân menem
Zâhidâ terk eyle "lâ"yı menzil-i "illâ"ya gel
Zât-ı Hudâ'ya mazhar olan âdemdir
Zâtına fânî olup er sırr-ı beytullah budur
Zât-ı vâhiddir ehaddan gayrıya yokdur zuhûr
Zihî zâtın nihânî ol nihândan mâsivâ peydâ
Zikrimiz esrâr-ı Hakk'dır cânımız hayrân-ı Hû
NA'T-I RESÛL-İ KİBRİY 
Mersiye-i Cenâb-ı Fatımatü'z-Zehrâ
İstimdâd-ı İmâm Zeyne'l-âbidîn
Âb levhi üzre çekmiş mevcden misler sabâ
Aceb midir gözükse Ahmedâ Nûr-ı Ehad sende
Aç gözün bak mülk-i câna anda cânân görünür
Açıkdır dergeh-i dârü'l-emânın
Açıldı cennetin bâb-ı nesîmi pür-safâ geldi
Âfitâb-ı kubbe-i kübrâ Muhammed Mustafâ
Ağardı mûy-i rîşim bî-mecâlim yâ Resûlallah
Ahmed ü Mahmûd Muhammed Mustafâ derler sana
Âlemlere rahmet olan Ahmed Muhammed Mustafâ
Âlemler müştâk sana şefî' ol yâ Muhammed
Amân yâ fahr-i âlem sen ki mihrâb-ı nübüvvetsin
Arşda okunur medh-i muallâ-yı Muhammed
Asl-ı zâtın ne diyem nûr-i Hudâ nûr-i Hudâ
Âsumân-ı vahdetin mâhı Muhammed Mustafâ
Âşıkım cemâline yâ Muhammed Mustafâ
Âşık oldum rüyetine yâ Resûlallah meded
Âşkın ile âşıklar yansın yâ Resûlallah
Aşk-ı Habîb-i Kibriyâ yakdı beni sertâbepâ
Ay yüzünden mazhar-ı envâr-ı îmân olduğum
Ay yüzün pertevidir gıbta-i mâh
Bâb-ı lutfun uşşâkına küşâde
Bâb-ı lutfunda gedâyım yâ Resûlallah meded
Bahr-ı aşkda bî-karârım yâ Resûlallah meded
Bâtın u zâhir vücûdun rûhu sensin yâ Resûl
Belâ-yı mâsivâya mübtelâyım yâ Resûlallah
Ben günahkâre sendedir çâre
Beni nefsim esîr etdi meded kıl yâ Resûlallah
Bidâyet nokta-i nûr-i Muhammed mebde'-i ûlâ
Bir ay gördüm bu gece kamu burçlardan yüce
Bir garîb efgendenim ihsâna geldim ey Resûl
Bir günâh etdim anı dünyâda kimse etmedi
Bir ismi Mustafa bir ismi Ahmed
Bir mehin bendesiyem sâye dahi olmaz eşi
Bir muazzam pâdişâhsın ki kulundur cümle şâh
Bu âlem buldu nûrunla bidâyet yâ Resûlallah
Bu cismim âteş-i aşkınla yansın yâ Resûlallah
Bu cümle kâinâtı kün deyüp vâr eyleyen Mevlâ
Bu gönlüm sevdi bir yâri ki vechi âfitâb ancak
Bu gülşende hezâr-ı bî-nevâyım yâ Resûlallah

Bu şeb hurşîd-i evreng-i risâlet geldi dünyâye
Bûy-i zülfün çün aldı bâd-ı seher
Buyur ey taht-ı risâlet şeh-i âlî-nesebi
Bülbül-i bâğ-ı ilâhîdir Muhammed Mustafâ
Bürüyüp dîde-i im'ânımı gaflet remedi
Cânımı kıldım fedâ-ender-fedâ
Cânımın cânânı sensin yâ Muhammed Mustafâ
Cânım kurbân olsun senin yoluna
Cân u dil müştâk olupdur şehrine peygamberin
Cebînin matla'-ı feyz-i Hudâ'dır yâ Resûlallah
Cemâl-i Hazret'in şems-i duhâdır yâ Resûlallah
Cemâlin âfitâbı kıldı işrâk yâ Resûlallah
Cemâlin âleme mihr-i münevver yâ Resûlallah
Cemâlin cümleden ecmel şefâ'at yâ Resûlallah
Cemâlindir veren zînet nikâb-ı kâb ile kavse
Cemâlin hüsnüne cânlar fedâdır yâ Resûlallah
Cemâlin nûruna nisbet güneş bir nûr-i bî-ferdir
Cemâlin oldu uşşâka nümâyân yâ Resûlallah
Cemâlin pertev-endâz-ı cihândır yâ Resûlallah
Cemî' enbiyâlardan Muhammed cümlenin şâhı
Cemî'-i enbiyânın serverisin yâ Resûlallah
Cenâbındır benim püşt ü penâhım yâ Resûlallah
Cihânın cânı vü cânın Muhammed'dir çü cânânı
Coşup deryâ-yı vahdet mevceler gevher-feşân olmuş
Cümle âlemden ser-âmed Ahmed-i Muhtâr'dır
Cümlenin mahbûbu sensin ey habîb-i ezelî
Çalab nûrdan yaratmış cânını Muhammed'in
Çeker bî-rahmlar yanında her saât zebân hançer
Çok salât ile tahiyyât u selâm-ı bî-hisâb
Çok senâ vü çok selâm olsun sana
Çün doğup tuttu cihân yüzünü hüsnün güneşi
Çün sana kıldı tecellî ol Hakk
Derde düşdüm ey şeh-i âlî-cenâbım el-gıyâs
Derdimin dermânı sensin yâ Muhammed Mustafâ
Derdin ey âlem tabîbi bana dermân olsun
Derdmendim mücrimim dermâna geldim yâ Resûl
Derdmendim yâ Resûlallah devâ ol derdime
Derdliyim yâ Resûlallah derde dermân sendedir
Der-i dergâh-ı Mevlâ'ya olan sultân Muhammed'dir
Der-i deryâ-yı kerem Hazret-i Muhtâr-ı Hudâ
Derinde bir gedâ-yı hâkisârım yâ Resûlallah
Ders-i "men aref"e kitâb-ı hikmet Muhammed'dir kerem kânı Muhammed
Derûnum yandı nâr-ı hasretinle ey Nûr-i Hudâ göster cemâlin
Devlet o başın ki şer'ini edendir rehnümâ
Dilâ bâğ-ı maârifde Habîb'in feyzi gül-bûdur
Dil derdine dermân u devâ aşk-ı Muhammed
Dir idim gül yüzüne olsa gülün gözü yaşı
Dururken mucizen meydanda Kur`ân yâ Resûlallah
Dü cihânda pâdişâhımdır Muhammed Mustafâ
Edimi's-salâte 'ale'l-habîb
Elâ ey gevher-i kân-i risâlet
Elâ ey mefhar-i âlem sana kevn ü mekân âşık
Elâ ey server-i mahbûb mine'l-eyni ile'l eyni
El amân ey seyyidü'l-kevneyn fahrü'l-enbiyâ
El meded ey fahr-i âlem rahmeten-lil-âlemîn
Emîn-i enbiyâsın yâ Muhammed
Enbiyânın serveri sensin yâ Resûlallah
Enver-i arş-ı güzînsin yâ Muhammed Mustafâ
Esîr-i kayd u bend-i ka'r-ı çâh-ı züll ü ısyânım
Es-subhu bedâ min tal'atihî
Eyâ ey câmi-i cümle risâlet
Eyâ ey mefhar-i sırr-ı risâlet
Eyâ izzin kemâlâtın bekâ buldu Habîballah
Eyâ şâh-ı risâlet nûr-bahş-ı "kün fe kân"sın sen
Eyâ şâh-ı rusül iksîr-i hâk-i dergehin hakkâ
Ey gönül var sen şefâat-kâna her dem kıl şitâb
Eyleyen uşşâkı şeydâ dâimâ tal'atındır yâ Resûlallah senin
Eyâ Habîb-i Hudâ Yâ Muhammed-i Arabî
Ey Ahmed ü Mahmud ü Ebe'l Kâsım ü Tâhâ
Eyâ rehnümâ-yı gürûh-i kirâm
Eyâ sultânı kevneynin sözün cümle dekâyıkdır
Ey benim devleti sultânım Muhammed Mustafâ
Ey ber-efraşte zâtet alem-i bâlâyî
Ey bütün âlemlere sultân Muhammed Mustafâ
Ey cemâl-i bî-misâl mihrâbına nûr-i mübîn
Ey cemâlin nûr-i çeşm-i enbiyâ
Ey cemâlin pertev-endâz-ı semâvâti'l-ulâ

Ey enbiyâlar serveri
Ey fahr-i cihân hâce-i kevneyn-i müzekkâ
Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ
Ey Habîb-i Hakk kerîmü'ş-şân Muhammed Mustafâ
Ey Habîb-i Kibriyâ Ey Şâh-ı Cümle Enbiyâ
Ey Habîb-i Kibriyâ ve'y matla'-i nûr-i hüdâ
Ey Habîb-i muhterem lutfet şefâ'at kıl bize
Ey hakîkat nûru ey reşk-âver-i şemsi'd-duhâ
Ey harîm-i harem-i lem-yezelî
Ey Hazret-i Mahbûb-ı Hudâ nûr-ı musaffâ
Ey her dü serâ hurşîd-i eflâk-i tecellâ
Ey kamu hüsn ü melâhat ilinin pâdişehi
Ey mihr-i lâ-yezâlin mehtâb-ı müstenîri
Ey muallâ zât-ı pâkin menba'-ı feyz-i hikem
Ey Muhammed Mustafâ sen mazharullahsın
Ey münzel-i Kur`ân-ı Mübîn âleme rahmet
Ey nûr-ı basar dildeki dildâr seni gözler
Ey nûr-i hüviyyet bize sultânım efendim
Ey nübüvvet tahtının şâhı Habîb-i Kibriyâ
Ey pâdişeh-i Bathâ şâh-ı harem-i ihlâs
Ey pâdişeh-i milk-i ebed nûr-i mukaddem
Ey Resûl-i Arabî mâh-ı dü kevn-i Medenî
Ey resûl-i cümle âlem v'ey Muhammed Mustafâ
Ey Resûl-i Hakk güzîde-i halk nûr-i Kibriyâ
Ey Resûl-i Mustafâ vü Müctebâ
Ey Resûl-i Müctebâ ve'y Habîb-i Murtazâ
Ey risâlet burcu üzre mâhımız
Ey risâlet bûstânında hırâmân servi-kad
Ey risâlet tahtının hurşîd ü mâh-ı enveri
Ey riyâz-ı behcetin cennât-ı firdevsi'n-naîm
Ey saçın zencîrini ve'l-leyl hoş tabîr eder
Ey sâkî bu dem dem-i tahıyyât
Ey serîr-ârâ-yı vahdet fâtih-i kenz-i cevâd
Ey sârbân zimâmı çek semt-i kûy-i yâre
Ey şâh-ı enbiyâ sen o hikmet-şiârsın
Ey şâhid-i mukaddes hurşîd-i âlem-ârâ
Ey şefâat kânı sultân-ı rusül
Ey şefâat menba'ı Ahmed Muhammed Mustafâ
Ey şehenşâh-ı rusül zâtının olur mu eşi
Ey şehenşeh-i zî-rütbet es-selâmu aleyk
Ey şeh-i âlem-i nûr meh-i hûrşid-sıfat
Ey şeh-i levlâk selâmün aleyk
Ey şehinşâh-ı serîr-i enbiyâ vü evliyâ
Ey şeh-i mülk-i nübüvvetde habîb-i ezelî
Ey şehriyâr-ı ser-firâz ya'nî Resûl-i dil-nevâz
Ey uyur iken gönlü uyah gözleri "mâ zâğ"
Ey vücûd-i kâinâta bahşeden zevk u safâ
Ey vücûdun âfitâbı çarh-ı mînâ-zîveri
Ey vücûdun eseri hilkat-i eşyâ sebebi
Ey yegâne şeh-i kevneyn nebiyy-i Kureşî
Ey yüzü gül boyu serv bûyi semen kûyi bâğ
Ey yüzü güneş seni görem mi
Ey zât-ı şerîfin sebeb-i hilkat-i eşyâ
Ey zuhûrun âfitâb-ı pertev-i envâr-ı zât
Ezel bâğ-ı risâletde gül-i handân olan dilber
Ezel Mahbûb-i Sübhânî Muhammed'dir Muhammed'dir
Fahr-i âlem enbiyânın zât-ı müstesnâsıdır
Feyz-i Hudâ nûr-i safâ Ahmed Muhammed Mustafâ
Firâkın âteşinden mahz-ı nârım yâ Resûlallah
Firâkın şem'ine pervâne düşdüm yâ Resûlallah
Fuâdı kâinâtın belde-i mu'ciz-nüvâdır bu
Gel şefâat kıl dîzârını görem yâ Mustafâ
Girândır çeşm-i dilde hâb-ı gaflet yâ Resûlallah
Gönül aşkın ile hayrân olupdur yâ Resûlallah
Gönül aşkınla zâr-ı mübtelâdır yâ Resûlallah
Gönül fikr-i hayâlinle sabahlar yâ Resûlallah
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallah
Gönül lutfun ile dilhâhı görsün yâ Resûlallah
Gönül nûr-i cemâlinden habîbim bir zıyâ ister
Gönül tahtında şâhım Mustafâ'dır
Gönül yüz sürmek ister hâk-i pâye yâ Resûlallah
Gör neler çekdi bu yolda ol Resûl ashâb ile
Görünce kâmetin a'lâdan a'lâ yâ Resûlallah
Göster cemâlin göreyim ey mâh-ı tâbân Mustafâ
Gözlerimden akan yaşlar Muhammed'in aşkındandır
Gubâr-ı dergehin kühl-i basardır yâ Resûlallah
Gubâr-ı pâyine almam cihânı yâ Resûlallah
Gül-gülistân-ı melâhatdir Muhammed Mustafâ
Gülistân-ı risâletde gül-i handân Muhammed'dir
Günahdan gayrı yok bir özge kârım yâ Resûlallah
Gün gibi parlak yüzünden bir remizdir ve'd-duhâ
Gürûh-i enbiyâ içre Muhammed ulu sultândır
Habbezâ ey şâh-ı âlem pâdişâh-ı enbiyâ
Habbezâ matla'-ı envâr-ı diyâr-ı harameyn
Habîbâ rütbe-i şânın bu mahlûkda muvakkardır
Habîb-i Kibriyâ Ahmed risâlet mülkünün şâhı
Habîb-i Kibriyâ bâb-ı recâsın Yâ Resûlallah
Habîbullah cihâna cân değil mi
Hadden aşdı iştiyâkın yâ Resûl göster cemâlin
Hâk-i pâye arz-ı hâl etmek ne hâcet yâ Resûl
Hâkipây-i Mustafâ'ya yüz süren mesrûr olur
Hâk-i pâyin tûtiyâ-i dîde-i ehl-i niyâz
Hakk teâlâ nûr-i Ahmed'den yaratdı Âdem'i
Hakk yarattı âlemi aşkına Muhammed'in
Hamdülillah çok şükür cânımda pinhân Mustafâ
Hamdülillah kim tulû' etdi yine şemsi'd-duhâ
Ham etdi kaddimi bâr-ı günâhım yâ Resûlllah
Hazret-i Hakk'ın Habîbi sevgili birtânesi
Her işde zikrederdi nâm-ı Rahmân ol kerem kânı
Her kim eyler cennet-i dîdâr-ı Hakk'ı iltimâs
Hilkat-i âleme Mahbûb-i Hudâ'dır bâis
Hudâ kıldı seni zâtına mir`ât yâ Resûlallah
Hurşîd-i aks-i âyîne-i rûy-i Mustafâ'st
İhâta etdi kevni mu'cizâtın yâ Resûlallah
İki cihân sultânının doğduğu ay geldi yine
İnnî bi medhi'l Mustafâ eteşerrefu
İtdi teşrîf çün cihânı hâtem-i hayrü'l-beşer
Kaldırdı kamu zulmeti envâr-ı Muhammed
Kaldır nikâbın ey nûr-i rahşân
Kâmetin ey bûstân-ı lâ-mekân pirâyesi
Kapuna geldi bu kemter şefâat yâ Resûlallah
Kapuna geldiler ümmet Muhammed
Kapuna gelir seher gün ala hüsnünden sebak
Kemâl-i zâtının na'tı anılmaz yâ Resûlallah
Kıble-i ehl-i safâ oldu cenâb-ı Mustafâ
Kopdu meydân-ı vefâda iki serv-i dilrubâ
Kudûmün Hakk Teâlâ'dan Atâdır Yâ Resûlallah
Kudûmunla bulundu Hakk visâli yâ Resûlallah
Kudûmun rahmet ü zevk ü safâdır yâ Resûlallah
"Küntü kenzen" halvetinde gizli iken Mustafâ
"Küntü kenz"in cevherisin yâ Muhammed Mustafâ
Lebin vasfında sultanım dehân âşık zebân âşık
Lem'a-i nûr-ı melâhat vech-i tâbânındadır
Mahbûb-i Hudâ zât-ı şeref-bâr-ı Muhammed
Mahrem-i Zât-ı Hudâ'sın Yâ Muhammed Mustafâ
Makdem-i zât-ı şerîfi rahmetel-lil-âlemîn
Ma'nâ-yı besmele ebrûyine mâşâallah
Mâşâallah ayn-ı Kur`ân'dır Habîb-i Kibriyâ
Matla'-ı nûr-ı hidâyetdir Habîb-i Kibriyâ
Mazharısın Kibriyâ'nın ey cemâl-i Hû Ehad
Medâr-ı feyz-i rahmetsin cihâne yâ Resûlallah
Meded ey mazhar-ı eltâf-ı Hazret
Meded ey şâh-ı rusul mefhar-ı küll kân-i atâ
Mefhar-i cümle cihânsın ey şefâat madeni
Menba'-i ilm-i Hudâ'sın yâ Muhammed Mustafâ
Merdânedir ol kim çeke peymâne-i Ahmed
Merhabâ ey ayn-ı zâtın mazhar u mihmânesi
Merhabâ ey fahr-i âlem merhabâ
Merhabâ ey mevlid-i peygamberî
Merhabâ ey pertev-i zât-ı Hudâ
Merhabâ ey zât-i pâkin pertevi nûr-ı Hudâ
Merhabâ şu'le-i âyine-i sırr-ı Hudâ
Merhamet bahrinin kenârı olmaz
Mest etti beni nûr-i tecellâ-yı Muhammed
Midhatinde âciz itdi halkı mahbûb-ı latîf
Mihrin gönülde nâmiye-i nevbahâr-ı feyz
Mihr-i subh-i meşrika Tâhâ Habîb-i Kibriyâ
Muallâ dergehin evc-i semâdan yâ Resûlallah
Muhabbet râhını seyrân ederken
Muhammed ahsen-i hulkıyle nebîlere bir tâc oldu
Muhammed âleme nûr-i mübîndir
Muhammed Mustafâ'dır bu Habîb-i Kibriyâ derler
Muhammedün eşrefü'l a'râbi ve'l acemi
Muhammed'dir Cemâl-i Hakk'a mir'ât
Muhammed mazhar-ı Hakk'dır muhakkak
Mushaf-ı hüsnünde yazmışdır edîb-i Kâf u Nûn
Mustafâ'dır cümle halka rehnümâ
Mustafâ'nın vechine tûbâ-yı Rahmân dediler
Müjde ey nûr-ı basar rahmet-i Rahmân bizdedir
Münevver eyledi iki cihânı
Müştâk-ı cemâlinem Muhammedü'l-arabî
Nâçiz bir ümmetinim inâyet yâ Resûlallah
Nâr-ı hicrânınla yandım yâ Resûlallah meded
Nazargâh-ı ümmetde gencîne-i vefâsın
Nazar kıl yâ Resûlallah fakîrin hâline bir kez
Ne kim sahîfe-i tedbîre 'akl eder mastûr
Neler çekmekdeyim derdinle sensiz yâ Resûlallah
Ne dervîş ne de pîrim
Nesîmin esdi gülzâr-ı cihâne yâ Resûlallah
Nice îfâ-yı teşekkür idelim yâ Rab sana
Nice bir nâr-ı gamında yanayım
Nûr-i vechindir habîbim kıble-i ulyâ bana
Nûr-ı zâtın pertevidir cümlede eden zuhûr
Ol âlem fahri Muhammed nebîler serveridir
Olam dersen sen ümmet sallû 'alâ Muhammed
Ol cihânın fahrinin sırrına kurbân olayım
Oldu hakkında senin nâzil çü Tâhâ vü Yâsîn
Olmasaydın olmazdı dü-cihân yâ Resûlallah
Ol seyyid-i rusül ki ezelî siyâdeti
Olsun nisâr sıdk ile bu cân Muhammed'e
Ol zamân kim murg-i cân evsâfın etmiş istimâ'
Ol zamân kim kabe-i vaslın gönül etmiş tavâf
Ömrüm oldukça eyâ Hazret-i Mahbûb-i Hudâ
Rahmeten-lil-âlemînsin hem imâme'l-müttakîn
Ravzana çün yüz süren bulur aman
Rebî'ulevveldir velâdet mâhı
Ref'-i hicâb eyle yüzün görelim
Resûl-i müctebâ ayn-i derde devâsın sen
Rûh-i memdûh türâ ey şeh-i evreng-i hayât
Rûhum sana âşık sana hayrândır Efendim
Ruhundur şâhid-i esrâra peyker yâ Resûlallah
Ruhun pertev-fürûz-ı nûr-ı Hakk'dır yâ Resûlallah
Rûz-i mahşerde bizi yâd eyle Allah aşkına
Saçın "ve'l-leyli" yüzün "ve'd-duhâ"dır
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlâre su
Sadr-ı cemî mürselîn sensin yâ Resûlallah
Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ'dır bu
Salât ile selâm olsun sana ey server-i âlem
Salli alâ nebiyyinâ hâce-i cümle enbiyâ
Sana ey tâc-ı serim şâh-ı şerî'at mı diyem
Sana hep bendedir cümle halâyık yâ Resûlallah
Sanemâ senin cemâlin keşefe'd-dücâ değil mi
Sâyesi düşmez yere öyle bir nahl-i Tûr'sun
Sebîl-i marifetde bir mukaddes rehnümâdır bu
Sen gevher-i gencîne-i hikmetsin Efendim
Senin aşkın kamu derde devâdır yâ Resûlallah
Senin hüsnün tecellîsi eder âşıkları nâlân
Senin nûrunla fetholdu bidâyet yâ Resûlallah
Seninle buldu âlemler kıyâmı yâ Resûlallah
Senin vasfın leb-i takrîre gelmez yâ Resûlallah
Senin zâtın çü ervâha perdedir yâ Resûlallah
Sen oturmuşsun imdi hoş şehâne
Sen server-i kevneyn-i mufahhamsın efendim
Serâpâ feyzin olmuş dehre sârî yâ Resûlallah
Serâser bu cihânın cânı sensin yâ Resûlallah
Serâser kâinâtın cânı sensin yâ Resûlallah
Serây-ı devletin dârü'l-emândır yâ Resûlallah
Serdâr-ı rusül nûr-i sübül husrev-i Bathâ
Ser-i kûyin güzel dârü'l-emândır yâ Resûlallah
Serîr-ârâ-yı amrük zîver-i dîhîm-i erselnâk
Ser-kâfile-i 'âlem-i bâlâsın sen
Sevdim seni ben sevmeye lâyık diye sevdim
Sevdim seni mabûduma cânân diye sevdim
Seyreyleyüp yandım mâh cemâline
Sıfatın ey kamer-i leyle-i İsrâ İsrâ
Sînemdedir ol dâğ-ı temennâ-yı Muhammed
Sultân-ı kevneyn doğduğu mâh-ı mübârekdir gelen
Sultân-ı rusül âleme rahmet seni Mevlâ
Sultân-ı rusul şâh-ı mümeccedsin efendim
Sultân-ı rusul şeh-i arefnâk
Sûret ü sırr-ı Muhammed'den gelir feyz ü hayât
Şâfi'-i rûz-i cezâ eşref-i sermed geldi
Şâh-ı iklîm-i risâletdir Muhammed Mustafâ
Şâh-ı kevneyni Hudâ eyledi da'vet bu gece
Şahidim arz u semâdır bütün ecrâmı ile
Şân u şerâfâtı kadîm Ahmed Muhammed Mustafâ
Şefâ'at tahtına sultân olan yevm-i kıyâmetde
Şehâdet eylerem hakkâ Resûl-i bâ-safâsın sen
Şehâ şevk-i cemâlin sînede zevk-i yakîn olmuş
Şems-i nûr-i ezel imkânla mümted görünür
Şiddet-i deyden olup efsürde sertâser zemîn
Şuhûdun kul hüvallah âyetidir yâ Resûlallah
Tâc-ı ser-i enbiyâ pîşrev-i evliyâ
Taş atanlara da yok intikâmın
Teaşşaktü bi envârı cemâlek
Tende cânım cânda cânânım Muhammed Mustafâ
Tûtiyâ-yı hâkipâyinçün döküp eşki çü dil
Usât-ı ümmetinden bir zelîlem yâ Resûlallah
Vasf-ı zâtında şehâ âciz olur efsah-ı nâs
Vasf-ı zâtınla seni eyledi Hakk çün a'lâ
Vaslın bana hayât verir firkatin memât
Vech-i mübârekine hasretim çokdan beri
Vücûdun âlemîne oldu rahmet yâ Resûlallah
Vücûdun mazhar-ı nûr-i hüviyyet yâ Resûlallah
Vücûdun mebde-i âlem sana âşık cemâlullah
Vücûdun nüshâ-i küll-i hüviyyet yâ Resûlallah
Yâ delîle'l-halki bi'l-hakki'l-mübîn
Yâ Habîballah kaçan kalkar cemâlinden nikâb
Yâ Habîballah Resûl-i Hâlık-ı yektâ-i tüyî
Yâ Resûlallah aceb kimdir bize senden yakîn
Yâ Resûlallah cemâlin keşefe'd-dücâ değil mi
Yâ Resûlallah götür şîrin cemâlinden nikâb
Yâ Resûlallah inâyet kıl perîşânım bugün
Yâ Resûlallah kamer alnın yüzündür âfitâb
Yâ Resûlallah kamu bî-keslere sensin ma'âz
Yâ Resûlallah kerem eyle keremler kânısın
Yâ Resûlallah oldun âdem-i Hakk
Yâ Resûlallah o senin aşkına kurbân olayım
Yâ Resûlallah sensin zâkir ü mezkûr-i Hakk
Yâ Resûlallah ubeyd-i âsitânındır şüyûh
Yâ Resûlallah 'uluvv-i şân senin
Yâ Resûlallâh vücûdun cevheri kıymetlidir
Yâ Resûlallah yâ zeyne'l-hısâl
Yâ Resûlallah yüzündür ravza-i adnin gülü
Yâ Resûlallah yüzün oldu senin mir`ât-ı Hakk
Yâ Resûlallah yüzün nûruna hayrân olmuşuz
Yâ Resûlallah zuhûrunla zuhûr-i kâinât
Yâ Sâhibe'l Cemâli ve Yâ Seyyide'l Beşer
Yâ şefîal-müznibîn yâ rahmetel-lil-âlemîn
Yanarsam nâr-ı aşkınla yanayım yâ Resûlallah
Yazılmış âyet-i hüsnünden nûr ile elif-lâm-mîm
Yeşildir sancağı nûrdan alemi
Yine dil na'tını söyler Muhammed
Yine ey bâd-ı nesîm-i 'anber-âsâ hûb es
Yüzü gülsün feleğin ma'den-i ihsân geliyor
Yüzün nûru senin nûr-i suverdir yâ Resûlallah
Zât-ı mir'ât-ı Hudâ'sın yâ Muhammed Mustafâ
Zât-ı pâk-i Mustafâ'ya âşıkam
Zuhûr-i kâinâtın madenisin yâ Resûlallah
Zuhûrun âleme lutf u keremdir yâ Resûlallah
EHL-İ BEYT-İ MUSTAFÂ ve ÂL-İ RESÛL
Ali almış sancağını eline
Âlem yüzüne saldı zıyâ Âl-i Muhammed
Ali'dir rehber-i râh-ı hidâyet
Allah Allah yâ Ali yâ şâh-ı sultân-ı kerem
Âşık-ı bîçârenin derdine dermândır Ali
Âşık-ı sâdık muhibb-i Mustafâ derler bize
Ben muhibb-i Ehl-i Beyt'em sevdiğimdir Mustafâ
Bir gönül olmaz ise hubb-i Ali'yle me'nûs
Bu yola Haydar aşkına merdâne gel merdâne gel
Cihân mülkünü vâr eden Hudâ'dır
Dört kitâbı bilmeğe gör nice burhândır Ali
El-minnetü lillah ki lutf-i ezelîden
Ey derde dermân isteyen derde dermândır Alî
Ey dil bu firkatle ölünce ağla
Ey dost bugün mürşid-i ebrâr Alî'dir
Ey Fâtıma Ey Fâtıma Kân-ı Saâdet Fâtıma
Ey Fâtih-i Hayber Ali
Ey Hatîce annemiz ey çâresizler çâresi
Ey mürüvvet ma'deni sâhib-velâyet Murtazâ
Gönlünü Nebî'ye verdi Hatîce
Hakk'dır Allahım Muhammed mâhım
Hazret-i Fâtıma Mevlidi
İlmim amelim tâatim ezkâr-ı Alî’dir
Kadrim ola berter şeref-i nâd-ı Ali'den
Kâinâta hep velîni'metdir Âl-i Mustafâ
Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Mekteb-i sevdâda ancak ders-i manâdır garaz
Menba-ı sırr-ı velâyet şâh-ı merdan yâ Ali
Merhabâ ey nesl-i pâk-i Nûr-i Yezdân merhabâ
Merhabâ yâ şeh-i evreng-i velâyet merhabâ
Muhammed bağının gülüdür Ali
Murtezâ'nın çâkeriyiz muktedâmız Mustafâ
Necef Gazeli
Ol ki sevdâ-yı cihânârâ-ya cân eyler fedâ
Ol velâyet tahtının sırr-ı kemâlidir Ali
Resûl'ün âlini sevmek Resûlullah'ı sevmekdir
Saâdet tâcı âlemde o şâh-ı pür-vefânındır
Şâh-ı iklîm-i hüdâsın yâ Aliyye'l-Murtazâ
Şem'-i mihrâb-ı imâmet yâr-ı Peygamber Ali
Şeyhü ehle'l-beytü zü'l-kadri'l-âlî
Uyurken bir gece nâgâh çeşmime göründü bir er
Velâyet imâmı Ali'dir Ali
Yâ âle beyti'n-nebî es-seyyidi'l-arabî
Yakdı cânım nâr-ı hicrân el-meded yâ Ebe'l-Hasen
ÇEHÂR-YÂR-I GÜZÎN ve ASHÂB-I KİRÂM
Ahmedim Ahmed Ceddim Muhammed
Cihân sultânının yâr u vezîri
Ebubekr ü Ömer Osmân gel ey zâhid ne kândır bil
Sıdk ile mâ-sadak-ı subh-i safâdır Sıddîk
Na't-ı Emîrü'l-Mü'minîn Hazret-i Ömer Radıyallahu Anh
Budur lutf u kerem-kârı Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî
Ol Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî ol şâh-ı mülk-i dîn
Serverimiz yârı oldu çâr-ı yâr-ı bâ vefâ
Seyyid-i sâdât fahr-ı enbiyâ

PÎRÂN-I İZÂM ve MÜRŞİDÎN-İ KİRÂM 
A'lâda bir servi bitmiş kokusu cihânı tutmuş
Ârif-i billah olan dünyâyı pinhân eylemez
Bâğ-ı aşkın andelîbi Hazret-i Üftâde'dir
Ben bu aşkın mecnûnuyum
Benim şeyhim Fahri'dir
Ben mürşide irişdim isteyen gelsün beri
Bi-hamdillah ki mürşid bana Osman Efendi'dir
Bize gelüp irşâd eden ehl içinde er kişidir
Bu gece yâri gördüm şükür elhamdülillah
Bugün ben şâhımı gördüm
Cânân ilinin güllerinin bağı göründü
Cerrâhî'ye gel hemân bulam dersen ger râhı
Çün aşk ile dinlenmedi ahbâr-ı meşâyih
Derdimizin dermânıdır Hazret-i Pîr Efendimiz
Dilâ bil Şeyh-i Ekber nâfe-i âhû-yı 'âlemde
Dile sükker olur yâdı Hazret-i Aşkî Muzaffer
Dost gönlümü yağmaladı n'olsa gerek şimden gerû
Dost illerinin menzili key âli göründü
Ehl-i vahdet zümresinin cism ü cânı nûr olur
Erdi feyz-i Hakk tecellî eyledi nûr-i Hudâ
Eyâ cânlar içinde cân fedâdır yoluna cân baş
Ey Allahım beni senden ayırma
Ey çerh-i dûn n'itdim sana hiç vermeden râhat bana
Ey dâris-i dershâne-i üstâd-ı kifâyet
Ey gönül tahtına sultân-ı cihân Kuşadalı
Ey kubâb-ı ehadiyyetde nihân Kuşadalı
Eylesin Allah çok tahiyyâtı
Ey mülket-i velâyete sultân-ı râygân
Ey şehenşâh-ı velâyet bî-gümân
Gir huzûr-ı pak-i Şeyh-i Ekber'e vakt-i seher
Göreyim dersen eğer tevhîdde pinhân kendisi
Görünse her ne tarafdan cemâl-i Mevlânâ
Hakîkat ilminin ümmü'l-kitâbı Şeyhü'l-Ekber'dir
Hakîkat mazhar-ı envâr-ı kudretdir Cenâb-ı Gavs
Hiç bulunmaz akrânı Sultân Abdülkâdir'in
Hoş çalınup nevbet-i Mollâ-yı Rûm
İdelim cevlân kılalım seyrân
İstanbul'un Meşhûr Velîleri
Kamu hicrân belâsı hep bu çerh-i bî-vefânındır
Kanı bir mürşid-i kâmil isteyen
Kıble-i mihrâbımızıdır Hazret-i Pîr Hüdâyî
Kutb-ı âlem gavs-ı ekrem melce-i ehl-i yakîn
Künh-i aşka muktedâdır Hazret-i Mollâ-yı Rûm
Li Hazreti Seyyid er-Rıfâî
Lutfeyledin ibtidâ nârımız nûr eyledin
Mazhar-ı aşk-ı Hudâ Hazret-i Mevlânâ'dır
Mazhar-ı cem'-i cemâl Hazret-i bü'l-'alemeyn
Medîne'den bir er uçdu
Meded Yâ Gavsü'l-A'zam
Muallâ Gavs-i Sübhânî
Mürşid oldur kim demâdem Hakk'ı eyleye 'ıyân
Nesl-i nebevî Seyyid Ahmed-i Bedevî'dir
Pîr Nûreddin-i Cerrâhî âlî-himmetin
Pîşvâ-yı mürşid ü pîr-i mu'azzamsın meded
Reîs-i meclis-i sırr-ı Hudâ'dır Gavs-i Geylânî
Ricâlullah sultânı Cenâb-ı Şeyh-i Ekber'dir
Rûy-i siyâhım ile dergâha huzur-i şeyhe niyâza geldim
Seyyah olup şu âlemi ararsan Abdülkâdir gibi bir er bulunmaz
Sultânü'l evliyâ Ahmed-er-Rıfâî
Sultânü'l-muhakkikîn Hazret-i Şeyh Muhyiddîn-i Arabî
Şeyhimin illeri ırakdır yolları
Şu benim dîvâne gönlüm
Tarîk-i aşk-ı Hakk bânî benim pîrim Hüsâmeddîn
Tarîk-i Hakk'da bürhânım Rıfâî Seyyid Ahmed'dir
Vâris-i Sıddîk-i hâss Hazret-i Şâh-ı Nakşibend
Velâyet burcunun şems-i münîri Şeyh-i Ekber'dir
ZİKRULLAH
Âkilim diyen kişi tevhîde gel tevhîde
Alem kaldırsa bir yerde kaçan sultân-ı bismillah
Allah bize lutf etdi şükür elhamdülillah
Allah diyelim dâim
Allah emrin tutalım
Allah emrin tutalım gel zikredelim Hakk'ı
Anlar mısın dinler misin Hakk kapısın açar tevhîd
Arşda gökde her yerde dermân olur her derde
Âşık-ı dîdâr Allah Allah de
Âşık olanlar Hakk'a sürün zikrullahı sürün
Âşık olanlar ol güle nâlân-ı zikrullah olur
Âşık zikret Mevlâ'yı
Azmış gitmiş nefsine tevhîdi telkîn eyle
Bahâr oldu yine açıldı güller
Bakıp cemâl-i yâre çağırıram dost dost
Baş verüp tevhîdi bırakma zinhâr
Bihamdillah direm Allah
Bir katre iken bahr-i bî-pâyân olur Allah diyen
Bunda dâim tevhîd eden âşıklar
Bunda mâdâm âşıkân eyler semâ'
Cân u dilden diyelim her bir nefes Allah Hû
Cân u dilden diyelim lâ ilâhe illâ Hû
Cân u dilden diyelim lâilâheillallah
Cân u dilden Hâlık'ı zikr edelim
Cem' olsun dervîşleri gelsin devrân edelim
Cümle âyât içinde fâyıkdır âyet-i lâ ilâhe illallah
Çün gelir şeb vakt-i halvetgâh olur
Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâm seni
Dâim Hakk'ı zikredelim
Devr-i Mevlânâ'da gayret hâlet-efzâdır semâ'
Dil beytini pâk iden
Dil hânesi pür-nûr olur envâr-ı zikrullah ile
Dilimizde dâm tevhîd edâsı zâkir kullardanız elhamdülillah
Diller aceb hayrân olur esrâr-ı zikrullah ile
Dil vakt-i semâ' bûy-i dildâr bered
Dost cemâlin görmeğe müştâk olan zikreylesin
Dönmek ister gönlüm cümle sivâdan
Durmaz lisânım der Allah Allah
Ehl-i derdim derdime tevhîd benim dermân yeter
Ehl-i halvet eyledikçe vecd ile feryâd-ı Hû
Ehl-i izzet âşıkam gitmez dilimden yâ Ehad
Elâ ey tâlib-i dildâr diyelim 'aşk ile Allah
Elhamdülillah elhamdülillah
Elhamdülillah fikrimdir Allah
Eşref-i ism-i ilâh lâ ilâhe illallah
Eyâ firkat ile derde düşenler
Ey âşık-ı Hakk Allah de âh et
Ey âşık-ı sâdıklar gel Hû diyelim Yâ Hû
Ey 'âşık-ı şeb-zinde seher bülbüle karşu
Ey âşıklar ey sâdıklar gelin tevhîd eyleyelim
Ey dervîşler hey yoldaşlar gelin illallah diyelim
Ey gönül hiç etme fikr-i în ü ân
Ey hakîkat gencine ersem diyen zikr-i Hakk'a cân ü dilden tâlib ol
Ey tâlib-i Hakk Zü'l-Celâl gel derd ile Hû diyelim
Fazlıyla insân eyledi el-hamdü-lillahi'l-Kerîm
Gayrıdan dîzâr içün uryân eder tevhîd seni
Gayrın hevâsın süregör
Gece gündüz diyelim lâilâheillallah
Gece gündüz zikrimiz lâilâheillallah
Gel arınsın özümüz
Gel cân ile gönülden yâ Hû diyelim âşık
Gel ey âşık zikredelim cân ile ezkâr-ı Hû
Gel gülşen-i tevhîde şu bülbül gibi yâhû
Gel halka-i tevhîde gir Allah Hû Hû Yâ Hû deyu
Gelin Allah diyelim
Gelin Allah diyelim görelim n'eyler Allah
Gelin âşıklar devrân edelim
Gel indi cân ile zikret di lâ ilâhe illallah
Gelin diyelim şevk ile lâilâheillallah
Gelin ey kardaşlar diyelim Yâ Mevlâ
Gelin Hakk'ı tevhîd edelim tevhîd
Geliniz Hâlık'ı zikr eyleyelim
Gir sema'a zikreyle gel yana yana Hu deyu
Görelden ol güzel şâhı dilim tekrâr eder Hû Hû
Görmedi bu cihân içinde keder zikrinin lezzetin duyan diller
Gûş-i câna nağme-i ezkârı ta'lîm eyledin
Hakk'a gel yâr ol zâkir ol zâkir
Hakk'ı seven âşıkların eğlencesi tevhîd olur
Hakk'ın metîn kal'ası nûr burcunun bâlâsı
Hakk yoluna girelim gelin tevhîd edelim
Handân olur ma'nâ gülü âsâr-ı zikrullah ile
Hemdemim her dem dildâr-ı dilhâh
Her kelâmın a'lâsı lâ ilâhe illallah
Her sabah erken uyanıver sen
Hidâyet bâbının miftâhı tevhîd
İlâhî devlet istersen de lâilâheillallah
İster isen Hakk'a giden doğru râh
İsteyüp yâ Rabbi bir dil bulmazam lâyık sana
Kalbi arıtıp yuyan Mevlâ zikridir zikri
Kalbini bâğ-ı cinân et ravza-i tevhîd ile
Kıl lisânını pâk her dem- zât-ı zikrullah ile 
Kün emriyle yaratan bir Allah'dır bir Allah
Lâleler güller fulya sünbüller öten bülbüller Hakk'ı zikreyler
Merd-i merdân-ı Hudâ'nın kârı zikrullah olur
Mevlâm senin âşıkların devrân iderler hû ile
Müddeî ta'n urma beni aşk-ı ma'şûk oynatır
Nedir hakîkatde râh lâ ilâhe illallah
Oldu zât u sıfat-ı Hakk'a güvâh
Pür kâr bismillâhirrahmânirrahîm
Rabbimiz ihsân eder bi hikmeti bismillah
Safha-yı sadrında dâim âşıkın efkârı hû
Salâdır mü'mine tevhîde gelsün
Sâliki Mevlâ'ya vâsıl eyleyen tevhîddir
Sâliklerin yoldaşı lâ ilâhe illallah
Sâlik zikret Rahmân'ı râzı eyle Sübhân'ı
Semâ' dirilere gönül huzûru verir 
Semâlara kapıdır yoldur semâ'
Semâ' meclisi
Sevenler zâtın Allah’ın gelin zikredelim Hakk'ı
Sevinçli de olsam gamlı da olsam hep seni anarım
Sıdk ile gelin diyelim lâ ilâhe illâ hû
Sipihr-i himmete devr-i kamerdir halka-i tevhid
Şâm u seher zikreylerem Allah direm Allah direm
Şükür Allah'a ey dostlar bugün zikr eyledik Hakk'ı
Taşdı rahmet deryâsı
Tanır isen Allah'ı bırakırsın günâhı
Tende cânım cânda cânânımdır Allah Hû diyen
Tesbih elimde hû demek ister
Tevhîde çalışan kişi ermez mi yoksa Yâr'ına
Tevhîd eyle her yerde dermân erer her derde
Uyan seherde dermândır derde dinle her yerde Allah denilir
Yana yana dervîşler Hû diyelim Allah Hû
Yüce sultânım derde dermânım
Zâhir sana olsun beyân Allah'ı gel zikredelim
Zâkirlerin ezkârı lâilâheillallah
Zâkir safâya erişir envâr-ı zikrullah ile
Zikredersen birliğini îmân sana yoldaş olur
Zikr eyle Hakk'ı ey hümâm gel fırsatı fevt eyleme 
Zikr-i Hakk vâsıtadır âlem-i bâlâya sana
Zikr-i Hû mahv eyledi cânın hicâbını bugün
Zikrullah kalbi nûr ider âşıkları mesrûr ider
Zulmet konağın geçegör envâr-ı zikrullah ile
DERVÎŞLİK
Adım adım ileri bu âlemden içeri
Âh nefsim seni nic'eyleyeyin
Âlemi ihâta kıldı âteşiyle âhımız
Âlem-i kesretden ey sâlik firâr eyle yürü
Âmennâ söyledik ikrâr eyledik
Anlar isen sana edem bir hitâb
Ârif ol kim bilesin esrârını
Ârifin her bir sözü irşâd imiş
Ârifler ortasında sôfîlik satmayalar
Âşıkın dem' u demi lü'lü' ile yâkût olur
Aşka veren vârını yârı ile yâr ola
Aşk ehli isen durma dermân yoludur bu yol
Aşk erinin hırkası olmaz imiş çul palas
Aşkın ateşiyle dolmuşum dostlar
Aşk ile biliş cânlara ezel ebed olmayısar
Aşk ile iki cihânda şâh olan gelsin berû
Aşk yolunda cân u başı fedâ eden gelsin beri
Behey bülbül nedir feryâd
Behey kardaş Hakk'ı bulam mı dersin
Belâ bârân gibi yağsa semâdan hakîkat sôfîlik incinmemekdir
Ben dervîşem diyene bir ün idesim gelir
Benliğini geçer isen gel imdi dervîş olursun
Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı
Bidâyetde tasavvuf sôfî bî-cân olmağa derler
Bil hilye-i merdân-ı Hudâ terk-i sivâdır
Bilmek istersen seni cân içre ara cânı
Bir Allah'ı zikr idenin gümânı hep 'ayân olur
Bir gönülde olmasa envâr-ı 'aşk-ı Kibriyâ
Biz çâkerân-ı Hazret-i Şâh-ı Risâletiz
Bizi yokdan var eden Settâr'a bağlı başımız
Bizim bilmezsin ey sofu ulu dergâhımız vardır
Bu dervîşlik durağı bir acâib durakdır
Bu dervîşlik yoluna aşk ile gelen gelsin
Bu dervîşlik yoluna sıdk ile gelen gelsin
Bu dünyâyı sever iken yürü sen dervîş olmazsın
Bu gönül şehrini seyrân ederken
Bulmak dilersen dâim se'âdet cân u gönülden Allah'a yalvar
Bulunmaz vuslat-ı Mevlâ bulanı bulmadan yâhû
Bu tabîat zulmetinden bulmak istersen halâs
Bu yokluk yoluna bugün bize yoldaş olan kimdir
Câna cefâ kıl yâ vefâ kahrın da hoş lutfun da hoş
Câna cefâ kıl ya vefâ senden hem ol hoş hem bu hoş
Cân bir ulu kimsedir beden anın âletidir
Cânı cânâne kurbân eyleyen gelsin bu meydâne
Cânlar cânın ister isen bu cism ü cândan fâriğ ol
Cân mı kayırır vuslat-ı cânân dileyenler
Cân terkini urmadan cânân eline girmez
Cân u dilden fânî kıldın âkıbet
Cemâlullah ile mestân olanda ihtiyâr olmaz
Cevâbı anlamazsın sen dervîşlik kande sen kande
Cihâna gelmeden maksud özünü âdem etmekdir
Cilvegâh-ı Tûr-ı Hakk'ı bulmak istersen eğer
Cümle dünyâ sizin olsun bir Dost bir post yeter bana
Cümle hicâblardan geçir Rabbim meded Mevlâm meded
Çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
Çeşme-i iksîr-i aşk-ı Kibriyâ'dır râbıta
Çille-i aşka giriftâr olmayan dervîş m'olur
Çün fenâ meydânına merdâne ermişlerdeniz
Darbe-i zikr ile müstağrak olup mevtâlarız
Derd ehli olan dârını dildâre satarlar
Derd-i Hakk'a tâlib ol dermâna erem dersen
Derdine dermânı bulan Lokmân'ı arzular mı hiç
Derdin ile işbu gönül ayn-ı safâya yüz tutar
Dergeh-i Pîr'e muhabbetle idelden intisâb
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş
Dervîşe bî-cân gerekdir câna cânân isteyen
Dervîşem sanma dervîş ol dervîş
Dervîş gerekdir ide Allah'a tevekkül
Dervîşim deyip de meydâna geldin
Dervîşlerin amelleri şerî'at-ı Rahmân olur
Dervîşlerin yoluna sıdk ile gelen gelsin
Dervîşliğe kadem uran her ma'nâda sultân olur
Dervîşliğin mertebesi hiçbir şeyi yermemekdir
Dervîşliğin vasfını demeğe irfân gerek
Dervîşlik başdadır tâcda değildir
Dervîşlik dediğim manâ gayrısından uzlet ister
Dervîşlik dedikleri hırka ile tâc değil
Dervîşlik der ki bana sen dervîş olamazsın
Dervîşlik makâmı hâl içinde hâl
Dervîş nedir bunda senin günahın
Dervîş olan âşık gerek yolunda hem sâdık gerek
Dervîş olan her kim ise toprak ile yeksân gerek
Dervîş olan hizmetinde sâdıkâne gerek
Dervîş olan kendini ednâ bilir
Dervîş olan kişiler deli olagan olur
Dervîş olan kişilerin hâşâ gönlü büyük ola
Dervîş olan kişinin dirliği arı gerek
Dervîş olan kişinin sözleri umrân olur
Dervîş olanlar zikr ile bülbül gibi nâlân olmak gerek
Dervîş olmakdan murâd yokluğu kâr etmek gerek
Devrân bu devrân seyrân bu seyrân
Devrân odur ki devrini devr-i felek bilmez ola
Dîdemiz giryân sînemiz sûzân
Dila manend-i ney derviş olup berg ü nevadan geç
Dilde Hakk'dan gayrı güftâr eylemez dervîşler
Dilersen bulmağa bâb-ı rızâda sermedî pür feyz
Dilersen zât-ı Hakk'ı çek elin dünyâ vü ukbâdan
Dilersen zât-ı Hakk'ı kıl taleb âdemden ey tâlib
Dil-i ârif merâyâ-yı Cemâl-i Mustafâ olmuş
Dolap niçin inilersin
Dost yoluna gidenlere idem nice gitmek gerek
Duyaldan sırr-ı tevhîdi bana bir özge hâl oldu
Dünyâ ile ukbâyı hiç yere sayan yok mu
Edeb yolun gözleyen erkânı bilmek gerek
Ederdi cânib-i Mevlâ'ya rağbet kulun olsaydı zikre iştigâli
Eğer cânân ise kasdın ser ü cândan ümîdin kes
Eğer gerçek âşık isen boynundaki menşûr nedir
Eğri bakarlar dervîş olana
El gönüldür gönlü tut sen eli ko
Elim çekdim bu âlemden
Emel kimdir beyân edem sıfâtın
Erenlerden etek tutan menzil alup Hakk'a yeten
Erenlerden sır sorana dokuz türlü nişân gerek
Erenlerin sohbeti ele giresi değil
Erişir vuslata dil zikr ile tenvîr olsa
Ermeğe vahdet nûruna şirki aradan süregör
Ey bana iyi diyen benem kamudan kemter
Ey birâder görmemin burhâna bağlı bâşımız
Ey derde dermân isteyen yetmez mi derd dermân sana
Ey dervîş diyen bana nem durur dervîş benim
Ey gönül dervîş isen âlemde sultânsın yürü
Ey gönül dervîş isen hâk ile yeksân ol yürü
Ey gönül gel Hakk'a giden râhı bul
Ey gönül terk et sivâyı maksad-ı aksâyı gör
Ey sâlik-i Hakk geç bu zamânın geçeninden
Ey sâlik-i merd-i Hudâ etmek gerek cânı fedâ
Ey tâlib-i Hakk ister isen olmağı vâsıl
Ey tâlib-i irfân olan aldanma sivâya
Ey tâlib-i Mevlâ olan kulluk yolun gütmek gerek
Ey vuslata tâlib olan şartın akdemidir mürşid
Ez sohbeti dervîşân bûyi Muhammed âmed
Fenâ bulup hayât alam şu dem kim aşk-ı yârımdan
Feyz-i kuds-i zât-ı Hakk'a tâlib ol insân isen
Gafletde olan gönlüm gel Hakk'a niyâz eyle
Garaz Hakk yolunda rızâdır rızâ
Garîk-i aşk-ı Hakk bilmez dalâletden malâletden
Gayrı murâddan geçmişem dervîşliğim yeter bana
Gâzî ki tîğın çeke zerk eyeleye hadenk
Gel âlem-i manâya mirâc edegör mirâc
Gel beru ey derde dermân isteyen
Gel beru sırr-ı kerâmet isteyen hâl üstüne
Gel bugün Attâr olup her vârını yağmâya ver
Gel ey dervîş Hakk'ı bulayım dersen
Gel ey dervîşlik isteyen eydem sana nitmek gerek
Gel geçelim bu dünyâdan eğer dervîş isen dervîş
Gel Hakk'ı zikr idelim ey dervîş
Gel imdi mürşid-i kâmilden eyle ahz-i nefes
Gelin ey dôstân isteyelim sıdk ile Mevlâ'yı
Gelin ey yârân rüfekâcasına
Gel özün sâf eyle sôfî merd olup meydâne gel
Gel seninle dervîş olalım gönül
Ger vuslata erdin ise bu derd ile firâk nedir
Gir tarîk-i aşk-ı Hakk'a evvelâ ol tâibûn
Gönül bir dem karâr etmez gidüp bakmadı bir yâne
Gönül mazhardır envâr-ı cemâle

Gönül tıflı demâdem ders alırsa pîr-i vahdetden
Gözünü yum gönül iki cihândan
Güzel âşık cevrimizi çekemezsin demedim mi
Hâb-ı gafletden uyar uyanayın
Hakîkat yolunu soyla gider gayrı sevdâyı
Hakk'dan nazar oldu bana Hakk kapısın açar oldum
Hakk yoluna çün ki şerî'at esâs
Hakk yoluna gidenlerin asâ olsam ellerine
Halkı kodu Hakk'a tutdu yüzünü dervîşler
Halvetîyem kesretim vahdet ile pinhân olur
Hayıf benim bunca geçen ömrüme
Hazret-i pîrân yolu Hakk'a gider kâfile
Her geçeni Hızır bil her geceni Kadir bil
Her kim bana ağyâr ise hak Tanrı yâr olsun ana
Her kime kim dervîşlik bağışlana
Her kimin kim derd-i Hakk'dan yüreğinde olsa dâğ
Her nefesde aşk ile giryân olup Allah derim
Hubb-i Rahmân isteyenler dürr ü mercân istemez
Hudâ'yı zikreder her ne vâr kuru ile yâş
İki dünyâdan da gönlünü arıtan insan
İkrâr-ı Hakk ile elest bezminde belî deyip secde edenlerdenim
İksîr-i a'zamdır nutk-i ehlullah
İnsân isen gel sür izim olma ahî sen nâ-halef
İstediğimi buldum eşkere cân içinde
İster isen vasl-ı Hudâ gel mürşide gel mürşide
İsteyen yârın hâk eder vârın
İşidin ey yârânlar eve dervîşler geldi
İşitdim nefha-i sûru dirildi cümle-i mevtâ
Kadr-i fakrı bil fenâ ol yâr-i sultân olma hiç
Kal'a-i cismi bırak bârû-yi tenden geç gönül
Kalbi cilâ et âyine olsun
Kalbi mir`ât-ı mücellâ idelim ey dervîş
Kim bulur cânâneyi aslında mi'râc etmeden
Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol verme zinhâr
Levha-i kalbini ger âyine-i sîmâ göresin
Lutfuna mazhar olan cennetine girmez mi?
Manevî âdem olan resm-i müsemmâdan geçer
Mâsivâ kaydın ko âlem-i ıtlâka eriş
Mecnûn-i Hudâ olanı zencîre çekerler
Merdân-ı Hakk bu dünyâda maksûdlara kalmadılar
Merhabâ ey tâlib-i kâbil-vücûd
Mevlâm gözüm yaşı akar sel olur
Mir'ât-ı kalbe kıl nazar cânân cemâlin gösterir
Muhabbet bezmine dil ver perîşân olmak istersen
Murâd-ı devlete ermek dilersen Cenâb-ı Hazret-i Allah'a yalvar
Mübtelâ-yı aşk olan dünyâ vü ukbâdan geçer
Mürîdim mürşide diyen kişiler
Mürîd oldur hakîkatde murâdından ola fânî
Mürşide hak diyen kişi mürşidi hak bilmek gerek
Mürşid-i kâmil âdemi câm-ı cihânnümâ ider
Mürşid-i kâmile eylersen hizmet
Mürşid-i kâmil mürîd-i sâdıkın sultânıdır
Nefse uyup râh-ı Hakk'dan taşra çıkmak yol mudur
Nefsin idrâk etmeyen irfânı bilmez kandedir
Ne olayım dervîş olsam
N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlüm
N'oldu sana eyâ gönül
Nûr-i zâta ermeğe mahv-ı sıfat etmek gerek
Ol kim cûş u hurûş eyler ezelden mest ü hayrândır
Pâk eyle gönül çeşmesin tâ durulunca
Parça yahşi biz yaman parça buğday biz saman
Pâreye atma kendini ol kuru tâc neyler sana
Pîr-i dânâ sohbetidir tâlibe feryâd-res
Pîr-i mugândan bir nefes aldım aceb feryâd-res
Râh-ı aşka girmeyen merd olmadı zenler durur
Ravza-i cennetdedir ehl-i salâh
Remz-i Hakk'ı fehmedenler dîde-i bînâ imiş
Sadâ-yı nây-ı vahdet dâimâ eyler beyânâtı
Safâ ister isen terk et safâyı
Sakın hüzn etme ey âşık bizim zîrâ Hudâ'mız var
Sâlikâ gel nefs ü şeytân ile edelim savaş
Sâlikâ Hakk'dan dilersen sana ola feth-i bâb
Sâliki idlal eder mürşidi noksân olsa
Sâlikin mürşiine hizmeti şâhâne gerek
Sana bir ma'cûn-i nâfi' öğreteyim sâlikâ
Sana bir mürşid-i kâmil gerek ahvâlini muslih
Sanma gayrı râh olur Hakk yolu ferâh olur
Semâdan sırr-ı tevhîdi duyan gelsin bu meydâne
Sen cânından geçmeden cânân arzu kılarsın
Senden gelir cevr ü cefâ ben âh u vâh etmeyeyim
Sen seni yavı kıl külli
Serîr-i bezm-gâh-ı fakrı her bir câna vermezler
Sevdâ-yı sivâdan geç gel hû diyelim yâ hû
Sevdim seni hep vârım yağmadır alan alsın
Seyr-i fillaha kadem bas yürü seyr eyle müdâm
Seyrimde bir şehre vardım gördüm sarayı güldür gül
Sıdk ile girdinse yola ey şücâ'
Sırr-ı tevhîd ile sırrım âşinâlık eyledi
Sivâdan kalbini pâk et gönül mir'ât-ı Rahmân'dır
Sivâya meyl ü rağbetden kulûb-i asfiyâ mahfûz
Sôfî oldur kim ide ihlâk-ı vücûd
Sôfî olmaz yumruğunu kaldıran
Suâlim var tapuna ey dervîşler ecesi
Sûretâ sugrâ vücûdun cümle ekvân sendedir
Sülûk ahvâlini sâlik yola gidüp gelenden sor
Sülûk ehli giderler aşk ile dildâre doğru
Şem'-i cemâlin nûruna pervâne geldim tâ ezel
Şerîata girdim diyen tarîkata erdim diyen
Şerîatin sözleri hakîkatsiz bilinmez
Şevk ile zâkir-i Mevlâ olalım ey dervîş
Şol kişi kim cân u dilden Rabbini eyler taleb
Tâc mâ'rifet tâcıdır sanma gayrı ola tâc
Tâ ezelden aşk ile biz yâne gelmişlerdeniz
Tâ ezelden rûh-i kudse nûr-i Subhân'dır edeb
Tâ ezel ma'şûk edindim Hazret-i Allah'ı ben
Tahkîk eder tasdîkini îmâna ermek isteyen
Tâlib-i fakr u fenâ olanda istiğnâ gerek
Tâlib-i Hakk'ın devâsız derd dürür sermâyesi
Tâlib isen verme şeyhine keder
Tarîkat kurb-i Rahmân'dır
Tarîk-i sevdâda ey dil-i sâde
Tasavvufdan murâd olan edebdir
Tasavvuf sâf-ı dilden Hazret-i Allah'a dönmekdir
Tecellî etse sâlikde semâ-yı fıtrat-ı tevhîd
Tecellî sırrına âgâh eder envâr-ı mahviyyet
Tecelliyyâta dilde nûr-i tevhîdden cilâ ister
Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş değil
Terk eyler bâş ile cânı Allah'ı seven âşıklar
Terk-i âmâl eyleyen 'âlî olur kâkül gibi
Usandım bu harâb-âbâddan kâşâneden geçdim
Vardım kırklar yaylasına
Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan
Velî olmaz kişi taşlanmayınca
Vuslat-ı yâr isteyen hicrâna katlanmak gerek
Yâ Râb bize ihsân et vuslat yolunu göster
Yar yüreğim yar gör ki neler var
Yeter etdin bu fânî zevke rağbet
Yine gönlüm dost illerin özledi
Yoldaş olalım ikimiz gel dosta gidelim gönül
Yücelerden döndüreyim alçaklara gönül seni
Zâhidâ bulsun derûnun zikr-i Hakk'dan iltizâz
Zâhidâ gel mekteb-i irfâna gir
Zâhidâ Hakk'ı ararsan Hakk'a burhândır gönül
Zâhid bize ta'n eyleme Hakk ismin okur dilimiz
Zâhid gel gör hâlimizi dinle hem akvâlimizi
Zât-ı Hakk'dan feyz-i zâtî-yi Hudâ'dır râbıta
Zehî bahtlu şu cânlar ki bulur anın visâlini
Zevk-i aşk meczûbu buldu âlem içre âlemi
Zikr ile âyine-veş her kim ki oldu sîne-saf
Zulmet-i hicrinde bîdâr olmuşum yâ Rab meded
Zühdünü ko aşka düş ehl-i cânân etsin seni
AŞK
Aceb değil senin içün ger cân fedâ kılar isem
Aceb hayrân oldum aşka uyalıdan
Âfiyetler câm-ı aşkı nûş eden âşıklara
Ağla gözlerim ağla gülmezem ayruk
Âh odu tende iken büryân kebâbdayız biz
Aks-i mihrin nûru dil âyînesinde nâr olur
Aldı âgûşuna hurşîd-i mehâsin-ârâ
Aldın mı gönül hüsn ile yektâ haberin sen
Âlem-i dilde aceb kâşânemiz var bizim
Anın aşkı gerek bana gerekmez bana dünyâ ukbâyı
Arz-ı dîdâr eyledikçe şâhid-i gülzâr-ı Hû
Arzum senin cemâlinde aşkın bendedir Allahım
Âşıka vakt-i saâdet gecedir
Âşıkım sahbâ-yı aşkın zevkine dildâdeyim
Âşıkın âh u enîni yâre değil ağyâredir
Âşıkın bir çâresi var zâr u giryândır yanar
Âşıkın maksûdu ol mahbûb-i bî-hemtâ imiş
Âşık isen ma'şûk içün şöyle sen merdâne gel
Âşık isen sâlikâ âyîne-i dîdâre bak
Âşık k'ere maksûda
Âşıklara cân verme telâşı olmaz
Âşıkları bîgâneler âsûde sanırlar
Âşık olan dost yolunda cânını kurbân eder
Âşık oldum tâ ezel bir Yûsuf-i Ken'ân'a ben

Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Âşık olmuşam ben güle
Âşıkların ahvâli
Âşıklar iki cihânda nefs murâdın almayalar
Âşinâ-yı aşk olandan âh u zâr eksik değil
Aşka düşürdün kendözün
Aşk bahrı mevc urdu zâhir oldu bu cemâl
Aşk beni yağma kılupdur sen beni sorma bana
Aşk bezirgânı sermâye cânı
Aşk câmını Mevlâ'dan nûş eyledim evvel çün
Aşk çün perdeden ayân oldu
Aşk da'vâsın kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ
Aşkdır mûru Süleymân ile hemtâ gösteren
Aşkdır nahl-i bâğ-ı lem yezelî
Aşkdır ser-levha-i mecmûa-i sırr-ı Hudâ
Aşk eri olmak dilersen ayağın merdâne bas
Aşk eteğin tutmak gerek âkıbet zevâl olmaya
Aşk geldi yağma kıldı gönlü târâş eyledi
Aşk girdâbına azmetmeye gel kur gemini
Aşk hâletiyle dâimâ mestâneyim hayrâneyim
Aşkı bismillah edindim evvelâ
Aşk-ı ma'şûku edelden ihtiyâr
Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Aşkın ezelî âşıkâ ilhâm-ı Hudâ'dır
Aşkın şerâbın içeli kandalığımı bilmezem
Aşkın şerer-i âteşi tâ kalbime düşdü
Aşk ile vîrân oldu imâret tâ ebed
Aşkla oldu bed'im aşkla oldu hatmim
Aşk şarâbı ebedî âşıkı mahmûr eyler
Aşk şarâbındaki cemâl sırrı
Aşkdır ser-levha-i mecmua-yı sırr-ı Hudâ
Aşkına cânım bendedir bende
Aşkını terkeylemez kalbim perîşân olsa da
Aşkını yâr et bana yâ Rab dahi yâr istemem
Aşkın ile okur ilmi ulemâ
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur
Aşkınla çâk olsa bu ten
Aşkınla mühimm dîvâneleriz
Aşkınla yak kül et beni
Aşkın meyine kandın n'oldun âh gönül n'oldun
Aşkın odu ciğerimi yaka geldi yaka gider
Aşkın ezelî âşıka ilhâm-ı Hudâ'dır
Aşkın şerer-i âteşi ta kalbime düşdü
Aşk-ı yâre düş olaldan yârimi gördüm ayân
Aşk ile âvâre olan dünyâda kârı n'ider
Aşk ile bünyâd olaldan kalbimiz mesrûr durur
Aşk imâmdır bize gönül cemâat
Aşk makâmı âlîdir aşk kadîm ezelîdir
Aşk odu düşdü cânıma eritdim ciğer yağını
Aşk oduna yandığımca râhatım budur hemân
Aşk olup rûz-i ezel sâkî-i peymânemiz
Aşk yoluna girelim yâ Hû yâ Hakk diyerek
Âteş-i aşkın fürûzân olsa âşık nâr olur
Âteş-i 'aşk ideli sînemi sûzân benim
Ateş ne zened der dil-i mâ illâ Hû
Ayândır cevher-i zât istikâmetle ayârından
Bana aşkı soran gelsin haber alsın kumaşımdan
Bana sen cân yetersin cân gerekmez
Ben âşık-ı cânâneyem cân u cihândan geçmişem
Ben beni bilmem neyim dünyâ nedir ukbâ nedir
Ben bir cemâle 'âşıkam anın içün dilimde Hû
Ben bu aşkı bilmez idim bu bir aceb sevdayımış
Ben bu yolu bilmez idim aşk gönlüme düşdü gider
Ben Dost hevâsına düşdüm özge hevâ neme gerek
Benem Mecnûn-sıfat Leylâ'sı aşkın
Benem ol âşık-ı şeydâ ki bulmuş ibtilâdan hazz
Benem ol aşk bahrîsi denizler hayrân bana
Ben harâb-ı mest-i meydânem nihân meyhâneden
Benim işbu garîb cânım aceb düşdü bu sahrâya
Ben melâmet hırkasını kendim giydim eynime
Ben yürürem yâne yâne aşk boyadı beni kâne
Benim gönlüm gözüm aşkdan doludur
Benim maksûdum değildir âlemde lâkin illâ Hû
Bezm-i elestin câmını sundu bize Sübhânımız
Bırakdın âşıkı hicrân nihân oldun ayân iken
Bilinmez derde düş oldum devâsı sendedir yâ Rab
Bilmem nideyim aşkın elinden
Bir bâde ver sâkî bize mestâneler müştâk ola
Bir dilbere meftûn oldum gönlüm onun dîvânesi
Bir kez yüzün gören senin ömrünce hiç unutmaya
Bir kişinin ki bâtını derdi ile âşinâ değil
Bir nigâh-ı merhamet kıl yâdigâr olsun bana
Bir sâkîden içdik şarâb arşdan yüce meyhânesi
Bir tecellî etdi zuhûr bu seher
Bir yüze dûş oldu gözüm yüzbin gezer dîvânesi
Bî-vücûdem aşk odu bilsem benim nem yandırır
Biz âşık-ı şeydâyız müştâk-ı cemâliz biz
Biz bezm-i elest nûş edicek bâde-i nâbı
Biz harâbât ehliyiz kâşânemiz vîrânedir
Biziz ol bezm-geh-i şarâb-ı elest 'ayyaşı
Biz ol uşşâk-ı serbâzız bize akl ıssı yâr olmaz
Bu aşk bir bahr-i ummândır buna hadd ü kenâr olmaz
Bu aşk bir hâkim-i cândır ne derd-i bî-devâdır bu
Bu dârât-ı cihân fânî olupdur sonra nâ-mevcûd
Bu derdimden inler idim derdim bana dermân imiş
Bu gönlüm derdine düşdü Hudâ'nın
Bu gönül mürgü zâr eyler düşüp gülden cüdâ şimdi
Bu gülşen içre bugün andelîb-i pür-zârem
Bugün aşkı ile bulmaz isen hubb-i likâdan hazz
Bu ne derddir aceb dermân belirmez
Bûy-i verd-i cennetin halvetde zikr-i Yâr'dır
Bülbül-i şûrîdeyem gülden nasîbim var benim
Bülbül-veş figân eyler âşık vakt-i seherde
Câm-ı aşkı nûş edüp serhoş olan pâkize zât
Câna düsdü bir aceb sevdâ-yı aşk
Cân bülbülü efgân eder durmaz dâim yâ Hû deyu
Cân-ı cânân isteyenler terk-i cân olmak gerek
Cânımı uryân edüp saldım bu aşk deryâsına
Cânını aşk yoluna vermeyen âşık mıdır
Cânı terketmek gerek bu evde cânân isteyen
Cân illerinden gelmişem fânî mekânı neylerem
Cânlar yanar cânın atar pervânedir Mevlâm sana
Cân olur cân içre cânânı olan
Can verir âşık bu yolda kasd-i cânân eylemez
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu
Cemâlin nûrunun âşıklarına 
Cemâlin şem'ine pervâne-veş yakdım perr ü bâli
Cümle cânân içre cânân bir bana
Çün sana gönlüm mübtelâ düşdü
Çeşmin gibi bahtım dahî hep kâre ne çâre
Derd elinden dâde geldim kandedir Lokmân'ımız
Derd ile giryân olayım bir zamân
Derdin ne behey âşık bîçâre neden oldun
Devrân olur derde dermân
Devreder eşyâ-yı halk kâşâneden kâşâneye
Dîdârını seyreyleyen göz mâsivâ görmez olur
Dîğer-gûn eyleyen Mecnûn'u sanma zülf-i Leylâ'dır
Dilâ hâlât-ı vaslı hemdem-i cânân olandan sor
Dinle imdi sırr-ı aşkdan âşikâr
Dîn ü millet sorar isen âşıklara dîn ne hâcet
Dost aşkına ko'n yanayım
Dostdan haber kim getirdi sorun seher yellerine
Dost derdin iste ki dermânıdır âşıkların
Dost elinden içmişimdir câm-ı aşk-ı ahmeri
Dostlar oldum dîvâne ben âşıkım Sübhân'e Mevlâ'ye
Durman yanalım âteş-i aşka
Durmaz yanar vücûdum âh itmeyüp nideyim
Dün gider gündüz gelir gör niçesi uz gelir
Düşdü câna âkıbet sevdâ-yı aşk
Düşelden mekteb-i aşka unutdum ders-i fetvâyı
Düşeli bu aşkın cânım iline
Düşüp derdine Mevlâ'nın kodum bu akl u idrâki
Ehl-i derd-i nâtüvâna var mı sıhhatden lezîz
Etdi beni aşkın bugün mestâneler mestânesi
Evvel dahi vâr idi cânımda bu aşk odu
Ey âşıkân ey âşıkân aşk mezhebi dîndir bana
Ey âşık-ı dildâde gel nûş edelim bâde
Ey âşık-ı Hakk âşık ol âşık
Ey azîzim devletinde cânımız Hû'dur bizim
Ey beni aşk ateşine yandıran
Ey beni ayıblayan gel beni aşkdan kurtar
Ey birâder derd-i aşka mübtelâ olmak da güç
Ey bülbül-i nâlende gül vaslını hânende
Ey dil bize ver haber aşk illerine kim gider
Ey dil-i şeydâ umaram sana eyleye Mevlâ aşkını i'tâ
Ey Dost senin yoluna cânım vereyim cânım
Ey garîb bülbül diyârın kandedir
Ey gönül bir derde düş ki anda dermân gizlidir
Ey gönül gel gayrıdan geç aşka eyle iktidâ
Ey gönül gûş eyle gel âşıkların güftârını
Ey gönül sen olma kendinden cüdâ
Ey Hudâ vaslından ayrı bana seyrân olmasın
Ey kamer tâ-be-seher aşk ile bîdârsın niçin
Ey kardeşler halvetde bütün râhatım benim
Eylemez Mecnûn gibi Leylâ'yı hülyâ gönlümüz
Eyler seherde gulgule dost gülşeninin bülbülü
Ey neş'em zevkim emelim mesnedim
Ey tâlib-i Hakk âşık ol âşık
Ey yârânlar tınman bana ben yine noldum bilmezem
Eyyûb'em mübtelâyem derde dermân isterem
Ey zâhir ü pinhân olan âşık seni bulsa n'ola
Ezelden aşk ile biz yâne geldik
Ezelden aşk ile yandım kül oldum
Fenâya meyl edüp kalmaz senin âşıkların cânâ
Gam def'ine mâ meclis-i rindânede buldum
Gam-ı dilsûz-i aşkdan puhtegânız zârımız yokdur
Gece gündüz döne döne istediğim Hakk'dır benim
Gel beru ey gönlümün şehrini bünyâd eyleyen
Gel gel yanalım âteş-i aşka
Gelin Allah'a âşık olanlar Allah'a aşk ile ermiş erenler
Gerçek velî olan kişi aşk derdine düşmek gerek
Gezer Yakûb olan Yûsuf içün aġlayı aġlayı
Gönlümüz her ân sendedir yâ Rab
Gönül aşkdan gınâ buldu
Gönül hayrân olupdur aşk elinden
Gönül şem'-i ruh-i yâre yamar pervânedir şimdi
Gönül vuslat hevesiyle sanki rebâbdır rebâb
Görmesem hâk-i peyin vü tutmasam ol yâr eteğin
Göster cemâlin şem'ini yansın oda pervâneler
Gözlerini n'oldu bî-dâr eyledin
Gözü dünyâ mı görür âşık-ı dîdâr olanın
Güller sünbüller öten bülbüller yanık gönüller Mevlâ'yı özler
Gülünden cüdâ mı düşdün acabâ
Güzeller elinden çekdiğim nedir
Haber eylen âşıklara aşka gönül veren benem
Hacının maksûdu Kabe âşıkın dîdâr-ı Hû
Hakîkat Zât-ı Barî'dir muhabbet
Hakk'ın cemâlin gözleyen hû demesin ya ne desin
Hakk'ı sev Hakk sevenlerden dulundurmaz cemalini
Hâlık'ı zikreylemek derd ehlinin dermânıdır
Halkdan çekdim özümü Hakk'ın aşkından yâ hû
Hayli müddetdir gam-ı âh-ı nedâmet bekleriz
Her dü cihâne bîgâne âşık
Her ki bunda aşk-ı Hakk'a yâr olur
Her kime aşk hemdem olduysa çürüğü oldu sâğ
Her kime kim bir nefes aşk selâm eyledi
Her kime kim şule bırakdı bu aşk
Her kimin ki aşk ola başında tâc
Her nefesde bir tecellî-yi Hudâ ister gönül
Hudâyâ cümle-i âlem sana âşık seni özler
Hüsn-i sır mehpâresi cânımdan etmez iftirâk
Hüsnün oldukça füzûn aşk ehli artuk zâr olur
Hüsn yekî hasen yekî yâr yekî sühân yekî
İçin dışın murdâr iken aşk neylesin senin ile
İki cihânı unutur sana gönül veren kişi
İki cihân zindân ise gerek bana bostân ola
İlâhî bir aşk ver bana ben benliğim bilmeyeyim
İlâhî neylesün nitsün gönül sensiz karâr etmez
İsm-i Sübhân virdin mi var
İstemez âkil fânî dünyâyı
İşidin ey yârenler aşk bir güneşe benzer
Kadehim şarâbım sevgilim bu üçü ben ise aşkın mübtelâsı dördüncü
Kad enâre'l-'aşki li’l-'uşşâki minhâci'l-hüdâ
Kanı bir aşk ehli kardaş kanı bir derd ehli yâr
Karîn-i bezm-i hâss eyle meded senden Kerîm Allah
Katresin bahrden ammâ cemed olmuş mâsın
Kendi vechin hüsn-i dilberden hüveydâ kıldı aşk
Kevser verilir Hakk'dan içdin mi şarâbı sen
Kıssa-i giysû-yi bârı şerh ü takrîr eyledim
Kimin ki sensin ey kâdı kamu yollarda yoldaşı
Kim ki aşkın dârına berdâr olur
Lutf eyleyüp bir kez nazar eylerse ger sultânımız
Mecnûn ki sahrâyı seyretdi ammâ
Ne devletdir bazâr-ı aşk kurulmuş
Mâhest ne-mî dânem hurşîd ruhat yâ ne
Maksadı âşıkların menzil-i cânân olur
Mahvolur insan aşkın elinde
Mecnûn'a sordular Leylâ nicoldu
Mecnûn-i râh-ı aşkam bilmem akıl ne şeydir
Mecnûn olalı gönlüm Leylâ haberin söyler
Mecnûn olan meftûn olan her gördüğün Leylâ görür
Meftûn olanlar sen mihr-i tâbe minnet eder mi hiç âfitâbe
Mensûb-i huzûr olmağa gerçi amelim yok
Mestâne-i aşkam ben ayamadım
Mestân-ı cân-ı aşka birdir visâl ü firkat
Mest-i aşkın reh-i sahrâya düşer döne döne
Mest-i müdâmdır bu dem âşık-ı şûrîdeler
Mevlam ver aşkını bana hayrânın olayım senin
Meydân-ı muhabbetde ki merdânelerin var
Meyhâre-i meyhâne-i mestân-ı Hudâ'yız
Muhabbet bezminin câm-ı cemin her cânâ vermezler
Muhabbetden dil alırsa nevâyı
Muhabbet neydüğün bileyim dersen
Müflisiz iki cihanda aşka verdik vârımız
Müslümanlar kim görmüşdür âşık tevbe ettiğini
Müyesser eyledin aşkı şükür yâ Rabbi yâ Rabbi
Nağme-i aşkdır anlarsa eğer sırrı cebel
Nâil olmaz vuslata ma'nâda olmadıkça aşkına üftâde dil
Nâr-ı kübrâdır hakîkat âşıka ihrâk-ı aşk
Ne kim senin cevrin ile geçirmişem ben günümü
Ne şândır Allah Allah âşikâr olan cemâlinde
Neye etsem nazar şâhım gönül hep sendedir sende
Neylerem cân u cihânı bana Rahmânım gerek
Nice yıllardır ser-i kûy-i melâmet bekleriz
Nisâr ol âşık cânına ki dost ile visâli var
N'oldun ağlarsın gönül bir bî-bedel yârin mi var
Nûr-i tevhîd ile pâk et kalbini eyle debbağ
Nûş idelden câm-ı aşkı cânımız mestânedir
Ol Çalabımın aşkı bağrımı bâş eyledi
Ol Dost'u ben sevdiğim bu cânımdan ilerü
Olmasa ger neş'e-i câm-ı cihân-ârâ-yı aşk
Ölümdür Yâr'dan ayrı zindigânî
Ömrün bitirmiş vîrânemiyim aklın yitirmiş dîvânemiyim
Öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir 
Râh-ı aşka azmeden kimdir dersen ol kişidir
Rahîk-i aşk ile sermest olup peymâneden geçdim
Rahmet deryâna daldır
Ref et nikâb-ı vechini seyrân etsin dîvâneler
Rûha çün dilden göründü âteş-i aşk-ı likâ

Sahrâ-yı sevdâya düşen nevreste
Sâkî kadehi şarâb-ı ilâhî ile doldur
Sâkiyâ gel beni hayrân eylegil
Sana âşık olan diller niderler hûr u gılmânı
Sanma aşk ehlini mevt ile güzâr eylediler
Sayd u bend oldu meğer bir şâh-ı hûbâne gönül
Seherde bülbülü gördüm geceden
Seherde bülbülü gördüm iniler
Seherde bülbülün gördüm figânın
Seherde bülbülün gördüm yatağın
Seni seven âşıkların gözü yaşı dinmez imiş
Senin âşıkların kılmaz nazar firdevs-i a'lâya
Senin aşkın gerek bana niderem mâli vü câhı
Senin aşkınla ey mâhım gönül hep ağlamak ister
Senin aşkınla mecnûnum velâkin iştihârım yok
Senin hicrân-ı aşkınla ilâhî âşıkân ağlar
Sensiz yola girer isem çârem yok adım atmağa
Severem ben seni cândan içerû
Sevgili âh sevgili ne bir misli var O'nun ne de benzeri
Sînelerin aşk ile itdi biryân sôfîler
Sünbülün râyihasın turra-i cânân getirir
Şem'-i rûhuna cismimi pervâne düşürdüm
Şevk u tarab eder eflâk şerâb-ı "eynemâ"dandır
Şol dem görem dîdârını dîvâneyem dîvâneyem
Şûride vü şeydâ kılan yârin cemâlidir beni
Tahtgâh etdi vücûdum milkini sultân-ı aşk
Tâk-i ebrû-yi kemânın dileberâ mihrâbımız
Tarîk-i aşka gir cânâ sevâd-ı mâsivâdan geç
Tecellâ-yı cemâlinden habîbim nevbahar âteş
Tecellî-i cemâl ister gönül eğlenmez eğlenmez
Tecelliyâtın nûruna döymez vücûdum dağları
Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ'nındır
Tehî destim ilâhî dü cihânda bir medârım yok
Terk ü tecrîd âşıkam seyrân diler gönlüm benim
Tıynet-i âdemde konmasa eğer sevdâ-yı aşk
Üftâde dilim şikâr oldu
Üftâdegân-ı aşka bir ân olur mu râhat
Vahdet gül-i gülzârının dîvânesi mecnûnuyam
Vech-i yâre düş olan âlemde seyrân istemez
Verirsen cânı cânân senindir
Vîrâne gönül ancak hüsnünle olur ta'mîr
Vücûdum dârını ma'mûr iden yâr
Yâ ilâhî kıl inâyet senden ihsân isteriz
Yak sînemi âteşlere efgânıma bakma
Yanma gönül nûr-i cemâl sana Yâ Hû görünür
Yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ eyle biza atâ-yı aşk
Yâ Rab beni pervâne gibi aşka dûçâr et
Yâ Rabbi aşkın ver bana Hû diyeyim döne döne
Yâ Rabbi zâtın sırrıdır bu gülleri handân iden
Yanar âteşlere hisseylemez pervâne-i aşkın
Yan âteş-i aşk ol ki sırr-ı mûma eresin
Yandım kül oldum düşeli aşka
Yandım yakıldım ben nâr-ı aşka
Yanmakdan usanmazam Mevlâm pervânemiyem bilmem
Yine aşkın sırrı düşdü serime
Yine cânım dimâğına erişdi o lezzet-i Dost
Yine nûr-i tecellîden dil ü cânım ziyâ ister
Yüce sultânım derde dermânım
Yüreğime Dost derdi urdu türlü yâreler
Yüreğime şerha şerha yâreler urdu bu aşk
Yüz bin cefâ kılsan bana senden yüzüm döndürmezem
Yüz bin çiçek yaratır gül kalır hâr içinde
Zâhid çekemez çünki ağır bâr-ı muhabbet
Zehî âşık ki maşûku Hakk oldu
Zerre-i aşkın ilâhî her kimin gönlünde vâr
Zikr-i Mevlâ ile hoşdur meclis-i rindânemiz
NASÎHAT
Âb-ı istigfâr ile dil hânesin pâk eyleyüp
Aceb bir kârubânhâne bu dünyâ
Aceb ne gırre olupsun cihâna Ümmî Kemâl
Aça gaflet gözünü nice aldar seni hâb
Aç gözün bu nevm-i gaflet nice bir
Aç gözün dinle gönülden sana idem feth-i bâb
Aç gözün gafletde kalma dîde-i bînâyı gör
Aceb nâzik beden bir hoşça kuşsun
Aç gözün kaldır hicâbı cism içinde câna bak
Aç gözünü bir dem uyan sen ey gönül gel ey gönül
Açılıcak kabr-i ten kaldıra dil bâş u cân
Açup dü dîde-i cânı o mihr-i bî-bahâyı bul
Âdemi bil âdemi bul âdem ol
Âdem isen âdeme bak âdem ol
Âdem olan dâd-ı Hudâ feyz-i kerâmet
Âdem oldur hak kelâmı duyduğunca şâd olur
Adımı dostdan yana atalım şimden geru
Ağyârı çü terketmeyesin yâr ele girmez
Ahd ü peymânına vefâ eyle
Âh elinden benliğin feryâd elinden benliğin
Âhiret devletlerine dünyâdan kaçan yeter
Âkilim diyen kişi tevhîde gel tevhîde
Âkil isen eyleme ma'mûr bu vîrâneyi
Âkil isen hayra sa'y et dâimâ
Âkil isen olma çâh-ı nefse habs
Aklım var diye söyler tabîbler Lokman Hekim gibi bilgin olsa ne fayda
Aklını aşka değiş vâkıf-ı esrâr olasın
Aklını cem eylegil dünyâya verme gönlünü
Akreb ejdehâ dolu deryâyımış
Aldanma cihâne bâkî değildir
Aldanmagil kardaş fânîdir dünyâ
Âlemi sen kendinin kulu kölesi sanma
Âlem-i tahkîki bul mâh-ı şebistân sen ol
Allah adını gönülde zikr et

Allah adıyla her işe başla
Allah sana veribiye bir gün ecel serhengini
Amândır ey mü'min kardeş Rızâ-yı Bârî'yi gözle
Anla ey cân ne için geldiğini kesrete sen
Anma mısın sen şol günü cümle âlem hayrân ola
Anmaz mısın sen şol günü gözün nesne görmez ola
Ansız bir gün ecel erüp devrânımız bozar bizim
Anup kıyâmet gününü
Ârifi gör değme sözü söylemez
Ârif isen her nâşîyi özüne hem-dem eyleme
Ârif ol ma'nâ yüzüne bakagör
Âşık isen hakîkat sen tal'at-i vahîde
Âşık zikret Mevlâ'yı kân ağlayu ağlayu
Âşinâ-yı kulûb-i merdân ol
Aşksızlara verme öğüt öğüdünden alır değil

Ata belinden bir zaman anasına düşdü gönül
Âteş-i şirke düşüp olma muazzeb ey hasûd
Ayağın bezm-i kesretden fenâ ehli çeker bir gün
Azîz bâşın için gece yâr için uyuma
Bâd-ı ecel eser bir gün üstüne
Bahr-i lutfundan ey kerem kânı bir katre ihsân etsen olmaz mı?
Bak vech-i yâre yâ Hayy
Bambaşka ufuklar açıyor rûhlara Kur`ân
Bana rahm etsen kerîmâ rahmetin mi eksilir
Basma tuğyâna kadem câme-i cân kân boyanır
Bây u dervîş ü mîr ü şâh-ı cihân
Bâzâr-ı aşka meydâne gel gel
Bedenden cân-ı şîrini çıkınca ana cennet midir tamu mudur yer
Behey bîçâre miskîn bu cihâna yiyüp içmeğe mi geldim sanırsın
Bencileyin yüzü kara gelmemişdir hiç bir dahi
Berk yapışdın şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi
Beni bu nefs-i zâlim etdi mağbûn
Bil ki ey oğul
Bilmedin mi ki Vâhid-i Kahhâr li meni'l-mülk deyiser âhir-i kâr
Binde biri bu halkın Rahmân yoluna girmez
Bir garîbsin şu fenâde gülme gülme ağla gönül
Bir göz Hakk'ı görmezse ona sakın yâr deme
Bir göz ki anın olmaya ibret nazarında
Bir gün ola dürüle defterimiz
Bir gün olur Hazret-i Mevlâ seni merhamet ü hürmete şâyân eder
Bir gün sana irer ecel uyan hey gâfil uyan hey
Bir gün senin defterini dürerler bir eyyâm gelir
Bir imâret göster bana kim sonu vîrân olmaya
Bir kez gönül yıkdın ise bu kıldığın namaz değil
Bir kişiden sorgil haber kim ma'nâden haberi var
Bir kişi mahfel içinde sordu benden bir suâl
Bir merd-i ferîd ile görüş devr-i zemânda
Bir nazarda kalmayalım gel Dost'a gidelim gönül
Bir nazar eyleyin devr-i zemâne kârbân-ı İslâm çekildi gitdi
Bir pâdişâha kul ol kim mülkü zâil olmaz ola
Bir seher çeşmime gelüp uyku
Bir söz diyeyim sana dinle canın var ise
Bu âlem bir misâfirhânedir tûl-i emelden geç
Bu dünyâ bir ejderhâdır bilesin
Bu dünyâ câdû mekkâre gönül aldanma aldanma
Bu dünyâ çün kemâle erdi korkulur zevâlinden
Bu dünyâdan geçdin ise
Bu dünyâ fânîdir fânî
Bu dünyâ kimseye kalmaz anadur ölümün zinhâr
Bu dünyâ kimseye kalmaz
Bu dünyânın hayâline sakın aldanma ey gönlüm
Bu dünyânın meseli bir ulu şâra benzer
Bu dünyânın misâli benzer bir değirmene
Bu dünyânın nakşına hiç aldanma gel Dost'a gönül
Bu dünyâya gelen kişi ölenleri görmez misin
Bu dünyâya gelenlerin hiç birisi kalmaz imiş
Bu dünyâya gönül veren sonucu pişmân olısar
Bu dünyâ yalandır bunda kalınmaz
Bu dünyâya verme gönül dünyâ sana kalır değil
Bu dünyâya mağrûr olan uyan gel hâb-ı gafletden
Bu dünyâ yalandır bunda kalınmaz
Bu dünyâya verme gönül kimseye vefâ eylemez
Bu fenâ mel'abenin devr u gubârı nice bir
Bu fenâya sen neden böyle gönül verdin ey yâr
Bu halka kalmadı dirlik aceb bozgun durur âlem
Bu hayât-ı fenâyı neylersin
Bu kadar dünyâya harîs olmak neden
Bulmak dilersen âlî merâtib
Bulmaksa kemâl ilm ile tahsîl-i kemâl et
Bu menzil bir mürûrgâhdır mürûrgâhda karâr olmaz
Bunda gelen eğer pîr ü civândır uryân gelip yine uryân giderler
Bu ne gülecek yerdir ağlasana key katı
Bu pendi okuyup tutan olur hâss bende Yezdân'a
Bu tevhîde dalmadınsa
Bu tevhîde ikrâr ile tevhîdi yetmez kişinin
Bu uyku rahatına olma mağrûr
Bu vücûdun mülkü elden çıkmadan
Bu vücûdun yoğ iken milk-i fenâda eseri
Bûy-i Hakk'la kıl mutayyeb bu vücûdun misl-i ûd
Buyruğun tut Rahmân'ın tevhîde gel tevhîde
Buyruk senin fermân senin derd ehline dermân senin
Bu zamanda sâlike uzletden evlâ yok tarîk
Bülbül-i âşüfte-hâl hârı bırak verdi al
Câhınla sakın Hâlık-ı âgâhı unutma
Cânânı incitme cânâ tendeki cânın incinir
Cân gıdâsın unutup zikr ile hoş toylamadın
Cânı ister isen terk it cihânı
Cân u gönülden seversen yalvar kul Allah'a yalvar
Cem' eyleme bu cîfe-i murdârı ölüm var
Cennet ararsan oku yaz
Cidd-i tâmm et kıl amel fırsat sakın fevt olmasın
Cîfe-i dünyâya bakma ey gönül Allah'a bak
Cihân başdan başa harâb-ender-harâb ancak
Cihân bir dâr-ı mihnetdir huzûr olmaya bunda
Cihânda 'âkil ol merd ol kerîm ol
Cihânda varlığı koy ne misâfir ol ne mukîm
Cümle eşyâya nazar kıl gör ne sırrullahdır
Cümle nâsın hânesine gün gibi girer ölüm
Çağırdı beni uykuda bir hâtıf-ı esrâr
Çâr-taraf çâr-per ile pervâze kılma himmeti
Çeşm-i 'ibretle nazar kıl kudret-i Settâr'ı gör
Çok tefâhür kılma cem'-i mâl ile ey hâce kim
Çok yiyenlerdir ibâdet etmeyen
Çü gitdi yârın yoldaşın bil gidersin sen dahi
Çün bildin sana yurd olmaz imiş dâr-ı fenâ
Çün çıkar tenden azîz cancağızın
Çünki bâlin var ya Hakk'a niçün ikbâl yok
Çünki bildin mü'minin kalbinde beytullah var
Çünki bildin sana kalmaz bu beden
Çün ki değmez goncası fânî cihânın hârına
Çün ki kondun bu harâb-âbâde gencin bulagör
Çün ki mâliksin bu akl-ı cevhere hâdim etme aklı nefs-i ekdere
Dâim olmaz bu gülistân-ı fenânın gülleri
Dâmen-i sabra teşebbüs eyle lutf-ı Hakk'a bak
Dâreynde devlet istersen sana iffet yeter
Dâr-ı fenâdır bu dünyâ mülk-i bâkî bundadır
Dâr-ı rıhletdir bu dünyâ câhına itme gurûr
De ey mü'min beher ân her zaman estağfirullah
Delîl-i akla gelem ben berü gel ey âkil
Dembedem kan ağla ey çeşmim türâb olsan gerek
Demiş Hakk'ın Resûl-i bâ-safâsı
Demiş Peygamber-i Muhtâr kamu derdin devâsı var
Derd-i aşka düşmeyen dermâna olmaz âşinâ
Derdin sana dermândır özge dermân istemez
Derûnî âşinâ ol câhilân bîgâne sansınlar
Derûnun serteser aşk ile dolsun
Dervîş olan kişilerin nefsi yüzü ölü gerek
Dervîş ol döndür yüzünü umma halkdan itibâr
Devâm et zikr-i Mevlâ'ya hayât-ı câvidânlıkdır
Devâm eyle namaza secdeden kaldırmagil baş
Devâsız derdime dermân ilâhî
Devâ-yı zenbdir istiğfâr muhakkak
Devlet-i dünyâya mağrûr olma gafletden sakın
Devletinden fâriğ olma bekle Hakk'ın bâbını
Devlet oldur dâreyinde ser-firâz etsin seni
Devşir aklın alli alâ eyleme
Dışın göndür için kandır nene mağrûr olursun sen
Dilâ ârifler ile hem-nişîn ol bî-hayâdan kaç
Dilâ geç gayriden ol dilber-i ra'nâdan ayrılma
Dilde her demde ola hamd ü dürûd
Dilersen dâ'-i zenbe sen devâyı eyle istiğfâr
Dilersen Dost ile halvet Hakk'a yalvar seherlerde
Dilersen duymayı cânda hakîkat neşesin cânâ
Dilersen Hazret-i Hakk'dan bulasın lutf u ihsânı
Dilersen marifet îmânın artır
Dilersen rahmet-i Rahmân'ı cânâ bu dâr-ı dünyâda incitme cânı
Dilin zikreyler Allah'ı niçün kalbin olur gâfil
Dil nazargâh-ı Hudâ'dır yıkma gönlün kimsenin
Dil söyleyüp göz görmeye bir zaman gele erişe
Dînin îmânın vâr ise hor görmegil dervîşleri
Doldur kadeh sungıl bize aşk şarâbından ey sâkî
Dost ile etdiğin ahdi unutma gel gönül dost illerine gidelim
Dost iline giderem gelme misin ey gönül
Dök sirişk-i nakdini gel râh-ı Hakk'a eyle sarf
Dön ey dil mâsivâdan vakti geldi
Dur da dervîş haber sorayım sana
Dûr olma Yûsufum dâr-ı dünyâda
Dur yola gir kârıbândan kalma kim yağı basar

Dün ü gün durma zikr et ol Hudâ'yı
Dünyâ bir meygededir hamrı humârın ödemez
Dünyâda gönül devlet-i ikbâle güvenme
Dünyâ harâmdır ehl-i ukbâya rükn etme ana
Dünyâya dalma encâmı hasret
Dünyâya gelen kişi yola bile gelmek gerek
Dünyâya harîs olmak ile sen tutamazsın
Dünyâya mağrûr kişi tövbeye gel tövbeye
Dünyeye dil bağlama bu dehr-i fânî tiz geçer
Ebed sanma mülk-i cihânı sakın
Ecel yeli cân mülküne eser bozar gülistânın
Eğer aşkı seversen cân olasın
Eğer Hakk ise maksûdun karışma sû-i akrâne
Eğer sende vâr ise hulûs
Eğriliğin koyasın doğru yola gelesin
Ehl-i aşkın dîdesi bîdâr olur vakt-i seher
Ehl ü evlâd nefs ü mâl a'dâ imiş
Elçisidir İblîs'in mekkâr-i dünyâdan sakın
Elif Allah'ın anup zikr-i ilâh eyle gönül
Elif Allah ismin de evvelâ
Eren çü sevmedi dünyâyı sevme sen dahi yir
Erişdi âhire ömrüm tükendi
Esb-i mahviyyete râkib ol insanlık budur
Esb-i nefse râkib olma pâreler bir gün seni
Esîr-i nefse kul oldun yeter gel bu hevâdan geç
Esîr-i nefs-i emmâre felâh bulmaz felâketden
Esîr-i nefs-i emmâre zelîl olmak mukarrerdir
Eşrefoğlu al haberi arı biziz bal bizdedir
Etme ey nefsim gurûr bu şöhrete gûş et sözü
Etme rüsvâ dü cihânda bizi sen yâ Rabbenâ
Evvel ezel Vâfî Hudâ etmekde eltâfı Hudâ
Eyâ gâfil aç gözünü bir bak bu dünyâ hâline
Eyâ gâfil aç gözünü gönlün yavlak uzatmagil
Eyâ gâfil düşün aslın neye geldin nedir îcâd
Eyâ gâfil nice yoldan saparsın
Eyâ gâfil tefekkür kıl ecel vardır ecel vardır
Eyâ gâfil tefekkür kıl ne buldun bu rukûdundan
Eyâ gaflet makâmında esîr-i nefs olsan insân

Ey ahî ârif isen eyleme aslını inkâr 
Ey âkl ü izânı olan kâmil ü dânâ
Ey âşık-ı Hakk tevhîd idegör
Ey âşık-ı sâdıklar gelin Allah diyelim
Ey âşık-ı sâdıklar tevhîde gel tevhîde
Ey aşk eri aç gözünü yer yüzüne kılgıl nazar
Eyâ tuğyân-ı nefsinden zebûn olup kalan insân
Ey azîz el yu bu dünyâ çirkinden
Ey bâniyân-ı büyûtü'ş-şehevât
Ey beni dervîş bilen nem durur dervîş benim
Ey birâder bu denî dünyâ içün çekme keder
Ey birâder evliyâdır bize erkân öğreten
Ey birâder gel seninle edelim Hakk'a firâr
Ey birâder hâb-ı gafletden bu dem uyanmalı
Ey birâder nefse uyup gâyet olmuşsun zelîl
Ey birâder olma gamnâk yarının rızkı içün
Ey bugün bize bu yolda eş olan yoldaşlar
Ey bülbül-i cân kalma habs kafes-i tende
Ey bülbül-i gülzâr-ı ezel dâneye düşme
Ey cân seven cihânda bu cism-i türâbı ko
Ey cemâl-i Hakk'a tâlib eyle i'râz-ı sivâ
Ey cihâna dil veren azmin kanı Rahmân'ına
Ey cismine cân isteyen gel mâh u günden al haber
Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde
Ey dil koyuban yârını ağyâra yapışma
Ey dil zen-i dünyânın çün âline aldandın
Ey dirîgâ geçdi ömrün kendözüne gelmedin
Ey dirîgâ sen seni hep âleme yaydın gönül
Ey dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur
Ey dünyâ benimdir diyen
Ey dünyâ derdine düşen hiç ölümün anmaz mısın
Ey dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı
Ey dünyâya aldanıp mağrûr-i kemâl olan
Ey gâfil insan aç gözün gel tövbeye gel tövbeye
Ey gâfil uyan defter-i a'mâline bir bak
Ey gâfil uyan rıhlet-i nâgâhı unutma
Ey gâfil uyan uykudan niçe yatursun durma dur
Ey gönül ağyârı terk it yârı gör
Ey gönül ahde vefa kıl gel beru gel gir yola
Ey gönül ayrı değilsin yârdan
Ey gönül bak kâinâta gör cihânın hâlini
Ey gönül bakma cihâna gün gelir seyrân gider
Ey gönül bezm-i ezel va'dini gel eyle vefâ
Ey gönül bîgânesin sen senden oldun bî-haber
Ey gönül bil ezelî ahde samîm isterler
Ey gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın
Ey gönül bu dâr-ı gurbetde yeter kaldın yeter
Ey gönül doğru git Hakk'ın yoluna
Ey gönül dünyâ içün olma sakın cerrârdan
Ey gönül eyvây ki key dîvânesin
Ey gönül gafletden âgâh ol hazer kıl zinhâr
Ey gönül geç her hevesden pâk olup gel râha sen
Ey gönül gel bu cihândan yürü var sen kes eli
Ey gönül gel gam yeme bu cîfe-i murdâr içün
Ey gönül gel olmagıl Hakk'dan ırak
Ey gönül gel senin ile bâb-ı Hakk'a gidelim
Ey gönül gel sevdâdan eyle hazer
Ey gönül hamyâze-i isyâna istersen ilâc
Ey gönül kendini veznetmeye kantâr ara bul
Ey gönül sabret bu dehrin gamı gavgâsı geçer
Ey gönül sevdâ-yı hâm-ı mâsivâdan fâriğ ol
Ey gönül sûreti ko sîrete gel cân taleb et
Ey gönül şol şâh-ı âlî-şânı gör
Ey gönül tâvuslayın zeyn-i kabâdan geçmedin
Ey gönül uyan ki uş irdi ölüm
Ey gönül yârı iste cândan geç
Ey gözüm gel ağlamakdan câmını hûn-âb kıl
Ey Hakk'a tâlib olan tevhîde gel tevhîde
Ey Hakk'ın yârı Hakk'a ver vârı
Ey Hakk'ı tâlib ol aşka râgıb
Ey hevâsına tapan tövbeye gel tövbeye
Ey ibn-i hâlî ko kıyl ü kâli
Ey ihvân-ı îmân bu ahvâl ile aceb Allah bizi kabûl eder mi
Ey kapkaranlık geceyi uykuyla geçiren namaz vakti geldi
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana
Ey karındaş bir sözüm var tut simah
Ey karındaşlar eğer âbidler ise tapunuz
Ey kemâlim var diyen kani kemâlim kandedir
Ey kendini ârif sanıcı zâhid-i mağbûn
Ey ki hezâr âferîn bu nice sultân olur
Ey lâf ile meşgûl olan insân
Eyledik nefse uyup kendimizi rû-yi siyâh
Eylemez bir nesne halk Hâlık işit zinhâr abes
Ey mîr-i zâman devlet-i dünyâya güvenme
Ey mîr-i zamân şübhe ne yerler seni yerler
Ey miskîn âdemoğlanı gâfil olma ölüm vardır
Ey mü'minler gelin hakkı söyleyin namazsız niyâzsız islâm olur mu
Ey nefis şimden gerü ağyârı terk et yâre gel
Ey nefs-i bedter bes değil midir
Ey nefsim olma ehl-i şer insâfa gel insâfa gel
Ey nefs yeter sehv ü zelel insâfa gel insâfa gel
Ey nûr-i basar seyret
Ey nûr-i dîdem sabredegör hikmet-i Bârî
Ey pâdişâh ey pâdişâh her dem işin düzedurur
Ey sâlik eğer oldun ise hüzne giriftâr
Ey savm u salât târiki nârdan haberin yok
Ey serîr-i nâz u nimet içre olanlar nişîn
Ey şâh-ı zamân bir gün olur tahtdan uçarsın
Ey şeh zen-i dünyânın gel âline aldanma
Ey tâlib-i dîdâr olan gel Hakk'a pervâz edelim
Ey tâlib-i dünyâ olan tahsîl edüp n'itsen gerek
Ey tâlib-i dünyâ sana ibret niçün olmaz selef
Ey tâlib-i vasl-ı Hudâ gel gidelim Hakk'dan yana
Ey tama'kâr kimse terket râh-ı nîrândır tama'
Eyvâh geldin geçdin ömrüm senin kadrini bilmedim
Ey yârânlar ey kardaşlar ecel ire ölem bir gün
Ey yârânlar ey kardaşlar korkaram ben ölem deyu
Ey yârenler bu dünyâdan bir gün gele göç idevüz
Eyyühe'l-hâyimûn fi'l-felevât (Ey susuz çöllerde yollarını şaşıranlar)
Ey zâhid-i fersûde-dil irfâna gel irfâna gel
Ferâgat eyle dünyâdan yeter bu gayret-i hayvân
Fikriniz nedir kardaşlar nic'olur bizim hâlimiz
Fikr kıl ahvâlini geldin ne yüzden âleme
Gâfili halkın dünyâ sevendir
Gâfil olma aç gözün âhir zâman içindesin
Gâfil olma aç gözün hâline bak öleni gör
Gâfil olma aç gözün mekkâr-ı şeytân sendedir
Gâfil oturma ey kardaş duru gel kalma yolundan
Gafletden uyan ey dil kim bâd-ı sabâ geldi
Gafletden uyar cânı hâzır olagör hâzır
Gaflet ile geçen ömrün ardı sıra ağla yürü
Gaflet ile gezer iken nâgâh
Gaflet ile Hakk'ı buldum diyenler
Gaflet ile ömrünü eyleme nâ-hak hebâ
Gaflet uykusunda yatar uyanmaz
Garaz ukbâ ise kardeş bu sîm ü zerden geç
Geç âşık isen Hakk'a eğer cümle sivâdan
Geç bu dünyâ cîfesinden gönlünde kelb yatmasın
Geçirme ömrün ey sôfî sakın kim kıyl ü kâl üzre
Geçti ömrüm bilmedim Hakk rızâsın almadım
Gel bâkî olalım bu fenâdan geç
Gel beri feyz-i firâvânla ummân olalım
Gel beri merd-i cihân ol ey peri câna ir
Gel beru el gıybetinden kes dilin

Gel beru ey manâ bahrından kılan mevc ile cûş
Gel bu fânîden olalım pes ırak
Gel bu nefsin zulmetini tozunu sür aradan
Gele sofu gele sen de yola rehber bulagör
Gel ey âşık sana diyem Hudâ'ya bir yakın yol
Gel ey cânân ilinden cân gözün aç uykudan uyan
Gel ey rûh-i revân söz tut
Gel hevâ tîrini sı hem hevâ yayını bas
Gelicek ansız amân vermez ölüm
Gel imdi Hakk'ı zikreyle müslüman olmak istersen
Gelin bir nazar eylen n'oldu cihân içinde
Gelin diyelim ey yârân sizinle biz hemân Allah
Gelin yârân bu gün bunda bulalım zevk-i îmânı
Gel sürelim dem Hû diyelim Hû
Geldi geçdi ömrüm benim şu yel esip geçmiş gibi
Geldi Ramazân ayı ey yâr-ı kamer-sîmâ
Gel ey bahr-i hakâyıkda taleb kılmayan asdâfı
Gel ey gâfil ko bu dünyâ sarâyın
Gel ey gurbet diyârında esîr olup kalan insân
Gelgil beru derdli isen dermânı iste bul bugün
Gel ey gönül bunda mekân tutulmaz
Gel ey gönül bu varlıkdan geç imdi
Gel ey tâlib taleb kıl sen bugün dîdâr-ı ma'şûku
Gel gönül gel âlem-i kudretde seyrân edelim
Gel gönül gözle rızâyı aşka uy sen hâssül-hâss
Gelin bugün yanalım yarın yanmamak içün
Gelin ey âşıklar gelin
Gelin gidelim Allah yoluna
Gelin sizin ile Rabb-i Rahîm'e yalvaralım
Gelin sorun bu cânlara sûretleri n'oldu gider
Gelin şükreyleyelim derdlere dermân gelsin
Gelir bir gün ecel el-hükmü lillah
Gel kul isen kulluk eyle hasbetenlillaha bak
Gel terk eyle dünyâyı tevhîde gel tevhîde
Gerekdir ibâdet Hudâ'ya müdâm
Gerekmez dünyâyı bize çünki bâkî bünyâd değil
Ger kadîmî dost gerekse ol Kadîm'i iste bul
Germe göğsün germ olup sîneçâk olsan gerek
Gerü durur yoklukdan kamuların baylığı
Ger uluya erdin ise sûret nakşı nendir senin
Gezme beyhûde sivâda eyle Sübhân'ı taleb
Gider şekk ü inkârı tevhîde gel tevhîde
Göçerim ben göçerim ben her nesneden geçerim ben
Gönülden eydelim estağfirullah
Gönülden hacc-ı aşka var ki oldur kıble-i her cân
Gönülden zikre eyle iştigâli
Gönül katlan cefâya bâğ-ı kesretde safâda geç
Gönül seyr etdin mi cihânın hâlin
Gönül sûret-perest olma haberdâr ol bu ma'nîden
Gönül tesbîhi çek seccâdeden hiç ayağın ırma
Gönül verme sivâya âkil isen
Gönül yap hâtırın hoş tut sakın incitme bir cânı
Gördüm bir âdem başı bakdım ağzı burnuna
Gözün aç hâb-ı gafletden uyan ey dil seherlerde
Gözün aç imdi uyan tevbeye gel tevbeye
Gözün aç uykudan uyan
Gûşdâr ol hûşmendim şerî'at akvâline
Gülzâr-ı cemâl-i cihânı eyle temâşâ
Günahkârâna bir hoşça emân olmuşdur istiğfâr
Gûş-i cânla gel beru eyle simâ'
Güvenme civânım serv-i kâmete gider bu güzellik sana da kalmaz
Güvenme güzelim mâle devlete
Haber virir işidenlere her nefes kâil
Habîbullah mübarek batnına taş bağladı yani

Hâb-ı gafletden gözün aç kendin idrâk edegör
Hâb-ı gafletden uyanmaz gözlerim
Hakîkati bulursan bak kemâlin görürsün
Hakîkat kervânı geçdi gidiyor
Hakîkat neş'esin zevk eyleyen dünyâya meyletmez
Hakk'a âşık olanlar zikrullahdan kaçar mı?
Hakk'a çevir özünü kıbleye tut yüzün
Hakk'a ermek ister isen sohbet et merdân ile 
Hakk'a kul ol bulmak istersen felâh
Hakk'a kul olmak istersen edeb gözle edeb gözle
Hakk'a mazhar olduğun fikr et beğim
Hakk'a şükr edelim her bâr
Hakk'a temkîn-i rızâda hamd eden mesrûr olur
Hakk'a teslîm ol derim cânım sana
Hakk cemâlin isteyüp hayrân olan gelsün beru
Hakk'dan seni dûr eyleyen cümle hicâbındır nefs
Hakk'dan yana gel gidelim
Hakk'dan yığar ol seni nen vâr ise ver gider
Hakk der ki ey kulum bana gel dilden et rücû'
Hakkı koyup bâtıla meyl ü muhabbet neden
Hakk'ın cilveleri günden ayândır
Hakk'ı sevmek isteyen dünyâyı terk etmek gerek
Hakk ile birlikde ol halk ile etme ihtilât
Hâlık'ı zikr eyle dâim tende cân mihmân iken
Hâlık'ı zikr eyler isen derdine olur devâ
Hâlimiz âyâ n'olur Yâ Rabb hengâm-ı ecel
Hâmil-i tevhîd olanın kalbi cennetdir bugün
Hâne-i kalbin imâret kıl vîrân hoş değil
Haste-dilânın derdine dermân eder Allah
Hâtır ider misin eyâ dil hiç şidâdla gılâz
Hayâl-i hâb-ı gafletdir gönül dünyâyı neylersin
Hayvan gibi yatma gözün aç uyan
Hazer kıl ey püser olma mukârin sû-i akrâna
Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme
Hâzin-i esrâr-ı lâhût ol ki sultânlık budur
Hazret-i Rezzâk'a ancak eyle arz-ı ihtiyâc
Helâl me'kûl eder imiş kişinin kalbini tenvîr
Hep fesad işlerime estağfirullah tövbe
Her bir hizmetini icrâ edersin
Her cihetli çâr tarafdan ayn-ı ibret ile bak
Her denînin sözüne aldanıp etme ihtilât
Her derdine dermân olur ey nûr-i dil her dü serâ
Her fiilde fâil-i muhtârı gör
Her günâhın başı hubb-i cîfe-i dünyâ imiş
Her hîleyi terk et hemân dîvâne ol dîvâne ol
Her kim Hakk'ın rızâsını ararsa
Her kime kim eyledim ben nîk ü bed
Her kimin kim aşk-ı Hakk gönlünde mihmân olmadı
Her kim ister otura Allah ile
Her kim ki diler eyleye tebyîn-i hakîkat
Her lezzet ü her bûseye vurma dudağın tâ
Her ne denli dûr ise menzil ırakdan bakma gel
Her ne var iki cihanda sende iste sende bul
Her sûreti nakşı görsen olmagıl hayrân gönül
Her zaman Yâr ile ol yârâna etme ihtilât
Hevâ dâmında kayd-ı bend olan eşrâre pend olmaz
Hevâ ise yeter gönül gel Allah'a dönelim gel
Hevâ peşinde koşma Hudâ aşkına düş
Hevâ ve hevesini bırakır nâ-ehil olmakdan vazgeçersen
Hey benim ömrüm kuşu kanda varasın bugün
Hey bire gönül seni nidelim senin ile
Hey gâfil bir gün sana öl derlerse ne dersin
Hey yârânlar bu dünyânın sonu vîrân olur birgün
Hey yârânlar hey kardaşlar nic'edeyim n'ideyim ben
Hiç kimse çekebilmez pekdir feleğin yayı
Hilâli bedr ider Hâlik yine bedri hilâl eyler
Hoş gûşe-i zevk idi safâ ehline âlem
Hoş yeriz hap hap kalkarız hop hop
Hubb-i Zât ile mükeyyef ol ki mestânlık budur
Hudâ âşıklarında ucb u kibr u kizb u kîn olmaz
Hudâ'nın kullarına çün ulu nimet nasîhat
Hudâvendâ benim bir matlabım var sen ilâhımdan
Hudâ'ya hamd ü şükr eyle sakın kardeş leîm olma
Huzûru bulmadan sôfî eylersin tâati heyhât
Hükm-i Rabbânî ezelden kadîm-i lâ-yezâldir çün
Iyşa dürüş ey gönül kim bu cihân bî-sebât
İbâdetdir taleb itmek ulûmu
İbret al azîzim gel bu devrândan

İbretle bak şu âleme kime kaldı fânî dünyâ
İbretle nazar eyle bu âleme ey gâfil
İbtidâ âşık isen sırrına bir mahrem bul
İçüp câm-ı muhabbetden degil yâ Hû ve yâ men Hû
İkilik yoluna gitme edeb gözle edeb gözle
İlm ü amel gönülde âlime meşaledir
İriş Hakk'a bu gün akşâm olmadan 
İster allan güller gibi her seher
İster isen marifetde olasın âlîcenâb
İster isen olasın ehl-i felâh
İster İskender ol serîr üstünde âhiri ölümdür ne hayâldesin
İsteyelim iş ıssını bulıgörelim kandadır
İşbu vücûd bir kal'adır akıl içinde sultânı
İşit sözümü ey gâfil tanla seher vaktinde dur
İşitdinse nidâ-yı Hakk gel Allah'a gel Allah'a
İşte geldi geçdi ömrün kendözüne gelemedin
İyilik tohmunu bu dünyâda eken
Kâfile kalkacak günler yaklaşdı uyan ey gözlerim hâb-ı gafletden
Kâmillerin dükkânları halvet dürür dükkâna gel
Kamu işlere dânâ hem Kâdir hem tüvânâ
Kanâat gencine elin meğer erişmedi senin

Kanda idin kandan geldin dîvâne
Kapanır ise bir kapu ne kapular açara Mevlâ
Kapısı yok bacası yok gündüzü yok gecesi yok
Kara gün kararıp kalmaz hemen Allah de Allah de
Kârbân gitdi ne yatarsın eyâ gâfil uyan
Kârhâne-i Hudâ'da âvâre gezmek olmaz
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Kemâl-i lutf u ihsânından Allah dedi "lâ taknetû min rahmetillah"
Kendi tatlı cânına nefsin yavuz yoldaşdır
Kerem eyle mürvet eyle doğru yoldan çıkma gönül
Keremsiz kişiden hiç vefâ gelmez
Kes elin ey dil cihânın kılmasın 'ukbâ ziyân
Kesil kayd-ı sivâdan âlem-i bâlâya pervâz et
Kesme ümîdi rahmetinden ol Rahîm'in çünki bol
Kıl namazı et niyâzı ey dede
Kıl tefekkür Hakk'ı bil halk-i cihândan ibret al
Kibriyâ ehlin aceb tasgîr eder mevt kadar
Kime gidip devâ soram gönül eğlenmez eğlenmez
Kimin ki gönlü vü cânı cihânda câha düşer
Kim ki hışmın yuta ey tâze civân
Kimseyi incitme şâhım merd isen
Kim umar senden vefâyı yalan dünyâ değil misin
Ko bu ağyârı sen gel yârı gözle
Ko dâr-ı fenâyı bunda râh-ı mülk-i bekâyı tut
Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yel durur hayâl
Ko hevâyı olagör ehl-i salâh
Ko ölmek endîşesin âşık ölmez bâkîdir
Kula lâyık olan ibâdet imiş
Kûs-i rıhlet çaldı mevt ammâ henüz cân bî-haber
Kûşe-i emn ister isen Hakk'a eylegil melâz
Küllü belâdan ağlama ey nefs sâbir ol yürü
Mağrûr olma hüsn ü âna rüzgâr gibi gelir geçer
Ma'nâ eri bu yolda melûl olası değil
Mâsivâya sarf edüp eyyâmını etme telef
Mazhar-ı zât olduğun anlar mısın
Mehdî görünüşlü Deccal'in peşini bırak
Merdim deme zinhâr seni meydâna çekerler
Mest-i hayrânım zâr-ı giryânım
Mevlâ ile eyle bâzâr Mevlâ'dan al Mevlâ'ya ver
Mevlâ'yı zikredin uyuman âşıklar
Meydân-ı zevk-i tenden bir adım at efendi
Meyil verme fenâya hiç bekâsı yok
Meyl eyleme dünyâya amân düşme belâya
Miskîn âdem oğlanı nefse zebûn olmuşdur
Miskînlikde buldular kimde erlik var ise
Muhabbet eyleme bu dehr-i dûne
Muhabbetle bakan gözler ne noksan ne kusur görmez
Muhibb-i cîfe-i dünyâya sâkî bil ki cem vermez
Musaffâ eyle dil levhin bugün nûr-i tecellâdan
Mûra basma seni mârân ısırır
Mükedder-dil olma ey nûr-i dîdem
Mü'minim diyen insan hiç namazdan kaçar mı?
Mü'minim diyen kişi bilmek gerek dîn îmân
Münâdîler nidâ eyler gel Allah'a gel Allah'a
Müslümânım diyen kişi şartı nedir bilse gerek
Müslümanım diyenlere beş vakt namaz gerek olur
Müslümânlar zamâne yatlu oldu
Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni
Nâdânı terk etmeden yârânı arzularsın
Naîm-i dehr-i dûna olma mağrûr
Nân içün medh eyleme nâdânı nâdânlık budur
Nazar etdim sana bana sen ben hemân bir söz imiş
Nâzenîn bu ömrümüz bir göz yumup açmış gibi 
Ne çalışırsın aceb bu sonu yok dünyâya
Nefha-i sûr olunca kula denir kıyâm et
Nefse uyup râh-ı Hakk'dan taşra çıkmak yol mudur
Nefse yâr olma hevâsı vardır
Nefs-i nâ-fermân ile uğraşma yâr elden gider
Nefsini fehm etmeyen hayvân gelir hayvân gider
Nefsi zindân eylegil dâim riyâzethânede
Nefs ü şeytâna uyarsın nic'olur hâlin ey gâfil
Ne handan ne hancıdan ibret almaz gözlerim
Ne kovalar sıvalarsın bire hey kuru kovan
Nerden geldiğini biliyor musun sen
Nergis-i bâğ gibi 'âlemde
Ne şekkim var ne şübhem var yalansın sen yalan dünyâ
Neylerler fânî dünyâyı Allah sevgisi vâr iken
Neyleyim gönlüm seni dîvânesin dîvânesin
Nice bir besleyesin bu kadd ile kâmeti
Nice bir bu hâb-ı gafletden uyanmazsın gönül
Nice bir ey dil reh-i Hakk'da kesel
Nice bir fi'l ü ibâdetde olsa sehv u halel
Nice bir maksûd edinmekler sivâyı ey dede
Nice bir maksûd idersin sen hevâyı ey beğim
Nice bir mecnûn-veş dîvânesin dîvânesin
Nice bir ölmeyesin zevk u safâlar süresin
Nice bir tâlib-i dünyâ olasın
Nice bir uyursun uyanmaz mısın
Nice bir yelesin kâr-ı fenâda
Niceler bu dünyâda günâhını yuyamaz
Niçesi ide cihân varlığına kimse sürûr
Nic'olur âhir hâlimiz kardaş
Niçün nûr-i ilâhîden kaçar îmâna gelmezsin
Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın
Niyyet-i hâlis gerekdir her bir ilimde hulûs
Nokta-i aslını fehm eyle süveydâdan geç
N'ola gelsen şimden geru fesâdı terk etsen gönül
N'oturursun dış kapıda gör içeru neler gezer
Nûr-i "illallah"a âgâh et bizi
Nûr-i îmân ile kıl kalbin yed-i beyzâ gibi
Nutfe-i nâçizi insân eyleyen Kâdir Hudâ
Oğlum efendi gûş eyle pendi
Okudu bize Kur`ân'ı hükmün tutsun deyu Hudâ
Okusan ilm-i tasavvuf ne zarar
Olayım dirsen ey kardaş belâ vü fitneden âzâd
Olma gâfil aç gözün ey bî-nevâ Allah Kerîm
Olmak istersen cihân bâğında ey cân kâmyâb
Olmak istersen eğer iki cihânda behremend
Olur çün âkıbet ten hâke yeksân
Öldükde kabr teninden kaldıra bâşını cân
Ömrünü gaflet içinde sarf idenler gâfilîn
Ömrünü yok yere satdın bilmedin bâzârını
Ömür kervânı geçdi sen yatarsın
Öyle bir dildâre bende ol ki olsun yâr-i gâr
Öyle bir dildâre dil ver eyleye dilşâd seni
Öyle bir yâre yetiş yârin ola yâr sana
Pek güvenme dâr-ı dünyâya seni kabre güder
Penbeyi gûşdan çıkar al nağamât-ı cân-fezâ
Perde çek aybına zulmet kimi halkın dâim
Peyrevin olmaya gaflet-güzer-i eyyâmın
Pîr oldun ey dede  merhamet buyur
Rabbine secde eden nâil-i gufrân olur
Rabbini bilmek dilersen sen eğer ayne'l-yakîn
Râh-ı Hakk'da istikâmet gözleyüp hem-vâr var
Râh-ı Hakk'dan çıkmasın âlemde mi'yâr isteyen
Rahmet-i Rahmân'ı dilerler ammâ emr-i Hakk'a karşı ısyâne bir bak
Rahş-ı şerî'at üzre şecâ'atle ol süvâr
Resûl ider ibâdet on bölükdür
Rîşte-i ihtiyâr elde iken
Riyâdır rûz u şeb çün kârım ey Dost
Rûz u şeb yeter denî dünyâyı gör
Sabâhın sinlere vardım gördüm cümle ölmüş yatar
Sahîler okurlar dâim Kur`ân'ı
Sakın abd-i direm olma var abd-i İlâh ol
Sakın aldanma kardaş u azîzim gel bu dünyâya
Sakın dünyâya aldanma aç gözün gafletden uyan
Sakın emânete etme hıyânet
Sakın ey yâr-ı mihmândâr uyuma
Sakın kesme ümmîdi ol Rahîm'in rahmetinden sen
Sakla gönül derdini sen söyleme hiç derdsize
Sana bir gizli sözüm var gel gönüle gir gönüle
Sana birkaç sözüm vardır ki her derde devâdır
Sana bir mürşid-i kâmil gerek ahvâlini muslih
Sana çok dedim zâhid bu fırsatlar gider âhir
Sana derim sana ey mü'min kardaş
Sana direm ey velî dur erte namazına
Sana düşer mi gönül nefs ile hem-vâr olasın
San'atın yeğreği çün namâz imiş hoş pîşe
Sana ibret gerek ise gel göresin bu sinleri
Sanırmısın behey kardaş olısar böyle insânlık
Sanırmısın sana bâkî kalır dervîş beden mülkü
Sanma bu köhne sarâyı ey gönül dâr-ı karâr
Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
Sarartır tâze gülleri ölüm diye ağlar var mı
Sayda çıkmış nice yüz bin av şikâr eyler ölüm
Se'âdet-mend olup cânâ gözet dergâh-ı Mevlâ'yı
Sebeb imiş helâkine kişinin kesret-i isyân
Sehâvetden açıldı çün bâbın bu olusar senin ni'me'l-meâbın
Selâmün aleyküm ihvân-ı îmân
Sen bu ilden ol ile göçersin yarak eyle
Sen bu yalancı dünyâda şöyle kalam mı sanırsın
Sen dünyâya benim derdin senden o kalmış ola mı
Sen ey gâfil niçün meyl-i sivâdan olmadın fâriğ
Seni bu hâb-ı gafletden uyandıran gelir birgün
Seni bunda komazlar gönlünü bundan götür
Seni mest etdi dirîgâ bu mey-i dâr-ı fenâ
Seni tutmuş müdâm mevtin tuzaġı
Sen sivâda ne gezersin gel Allah'a gel Allah'a
Sermâye-i se'âdet Hakk'dan inâyet ancak
Sevâd-ı masiyetden tevbe kıl yüzün ağ eyle
Sıdk ile gir yoluna dildârın
Sığın Settâr'a iste âfiyet derd ü belâdan
Sırr-ı Hakk'dan âgâh olmak ister isen ey gönül
Soyunup bu vücûd libâsım gayrı
Söyledim sana "lâ" deme bana
Söylememek harcısı söylemenin hasıdır

Subha-i hubb-i sivâdan bulmak istersen halâs
Su gibi a'mâr-ı âdem dembedem çağlar gider
Su gibi yerlere yüzler kim sürer insan olur
Şefkat et şehveti koy anı sana hûy etme
Şeref ü şevket-i İslâm iledir emn ü emân
Şer'-i pâk-i Ahmedî'de bir diyânetdir edeb
Şu cihân mülkünü Kâf'dan Kâf'a tutdun tut
Tâat silahını kuşanup gözle doğru yol
Tâir-i kuds ola çalışgil ey hasen
Taht-ı dilde şeh-i ma'nâyı cülûs etdirelim
Tâlibâ gezme sivâda nokta-i irşâda gel
Tâlibâ vuslat dilersen âleme bîgâne ol
Tâlib-i dünyâ ile gel etme ey dil ihtilat
Tâlib-i Hakk ol gönül dünyâya gel itme heves
Tarîk-i müstakîmi tâbi-i Kur'ân olandan sor
Te'âl biyâ gel beru aç gözün olma sen gâfilûn
Tekebbür etme cânâ bu sendeki sîmâ geçer durmaz
Ten hissine uyman çü Hakk'a ol ehakk değil
Terk et gadab u şehveti bir merd-i halîm ol
Terk eyle firâkı vaslına gel
Terk eyle kibri
Tevâzu eyleyen Hakk'a yakîn olur batîn olmaz
Tevhîde baş eğdinse başında devlet var senin
Tîğ-i tevhîd ile ceyş-i mâsivâya ver cevâb
Tîz olma teemmül kıl her hâle tehammül kıl
Tutagör âkil isen kâmil insan eteğin
Tutalım şâh oluban yer yüzüne hükmedesin
Tutarsan hak sözü Hakk'ı göresin
Tutgıl bir pîrin eteğin
Tutgil bir Tanrı hâsını gel ikrâr et erenlere
Uluvv-i rütbeye tâat sebebdir
Unut her bildiğini bilmek dilersen 
Uslu kişi bu cihânda dünyâya tama' eylemez
Uyan artık gafletden
Uyan artık namaz vakti geldi
Uyan behey gâfil uyan
Uyan bu hâb-ı gafletden behey pîr
Uyan ey gözlerim gafletden uyan
Uyan gafletden ey gâfil namâzın vakti geç kaldı
Uyan gafletden ey gâfil seni aldatmasın dünyâ
Uyan gafletden ey nâim Hakk'a yalvar seherlerde
Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a
Uyanın ey uyuyanlar uyanın
Uyardım sizi bu yolda dek benimle gelegörün
Uydurmuşdur nefsin seni âhir neler etse gerek
Uyma zâhid tek hevâ-yı nefse rahm et cânına

Uyuma sen bir gece ey mehlikâ
Uyuma tıfl misâli bu mehd-i cism içinde sen cân
Uzlet et nâsdan birâder tut nefes olma cehûl
Uzletinden ayrı düşme berk yapış Sübhân'a sen
Vâdî-i hayretde kalma vâsıl olmağa sa'y eyle
Vaktinize hâzır olun ecel vardır gelir bir gün
Vâr ise sende ger âr u nâmûs
Var kanâat ihtiyâr it sabr ile
Varlığın mahv eyleyüp meydâne gel
Vay ana kim nefs ucundan düşe dünyâ bendine
Vuslat-ı cânâna eylersen heves
Vücûd iklîmini fikreyle dervîş
Vücûdun mülkünün mâhı gönüldür
Yakın şeksiz gümânsız çün harâbı dâr-ı dünyânın
Yalancı dünyâya aldanma yâ hû
Yalandır bu dünyâ billahi yalan
Yalan dünyâya aldanma nâ-hakdır sana âl eyler
Yanar içim göyner özüm ben ölümü anıcak
Yeter etdin fenâ bağında feryâd
Yavı kıldın gönlünü gelgil beru cân iste bul
Yavlak aceb geldi bana dünyâ içinde işbu hâl
Yel gibi ey dil yeter yeldin hevâdan vazgel
Yeter müstağrak-ı bezm-i elest ol
Yeter oldun fenâ bâğında nâlân yürü bülbül yürü dost illerine
Yeter tapdın mâl u câha gel Allah'a gel Allah'a
Yeter uydun ol nefsine terk eyledin insâfa gel
Yine dostdan haber geldi
Yok benim gibi halâik içre gâfil âsî kul
Yok yere geçirdim günü âh nideyim ömrüm seni
Yort ey gönül sen bir zaman âsûde fâriğ hoş yürü
Yürü bülbül yürü dost illerine
Yürü var tasfiye-i kalb edegör ey gâfil
Yüzüm kara günâhım çok nice edeyim n'eyleyim
Zâhidâ ihsân dilersen et ihlâs
Zâhidâ terk-i hevâ eyleyelim etme heves
Zâhidâ zühd-i riyâdan et ferâğ
Zâhidâ zühdünü terk et kalbini gel eyle sâf
Zâhid-i meşhûru ancak zühd ile şöhret yıkar
Zâir olun kabristânı
Zamâne halkını fehm eyle olma sen mağrûr
Zâtından güzeldir sultânım Mevlâ
Zehî dil kim münevverdir bugün nûr-i tecellâdan
Zevk-ı dünyâya mehabbet nice bir
Zikr-i Hakk'a ey püser meşgûl ol
Zikr-i Hakk'la gönlünü mam'ûr kıl cismin harâb
Zikr u tevhîdden ayırma himmet eyle kâli
Zikr ü tevhîd ile gel kalbini mesrûr eyle
Zimmetinde koma bir habbe zekât
Zinhar vermegil gönül dünyâ payına birgün
MÜNÂCÂT
Abd-i bîçâre n'itsün ey Bârî
Aceb bu benim cânım âzâd ola mı yâ Rab
Âciz kaldım imdâda yetiş

Açıldı bu gece ebvâb-ı rahmet mü'mine Mevlâ'dan selâmlar geldi
Açıver lutfeyle doğru yolunu
Açıver uşşâka doğru yolların
Affet ısyânım benim hâlim yaman Allahım
Alan sensin veren sensin kılan sen
Âlem-i gaybdan bize bir bâb
Âlemlerin sultânı inâyet eyle bize
Âlemlerin sultânı meded senden meded hay
Allah bizi dûr eyleme
Allahım beni şu yaramaz nefsin elinde bırakma
Allahümme yâ Hâdî âsân eyle yolumuz
Allahu Rabbi lâ yezâl yâ Vâhid ü yâ ze'l-Celâl
Alma tenden cânımı amân Allahım amân
Amân yâ Rab halâs eyle bizi nefs ü hevâlardan
Amân yâ Rab sana verdim amânı
Artdı mesâib çün bu zamânda kalmadı tâkat sabır insanda
Aşkınla cihân beste lutfeyle inâyet kıl
Aşkınla yandır sultânım Allah
Atâya lâyık olmak kul ne mümkün a sultânım hemân ihsân senindir
Ayırma beni senden yaradan
Bağışlagıl kullarının günâhın ey Allahım el senindir kul senin
Bakma ısyânıma ey afv idici ısyânım
Bâr-ı Hudâ terk-i hevâ eyledik
Beni benden cüdâ kılsan n'olur yâ Rab n'olur yâ Rab
Beni fazlınla ey Hannân geçir nefsin hevâsından
Benim derdim yamân oldu
Beni meczûb-i dâm-ı hubb-i zâtın eyle yâ Rabbi
Benim yok şuglüm ey Mevlâ sana yalvarmadan gayrı
Bi hakkı lâ ilâhe illallah koma ben kulunda cürm ü günâh
Bihâr-ı lutfuna gâyet bulunmaz sana yâ Rab nice bin bin şükürler
Bilemedik nimetinin kadrini
Bir reşha rahmet yâ İlâh
Bizde yâ Rab sana lâyık amel yok
Bize bizden olan yakîn u karîb koma firkat elinde bizi garîb
Bize fazlınla yâ Rab eyle rahmet
Bize lutfet Latîfâ hürmetine ol habîbin sen
Bize vuslat kapısın aç meded Mevlâ meded Mevlâ
Bize zâtın kemâlinden inâyet eyle yâ Rabbi
Bize zevk-i visâlin eyle ihsân meded ey Kâdir Allahım meded hay
Bizi kayddan halâs eyle ilâhım
Bizi güzel Muhammed'den ayırma
Bizi nûr-ı Hudâ'ya lâyık eyle
Bizi varlık hicâbından halâs et
Biziz yâ Rabb birer ednâ vü muhtâc
Biz Ümmet-i Muhammed'e merhamet kıl yâ Rabbenâ
Bu dârı benim bâşıma dâr eyleme yâ Rabb
Bugün bildim suçumu ey Hudâ estağfirullah
Bugün bir hâle düş oldum ilâhî
Bulmasın yol nefs ile İblîs-i dâll sen inâyet et meded yâ Müste'ân

Budur derdim cüdâ düşdüm ilimden
Budur senden recâ ey Rabb-i ekber
Budur yâ Rabbenâ dâim cenâbından me'mûl
Bu günahkâr kulları sen mağfiret et yâ Gafûr
Bûy-i aşkından dile yâ Rabbi reyhân it nasíb
Cemâlin nûrunu gönlümde tâbân eyle yâ Allah
Cenâbından zuhûr etsin atâlar
Cenâb-ı pâkine lâyık amel yok
Cismimle her ısyânıma estağfirullahe'l-azim
Cümle işim ayn-ı hatâ iğfirlenâ yâ ze'l-atâ
Çâre ver derdime Fahr-i Rusul'ün bâşı içün
Çokdur hatâm kaldım ısyân içinde
Çün ki maksûdumuz sensin gayrın sevdâsını kaldır

Davet eyle bizi lutf et kapuna
Derde devâ olmaz ise bîçâre kullar neylesin
Derd-i aşk oldum meded ey derde dermânım yetiş
Derdimin dermânı sensin yüce sultânım meded
Derdli olan kullarına kıl devâ
Derd ü gamdan âzâd et benim güzel Allahım
Dileriz ey kerîm rabb-i teâl
Dileriz senden ey Ganiyy Vehhâb
Duâ-i Hucccâc
Dûr kılma mihr u aşk ile muhabbetden beni
Düzen sensin bozan sensin emir buyruk senin yâ Rab
Edüp uşşâkına ihsân-ı küllî
Efendim güzel Allahım meded eyle meded eyle
Eğerçi bizde çokdur cürm ü isyân u hatâ yâ Rab 
Eğer doğru yoldan taşra gitdimse
El açanlar mahrûm kalmaz kerem eyle Kerîm Allah
Elâ ey Hâlıku'l-eşyâ Hudâ-yı Rabb-i bî-emsâl
Elemez oldu unum eskimiş artık eleğim
El-gıyâs bu nefs ü şeytân ellerinden el-gıyâs
Elimden Tut
El-meded cürmümle bîmârım yetiş yâ Rabbenâ
Erişdir fazlın ile nûr-i zâta
Erişdir feyz-i fazlını fuâde
Eyâ âlemlerin Rahmân'ı Allah
Eyâ âlemlerin şâhı tecellî kıl tesellî kıl
Ey âlemlerin şâhı bir nazar kılsan nola
Ey Aliyy ü Azîm olan Mevlâ
Ey beni yokdan vâr eden her hâlim ıslâh et meded
Ey bu mülkün mâliki Vehhâb ü Hallâkü'l-verâ
Ey Cevâd u Ferd u Vehhâb sâilem geldim sana
Ey cümle halkın maksûdu al gönlümü senden yana
Ey cihân-ârâ hâlim nic'olur
Ey derdime dermânım
Ey derdlilerin derdine dermân iden Allah
Ey dil ü cân içinde cânânım kerem et yap bu kalb-i vîrânım
Ey efendim kudretindedir eşyâ
Ey gönüller derdine dermân eden
Ey güzel Rabbim bizi böyle nâçâr eyleme
Ey hâlık-ı arz u semâ sen rahm u 'avn eyle bana
Ey halkı ademden getirüp eyleyen îcâd
Ey Hazret-i Rahmânım tevfîk ü hidâyet et
Ey Hudâ kıldı perîşân aklımı Cebbârlığın
Ey Hudâ lutfeylegil kahrından ey Hakk el-gıyâs
Ey Hudâ men kapuna ihsâna geldim el-gıyâs
Ey Hudâyâ ben za'îfe n'ola ihsân eylesen
Ey Kâdir-i mutlak hudâ kuldan hatâ senden atâ
Ey kâinâtı vâr eden ihsân senin gufrân senin
Ey kamu âlemin ulu Çalab'ı
Ey Kaviyy ü Metîn olan Allah
Ey keremi çok Hudâ et bana aşkı atâ
Ey kerem kânı ey ganî sultân
Ey keremler kânı Hazret-i Allah
Ey keremler kânı merhamet buyur
Ey Kerîm Allah ey Ganî Sultân
Ey Kerîm kerem kıl merhamet buyur
Ey kudret ıssı pâdişah lutfeyle açıver yolum
Eyle Yâ Rabbi dilim sû-i amelden mahfûz
Ey lutf u cûd ıssı Hudâ eyle bize fazl u kerem
Ey menba'-ı lutf u 'atâ ey kâdir u 'izz ü 'ulâ
Ey pâdişâh-ı bî-vezîr ihsân cenâbından senin
Ey pâdişâh-ı bî-zevâl senden atâ senden kerem
Ey pâdişahım kıl nazar
Ey pâdişâh-ı zü'l-'atâ 'afv eylegil noksânımız
Ey pâdişâh-ı zü'l-celâl gönlüm sana döndür benim
Ey pâdişâh-ı zü'l-kerem lutf eyle bu bîçâreye
Ey Rabb-i Rahmân eyle gel ihsân
Ey rahmeti bol pâdişâh cürmüm ile geldim sana
Ey rahmeti çok Rahmân senden umaram dermân
Ey şânı kerem ismi Kerîm Hazret-i Allah
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad ey lem yelid ve lem yûled
Ey Vâhid ü Ferd ü Ehad senden sana sığınırım
Ey Vâhid ü Ferd ü Samed senden meded senden meded
Ey vücûdun aşkına fermân iden Perverdigâr
Fakrımı ergür tamâma yâ Ganî
Fazl u ihsânını tamâm ediver meded eyle meded ilâhî meded
Firkatin oduna yakma kulların
Gayrıyı gönülden sür lutfet meded Allahım
Geçir bâlimizi hubb-i sivâdan
Gelmişem kapuna avn et yâ Mugîs
Gönül yollarını feth ide Fettâh
Günâhım çok günâhım çok meded senden yâ ilâhî
Günâhım hadden efzûndur bana rahm eyle Allahım
Günahkârem günahım bî-nihâyet
Habîb-i Hakk'dan öğren kimiyâ hoş
Habîbin Mustafâ gitdiği yolda
Habîbin Mustafâ hakkı bize îmânı yoldaş et
Hadden ziyâd oldu günâh estağfirullahe'l-Gafûr
Halâik içre dünyâda benim tuğyânda yok mislim
Halâs et kalbimiz hubb-i sivâdan
Hâlime kılgıl terahhum yâ Basîr
Hatâ ile eğer zenb etse insân Efendim Sultânım ihsân senindir
Hazretinden yana adım atamam
Her cürmüme yâ Rabbenâ estağfirullahe'l-azîm
Hevâ-yı nefse mağlûb olmasınlar uyar kullarını uyar ilâhî
Hidâyet-i Hudâ rehberiz olsun
Hudâyâ hudâlık sana yaraşır
Hudâyâ mazhar it nûr-i cemâle
Hudâyâ izzetin hakkı dile aşkdan letâfet ver
Islâh ediver hâli esirge inâyet et
İbâdın dâimâ işi kusûr ü sehv ü zilletdir
İhsânına müstağrakız yâ Rab nice şükredelim
İlâhâ pâdişâhâ dil-nüvâzâ
İlâhâ pâdişâhâ eylerem minnet sana hâlâ
İlâhâ pâdişâhâ girdigârâ
İlâhe'l-âlemînsin Rabb-i a'lâ
İlâhî âlem içinde sana yol doğru kim vara
İlâhî Azrâil cânım alınca
İlâhî beni eyle benden cüdâ
İlâhî bir alîlim hadde gelmez cürm ü isyânım
İlâhî bu kadar besdir kerem eyle kerem kânı
İlâhî cennet evine girenlerden eyle bizi
İlâhî dâr-ı vaslında bu cân olmak diler ber-dâr
İlâhî dilerem senden bize lutf u ihsân eyle
İlâhî dilime lutf eyle zikrinden halâvet ver
İlâhî dilim ism-i zâtınla kıl
İlâhî her kişinin bir Tûr'u her derûnun bir nûru var
İlâhî her nefes ilhâmın üzre olsun a'mâlim
İlâhî izzetin hakkı bize sen eylegil imdâd
İlâhî izzetin hakkı bu gönle sen tahâret ver
İlâhî Hazretinden ilticâlar
İlâhî kalbi senden etme lâhî
İlâhî kapuna geldim ilâhî
İlâhî kapundur dile mültecâ
İlâhî koma bende benlik yâ Rabb
İlâhî kulların muhtâcdır in'âm u ihsân it
İlâhî lutf u rahmet kapusun aç
İlâhi pâdişâhlar pâdişâhı
İlâhî perdeyi götür gözümden
İlâhî senden artık yok ilâhım
İlâhî sen geçir bizi sivâdan
İlâhî Seyyidî Settâr Mevlâye
İlâhî tahtgâh-ı dilde sensin pâdişah ancak
İlâhî ver bize aşkın pîşüvâ
İlâhî yâri kıl bana ki senden gayrı yârim yok
İlâhî zât-ı pâkin hürmetiyçün cemî taklîdimi tahkîke döndür
İnâyetle nazar eyle kuluna meded senden inâyet ıssı Mevlâ
İrgür bizi matlûba lutf eyle Kerîm Allah
İşbu dem geldim kapuna eyle ihsân yâ Ganî
İzzin celâlin hakkı'yçün bir çâre ver Mevlâm bana
Kahr elinden kime şekvâ idelim
Kâinâtı yaradan Hallâk u Deyyân el-gıyâs
Kamu işim hatâ estağfirullah
Kârım ısyân hemân Allahım
Kederler kalb-i uşşâkı nice bir bî-huzûr ede
Kenz-i esrârına yâ Rab eyle fazlına emîn
Kerem kânı Perverdigâr
Kerem kıl feth-i bâb et yâ ilâhî
Kerîm Mevlâ işimiz eyle âsân
Kıldı beni nefsim esîr kurtar beni yâ Rabbenâ
Kime varup yalvarayım kapunu koyup ey Hudâ
Kuldan sana lâyık n'ola
Kullarını hâb-ı gafletden uyar
Kulların oda yakma kerem eyle ey Mevlâ
Kullarına fazlın azîm yâ Müste'ân u yâ Kerîm
Kulların lutfunla insân olduğu hep senin fazlınla ihsânınladır
Kulun eksikliğine bakma lutf et hatâ kuldan 'atâ senden Efendi
Kulun oldu kusûru hadden artuk
Kurbân olayım ben sana ey Kâdir u Kayyûm
Lâ fâile illallah
Lutf ile ihsânın ebvâbını aç
Mağfiret eyle bizi ey Rabb u Tevvâb u Gafûr
Mâsivâdan hıfz eden sen yâ Hafîz
Mâsivâ kaydından et bizi halâs
Meded Allah sana sundum elimi bizi ol dost Muhammed'den ayırma
Meded bu derde dermân eyle Allah
Meded ey Kâdir Allah derdlere dermân senindir
Merci'-i hakîkî sensin ilâhî kulunu nâmerde muhtâc eyleme
Muhabbetin et dildeki ihsânımı yâ Rab
Münâcâtım budur senden ilâhî şerîatle hakîkatden ayırma
Nefs elinden biz halâs eyle
Nefs ü şeytâna zebûn etme bizi
Ne hâl üzre olam yâ Rab irgürme dînime noksân
Ne yatarsın behey gâfil durugel âh u zâr eyle
Nice bir derdin oduna yanayım
Niçe bir nâr-ı elemde yanayım yâ Rab meded
N'ola dîvânına karşı durursam
Nûr-ı dìdem cân u dilden pend-i pîre tut sımâh
Nûr-ı zâtın eyleme bizden nihân
Ola maksûdumuz fazlınla hâsıl inâyete eyle sultânım meded hay
Oldum elem-i aşkınla âvâre ilâhî
Oldum elem-i cürm ile bî-çâre ilâhî
Ol Müsteân Rabbi'r-Rahîm Allah Mu'în Allah Kerîm
Olmayıcak senden 'atâ kul neylesin yâ Rabbenâ
Olupdur nefsimiz perde meded Mevlâ meded Mevlâ
Pâdişâhâ aşkını hem-hâne kıl
Pâdişâhâ çünki bu dünyâda kalmaz kimse hiç
Pâdişahım derde düşdüm bana bir dermân meded
Rabbenâ meydân-ı gafletde zebûn etme beni
Rabbenâ yâ Rabbenâ ağlatmagıl kulunu
Rahmeti bî-had Rahmânım kerem senden ihsân senden
Rahmetinle çün ki insân eyledin
Rahmeyle bu dil-haste-i nâçâre ilâhî
Ref eylegil hicâbı Yâ Allah u Yâ Fettâh
Rıkk-ı cismânîden âzâd eyle Ya Rab el-gıyâs
Rûz-i mahşerde kusûrum setr et ey Ferd-i Ganî
Safâ-yı vaktimi yâ Rab eyle kederden emîn
Sana lâyık kanı bizde ibâdet
Sehv ile olduysa günâh kuldan nedem senden kerem
Sen bilirsin ben zaîfin hâlini yâ Rabbenâ
Sensin Ehad sensin Samed yâ Rab meded yâ Rab meded
Sıhhatle selâmet ver lutfeyle Kerîm Allah
Sivâ savmını yâ Rab kıl müyesser
Subh u şâm ey gönül çekelim gülbank
Sürüp dergâhına rûy-i siyâhım
Şermsâr etme Hudâyâ rûz-i mahşerde beni
Şol nefes emrin ile fânî cihândan gidicek
Şu ben gümrâhı kapundan kerem kıl sürme Kuddûsâ
Tanrı'nı zikr eyle dâim dil sana fermân iken 
Tecellî-i cemâle mazhar eyle Allahım
Tecellî-i cemâlin eyle ihsân
Tecellî-i cemâlin kıl müyesser
Tecellî kıl cemâlinle ilâhî
Tecellî kıl ibâda lutfun ile
Tevbe edelim zenbimize tübtü ilalllah

Tevfîk eyle bizi vuslat yoluna
Ulu ulu günâhlarım yüz komadı bana Çalab
Umarız senden inâyet ey Kerîm
Visâlinden cüdâ itme meded Allah meded Allah
Visâlin ıydini eyle müyesser
Visâlinle edüp i'zâz ü ikrâm
Vuslat gibi nimet m'olur yâ Rab nice şükredelim
Vücûdum şehrine sultânım Allah
Yâ evvele'l-evvelîn yâ âhire'l-âhirîn
Yâ gıyâse'l-müstagîsîn el-gıyâs
Yâ ilâhî bendeden eksik değil cürm u kusûr
Yâ ilâhî benem ol ehl-i hevâ
Yâ ilâhî cürm ü ısyânımla yüz tutdum sana
Yâ ilâhî cürmümün ednâsı misl-i kûh-i kâf
Ya ilâhî düşdüğüm yerde koma kaldır beni
Yâ ilâhî eyle zikrin kalbime fikr ü hayâl
Yâ ilâhî fahr-i âlem Mustafâ'nın aşkına
Yâ ilâhî lutf edüp yolumuz aç
Yâ ilâhi neylerisen et beni tek hemân benden gönül incinmesin
Yâ ilâhî pek günehkârım yüzüm tuttum sana
Yâ ilâhî rahmet eyle kuluna zor eyleme
Yâ ilâhî rahmetin bâbın küşâd et kıl ayân
Yâ ilâhî sana açtım elimi
Yâ ilâhî sana senden el-ıyâz
Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım
Yâ ilâhî ver dimağa dile zikrin lezzetin
Yâ ilâhî zikrin ile vir gönüllere cilâ
Yakmasın âşıkları nâr-ı celâl yâ ilâhî sen inâyet eylegil
Yâ Mâlik-i yevmi'd-dîn ihsân u kerem senden
Yâ men benâ bilâ amedin hâzihi'l-kubâb
Yâ mukallibe'l-kulûb kallib kulûbenâ ilâ rızâk
Yâ Rabbe'l-âlemîn ü Yâ Hayy u Yâ Mecîd
Yâ Rabbenâ sensin Ehad Hayy-ı ebed Ferd ü Samed
Yâ Rab beni kâkül-i gülbâre bağışla
Yâ Rab ben ol kemîne gedâyem ki dâimâ
Yâ Rabbi iki âleme de muhtâç etme beni
Yâ Rabbi lisânımda ezkârımı aşk eyle
Yâ Rab bu kadar eyledik ısyân sana ammâ
Yâ Rabb bu hakîr abdin maksûdu budur senden
Yâ Rab bu nefs-i bedhâhımı sındırmağa kuvvet ver
Yâ Rab bu sitemhânede kurtar beni benden
Yâ Rab dilerim Hazret-i Muhtâr'e bağışla
Yâ Rab gönül kapusun eyle küşâd
Yâ Rab hemîşe lutfunu it rehnümâ bana
Yâ Rab kanâat ile zengin et beni
Yâ Rab kerem et derdimi dermâna yetişdir
Yâ Rab lutfeyle perîşân etme bizi
Yâ Rab nideyim zâr u zebûn abd-i zelîlim
Yâ Rab tövbe estağfirullah
Yâ vâsi'al mağfiret hâlime senden meded
Yolundaki kullara yâ Rabbi inâyet et
Zât-i pâkin hürmetiyçün yâ Karîb
Zât u sıfâtın nâmıdır çün Vâhid ü Ferd ü Ehad
KERBELÂ MERSİYELERİ
Yazıcıoğlu Mersiyesi
Sâfî Baba Mersiyesi
Ali Almış Sancağını Eline - Yûnus Emre
Şehidlerin Serçeşmesi - Âşık Yûnus
Yâ Resûlallah Bize Gör N'itdi Âsî Ümmetin - Seyyid Seyfullah Hazretleri
Hadîkatü's-Suadâ'dan Mersiyeler - Fuzûlî
Şâh Hüseyn'in Firkatiyle Ağlayan Gelsin Beri - Ömer Fuâdî Hazretleri
Ey Şehîd-i Kerbelâ'ya Ağlayan - Hasan Sezâî Gülşenî Hazretleri
Bu Mâtemde Olan Derd İle Hicrâne Devâ Olmaz - Fasîh Ahmed Dede
Sanman Bizi Kim Beste-dil-i Nefs-i Gavîyiz - Şeyh Gâlib Dede
Kıblem Ebrû-yi Cenâb-ı Hazretindir Yâ Huseyn - Kemterî
Ceddinin emriyle gitdi Kerbelâ'ya Şâh Huseyn - Ahmed Kuddûsî
Dilâ geldi yine eyyâm-ı mâtem - Müştak Baba
Kurretü'l Ayn-i Habîb-i Kibriyâ'sın Yâ Huseyn - Kethüdâzâde Ârif Efendi
Teşne Lebler O Gece Kân İle Galtân Oldu - Şemsî
Dâver-i Aşr-ı Muharremdir Hüseyn-i Kerbelâ - Kâzım Paşa
Zâlimler El Urup Şemşîr-i Cân-rübâya - Kâzım Paşa
Şâire Leylâ Hanım'ım Bir Mersiyesi
Ben âşık-ı dil-vefâkâr-ı Hüseynem
Bugün mâh-ı Muharrem vakt-i mâtemdir safâ olmaz - Osman Şems Efendi
Dîde-i Fahr-i Cihân Oldu Huseyn ile Hasen - Osman Şems Efendi
Nev-nihâl-i Murtazâ'sın Yâ Hüseyn-i Müctebâ - Osman Şems Efendi
Göründü hilâl-i mâh-ı Muharrem - Alvarlı Efe
Mâcerâ-yı Kerbelâ'dan bahs eden dil nâr olur- Alvarlı Efe
Âbidân-ı Mustafâ'yız Biz Hüseynîlerdeniz - Hilmi Dede
Gel Ey Ashâb-ı Mâtem Zâre Kim Yevm-i Belâdır Bu - Hilmi Dede
Mest-i câm-ı "el-belâu lil velâ"sın yâ Hüseyn - Hilmi Dede
Şâh-ı İklîm-i Velâyetdir Hüseyn-i Kerbelâ - Hilmi Dede
Tâcidâr-ı Şâh-ı Efhamdır Hüseyn-i Kerbelâ - Hilmi Dede
Sen O Nûr-ı Dîde-i Şemsu’d-duhâsın Yâ Hüseyn -  Ahmed Remzî Dede
Çeşm-i cân-ı âşıka nûr-i cilâsın yâ Huseyn - Abdurrahman Sâmî Saruhânî
Seyyidü'l-kevneyn Muhammed âlemin sultânına - Abdurrahmân Samî Saruhânî
Ey serîr-i ibtilâya şâh-ı bî-efser Hüseyn - Tâhirü'l Mevlevî
Ehl-i velâ ezelden kâil olup belâya  - Tâhirü'l Mevlevî
Düşdü çün kim Kerbelâ'ya gözleri şehlâ Hüseyn - Urfalı Şevket
Geçdi bir yıl yine mâh-ı muharrem geldi - Kemal Edib Kürkçüoğlu

Ehl-i Hakk'ı Öldürmeyin Nâhak Yere - Muallim Feyzi
Hezârân per açup reng-i ziyâdan - Sâmih Rıfat
Cedd-i Pâkimdir Muhammed Eb-i Zîşânım Ali
Geldi meh-i mâtem yine bunda cân dayanmaz - Antepli Ağa Hâfız
Vak'a-i Şâh-ı Şehîd-i Kerbelâ'yı Gûş Edüp - Hayrullah Tâceddîn Efendi
Kur`ân edüp tilâvet Tâhâ'yı öldürürler - Osman Hulûsî Efendi
Demdir ey dil ağla durma tende cân ağlar bugün - Kadîmî Baba
Ey Olan Şâh-ı Şehîd-i Kerbelâ'nın Mahremi - Râzî
Kerbelâ'da Akan Kandan Geçmeyiz - Muzaffer Aşkiyyü'l Cerrâhî
Listeye geri dön