Dört Adamın Üzüm Kavgası

11 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Vahdet
Mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, yeri geldikçe, Mesnevî Şerîf'deki şu  hikâyeyi de anlatırlardı :
Adamın biri dört kişiye bir dirhem vermiş. Bu dört kişiden biri Arap, biri Türk, bir Acem bir de Rum imiş. Acem, "Biz bu parayla engûr alalım" demiş. Arap, "Hayır engûr olmaz, ineb alalım demiş.  Türk, "Engûr de olmaz ineb de olmaz, üzüm alalım" demiş. Dördüncü kişi de, "Bırakın bu lâfları, istafil alalım" demiş. Adamlar hiç bir sûretde anlaşamayınca kavgaya tutuşmuşlar ve birbirlerini yumruklamaya başlamışlar. 
Hazret-i Mevlânâ bu hikâyeyi anlattıkdan sonra  buyuruyorlar ki :
Bu adamların ahmakça bir kavgaya tutuşmalarının sebebi isimlerin sırrından ve ma'nâsından gâfil olmalarıdır. Eğer ma'nâya vâkıf, dil bilen, kadri yüce birisi orada olsaydı, onları kolayca uzlaştırırdı. Onlara derdi ki : "Ben bu bir dirhemle hepinizin arzusunu yerine getiririm. Sizin sâhib olduğunuz bu dirhem, hepinizin istediği şeyi yapmaya yeter yani dördünüzün murâdını da yerine getirir. Böylece birbirine düşmân olan dört kişi de uzlaşır, birliğe ulaşır, bir olur. Sizin bu sözleriniz ise ancak savaşa ve nifâka sebeb olur. Öyleyese siz susun, beni dinleyin de diliniz ben olayım. Sizin sözleriniz muhtelifidir, bu muhtelif sözlerin netîcesi de ihtilafdır ki bu da çatışma ve gadabdan ibâretdir.
 
Bu hikâyeden çok nükteler vardır ancak hepsinin îzâhı çok uzun sürer. Biz şimdilik sadece birkaçına işâret edelim : 
Gerek aynı milletin ferdleri arasında gerek milletler arasında gerek aynı dînin mensûbları gerek farklı dîn müntesibleri arasında sayısız ihtilaflar vardır. Fakat bu ihtilafların çoğu görünüşdedir. İhtilaf hâlinde olanların dilinden anlayan ârif bir kimse bunları uzlaştırmazsa tıpkı hikâyedeki ahmak adamlar gibi boşuna savaşıp dururlar. 
İnsandaki kuvvetler de muhtelifdir. İnsandaki his, akıl, nefs, rûh gibi kuvvetler sürekli ihtilaf ve kavga hâlindedir. Bunları uzlaştıramayan insanlar bu dünyâda da öbür dünyâda da rahat edemezler. Bu uzlaştırma ancak bir mürşidin yardımıyla olur. 
Esmâ-yı ilâhiyye içinde birbirine zıd olanlar çokdur. Allah hem Celâl hem Cemâl sâhibidir. Allah, hem öldürür hem de diriltir. Hakk'ın hem rahmeti hem de gadabı vardır. Bu âlem de zıdlıklar âlemidir çünkü bu âlem Cenâb-ı Hakk'ın esmâ ve sıfatının tezâhüründen ibâretdir. Hakîkate vâkıf olmayan kimseler bu dünyâda olana bitene akıl erdiremez ve hep zıdlıklar, ihtilaflar ve tenâkuzlar var zanneder. Bilmez ki birbirine zıd gibi görünen şeylerin aslı hakîkatde BİR'dir.
Kelimede kalma, ma'nâya gel!
Esmâda kalma, müsemmâya gel!

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön