Dört İdrâk Dâiresi

9 Aralık 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
İnsanda idrâkin dört mertebesi vardır çünkü insan, gerek kendisini gerek kâinâtı şu dört kâbiliyyetle tanır :

1. Hisler
2. İlim
3. Aşk
4. İrfân

Hisler bedene, ilim akla, aşk kalbe, irfân rûha tealluk eder. Bunları içiçe geçmiş dört dâire gibi düşünebiliriz. Şöyle ki :

1. Hisler insanlarda da hayvanlarda da vardır çünkü bedenle ilgilidir. Hattâ hayvanların hisleri çoğu zaman insanlardan kuvvetlidir. İnsan karanlıkda göremez ama zifiri karanlıkda bile görebilen bir çok hayvan vardır. İnsan bir çok sesleri duyamaz ama bu frekanslardaki sesleri duyan bir çok hayvan vardır. Hisler çocuklarda, aklı kıt insanlarda, delilerde de vardır. Hisler elbette gereklidir ancak yeterli değildir. Üstelik bazı hisler insanı yanıltır, durgun suda duran sopanın kırık görünmesi gibi. Hislere olan ihtiyâç bir üst dâire olan ilim dâiresine yükselene kadardır. Sadece hisleriyle hareket edenler henzü insâniyet mertebesine yükselememişlerdir.

2. İlim ve tefekkür insana mahsusdur çünkü akılla olur. Hayvanlarda ise akıl yokdur. İnsan, aklını kullandığı ölçüde hayvanlardan üstün olur. İnsan, akıl ve tefekkür yoluyla yanıltıcı hisleri de düzeltir. İnsanı hataya düşüren gadab, şehvet, açlık gibi bir çok tabii hisleri akıl dizginler ve insanı diğer mahlûkâta üstün kılar. İlmin üstüne bir de tefekkür eklenirse insan yücelir ve yükselir. İlim ve tefekkür insanı insan yapan kâbiliyetlerdir ancak bunlar da yeterli değildir. Akıl insanı denizin kenarına kadar götüren bir at gibidir. Denize atla girilmez. Hakîkat denizine dalmak için muhakkak aşk lâzımdır.

3. Aşk, herkese nasîb olmaz, insanların havâss kısmında olur. Bir önceki dâirenin darlığını gören yani aklın ve ilmin yetersizliğini idrâk edebilen kişilerin âşık olmaya isti'dâdı vardır çünkü aşk aklın ve ilmin bittiği yerde başlar. Aşk öyle bir burâkdır ki insanı mi'râca çıkarır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ise her şeyi akılla ve bilgiyle halledebileceklerine inanır ve kendilerini o dâireye hapsederler. Halbuki ilim dâiresi ne kadar geniş olursa olsun, kendisinden sonraki dâireye göre çok mahdûdur. 

4. Ancak aşka süvâr olarak hakîkat denizine dalanlar ma'rifet incilerini derebilir. Ma'rifet dâiresi insanların en seçkin tabakasına mahsûsdur ve nâ-mütenâhîdir.
Listeye geri dön