21 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Eski binâların yıkım işi ile uğraşan dört laz, bir gün yine eski bir ev yıkarlarken, yemek molası vermişler. Bir tarafdan yemeklerini yerken bir tarafdan da sohbet ediyorlarmış. Aralarından biri, "Ha bu evi yıkariken, oredan pir tefîne çıksa, nasil taksim ederiz oni?" demiş. Öteki laz, "Oni pen taksim edeceğum, hiç itiraz kabul etmem" demiş. Çıkan defîne ne kadar olsun, farz edelim on bin altın olsun demişler. Taksimi yapan laz, "Uç bin pen alurum, uç bin de sağa verurum, etti alti, uc bin de oğa verirurum etti tokuz bin, sağa da pin verurum, etti on" demiş. Kendisine sadece bin altın verilen laz fenâ halde bozulmuş, "Niye bağa bin vereysun, ben adam değilmuyum? Mâdem ki on bin çikdi, iki bin beş yüz, iki bin beş yüz diye herkese eşit taksim etmek gerekir. Sen nasıl bağa bin vereysun, ben hakkumi yedurmem" demiş. Taksimi yapan laz, "Sus ulan! Şimdi ben sana hakkuni vereceğum, benim başımı belâya sokma" diye diklense de haksızlığa uğradığını düşünen laz "Ben hakkumi isterim, bana hakkumi vereceğisun" diye inad etmiş. Taksimâtı yapan laz, "Ulan sen üç binlik adam misun? Sen en fazla binlik adamsun" diyerek üste çıkmaya kalkınca, öteki laz, "Ne! Ben binlik adamum ha! Peki öyleyse al bakalım" diyerek silahını çıkardığı gibi "dan dan" diye ateş edip arkadaşını öldürmüş. Silah sesini duyan bir polis hemen koşup gelmiş ve dört lazdan birini kanlar içinde yerde yatarken görünce, hâdisenin sebebini anlamak için lazlara "Ne yaptınız?" diye sormuş. Lazlar, "Tefîne bulduk, taksîm edemeduk oni" demişler. Polis, "Ne defînesi? Nerede o defîne?" diye merakla ve heyecanla sorunca, lazlar, "Farazâ deduk" demişler. Ortada ne para var ne de defîne. Öldürülen laz bedâva yere gitmiş.Bu hikâye, tamah ve hırs illetlerine mübtelâ olan insanların, aslında bir vehimden ve hayâlden ibâret olan bu dünyânın menfaatleri için nasıl bir kör dövüşü içinde ömür tükettiklerini gösteren enfes bir hikâyedir.