Duâ - 26 Haziran 1984 (27 Ramazan 1404)

3 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Dua

DUÂ

Ey zelîli azîz, azîzi zelîl eyleyen ulu Allah! Gökkubbeyi direksiz, kâfirleri yüreksiz halk eden Allah! Bir katre sudan insanı halk eyleyen, görünen ve görünmeyen âlemleri, bir "kün" emriyle halk eyleyen ulu Allah! Bize lutf u kereminden, ihsân u inâyetinden Kur`ân-ı Kerîm'i göndererek, Habîbin vâsıtasıyla bizi dînine davet eden Allah! Ve bizi kendi kulluğuna, Habîbine ümmetliğe ve dînine kabûl eden Allah! 

Ve bize Kitâb-ı Kerîminde "yâ eyyühellezîne âmenû" hitâbıyla, hitâb-ı kerâmât ile hitâb eyleyen, burada bu hitâb-ı izzet ile hitâb etdiğin gibi  yarın "يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ yevme tüble's-serâir"de, kıyâmet gününde, nedâmet ânında da bu hitâb ile hitâb ederek, bizleri taltîf eyle. İsmimizi dîvân-ı îmândan silme, dîvân-ı islâmdan imhâ etme. Bize öyle bir nimet-i uzmâ ihsân u inâyet buyurdun ki bizleri bende-i Muhammed eyledin, sallallahu aleyhi vesellem, onun ümmetliğinde bizleri dâim ve kâim eyleyip, O'nun nazar-ı iltifât-ı Ahmediyyesi ile bizleri nârından âzâd, dâhil-i cennet, mazhar-ı zât eyle Yâ Rab. Çeşme-i fuyûzât-ı Muhammediyyeden cümlemizi sîrâb eyle Yâ Rab. Zâhirlerimizi sünnet-i Nebî ile telbîs ve tezyîn, bâtınlarımızı aşkınla, aşk-ı habîbinle tezyîn eyle Yâ Rab. 

Yâ Rab, cennetinde cevlân eden hûri gılmân hürmetine, Sidretü'l-Müntehâ, Arş-ı Muazzam hürmetine, arşını tavâf eyleyen melâike-i mukarrabîn hürmetine ve onların tesbîhâtı hürmetine ve onların tahmîdâtı hürmetine, birinci kat gökde bulunan meleklerin ve onların ibâdet ve tâatı, ikinci kat gökde bulunan  ve diğer göklerde bulunan meleklerin tâatları, ibâdetleri, tesbîhâtları hürmetine ve ism-i celâlin ve ism-i cemâlin ve ism-i kemâlin hürmetine, esmâ-i efâlin, esmâ-i sıfatın, esmâ-i zâtın izzetine, Yâ Rab Habîbin Muhammed'ini mâverâ-yı arş alarak, zât-ı ulûhiyyetine mahsûs olan âyetlerini gösterdiğin ve Habîbine yapmış olduğun lutf ü kerem ü izzet ü inâyetin ve lutfundaki bulunan esrârın hürmetine, "فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ" sırrı hürmetine, bizleri buradan bugün boş çevirme. "El-vedâ' el-firâk" diyen mâh-ı mübâreki cümlemize şefî' eyle ve nice nice seneler idrâk etmeyi bizlere nasîb eyleyip, orada a'mâl-i sâlihât icrâ ederek, senin emirlerini başımıza tâc, senin şerîatını sırtımıza libâs-ı fâhire, senin muhabbetini kalbimize nakş, senin isimlerini dilimize vird edinerek, zümre-i uşşâka bizleri dâhil eyle Yâ Rabbi.

Yâ Rab, i'lâ-yı kelimetullah için meydân-ı muhârebede kanlarından kendilerine kefen biçen şehîdler hürmetine, gâzîlerin küffâr-ı hâkisâra "Lâilâheillallah" izzetine vurduğu kılıç hürmetine ve onların atlarından sıçrayan kıvılcımlara yemîn ediyorsun, onların hürmetine ilâhî, ehl-i islâmı şâd eyle ve ehl-i islâmın âsîlerini ıslâh eyle, ehl-i islâmın günahkârlarını ehl-i islâmın sâlihlerine bahşeyle, oruç tutmayanlarını tutanlarına bahşeyle, namaz kılmayanlarını kılanlara bahşeyle, onların kalblerine de nûr-ı îmân, nûr-ı Kur`ân, muhabbet-i ibâdet ihsân u inâyet eyle. 

İlâhî, sen bizi davet etmesen, sen bizi huzûruna kabûl etmesen, biz senin huzûruna gelip burada bulunamazdık. Her ne kadar zâhirde irâdemizi sarf etdik, buraya geldik ammâ, senin irâde-i külliyyen yanında bizim irâde-i cüziyyemiz ne olabilir Yâ Rab. Sen bizi sevdin, bizi huzûruna aldın. Biz kulken, hânemize gelen, hânemize kabûl etdiğimiz misâfirlere ikrâm u inâyetde bulunuruz, sen Allah'sın, pâdişahlar pâdişahısın, senin şerîkin nazîrin yok, sen cemâl sâhibi, ihsân sâhibisin, bir kerre Allah diyene cevâb verirsin Yâ Rabbi. Kitâb-ı Kerîminde böyle ilân etmişsin, "اذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ fezkürûnî ezkürküm, beni zikredin, ben sizi zikredeyim" buyurmuşsun Yâ Rabbi. Seni zikretdik Yâ Rabbi, bizi huzûruna kabûl etdin Yâ Rabbi. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah. Şükür Yâ Rabbi, şükür Yâ Rabbi, şükür Yâ Rabbi. Kelâmını bize dinletdin Yâ Rabbi. Kur`ân'ınla bize hitâb etdin Yâ Rabbi. Bizimle konuşdun Yâ Rabbi. Elhamdülillah. Mûsâ Kelîm'e Tûr üstünde konuşdun, bize Kur`ân'ınla konuşdun Yâ Rabbi. Elhamdülillah. Bu nimetin farkındayız elhamdülillah Yâ Rabbi. 

Yâ Rab, bizi Kur`ân'ından ayırma. Bizi sînsizlikle terbiye etme. Bizi donsuzlukla zebûn etme. Nefsimize mahkûm etme, zâlimlere pâyimâl etme ilâhî. Her ne kadar günahkârsak da, yüzümüz kara, gönlümüz de kara olsa, "Lâilâheillallah" dedik, bu nûr hürmetine bizi kâfirlere zebûn etme Yâ Rabbi. Ehl-i islâmı şâd eyle Yâ Rabbi. Ehl-i islâmı ehl-i küfür üzerine gâlib eyle Yâ Rabbi.

Yâ erhame'r-râhimîn, okunan hatemât-ı şerîfeleri, dergâh-ı mecd-i ulûhiyyetinde "فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ fe tekabbelâha rabbuhâ bi kabûlin hasen" sırrına mazhar eyle Yâ Rabbi. Hâsıl olan ecr ü sevâbı, ol Seyyidü'l-kevneyn, Resûlü's-sekaleyn, İmâmü'l-Haremeyn, abdüke'l-mustafâ ve resûlike'l-müctebâ, emînühü'l-muktedâ, şemsi'd-duhâ, bedri'd-dücâ, nûru'l-verâ, fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ, Resûlü's-sekaleyn, İmâmü'l-Haremeyn, İmâmü'l-kıbleteyn, Ceddü'l-Haseneyn, nebiyyen, rûhiyyen, rûhâniyyen, takiyyen, nakiyyen ve sirâcen münîrâ olan, rahmeten-lil-âlemîn, O'na bîat sana bîât Yâ Rab, "مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ اَطَاعَ اللّٰهَۚ men yutı'ır-resûle fekad etâ'allah" "اِنَّ الَّذ۪ينَ يُبَايِعُونَكَ اِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللّٰهَۜ innellezîne yubâyi'ûneke innemâ yubâyi'ûnallah, O'na itâat sana itâat, O'na bîat sana bîat Yâ Rab, O'na muhabbet sana muhabbet Yâ Rab, Yâ Rab Habîbin Muhammed'in kapısından geçmeyince sana vâsıl olamayız Yâ Rabbi, o kapıdan geçdik, Muhammed kapısından, "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" diyoruz Yâ Rabbi, ölüm ânında çenemizi kilitleme, dilimizi tutma Yâ Rabbi, bu Kelime-i Tayyibe'yi söyleyerek, Habîbinin cemâlini görerek rûhumuzu teslîm edelim, rahmeten-lil-âlemîn Efendimiz Hazretlerinin ravza-yı ıtrnâk-i Muhammediyyelerine tarafımızdan fakîrâne, miskînâne, dervîşâne, hediye etmek cüretinde bulunduk, Rabbim sen îsâl eyleyip Rûh-i Seyyidü'l-Enâm'ı cümlemizden hoşnûd u râzı, âlem-i dünyâda ziyâreti ve Huzûr-ı Saâdet'ine vararak, boyun bükerek, gözyaşı dökerek, "es-salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah, es-salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Habîballah, es-salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Seyyide'l-evvelîne ve'l-âhirîn" diyerek, ve aleyküm selâm yâ ümmetî, şefâatim sana câiz oldu, vâcib oldu dediği zümreye bizleri dâhil eyle Yâ Rabbi. Âlem-i ma'nâda gül-cemâlinin müşâhedesiyle müşerref eyleyip, iltifâtına nâil eyle, yarın "yevme tüble's-serâir"de, o şiddetli günde, o dehşetli günde, kafatasları içinde beyinler kaynarken, bir ayak bin bir ayak üzerindeyken, cümle enbiyâ, "nefsî nefsî" dediği vakitde, hepsi nefsi derdine düşdüğünde, ol Habîbin Muhammed'in Sâhib-i Makâm-ı Mahmûd, arşın önüne vararak, "Yâ Rabbi, Hasanım, Hüseynim, Kâsımım, Abdullahım, Fâtımem fedâdır, ille ümmetî ille ümmetî diyerek Hakk'a niyâz etdiğinde, "irfa' re'sek yâ habîbî, ey habîbim mübârek başını secdeden kaldır, şefâatin kabûldür, sözün tutulur, sana Kitâb-ı Kerîmimde, "وَلَسَوْفَ يُعْط۪يكَ رَبُّكَ فَتَرْضٰىۜ ve le sevfe yu'tîke rabbüke fe terdâ, seni râzı kılıncaya kadar sana vereceğimi vaad etdim, ne istiyorsun?", "Ümmetim Yâ Rabbi. Doğdum ümmetimi istedim, yaşadım ümmetimi istedim, göçerken ümmetimi istedim, işte mahşer günü, ümmetimi istiyorum Yâ Rabbi", "Ümmetini sana bahşeyledim, sen önde ümmetin arkada buyrun cennât-ı âliyâta" dediği zümreye bizleri dâhil eyle Yâ Rabbi. Şefâatiyle bizleri taltîf eyle Yâ Rabbi. Yed-i envereyn-i Muhammediyyeden ve yed-i Hayder-i Kerrâr'dan ve yed-i Haseneyne'l-Ahseneyn'den Âb-ı Kevser'den yed-i Habîbullah ile, yed-i Hayder-i Kerrâr ile, yed-i Haseneyne'l-Ahseneyen ile cümlemizi sîrâb nasîb ü müyesser eyle Yâ Rabbi.

Ve sâir enbiyâ-i izâm ve rusul-i fihâm aleyhimü's-salavâti'r-rahmân ve minke ve min Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îse'bni Meryem ve cemî' enbiyâi ve'l-mürselîn ve'l-evliyâi ve's-sâlihîn, Hamse-i Âl-i Abâ, Aşere-i Pür-vefâ, Ashâb-ı Suffa, Ashâb-ı Bedir, Ashâb-ı Uhud, Ashâb-ı Hendek ve Şühedâ-i Kerbelâ, bâhusûs ol Yâr-ı Gâr-ı Refîk el-mülakkabü bi'l-atîk kâtili'l-kefereti ve'z-zındîk emîri'l-mü'minîn, imâmi'l-müttakîn, halîfe-i Resûl-i Rabbi'l-âlemîn, Seyyidinâ Ebâbekir Sıddîk Efendimiz Hazretlerinin rûh-ı pâk-i seniyyelerine haberdar eyleip cümlemizden hoşnûd u râzı, şefâatletiyle bizi taltîf eyle Yâ Rabbi. Ol Abdü'l-Vehhâb, mücavirü'l-minberi ve'l-mihrâb, el-mezkûrü fi'l-kitâb, fâtih-i İran, fâtih-i Mısır, fâtih-i Suriye, fâtih-i Kudüs, Mescid-i Aksâ, üç aylık yoldan askerlerine, "Yâ Sâriye el-cebel!" diyerek emr ü fermân eden, bir mektûbu ile Mısır'da Nil Nehrini dize getiren, emîre'l-mü'minîn imâme'l-müttakîn, halîfe-i Resûl-i Rabbi'l-âlemîn, Ömer ibnü'l-Hattâb Efendimiz Hazretlerinin rûh-ı pür-futûhlarını haberdâr eyleyip, cümlemize destegîr ve şefî' eyle Yâ Rabbi. Ol Abdü'l-Mennân, sâhibü'l-hayâu ve'l-îmân, eş-şehîdü f'i hâli's-sıyâm fî şehri Ramazân hîne tilâveti'l-Kur`ân, "Yâ Osmân, Ey Osmân-ı Sâlih bana duâ ediyor musun?" diyerek, Resûl-i Ekrem'în iltifâtına mazhar olan, câmi'il-Kur`ân, zinnûreyn, Resûl-i Ekrem'in iki kerîmesini alan, bu şerefe nâil olan, emîrü'l-mü'minîn, halîfe-i Resûl-i Rabbi'l-âlemîn, Cenâb-ı Osmân ibn Affân radıyallahu teâlâ anh Efendimiz Hazretlerinin ervâh-ı kudsiyyelerini haberdâr eyleyip, cümlemize destegîr ve şefî' eyle Yâ Rabbi. Ol garîk-i bahr-i belâ, melce-i ahkar, fâtih-i Hayber, zevc-i Fâtimeti'z-Zehrî, vârisi ulûmü'n-Nebî, "ene medînetü'l-ilm ve Aliyyün bâbuhâ", "Yâ ente bi menzileti Ka'be, ente bi menzileti Hârun", halîfe-i Resûl-i Rabbi'l-âlemîn Hayder-i Kerrâr, Sâkî-i Kevser, Aliyyin, Radiyyin, Sahiyyin, Vefiyy radıyallahu teâlâ anh Efendimiz Hazretlerinin ervâh-ı kudsiyyelerini haberdâr eyleyip cümlemize destegîr yle Yâ Rabbi. Zülfikârını küffâr-ı hâkisârın ensesine, münâfıkların umkuna isâbet etdirip ehl-i islâmı şâd eyle Yâ Rabbi. Ol Haseneynü'l-Ahseneyn, şemseynü'l-kamereynü'l-münîreyn, Cenâb-ı İmâm-ı Hasenü'l-Müctebâ ve İmâm-ı Hüseyn-i Mazlûm-i Şehîd-i Kerbelâ ve cemî' şühedâ-i Kerbelâ-i Ehl-i Beyt-i Mustafâ ve cemî' ashâb u ensâr, Mihmandâr-ı Resûlillah, el-mücâhidü fî sebîlillah, şefâatkânımız Hâlid ibn Zeyd Ebâ Eyyûb el-Ensârî ve nefeanallahu bi şefâatihi Efendimiz Hazretlerinin rûh-ı pür-futûhlarını haberdâr eyleyip cümlemize destegîr eyle, şefî' eyle Yâ Rabbi. 

Tâbiîn, tebe-i tâbiîn, ecille-i dîn-i mübîn, eimme-i isnâ-aşer, on dört masûm-i pâk, on yedi kemer-beste, bâhusûs Hayru't-Tâbiîn Hasenü'l-Basrî radıyallahu anh, Hayru't-Tâbiîn Üveys el-Karanî radıyallahu anh, Habîb-i Acemî, Dâvûd-i Tâî, Marûf-i Kerhî, Süreyr-i Sakatî, Cüneyd-i Bağdâdî, Bazullahi'l-Eşheb Cenâb-ı Abdülkâdir, Ahmed er-Rıfâî, Ahmed el-Bedevî, İbrâhim ed-Düssûkî, Hasen Şâzelî, Sadeddîn Cibâvî, Ebü'l-Medyen Magribî, Muhyiddîn İbn Arabî, Mevlânâ Celâleddîb Rûmî, Hacı Hünkâr Velî, Muhammed Bahâaddîn Nakşibendî, Şeyh Şabân Velî, İbrâhim Gülşenî, Sünbül Sinân Velî, Hacı Bayram Velî, Azîz Mahmûd Hüdâyî, Seyyid Yahyâ Şirvânî, Pîr Muhammed Molla Erzincânî, Cemâl-i Halvetî ve cemî' turuk-i şettâ-i seniyye-i Halvetiyyândan ve sâir tarîkat-ı aliyyeden güzerân eden pîrân-ı izâm, meşâyih-i vâsılîn, ulemâ-i âmilîn, kurrâ-i kâmilîn, âşıkân, nâşidân, sancakdarân, bâciyân, ashâb-ı birr ü ihsânın rûhlarını dahi haberdar eyle Yâ Rabbi. Hâssaten Kutbü'l-ârifîn, Gavsü'l-vâsılîn, Hâteme'l-müctehîdin, sâkî-i aşk-ı ilâhî, vâris-i Hayder-i Kerrâr, Cenâb-ı Pîr-i destgîr, Muhammed Nûreddîn Cerrâhî kaddesallahu sırrahu't-tecelliyâtü'l-fettâhî Efendimiz Hazretlerinin rûh-ı pür-futûhlarını haberdar eyleyip, rûhâniyyetlerini üzerimize sâyebân, cümlemizi şefâatleriyle taltîf eyle Yâ Rabbi. 

Cümle şühedâ-i müslimînin ve gâzîlerin ve selâtîn-i mâzînin ve selâtîn-i Âl-i Osmân'ın hâssaten Ebü'l-Fethi ve'l-Megâzî Sultân Muhammed Hân-ı Gâzî, Fâtih-i İstanbul ve cemî' Fetih'de bulunan bilcümle meşâyih-i azîzân ve ulemâ-i kirâm ve asâkir-i islâmın ve şehîdlerin ve gâzîlerin cümlesinin rûhlarını şâd eyle Yâ Rabbi. Kaç defa ehl-i islâm tarafından İstanbul muhâsara olunduysa, o muhâsaralarda bulunan cümle ehl-i islâm yiğitlerinin rûhlarını şâd eyleyip, ehl-i islâma destegîr eyle Yâ Rabbi. 

Hâssaten bu câmi-i şerîfin bânîsi es-sultân ibnü's-sultân Sultân Bayezid-i Sânî Hazretlerinin ve bu câmi-i şerîfden güzerân eden eimme, hutebâ, müezzinîn, kayyimîn ve bu câmi-i şerîfde birr ü ihsânda bulunan, bu kubbe altında bir kerre Allah diyen, Allah'a secde eyleyen, bir kerre Allah diyen Ümmet-i Muhammed'in rûhlarını şâd eyle Yâ Rabbi. 

Sizlerin ve bizlerin ümmehât ü ceddâd, akrabâ ü taallukâtımızdan mine'l-megârib ile'l-meşârik tahte't-türâb kâffeten âmme ehl-i islâma garka-i garîk rahmet eyle Yâ Rabbi. Kabirleri dümdüz olmuş, taşları kırılmış, zürriyyetleri kurumuş, ebter olmuş, kendilerine okuyacak kimse kalmamış, "Bize bir Fâtiha okuyacak yok mu?" diyen ve yollara bakan garîblerin dahi rûhlarını haberdâr eyle Yâ Rabbi. 

Hâssaten hatemât-ı şerîfeleri okuyan hâfız efendilerin, vücûdlarına sıhhat âfiyet, ölmüşlerine rahmet, iki cihânda kendilerini azîz, şefâat-i Kur`ân ile kendilerini taltîf eyle Yâ Rabbi. Hatm-i şerîfi dinleyen mü'min kardeşlerimizin, dinlediği Kur`ân'ı kendilerine yoldaş eyle Yâ Rabbi, şefî' eyle Yâ Rabbi, karanlık kabirlerinde nûr eyle Yâ Rabbi, rûhlarını mesrûr, Habîbin Muhammed ile haşr eyle Yâ Rabbi. Cümlemizi Habîbin Muhammed'den ayırma Yâ Rabbi. 

Hâssaten Hüseyin Bey'in cümle geçmişlerini, kadın erkek sence malûm Yâ Rabbi, biliyorsun, cümlesini taltîf eyle. Bâhusûs Şükran Hanım kardeşimin makâmını âlî ve kendisini Hazret-i Fâtımetü'z-Zehrâ'ya komşu eyle Yâ Rabbi. Diğer hatm-i şerîfden de Şerîf Efendi'nin rûhuna Yâ Rabbi hâssaten ihsân eyledik haberdâr eyle. Diğer hatm-i şerîfden de hâsıl olan ecr ü sevâbı merhûm ve mağfûr el-muhtâc ilâ rahmeti rabbihi'l-gafûr merhûm Hüseyin Bey'in, Hüsâmeddin Bey'in, Şerîfe Hanım'ın, Ahmed Efendi'nin, Ferid Efendi'nin, Hasan Efendi'nin, Hanîfe Hanım'ın, Ayşe Hanım'ın, Ârif Efendi'nin, Şâzimend Hanım'ın, Gafûrî Bey'in, Tahsin Bey'in, Fâtıma Hanım'ın, Hanîfe Hanım'ın, Râdıye Hanım'ın, Nevber Hanım'ın...

Efendiler! Bunu ibretle dinleyiniz, bunları. Size şaka gelmesin. Bunlar da insandı bizim gibi yaşamışlardı dünyâ yüzünde. Yediler, içdiler, güldüler, oynadılar, ağladılar, inlediler ve nihâyet çekilip gitdiler. Hepimiz belki de son Ramazanımızı geçiriyoruz. Allah uzun seneler hayırlı ömürle muammer eylesin. İbretle bakınız ve gözünüzü açınız ve ibâdet kemerini belinize bağlayınız. Ramazan'dan sonra sakın ibâdet ve tâatınızı terketmeyin, sonra pişmanlık para etmeyecek. Sonra saçınızı sakalınızı yolmayınız, ellerinizi ısırmayınız kabirde. Aman ibâdet! Hemen ibâdet ve tâata! Hemen tövbe istiğfâr! Allah'ın sevmediği şeyleri terkedin ve Allah yoluna başınızı koyun. Aman hâ!

Tahsin, Fâtıma, Hanîfe, Râdıye, Nevber, Bâhire, İzzeddin, Şemseddin, Seyfeddin, Nazîf, Bekir, Osman, Hâcer, Gülser, Muammer, Osman, Zelîha, Ali, İbrahim, Lütfiye, Mahmûd, Celîl, Vasfiye, Süleyman, Hanîfe, Sebahat, Esmâ, Mehmed, Hüseyin, Nazife, Mehmed, Mahmûd, Ayşe, Kudret ve aynı âilede olup îmân ile göçen ehl-i îmânın rûhlarını haberdâr eyleyip makâmlarını cennet, menzillerini mübârek, cümlesini erkekleri Resûl-i Ekrem'in civârına, hanımları Cenâb-ı Hatîcetü'l-Kübrâ'nın etrâfına iskân eyle Yâ Rabbi. Âmîn diyen şu dilleri de yedi cahîminden âzâd eyle Yâ Rabbi. 
 
Sekiz hatm-i şerîfden hâsıl olan ecr ü sevâbı da Efendimizin ve ashâbının ve evliyânın ve diğer enbiyânın ve sonra Hacı İzzet Efendi'nin, Sebilci Efendi'nin, Kâmil Efendi'nin, İdris Efendi'nin, Kerîm Efendi'nin, Ahmed Efendi'nin, Recâî Oktay, Fahri Topuz Bey'in, Âdem Baba'nın, Sâlih Sırmaçekiç, Ahmet Kabadayı, Behçet Gömülük, Lütfü Mater, Bahaaddin, İbrâhim Tansu, Esad Gülüm, Ferid Rahvancı, Suphi Rahvancı, Memişoğulları Ahmet Şapçı, Rukiye, Fâtıma, Havvâ, Leylâ, Emine, Havvâ, Sabîha, Hayriye, Şengül Has ve Muhlis Has'ın babaları ve sâir akrabâ u taallukâtından îmân ile göçenlerin rûhlarını haberdâr eyle Yâ Rabbi. 

Hâssaten hatm-i şerîfin sâhibi Salahaddin Beyefendi'nin vücûduna sıhhat âfiyet, dâreynde selâmet, kesesine bereket ihsân u inâyet eyle. Hatm-i şerîfi okutanların vücûdlarına sıhhatu âfiyet ver, kendilerini şefâat-i Kur`ân'a ve şefâat-i Resûlullah'a nâil eyle. Ve Leyle-i Kadir'in feyzinden cümlemizi feyzyâb eyle. Ve kendilerini uzun seneler muammer eyleyip böyle hayırlı işlere kendilerini hâdim eyle.

Yâ Rabbi istek ve niyâzlarımızı kabûl et. Yâ Rabbi, bunlar senin kulların, biz senin kullarınız Yâ Rabbi, sen Allah'sın, sana geldik Yâ Rabbi, bizi buradan boş mu çevireceksin bugün? Buna imkân var mı? Rahmetin merhametin cûş u hurûşa geldi, mü'minler Allah diyorlar, senden kerem ihsân bekliyorlar Yâ Rabbi, boş çevirme bizi buradan. İsteğimiz senden îmân ile göçmekdir, şerâb-ı mevti Melekü'l-mevt elinden içmekdir ama kudret elinle rûhumuzu kabzeyle. Ölümün şiddetinden, kabrin vahşetinden, mezarlığın karanlığından, mahşerin şiddetinden, cehennemin nârından âzâd olmakdır. Mazhar-ı zât olmakdır. Dâhil-i cennet olmakdır. Cemâlini bize göster Yâ Rabbi. Ahd ü peymân eyledin, dedin ki, "Oruçlunun mükâfâtı bana âid" dedin Yâ Rabbi. Bu senin cemâlindir, biliyoruz bunu. Matlab-ı a'lâ maksad-ı rânâ olan cemâl-i bâ-kemâlindir. 

Yâ Rab, bize ibâdetden zevk ver, ibâdetine mahkûm et. Oruçdan zevk ver, namazdan zevk ver, abdestden zevk ver Yâ Rabbi. Bıkkınlıkla, usandırıcı bir hâlle yapdırma bize bu işleri Yâ Rabbi. Zevk ile yapdır Yâ Rabbi. Seve seve yapalım Yâ Rabbi. Gönlümüze aşkını ver Yâ Rabbi. Eğer kalbimize bir zerre aşkını verirsen, her şey hallolacak Yâ Rabbi. Bir zerre Habîbin Muhammed'in aşkını verirsen her şey hallolacak Yâ Rabbi. 

Yâ Rabbi, hasta kullarına şifâ, derdli kullarına devâ, borçlu kullarına edâ, nâ-murâd olanları ber-murâd, nâ-şâd olan Ümmet-i Muhammed'i karîben şâdân u handân eyle Yâ Rabbi. Âmîn diyen dilleri mazhar-ı zât eyle, dâhil-i cennet eyle, civâr-ı Mustafâ'da iskân eyle. Bu akşam Habîbin Muhammed'in cemâlini bize göster, bizleri şâd eyle Yâ Rabbi. 

İsteklerimizi niyâzlarımızı kabûl eyle Yâ Rabbi. Bizi densiz dînsizlerden eyleme. Ordularımızı karada, denizde, havada mansûr u muzaffer eyle. Düşmalarımızı kahr u tedmîr ü perîşân eyle. Vatanımıza bereketler ihsân u inâyet eyle. Dîn ü devlet, vatan u millet uğrunda çalışanları iki cihânda azîz eyle. Türk büyüklerinin gönüllerini nûr-ı Kur`ân ile münevver eyle, hâdim-i Kur`ân eyle, hâdim-i İslâm eyle Yâ Rabbi. Hepimizin ceddi Yâ Rabbi senin dînin için can verdi, hangi toprağı sıksak mutlakâ şehîd kanı damlıyor, dağlar, dereler, ovalar hep şehîd kanıyla dolu Yâ Rabbi, cedlerimizin kanı hürmetine, onlara bağışla bizi affet Yâ Rabbi. Duâlarımızı Şebeke-i Resûlullah'da edilen duâlara ilhâk ile müstecâb eyle Yâ Rabbi. 

Gözümüzden gaflet perdesini çâk eyle, ibret nimetini koy gözümüze. Bakdığımız vakitde, eşyâyı altı tarafından görelim Yâ Rabbi. Kulağımızdan gaflet pamuğunu çıkar, kelâmını işitelim. Sözünü işitelim, özümüz seni sevsin Yâ Rabbi. Lisânımızdan gıybeti, nemmâmeyi, şetmi, küfrü al, tathîr et, temizle, lisânımızı "Lâilâheillallah" ile süsle, "Allah" lafza-i celîli ile süsle Yâ Rabbi. Muhabbetini kalbimize ver Yâ Rabbi, kalbimizi aşkınla tezyîn eyle. Îmânın kemâli Habîbin Muhammed'i sevmekledir Yâ Rabbi, o muhabbeti bize ihsân et, mahrûm etme bizi Muhammed'inden. 

Yâ Rabbi, hacc-ı mükerremi arzu eden ibâdullahı helâl mâl ile giderek Kabetullah'a yüz sürmek, Arafat'da zât-ı ulûhiyyetine ârif olmak, Merve'de mürüvvet bulmak, Safâ'da safâ sürmek nasîb ü müyesser eyle. Gidenlere tekrar tekrar, gitmeyenlere helâl mâl ile gitmek ve Huzûr-ı Saâdet'e vararak ve mübârek sakallarını Zemzem ile yıkamak nasîb ü müyesser eyle Yâ Rabbi.

Evlâdı olmayanlara hayırlı evlâdlar, dîndâr, dîndâr, îmânı bütün evlâdlar ihsân u inâyet eyle. Evlâdlarımızın kalbinden putu, küfrü çıkar. Evlâdlarımızın kalbini nûr-ı Kur`ân ile münevver eyle Yâ Rabbi. 

Her şey senin yed-i kudretinde. Hep mağlûbuz, gâlib sensin. Zayıfız, kavî sensin. Açız, doyurucu sensin. Çıplağız, giydirici sensin. Günahkârız, affedici sensin Yâ Rabbi.  

Evlâdlarımızın gönlünü nûr-ı Kur`ân ile münevver eyle ve cümlesini dîn-i islâma mutî' eyle Yâ Rabbi.

Âmîn, Âmîn Yâ Muîn. Âmîn, Âmîn Yâ Muîn. Bi hürmeti Kur`âni'l-Azîm. Bir hürmeti Bismillahirrahmânirrahîm. Bi kudreti Bismillahirrahmânirrahîm. Bi devleti Bismillahirrahmânirrahîm. Bi satveti Bismillahirrahmânirrahîm. Bi esrârı Bismillahirrahmânirrahîm. Ve bi ceberûti Bismillahirrahmânirrahîm. Ve bi hürmeti Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah. Ve bi izzeti Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah.

Allahümme zeyyin zevâhirünâ bi hizmetik ve bevâtınunâ bi marifetik ve kulûbunâ bi muhabbetik ve esrâruna bi müşâhedetik ve ervâhuna bi muâvenetik. Allahümme tekabbel minnâ kıyâmenâ ve kırâatenâ ve rukûenâ ve sücûdenâ ve tesbîhenâ ve salâtenâ ve sıyâmenâ ve sadakâtenâ ve zekâtenâ, takabbel minnâ duâenâ, veşfi merdânâ, verham mevtânâ, verham mevtânâ Yâ Rahmân, verham mevtânâ Yâ Rahmân, vakdı hâcâtenâ Yâ Kâdıe'l-hâcât. Bi hürmeti seyyidi'l-mürselîn ve âlîhim ve'l-hamdü lillahi rabbi'l-âlemîn. Kabûl-i niyâz El-Fâtiha!

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön