Gözümüzden tama'ı, kalbimizden hasedi, başımızdan kibri gider.
Kafamızı akıl ile, gözümüzü hayâ ile, kalbimizi rahmet ile süsle.
Rahmetli bir kalb senin evindir.
Semâlara sığmayan sen Allah, insan kalbine tecellî edersin.
Bize bizden yakınsın, "Ve nahnü akrebü ileyhi min habli'l-verîd".
Bizi kendine öyle yaklaştır ki, söyleyen sözümüzü sen söyle, gören gözümüzle sen gör, yürüyen ayağımızla bizle berâber sen yürü Yâ Rabbi.
Sen hadîs-i kudsîde, "Ben kullarıma nevâfille öyle yaklaşırım ki, söyleyen sözü benim sözüm, gören gözü benim gözüm, yürüyen ayağı benim ayağım, tutan eli benim elim olur" diyorsun.
Sana hiç bir zaman hakkıyla ibâdet yapamadık ve yapamıyoruz yâ Rabbi.
Noksânımızı söyleyerek aczimizi itiraf ediyoruz, bizi bu şekilde kabûl et.
Sen mekânlardan münezzehsin, sen mekânların mekânısın.
Vermiş olduğun nimetlere şükretmek şöyle dursun, onları saymakdan âciziz yâ Rabbi.
Senin cemâlini görmeğe lâyık bir baş gözüne ve bir kalb gözüne, senin kelâmını dinlemeğe lâyık bir baş kulağına ve bir kalb kulağına bizleri sâhib kıl.
Baş diliyle seni zikrettiğimiz gibi gönül diliyle, nidâ-yı hafî ile de seni zikredelim yâ Rab.
Seni sevmeğe lâyık bir gönüle bizi mâlik kıl.
Gönüllerimizi aşkınla, muhabbetinle süsle, zîrâ sen bizi sevmezsen biz seni sevemeyiz.
Yüzlerimizin karasına bakma, onları rahmetinle sil.
Yüzlerimizi nûrlandır, kalblerimizi sürûrlandır.
Kendine lâyık olan kullar zümresini bizi dâhil kıl.
Bizi cehennem ateşinde yakma, kerem ve ihsan ateşinde yak yâ Rab.
Bizi cehennem derekesinde yakma, senin aşkınla yak yâ Rabbi.