3 Nisan 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Sakal, mübârek bir şeydir. Eğer Ahlâk-ı Muhammediyye ile mütehallık isen sakal sana "nûrun 'alâ nûr" olur fakat değilsen çok çirkin olur. Kerâmet sakalda zannediyorsan, aldanıyorsun. Mü'minde sakal, sünnet-i seniyyeye ittiba' bakımından güzeldir ama sakalda bir kerâmet yokdur. Öyle olsaydı, Ebû Cehil'in de sakalı vardı, patriklerin de sakalı var.
Vaktiyle Fransa kralı Papa'ya bir elçi göndermiş. Adamın sakalı yokmuş. Papa elçiyi görünce, "Kralın hiç sakallı bir adamı yok muydu ki sizin gibi sakalsız birini gönderdi" deyince elçi, "Efendim, kralımız sizin kıl meraklısı olduğunuzu bilseydi, benim yerime bir keçi gönderirdi" demiş.Efendi Hazretleri, ibretlik bir hâtırasını da şöyle anlatmışlardı :
Bir gün gene vaaz etdim ben Fâtih Câmisinde, sokuldu geldi bir zât, "Bu saçların ne senin başında!". "Hangisi?" dedim ben. "Göre göre benim saçımı mı gördün ulan!" dedim. "Başka bir şeyimi görmedin mi hiç. Sende ne saç var, ne sakal var" dedim. "Şu sakallı adam bana dese ki arkadaş, sen hiç sakal koyvermemişsin, saç bırakmışsın dese, ona hak vereceğim. Çünkü sakal bırakmak sünnetdir, sünnet-i seniyyedir, saç bırakmak da sünnet-i seniyyedir. Onun sakalı olduğu için, niçin saçını bırakdın da sakalını bırakmadın diye sorarsa, ben ona hürmet ederim, kızmam. Ama sende ne saç var, ne sakal var" dedim. "Kafana da ustura vurdurmuşsun". "Sen hıristiyana benziyorsun, hıristiyan papazına" dedi, "saçların var" dedi. "Evet, hıristiyan papazlarına benziyorum ben. Hıristiyan papazının kesdiği yenir, kızı alınır. Sen ise kafana ustura vurdurmuşsun, mecûsîye benziyorsun. Mecûsîler kafaya ustura vurdururlar. O ehl-i kitâb değil, onun kızı alınmaz, kesdiği de yenmez". Böyle lüzumsuz şeylerle, şalvardı, saçdı, sakaldı, bunlarla uğraşmaya lüzûm yok. Allah bunlara bakmıyor. Allah kalbe bakıyor, yapdığın efâl ü harekâtın iyiliğine, Allah ona nazar ediyor, Cenâb-ı Hakk.