10 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Ricâlullahın bir kısmı da ebdâldir. Bunlar yedi kişidir, sayıları artmaz ve eksilmez. Allah onlarla yedi bölgeyi korur. Ebdâlden her birinin tasarruf ettiği bir bölge vardır. Bunlardan birincisi İbrâhîm Halilûllah'ın kademi üzerindedir, birinci bölge onundur. İkincisi Mûsâ Kelîmullah'ın, üçüncüsü Hârûn, dördüncüsü İdrîs, beşincisi Yûsuf altıncısı Îsâ, yedincisi Âdem kademi üzerindedir. Aleyhimüsselâm.
Bunlara ebdâl (bedeller) denilmesinin sebebi, bir yerden ayrıldıklarında ve içlerinden birisini oraya bırakmak istediklerinde oraya kendi sûretlerinde bir şahsı bırakmalarıdır. O şahsı gören kimselerden hiç biri, onun kendisini bırakan zât olduğundan şübhe etmez. Gerçekde ise o değildir. O kişi, bedelin bir maksada mebnî olarak oraya bırakdığı rûhânî bir varlıkdır. Böyle bir rûhânî kuvvete sâhib olan herkes bedeldir. Allah biri adına bir bedel görevlendirir de o kişinin bundan haberi olmazsa, o kişi ebdâlden sayılmaz. Bu hâl çoğu zaman vâki' olur, biz bunu müşâhede ettik.
Biz bu yedi kişinin Mekke'de bulunduğunu gördük. Onlarla Hatîmü'l-Hanâbeledenilen yerin ardında karşılaşdık. Oradan daha güzel bir yer görmemişdim. Daha önce de, onlardan Mûsâ es-Seberâtî'yi İşbiliyye'de görmüşdük. 586 senesiydi, bir maksadla bize gelmiş ve görüşmüşdük. Bundan başka bu ricâlden Şeyhü'l-Cibâl Muhammed ibn Eşref er-RundÎ'yi de gördük. Dostumuz Abdülmecid ibn Seleme bu bedellerden Muaz ibn Eşres ile karşılaşmışdı. Muaz bedellerin büyüklerindendi ve o dostumuz ile bize selâm göndermişdi. Dostumuz Abdülmecid ona, "Bedeller bu mertebeyi nasıl elde etmişdir?" diye sormuş. O da şöyle cevap vermiş, "Ebû Tâlib'in zikrettiği dört şeyle" yani açlık, uykusuzluk, sükût ve uzlet ile.