23 Aralık 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
"Edeb ﺍﺩﺏ", dillere pelesenk olmuş bir kelimedir ve çokça kullanılan bütün kelimeler gibi ma'nâsı pek tefekkür edilmez. Gelin bu kelimenin ma'nâlarına biraz nüfûz etmeye çalışalım.
Kelimenin menşei olan "edb", iki ayrı ma'nâya işâret eder :
a) Hayret etme, çok beğenme. Bu ma'naya göre edeb, güzelliği insanda hayranlık uyandıran, insanın takdîrini kazanan şey demekdir. Bir kimsenin sâhib olduğu meziyetler ve güzel vasıflar başkalarında hayranlık ve takdîr hissi uyandırdığı için bunlara edeb, o kişiye de edebli insan denilmişdir.
b) Da'vet etme. Bu ma'naya göre edeb, insanları takdîre şâyân davranış ve alışkanlıkları kazanmaya, küçük düşüren ve hakîr kılan davranışlardan da uzak durmaya da'vet eden şeyleri ifâde eder. Bu ma'nâ kelimenin edîb (eğitilmiş) ve te'dîb(eğitim) gibi müştaklarında kendisini gösterir.
"Tarîkat başdan aşağı edebdir" diyen sôfilere göre edebin birkaç vechesi vardır :
1. Allah ile olan edeb : Bu da iki kısımıdır. Zâhirî olan kısmı, Allah'ın emirlerine uyup, yasaklarından kaçınmak ve ubûdiyyetden hiç ayrılmamakdır. Bâtınî kısmı ise, kalbde Allah'dan gayrı ne varsa söküp atmak ve kalbi muhabbetullah ile doldurmakdır. Zikrullah ile meşgûl olmak ve gide gide zikrullahı hiç bırakmamak yani zikr-i dâim ehli olmakdır.
2. Resûlullah ile olan edeb : Bu da iki yönlüdür. Zâhiren Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin sünnet-i seniyyesine ittibâ, bâtınen ise O'nun muhabbeti ile dolarak gide gide ahlâk-ı Resûlullah ile mütehallik olmakdır.
3. Ehlullah ile olan edeb : Bu da sûrî ve ma'nevî olmak üzere iki türlüdür. Sûrî olanlar oturma-kalkma-yeme-içme gibi hususlarla ilgili olup vaktiyle büyük mürşidler tarafından tarîkatnâmelerde en ince teferruatına kadar beyân edilmişdir. Ma'nevî olan edeb ise, mürşidle olan münâsebetinde gassal elindeki meyyit gibi olmak yani nefsini mürşide tam ma'nâsıyla teslîm etmekdir.
Tarîkat-ı aliyyede âdâb başlığı altında zikredilen sayısız usûl ve erkânın aslı esâsı bu üç edebdir. Bunlara riâyet olunmadığı takdirde, o erkânın hiçbir kıymeti olmaz. Takkeyi böyle dikeceksin, cübbeyi böyle giyeceksin, destarı böyle saracaksın, devranda böyle döneceksin, sofrayı böyle kuracaksın kabîlinden edebler ma'nasını ancak bunlarla bulur yoksa hepsi ma'nâsız şekillerden ibâret olur.
Ey- tarîk-i Hakk'a sâlik edebe gel erkâna gel
Ey mülk-i himmete mâlik edebe gel erkâna gel
Güzeldir gerçi hâl ü kâl makâma da bir nazar sal
Bulmak diler isen visâl edebe gel erkâna gel
Tut usûl-i şerî'atı güt edeb-i tarîkati
Diler isen hakîkati edebe gel erkâna gel
Mürşide uy yabanı kov ârife uy çobanı kov
Hakkı'ya uy fülanı kov edebe gel erkâna gel