5 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Hazret-i Mevlânâ Mesnevî Şerîflerinde buyuruyolar ki :
Allah'dan edebli olmayı dileyelim. Edebsiz, Allah'ın lutfundan mahrûmdur. Üstelik edebsiz, yalnız kendisine kötülük etmiş olmaz, dört bir yanı da ateşe vermiş olur. Mûsâ aleyhisselâm zamânında alışverişsiz, konuşmasız, işitmesiz gökden sofra iniyordu. Mûsâ Nebî'nin kavmi içinde birkaç kişi edebsizlik edip, "Hani sarımsak, hani mercimek?" dediler, gökden ineTakva,n sofra da kesildi ekmek de. Bize de ekip biçme zahmeti kaldı. Sonra Îsâ aleyhisselâm şefâat edince Allah yine sofra ve tabak tabak nimetler gönderdi. Küstahlar yine edebi terk ederek dilenciler gibi sofradan yemek artıklarını aşırdılar. Îsâ bunları îkâz etdi, "Bu dâimîdir, hiç eksilmez, kesilmez bu nimet. Bir ulunun sofrası başında sû-i zanna düşmek, açgözlülük etmek küfürdür" dedi. Onlar edebsizliğe devâm edince, o rahmet kapısı, tamahlarından dolayı bu dilenci sıfatlıların yüzüne kapandı.
Zekât verilmeyince bulut ortaya çıkmaz. Zinâdan dolayı da etrafa vebâ yayılır. Senin üzerine karanlıklardan ve gamdan ne gelirse, Allah'dan korkmamakdan ve küstahlıkdandır o. Kim Dost yolunda küstahlık gösterirse, nâmerd odur. Şu gök, edebinden dolayı nûr ile dolmuşdur. Melek de edebi sebebiyle masûm ve tertemiz olmuşdur. Güneşin tutulması, küstahlık yüzündendi. Azâzil, cür'etinden dolayı kapıdan kovuldu.