11 Mart 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Sabah namazına oraya gitdim. (Lâleli Câmisini kasdediyorlar). Sabah namazını kıldım, bu koluma bir ağrı girdi. 67 yâhud 68 senesi. Kaç sene olmuş? On beş sene var. Nezih var orada polis mütekâidi. O da câmiye geliyor, iyi bir çocukdur. Namazlı, abdestli. Polisliğinde kılmadıklarını şimdi kılıyor. Polisken kılmamış. Onunla beraber geliyoruz, "Koluma ağrı girdi Nezih" dedim, başladım ben ağlamaya yolda. Korkunç bir şey. "Aman Efendi merdivenden çıkmayalım" dedi. Bizim evin oraya merdivenle çıkılıyor. Arka yoldan döndük geldik. Ekmek de almışdım ben. Yavaş yavaş merdivenden sürüklenerek çıkdım. Kapıyı açdım, içeri gitdim, yatdım. Ağlamaya başladım. Koluma bir ağrı vuruyor, ama nasıl biliyor musun, dayanılacak gibi değil. Böyle soğuk soğuk terler döküyorum. "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" dedik. Ağlıyorum bir tarafdan. Gidiyoruz gâliba filan dedik. Sonra biraz hafifledi. Âilem, "Ne oldu, me oldu? dedi. Biraz havacıva dökdüler, ovuşdurdular movuşdurdular. Havacıva dökdüler, havacıva. Havacıva ne biliyor musun? Sonra ağrı biraz durdu, biraz hafifledi yani, geçmedi.
Ben öyle ufak tefek hastalıklara kulak vermem. Gelirim ben, zikrullaha, ibâdete hep gelirim. Hastayken gelirim, iyi olur giderim. Bazı adam vardır benim hasta olduğum gibi olsa, hiç kalkmaz yatağından, kuluçkaya yatar gibi. Ben hasta oldum mu yürürüm dışarıya doğru. Meğer ki devrileyim yollarda filan. Nitekim de öyle oldu, Amerika'ya gitdiğim vakitde, yıkıldım, tutdular götürdüler, ameliyata yatırdılar beni. Ameliyat oldum yani. Neyse.
Geliyordum, burada bir deli oğlan vardı, "Hoca, nedir bu hâlin senin?" dedi. Dedim, "Bu sağ koluma benim bir ağrı girdi, nefes aldırmıyor bana" dedim. "Aman! O ağrılar tehlikelidir" dedi. "Kalbden gelir o" dedi. "Hayır, kalbden gelmez, nereden gelir, Allah'dan gelir". "Yâhu bırak şimdi, sen bildiğinden şaşmazsın, ben seni doktora götüreceğim, beraber gideceğiz" dedi. "Yapma, etme" filan dediysem de zorla aldı beni götürdü Muin Bey'e. (Hâfız Âsım Bey'e hitâben) Sen tanırsın Muin Bey'i. Kalbci. Galatasaray'da. Gitdik oraya. "Oooo!" dedi. O tanıyor beni, Muin Bey, kitâb almaya geliyor Çarşı'ya, kitâb meraklısı adam. "Vay, Efendi Hazretleri maşâllah, gel otur bakalım" dedi.
"Ne oldu?". "Namazdan çıkdım sabahleyin, koluma bir ağrı vurdu ve çene kemiklerime kadar dayandı. Şöyle oldu böyle oldu" filan. "Bu, tehlikeli bu ağrı. Bak şimdi ben sana bir şey söyleyeceğim. Sen münevver adamsın. Ayağında şalvarın yok, pantalon giyiyorsun. Sakalın yok, sakalını tıraş etdiriyorsun". Bana söylüyor. "Namaz kılmayacaksın!". "Niye, niye kılmayacakmışım namaz?" Ben soruyorum şimdi. "Seni ben yatıracağım. Hem de hiç kımıldamayacaksın on beş gün. Muayene edeceğim kalbini. Kalbden geliyor bu. Ölürsün!". "Canım ölürsek ölürüz, bir davâ değil" dedim. Ben tekin adam değilimdir. "Sen eşyânı hazırla, hastahâneden ben sana yatak ayıracağım. Şişli Çocuk Hastahânesinden".
"Peki" dedim, eve geldim ben bizim Bacı Sultan'a dedim ki, "Bana bavul hazırla dedim, pijama mijama".
Ben pijama giymem, entari giyerim. Sünnet çocuğu gibi. Orada Rumelihisarı'nda ben entari giyip dışarı çıkıyordum, oturuyordum orada, çocuklar geçiyor denizden, bağırıyorlar, "Amca! Sünnet mi oldun?" diye. Ulan sünnet olur mu, entari gâyetle rahat oluyor. İnsan entari giymeli, rahat olur yaz gününde. Serbest bırakmalı, entari giymeli, ne var. Hani Suudi Arabistan Kıralı Amerika'ya gitdi de Kenedy'ye öyle söyledi, "Bak sen terliyorsun, ben entari içindeyim, sen de entari giy, terlemezsin böyle" dedi. Rahat rahat, püfür püfür.
Şimdi, bizim hanıma dedim, "Hazırla" dedim, "entari mentari ne varsa". "Ne olacak?". "Hastahâneye gideceğim". "Nereye?". "Çocuk hastahânesine". "Nerede çocuk hastahânesi?". "Şişli'de".
Ben çocuk olduğum için, beni çocuk hastahânesine yatırıyorlar. Yaşım altmışa vardı, yetmişe vardı fakat çocuklukdan kurtulamadım. Bir türlü adam olamıyorum ben. Adam oldum mu sakal koyvereceğim. Adam olamadım. Çocuk çocuk, hakîkaten de çocuk gibiyim ben. Şakacılık yaparım, şaka yaparım, bilmem ne yaparım filan. Neûzübillah.
"Olmaz" dedi bizim hanım. "Yâhu niye olmuyor?". "Orada güzel güzel hemşireler vardır, sen gevezesindir, kadınlara laf atarsın, bilmem ne olur" filan filan. Kadın, kıskanması lâzım değil mi? Benim gibi adamı nasıl kıskanır? Kıskanması lâzım. "E peki ne olacak?". "Ben seni göndermem. Yâhud ben de geleceğim oraya". "Yooo, ben seni götürmem. Orada genç doktorlar vardır, ben seni oraya hiç sokmam" dedim. Haydi hemşire memşire işe yarıyor. Çünkü erkek dörde kadar alabilir. Ama kadına başka erkek baksa, olmaz. "Ben seni göndermem". "Ben de gitmiyorum, hazırla bavulu, hacca gideceğim".
Biz geldik buraya oturuyoruz, Muin Bey geldi Çarşamba günü. Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı. "Niye gelmedin yâhu? Yatak hazırladım orada senin için". "Hacca gidiyorum ben". "Neee?". "Hacca". "Vallahi ölürsün billahi ölürsün. Senin hastalığın çok mühim, müdhiş bir hastalık var sende, ölürsün!". Dedim, "Hacca giden ölüyor da burada kalan diri mi kalıyor yani?".
Herif hacca gidiyor geliyor, buradaki ölüyor, o daha gelmeden evvel. Benim öyle oldu. Biz gitdik, Ömer Ağa öldü. Ben hacdaydım, Ömer Ağa vefât etdi. Sonra bir daha hacca gitdim, Şevket öldü, müezzinbaşı bizim.
Dedim, "Hacca giden ölüyor da burada kalan sağ mı kalıyor?" dedim doktora. "Hacca gidiyorum". "Ölürsün!". "Ölürsem ölürüm, ne olmuş yani? Hacda ölürüm. Bitdi o kadar".
Sen şimdi zannediyorsun ki ben şaka söylüyorum bunu. Doğru söylüyorum. Korkmam ölümden ben. Ama gel seni asacağız deseler insan bir çekinir, ayrı davâ o, gayr-ı irâdî. Hayvan bile, akrep bile insanı görünce kaçıyor. Çünkü niye? Beni öldürecekler diye. Akrep akrepliğine râzı olmuş, ölümden korkuyor. Akrep bile. Hamamböceği bile kaçıyor aşağı doğru. Ama biz ölümden korkmuyoruz elhamdülillah. Allah azâb etmesin de âhiret âleminde.
"Ölürsün!". "Ölürsem ölürüm" dedim. Ben hacca gitdim, geldim, Muin Bey öldü. Ben hâlâ sağım. Doktor gitdi âhirete. Bedel gönderdim onu. İlişmeye gelmez. İlişdi mi gider.
Birisi öyle söyledi bana. Çarşıya geliyorlar, "Hacı Muzaffer Efendi burada mı oturuyor?". "Evet buradaydı ama maalesef öldü. Allah rahmet eylesin". Adam da şaşırıyor, "Allah Allah fesübhânallah, öldü mü?". Rûhuma Fâtiha okuyor benim. Bir gün yolda rast geldi, "Ayol sen öldün diye biz hatim okuduk senin rûhun için. Çarşı'ya geldim, orada bir adam senin için öldü dedi". Benim ismimle gelip benden mal almak isteyenlere, benim müşterilerime öldü diyorlar. Sonra o öldü, ben namazını kıldım onun. Tezkiyesini de ben yapdım. İlişmeyin kardeşim. Pantalonlu evliyâ bu. Sakalsız evliyâ. Ölür o. Çarpılır o.