Ehadiyyet

4 Temmuz 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Tevhid

Sôfîlere göre kâinât yokdan vâr olmuş değildir. Zâten bu aklen de mümkün değildir. Zîrâ yok var olmaz, var da yok olmaz. Demek ki gördüğümüz bütün varlıklar, vâcibü'l-vücûd olan Hakk'dan zâhir olmuşlardır. Yani eşyâ, mahlûkât, kâinâtda ne varsa hepsi Hakk Sübhânehehû ve Teâlâ Hazretlerinin zuhûrunun eserleridir. Halk ve îcâd fiilleri bize anlatmak içindir, hakîkatde olan, zuhûrdur. Zîrâ vücûd birdir, o da Hakk'ın vücûdudur. Tasavvufun ve tevhîd ilminin üss-i esâsı budur. Vahdet-i vücûd mes'elesi de buradan çıkar. 

İşte bu zuhûrdan önceki mertebeye ehadiyyet mertebesi denilmişdir. Bu mertebe Cenâb-ı Hakk'ın henüz esmâsıyla, sıfâtıyla ve ef'âliyle zuhûr etmediği, gaybul-guyûb olduğu yani tam ma'nâsıyla gizli olduğu mertebedir. Bu mertebeye a'mâ da denir. Nitekim hadîs-i şerîfde bu lafızla vârid olmuşdur. Bu mertebeye "lâ-te'ayyün" mertebesi de derler. Zîrâ Hakk'ın sıfatları ve isimleri bundan sonraki vâhidiyyet mertebesinde te'ayyün etmişdir, zâhir olmuşdur. Nitekim "küntü kenzen mahfiyyâ" hadîs-i kudsîsinde buna işâret vardır. Bu hadîs-i kudsîde  Cenâb-ı Hakk kâinâtı niçin halk etdiğini beyân ederken, "Ben gizli bir hazîne idim, bilinmeyi murâd etdim ve mahlûkâtı yaratdım" buyurmuşdur. Malum ya, kâinât olmasa ve hele de o kâinatın özü ve mihveri olan insân olmasa Cenâb-ı Hakk gayb olarak kalır, aslâ bilinmezdi. Dikkat ederseniz, "âlem", kelimesi de buna işaret eder. "Âlem" lafzı, "alem"den gelir, "alem", işaret demekdir. Bu âlemde ne varsa, cümlesi, Hakk'ın varlığına ve birliğine işâret etmekdedir. Tabii görebilen için. 

Sôfiyye lisânında ehadiyyet mertebesine karşılık gelen pek çok tabir vardır. Vücûd-i mutlak, vücûd-i sırf, gaybü'l-guyûb, mechûlü'n-na't, ezelü'l-âzâl, zât-ı hüviyyet, kenz-i mahfî, ehadiyyet-i sırf, vücûd-i baht, zât-ı mutlak, vücûd-i mahz, vücûd-i hakîkî, hafâü'l-hafâ, hakîkatü'l-hakâik, âlem-i zât, zât-ı baht, gayb-i mutlak, makâm-ı ev ednâ bu tabirlerden bazılarıdır. Bu tabirleri bilmeyenlerin ehlullahın tevhîde dâir sözlerini anlamaları mümkün değildir. Nitekim günümüzde yapılan tercüme ve yayın faaliyetlerinde bu tabirlerin karşılıkları doğru dürüst verilemediği için, ortaya anlamsız metinler ve ma'nâsız ifâdeler çıkmakda, okuyucular bunlardan bir ma'nâ çıkaramadığı için kafaları karmakarışık olmakdadır. Malum ya, her ilmin bir ıstılâhı, yani bir terminolojisi vardır, o ıstılâhlar bilinmedikçe, o ilme sâhib olmak imkânsızdır. Ehadiyyet de tasavvuf ve tevhîd ilminin en önemli ıstılahlarından biridir.

Cümle-i 'âlem serteser nûr-ı sıfâtındır senin
Ey lâ-yezâl u lem-yezel ey Kâdir u Hayy u Ebed
Tevhîdini eyle nasíb olam şuhûdunda musîb
Kaldır sivâyı yâ Mucîb olmasın ortada sed
Listeye geri dön