Ehl-i Medîne'ye Hürmet ve Tazîm

21 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Hicaz

Şikârîzâde diye meşhûr olan Şeyh Ahmed Efendi Hazretleri, Medîne-i Münevvere'de bulunduğu sırada şehrin âdetlerini hâtırat üslûbuyla kaleme almışdır. Tayyibetü’l-Ezkâr nâmındaki eserinde buyuruyorlar ki :

Bazı kimse darb-ı mesel yerine, "Karşımda Medîne fukarâsı gibi ne durursun!" deyü tabîr ederler. 'Iyâzen billahi te'âlâ, tahkîre mukârin olursa küfür şâibesi vardır. El-hazer el-hazer min hâze'l-kelâm. Ehl-i muhabbete bir vech ile tahkîri mûcib kelimât ve vaz'-ı harekât yakışmaz. Belki Ehl-i Medîne’yi gördüğü yerde kıyam etmek, vâcibe-i zimmetimizdir. Zîrâ hem cîrân-ı saâdet, hem merd-i garîb, hem misâfir, onlara ta'zîm ve ikrâm Efendimiz'e râcidir. Aleyhi's-salâtu ve's-selâm, cîrânını pek sever. Öyle olunca 'âşık-ı Resûlullah olanlara lâzımdır ki, Efendisinin sevdiğini o dahi sevip, ta'zîm eyleye. 
Ehl-i Medîne'nin, ehl-i Rûm'a etdiği ikrâm ve ta'zîmi bizlerin mukâbele etmek kudretimiz yokdur. Bizler etsek akça ile ederiz. Lâkin onlar mâlen, cânen ikrâm ederler. Leyl ü nehâr, Ehl-i Rûm'a ez dil ü cân duâ ederler. En fakîrinin bir hacıya etdiği ikrâm, yirmi kuruşa olmaz. Öyle mun'im zâtlardır. Hattâ hac vakti bir adamın evine bir misâfir olup it'âm olunmazsa 'indlerinde o kimse medhuldur. Zîrâ derler ki, "Eğer sen adam olaydın, senin hânende birkaç misafir hacı it'âm olunurdu" diye hitâb ederler. O sebebden bildik bilmedik kim olursa istikbâl edip, niyâz ederek hânelerine da'vet edip, it'âm-ı ta'âm ve çamaşırını gasl edip, temiz yataklarla ricâl ve nisâya bir rütbe ikrâm ederler ki, senin etdiğin ikrâmı yine sana masraf eder. Netîce seni mahcûb eder. 
Öyle olunca bize lâyık değildir ki beldemizde onların müsâferetinden rû-gerdân olma! Mukaddemen onların hakkında olan evsâf ma'lûm iken, bu makûle şeylere dikkat lâzımdır. Hemân hacc edip gelmek ile olmaz. Ve hem bir sene mücâveret edip, her bir şeye dikkat ederek, ashâbıyla ülfet ederek, suâl ederek, sene-i kâmileyi tekmîl ederse, bu esrâra vâkıf olur. Hemen Cenâb-ı Hazret-i Allah, muhabbetleriyle kalbimizi imlâ edip, dâimâ haklarına riâyet etmesini bize muvaffak eyleye. Âmin.

Bu lisâna âşinâ olmayanlar için şöyle îzâh edelim :

Bazı kimselerin, "Karşımda Medîne fukarâsı gibi ne duruyorsun" demeleri büyük bir hatâdır. Çünkü bu sözde Medîne halkına hakâret îmâsı vardır. Allah korusun, bu gibi çirkin sözler insanı küfre kadar götürebilir. Onun için böyle sözlerden kaçınmak lâzımdır. Zâten hakâret ifâde eden söz ve fiiller muhabbet ehline yakışmaz. Bize düşen, Medîne halkına hürmet ve tazîm etmek, gördüğümüz yerde onlara ayağa kalkmakdır. İster Medîne'nin yerlisi olsun, ister garîb olsun, ister misâfir olsun, Medîne halkına tazîm ve ikrâm, Resûl-i Ekrem Efendimize tazîm ve ikrâmdır. Peygamberimiz komşularını çok sever. Öyleyse Peygamber sevdâlılarına düşen, O'nun sevdiklerini sevmek ve onlara hürmet etmekdir.

Medîne halkının Anadolu halkına yapdığı ikrâm ve hürmeti biz onlara yapamayız. Biz ancak para ile bir şeyler yapabiliriz. Ama onlar hem mâlen hem bedenen hizmet ederler. Anadolu halkında cân u gönülden gece gündüz duâ ederler. En fakîr olan bir kimsenin hacılara yapdığı ikrâm yirmi kuruşla yapılmaz. O derece cömert insanlardır. Hattâ hac zamânında bir kimse evinde bir hacıyı ağırlasa da ona yemek yedirmese, Medîne halkı o kimseyi ayıplarlar, derler ki, "Sen adam olsaydın senin evinde bir kaç hacı yemek yerdi". Onun için Medîne halkı bildik bilmedik herkesi karşılar ve ricâ ile evlerine davet ederler. Onları yedirir, içirir, çamaşırlarını yıkar, temiz yataklar açarlar. Öyle ikrâmlarda bulunurlar ki senin verdiğini yine sana harcamış olurlar. Cömertlikleriyle insanı mahcûb ederler. 
Öyleyse, bizim de onları misâfir etmekden kaçınmamamız lâzımdır. Onlara karşı edebli ve dikkatli olmak lâzımdır. Haccetdikden sonra hemen dönmek olmaz. Oraya giden kişi bir müddet orada kalmalı, her şeyi dikkatlice incelemeli, oranın halkıyla ülfet etmeli ve bir sene kadar orada vakit geçirmeli ki bu sırlara vâkıf olabilsin. Allah kalbimizi muhabbetleriyle doldursun, haklarına riâyet etmeye bizi muvaffak kılsın. Âmîn.

Listeye geri dön