Emniyet ve Mükâfât Yurdu

1 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs

Sûre-i Bakara'daki "وَاِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَاَمْنًاۜ" âyet-i kerîmesinde beytden bahsediliyor. Beyt demek ev demek. Burada beytden murâd, Kabe'dir. Harf-i tarîf ile gelmesinin hikmeti de budur. Cenâb-ı Hakk bu âyet-i celîlede Kabe'yi insanlar için bir emniyet ve mükâfât mahalli kıldığını söylüyor. Bu ne demek? Kim Kabe'ye ilticâ ederse, Mescid-i Haram'a sığınırsa, dokunulmazlık kazanır, ona ezâ edilmez, ona ilişilmez. Hattâ bu emniyet hayvanlara bile şâmildir. Zîrâ orada avlanmak dahi haramdır. Yine orada yapılan ibâdetlere kat kat ecir verir Allah. İster namaz, ister zikir, ister tavaf, ister itikaf olsun orada yapılan ibâdetler başka mescidlerde yapılan ibâdetlerden kat kat efdaldir. Meselâ Mescid-i Haram'da kılınan bir namaz, herhangi bir mescidde kılınan namazdan yüz bin kat fazîletlidir. Hattâ yalnız Kabe'ye bakmanın bile sevâbı vardır. Bütün bunlar, âyetin zâhirinden çıkan hükümlerdir. 

Bir de bâtın manâsı vardır âyetdeki beytin. Muhakkiklere göre âyetdeki beytden murâd, insanın kalbidir. Zâten ehlullah hazerâtına göre beytullah-ı hakîkî kalbdir. Kabe, beytullah-ı izâfîdir. Zirâ taşdan toprakdan yapılmış, insan eliyle binâ olunmuşdur. Kalb ise nazargâh-ı ilâhîdir. Tabii kalbin tecelligâh-ı ilâhî olması için, onun tasfiye edilmesi lâzımdır. Nasıl ki kirli bir yere büyükler gelip oturmazsa, temiz olmayan bir kalbe de Hakk nazar etmez. 

Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk
Pâdişah konmaz sarâya hâne mamûr olmadan

Demek ki kalbi bütün fâsid fikirlerden ve bâtıl itikadlardan temizlemek ve kalbdeki bütün kötü sıfatları söküp atmak lâzımdır. Öyle ki, ne Şeytan'ın vesvese ve desîsesi, ne nefsin hevâ ve hîlesi oraya yol bulabilsin. Nitekim âyetin devâmında bu temizliğe işâret edilmişdir, "وَعَهِدْنَٓا اِلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ اَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّٓائِف۪ينَ وَالْعَاكِف۪ينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ" buyrulmuşdur. Cenâb-ı Hakk İbrâhîm Nebî'ye ve oğlu İsmâil aleyhisselâma hitâben "benim beytimi temizleyin" buyuruyor. Bu temizlik yapıldığı takdirde o kalb tam bir emniyet yurdu hâline gelir. Oraya ne şeytanlar yaklaşabilir, ne de nefsin, hevânın askerleri. Kur`ân'da buna da işâret vardır. Hakk Teâlâ buyurur :  "وَاَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِۜ فَمَنْ يَسْتَمِعِ الْاٰنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَصَدًاۙ"Cenâb-ı Hakk meleklerini şeytanlardan muhâfaza etdiği gibi, tasfiye-i kalb eden kullarını da şeytanın iğvâsından ve nefsin ve hevânın fitnesinden muhâfaza eder. Emniyet meselesinin diğer bir vechesi de şudur. Kalbini tasfiye eden insan, kendisini emniyet altına aldığı gibi, başkalarına da emniyet verir. Yani böyle bir kimseden kimseye fenâlık gelmez, bilakis hep hayır gelir, iyilik gelir, güzellik gelir.

Sevâb meselesine gelince. Kalbini tasfiye etmeyen kişi, ne kadar ibâdet etse de, ne kadar hayır işlese de, o amellerden bir fayda hâsıl olmaz. Çünkü kalbdeki kötü sıfatlar, amelleri boşa çıkarır. Meselâ gadabına hâkim olamayan bir kimse, öfkelenince kötü bir söz söyler, kötü bir iş yapar, vurur, kırar, muhâtabına zarar ver, hakka hukûka tecâvüz eder. Üstündeki kul hakları, o kişinin amellerinin hebâ olmasına sebeb olur. Çünkü aldığı ecirler hak sâhiblerine taksîm edilir. Kibir, ucub, riyâ, hased, tamah, şehvet gibi diğer kötü sıfatlar da böyledir. Ne zaman ki kalb bu kötü sıfatlardan temizlenir, o zaman az bir amele dahi büyük ecirler verir Allah ve o ecirler aslâ zâyi olmaz, ebediyyen istifâde edilir onlardan. Bu sevâb meselesinin diğer bir vechi de şudur ki kalbini temizleyen kişinin mükâfâtı, başkalarının mükâfâtına benzemez, çok daha yüksekdir. Meselâ sıradan bir kimseye bu dünyâda verilen mükâfat maldır, mülkdür, evladdır, rızıkdır, sıhhatdir. Kalbini saflaştıranlara verilen mükâfat ise, huzûr-ı kalbdir, itminandır, bereketdir, ağız tadıdır. Hakk'ın râzı olduğu kullardır bunlar yani rızâ makâmına yükselmişlerdir. Bunlara bahşedilen nimetlerin kıymeti maddî nimetlerle mukâyese edilemez. Âhiretde verilecek mükâfâta gelince. O tarafdaki mükâfatları da çok büyükdür bu zümrenin. Yalnız cennetin sûrî nimetleri değildir bunlara bahşedilen, pek çok tecelliyâta da mazhar olurlar bunlar, hattâ cemâlullaha da nâil olurlar.

Listeye geri dön