En Muhteris İnsanlar

24 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Tamah
En muhteris insanlar, ekseriyâ zenginler arasından çıkar. Elbetde zenginler arasında "ağniyâ-i şâkirîn" denilen Allah'ın sevdiği kullar da vardır ancak bunların sayısı pek azdır. Muhteris zenginler arasında en muhteris olanlar da fakîr iken zengin olanlardır. Zâten zengin olmalarının sebebi de aşırı hırslı olmalarıdır. Bunların içinde öyle harîs, öyle tamahkâr, öyle aç gözlü kişiler vardır ki, bütün dünyâ onların olsa yine de gözleri doymaz. Hırs ve tamah bunların gözlerini öyle bir bürümüşdür ki, daha çok kazanmak, daha zengin olmak için yapmayacakları hiç bir kötülük, söylemeyecekleri hiç bir yalan, zulmetmeyecekleri hiç bir insan yokdur. Bunlar, rakiplerini yok etmek için her türlü hîleye başvurur, borçlarını ödememek için her türlü sahtekârlığı yapar, ceplerinden daha az para çıkması, kârlarının daha yüksek olması için çalışanlarına her türlü zulmü de revâ görürler. Dünyânın her tarafında iş dünyâsı bu gibi muhterislerle doludur.

Ne var ki bunlardan daha harîs olan insanlar da vardır. Zengin muhterislerden de beter olanlar makâm ve mevki sâhibleri arasından çıkar. Bunların da en azılıları ülkeleri kendi mülkleri, milletleri de kendi köleleri gibi gören krallar, pâdişâhlar ya da devlet başkanları arasından çıkar. Hubb-i câh illetine mübtelâ olanların zenginlerden daha harîs olmalarının sebebi, makâm ve mevki arzusunun mal-mülk sevgisinden nefse daha hoş gelmesidir. Bunun da hikmeti şudur ki mal-mülk her zaman şöhret ve itibar getirmez ama makâm ve mevki, her zaman hem şöhret hem itibar hem de mal-mülk getirir. Dünyâ kurulduğundan beri hiç durmadan devâm eden saltanat mücâdeleleri, tâc ve taht kavgaları, harbler, darbler, ihtilaller, entrikalar ve sen-ben mücâdeleleri hep bu câh hırsının eseridir.

Hakk'a makbûl olmak isteyenlerin ne yapıp edip bu iki illetden de kurtulması gerekir. Hubb-i mâl ve hubb-i câh öyle iki büyük belâdır ki insanı yalnız âhiretde değil dünyâda da felâkete götürür. Zîrâ mal-mülk ve makâm-mevki mücâdelelerinde nice kanlar dökülmüş, nice canlar heder olmuş, nice servetler yağma edilmişdir. Farazâ, böyle olmasa da, bu gibi kimseler bu dünyâda izzet ve ikbâl ile ferah-fahûr yaşasalar ve herkes onlara imrense hattâ bütün millet önlerinde el pençe dîvân dursa bile, sırların açığa çıktığı gün olan yevm-i kıyâmetde, yüzlerine tükürülücek, ayaklar altına alınacaklar ve yaptıkları zulümlerin karşılığı olarak azâb-ı ilâhîye müstehak olacaklar, azâb melekleri onları cehenneme atarken "ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ zuk inneke entel azîzül kerîm" diyerek onlarla alay edecek, "Haydi tat bakalım şu yakıcı azâbı, sen dünyâda iken çok büyük adamdın" diyecekler.

İçki sarhoşu bir kaç saat sonra ayılır ama ikbâl sarhoşu kafası teneşire vurmadan ayılmaz.
Listeye geri dön