21 Kasım 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Endülüs. Neresi olduğunu biliyorsun değil mi? Yani İberik Yarımadası, İspanya. Müslümanlar sekiz yüz sene orada pâyidâr oldular. Sonra aralarına nifak girdi. Mülk ü saltanatlarını korumak için yani dünyâ menfaati için ve hasımlarının imhâsı için kâfirlerle birleşdiler. Mü'min mü'mine hasım olur mu? Böyle yapmakla da düşmanın eline esir düşdüler. İspanyollar ne kadar müslüman varsa hepsini kesdiler, doğradılar. Müslümanlar orada sekiz yüz sene pâyidâr olmuşdu, İstanbul'da sen beş yüz yirmi beş senedir buradasın. Tevhîd-i İslâm'ı bozarsan, mü'min kardeşine hasım olursan, düşmanlığı terk etmezsen, aynı âkıbet senin de başına gelir. Yine mühim bir söz. Târihden ibret almayanlar kendileri târihe ibret olurlar. Kim târihi okur da ibret almazsa kendinden sonra gelecek olanlara ibret olur. Onlar da öyle oldular. Orada Kur`ân-ı Kerîm'e bin cild tefsîr yazdılar, beş yüz cild tefsîr yazdılar. Vaktiyle medeniyyet-i islâmiyye orada çok ilerledi. Sonra aralarına nifak girdi. Nifak girince, dünyâ metâı için birbirlerini kesdiler, öldürdüler. Çünkü dünyâ bir kemiğe benzer. Kim o kemiğe tâlib olursa onu köpekler parçalar, yani köpek tabîatlılar. Yine bir kibâr-ı kelâm, "Ed dünyâ cîfetün tâlibühâ kilâbün". Dünyâ bir cîfedir yani necâsetdir, ona tâlib olanlar da köpeklerdir.