Evliyânın Sohbeti Kalbe Şifâdır

24 Kasım 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Meşhûr Abbâsî halîfesi Hârûn Reşîd, hacca gittiği bir seferde, bir gece kalbine büyük bir sıkıntı gelmiş. Ne yaptıysa ne ettiyse bir türlü bu sıkıntıdan kurtulamayan halîfe, "Evliyânın sohbeti kalbe şifâdır. Bu civarda hiç evliyâ yok mudur? Gidip ziyâret edelim de bu derdden kurtulalım" demiş. Adamları halîfeyi o civardaki şeyhlere götürmüşler fakat ziyâret ettikleri şeyhler de halîfenin ızdırâbına bir çâre olamamışlar. Son uğradıkları yerde birisi Fudayl bin Iyaz Hazretlerini tavsiye etmiş. Gecenin çok geç bir saati olmasına rağmen hemen onun evine gidip kapısını çalmışlar, "Aç kapıyı, pâdişâh seni ziyârete geldi" demişler. Fudayl bin Iyâz Hazretleri o sırada Kur`ân okuyormuş, "Şimdi meşgûlüm, açamam" diye cevap vermiş. Halîfenin adamları, "Yâ Şeyh! Halîfe çok zor durumda, mutlakâ seni görmesi lâzım, yardımına ihtiyâcı var, lütfen aç" diyerek ısrarla kapıyı açmasını ricâ edince Fudayl bin Iyaz Hazretleri kerem edip onları içeri almış. Fakat kapıyı açmadan evvel Kur`ân okurken yaktığı mumu söndürdüğü için ev kapkaranlık olmuş. Halîfe, karanlıkda el yordamıyla oturacak bir yer ararken, eli tesâdüfen Hazret'in eline değmiş. Fudayl Hazretleri, "Böyle yumuşacık bir elin, cehennem ateşinde yanmasından korkulmaz mı?" deyince Hârûn Reşîd, ağlamaya başlamış. Fudayl Hazretleri, nasîhat ettikçe Hârûn Reşîd ağlamış, o ağladıkça Hazret daha çok nasîhat etmiş. Halîfenin ağlaması bir türlü kesilmeyince yanındaki vezîri dayanamamış, "Yâ Şeyh! Bilmez misin ki bu ağlattığın cihân pâdişâhıdır, onu daha ne kadar ağlatacaksın, öldürünceye kadar mı?" deyince Fudayl Hazretleri vezîre, "Bre edebsiz! Sen ne konuşuyorsun! Pâdişâhı hak söz dinlemekden men' edip dalâlete sevkedenler zâten hep senin gibilerdir" diyerek vezîri susturmuş. Ziyâretin sonunda pâdişâha öyle bir inşirâh-ı sadr hâsıl olmuş ki gönlünde kedûretden hiç bir eser kalmamış, kalbi tam bir safâya ermiş. Halîfe, o büyük sıkıntıdan kurtulduğu için Allah'a hamd ettikden sonra adamlarına dönerek, "Beni götürecekseniz işte böyle adamlara götürün" demiş. Sonra da vezîrine dönerek, "Gördün mü bak, evliyâ dediğin işte böyle olur. Ben bir cihân pâdişâhı, sen de benim kudretli vezîrim iken, Şeyh, ne senden çekindi, ne benden korktu, seni Hâmân, beni de Firavun yerine koydu. İkimizin de bir güzel ağzının payını verdi" demiş.

Bu kıssada nice dersler vardır. Hepsini yazmaya kalkarsak söz uzar. Biz şu kadarını söyleyelim ki, bu kıssanın özü olan "Evliyânın sohbeti kalbe şifâdır" sözünün menşe'i Kur`ân'dır. Sûre-i Yûnus'daki, "يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ Yâ eyyühen nâsu kad câetkum mev'ızatün min rabbiküm ve şifâun limâ fîs sudûri ve hüden ve rahmetün lil mü'minîn" âyet-i kerîmesinde zikredilen mev'ıza, şifâ, hidâyet ve rahmet, zâhirde Kur`ân'a bâtında ise canlı Kur`ân olan Resûlullah'a ve O'nun gerçek vârisleri olan ehlullaha işâret eder.

Pertevendâz-ı cemâl-i nûr-i Hakk âyînesi
Dil-rübâ-yı cân ile hem-bezm-i sohbetden lezîz
Bî-kedûret feyz-i sâfî nûr-i bahşâ-yı derûn
Tâ'at-ı Hakk'dır hemîn olmaz ibâdetden lezîz
Listeye geri dön