6 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Ey bî‐misâl-i vâhid hüsnün misâl içinde
Âyînenin göründü bir hûb cemâl içinde
Düşdü kamu heyâkil kâmetine mukâbil
Cünbüşü gösteren sen şekl ü hayâl içinde
Bu san'atı kim bilir bu kudreti kim görür
Bu vuslatı kim bulur ceng ü cidâl içinde
Kande bulur isteyen lutfunu ey dost senin
Çün kim anı gizledin kahr ü celâl içinde
Mushaf‐ı hüsnüne çün tefe'ül eyledim ben
Burc‐i belâda gördüm kendimi fâl içinde
Tali'imi yokladım mihnet evinde buldum
Anın için yürürüm her dem melâl içinde
Kısmet‐i rûz‐i ezel aldı kâmu nasîbin
Kimisi buldu râhat kimi nekâl içinde
Bizim de mihnet imiş kısmetimiz ezelde
Kaldı başım anınçün fitne vü âl içinde
Gamsız olan adamı sanma anı âdemî
Hayvândan ol edalldir kaldı dalâl içinde
Şâdîlik ehl‐i 'aşka 'aşkın gamıdır velî
Şol ayrılık güzeldir ola visâl içinde
Haddin tecellîsine müştâk olur bu cânım
Görmedi çokdan anı şol zülf ü hâl içinde
Mescide varmak ile zevke ereydi zâhid
Kılmazdı da'vâyı ol bu kîl ü kâl içinde
Meyhânede bir kadeh nûş etmeği vermezem
Bin şuğlüne sôfînin tekkede şâl içinde
Mescidi meyhâneyi fark eylemem zâhidâ
Göründüm ise ne var "hâ" ile "dâl" içinde
Ver serini Niyâzî sırrını verme yâda
Nâdâna sırrın veren kalır vebâl içinde
Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh