Eyüb'de Namaz Saati
27 Aralık 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Eyüb'ün güzîde ve mütefekkir gençlerine iftara gittim. İftardan sonra gezmeye çıktık. Bu gecenin hâtırasını hiç bir zaman unutmayacağım. Eyüb'ü sabah, öğle ve akşam saatlerinde, kandil günlerinde görmüştüm fakat gece uhrevî bir âlemmiş. Bu ramazan gecesi, terâvih kılınırken çarşıdan geçtik. Eyüb'e hürmeten tavla ve kağıt oynatmayan o küçük kahvelerin keyif, tönbeki ve miskten mürekkep sâkin bir neş'esi vardı. Yol üstünde Sokullu türbesinin pencerelerinden baktık. Avrupa'nın göbeği sayılan bir toprakta, hıristiyan doğduktan sonra, İstanbul'da dünyânın en büyük saltanatını idâre ederken müslüman olarak şehîd düşen bu büyük insan bütün hânedâniyle bu ışıklı türbede istirâhat ediyor, kendi tabutundan kapıya kadar boy boy giden erkek ve kadın tabutları, Kabe'ye müteveccih yatıyorlar, pencereden bakarken önümde bir terâvih kılınıyor sandım.
Sonra Câmi'e gittik. Bahar, ramazan, gece, namaz vakti, fazla olarak yağmurdan sonra serin bir saat, bu muhîte anlatılmaz bir renk vermiş. O ışıklı avlu, o bin senelik çınarlar gölgesi. Yer altında bir türbede yatan Çifte Gelinler'i görmek için çömeldik, yerle berâber olan pencereden baktık. Mumlar yanıyor, Çifte Gelinler'in tabutları tellerle bezenmiş, ölüme kardeş gibi kolkola girmiş olan bu kızlara bakarken, gözler gayr-ı ihtiyârî doluyor. Türk rûhu burada genç kızlığın uhrevî şiirini yaratmış.
Sâhib-makâm olan Eyüb, gecenin bu saatinde, haremine çekilmiş bir pâdişah gibi mahfî, pencereleri kapalı, yalnız etrâfında yatan Fâtih adamlarından iki ihtiyar gâzînin türbeleri ışıklı, onlar ramazanı rûhânî bir keyifle seyrediyorlar, ikisinin de mumları yanıyor, pencereleri açık.
Câminin haremi namaz saatinin hürmetiyle sessiz. Terâvih kılınıyor. Kapısına kadar kesîf bir cemaatle dolu olan câmiden zaman zaman müezzinlerin gür, pürüzsüz, berrak sesleri taşıyor, sonra muhît yine sâkinleşiyor, yine aynı sesler daha yüksek bir vecd ile yükseliyor, yine rûhânî bir sükût oluyor. Namaz bir ses feyezâniyle bitti. Ondan sonra ilâhiler coştu. Bu cemaat bir şevk saati geçiriyordu.
Kalbimiz yıkanmış gibiydi. Haremden çıktık. Eyüb'ün bu saatini hiçbir zaman unutamayacağım.
Yahyâ Kemâl Beyatlı'nın bu yazısı, ilk defa 10 Mayıs 1922 târihinde Tevhîd-i Efkâr gazetesinde yayınlanmışdır.
Listeye geri dön