15 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu yazıda, Eyüp Sultan Külliyesini sanat tarihi ve mimarlık açısından değerlendirecek değiliz. Zâten bunu yapmaya bilgimiz de ihtisâsımız da elvermez. Külliyeyi sanat tarihi ve mimarlık yönünden tanımak isteyenler İslam Ansiklopedisinde, Semavi Eyice tarafından yazılan "Eyüp Sultan Külliyesi" maddesini ya da Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisinde Baha Tanman tarafından yazılan aynı başlıklı maddeyi okuyabilirler.
Bizim bu yazıdan maksadımız, ecdâdımızın Hazret-i Hâlid'e ne derece değer verdiğini ve O'na ne mertebe hürmet ettiğini göstermeye çalışmakdan ibâretdir. Ecdâdımız derken de, hem devlet adamlarını hem de başda o idâreciler olmak üzere bütün millete yol gösteren büyük mürşidleri kasdediyoruz.
İstanbul'un fethi için dökülen kanlar ve terler daha kurumadan, o büyük mücâdelenin yorgunluğu daha atlatılmadan, fethedildiğinde harâbeye dönmüş olan şehirde yapılacak onca iş varken, Fâtih'in ilk iş olarak Hazret-i Halid'in kabr-i şerîfini arattırması, pâdişâhın mürşidi Akşemseddin Hazretlerinin Hazret-i Hâlid'in kabr-i şerîfini keşfetmesi üzerine, hiç gecikmeden üstüne bir türbe inşâ ettirmesi, bununla da kalmayıp, türbenin yanına Hazret-i Hâlid adına büyük bir câmi, medrese, imâret ve diğer hayır eserlerini yaptırması, bu külliyenin masrafları ve orada vazîfe yapacak olanların maaşları için geniş arazîler ve mülkler vakfetmesi hep bu hürmetin ve kadirşinâslığın tezâhürleridir. Ecdâdımızın terbiyesine ve irfânına bakınız ki, Fâtih, Hazret-i Hâlid adına inşâ ettirdiği câmi-i şerîfi ve diğer hayır eserlerini, kendi adına inşâ ettirdiği câmi ve külliyeden bile daha önce yaptırmışdır.
Zamanla külliyeye bir çok ilâveler yapılmışdır. Meselâ iç avludaki şadırvan havuzu Çandarlı İbrâhim Paşa'ya aiddir. Muvâcehe penceresi, Sultan 1. Ahmed Hân tarafından açtırılmışdır. Harem avlusunda şadırvanın üstündeki yüksek kasır Sadrazam Sinan Paşa tarafından yaptırılmışdır. Türbe-i şerîfin kapısı bitişiğindeki cüzhâne Sultan 2. Osman'ın annesi Mâhfirûz Hatîce Sultan tarafından inşâ ettirilmişdir. Türbe-i şerîfdeki gümüş parmaklık, Sadrazam Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa tarafından yaptırılmışdır. Hacı Beşir Ağa, iki mahfil yaptırmışdır. Sultan 3.Selim Hazret-i Hâlid'in sandukasının etrâfına som gümüşden bir şebeke yaptırmış ve meşhûr hattat Yesârîzâde'ye şu kıtasını yazdımışdır :
Alemdâr-ı kerem şâh-ı iklîm-i risâletsin
Mu'înim ol benim dâim be-hakk-ı Hazret-i Bârî
Selîm İlhâmî her dem yüz sürer bu ravza-i pâke
Şefâ'atle kerem kıl yâ Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî
Câmi-i Şerîf 1766 zelzelesinde büyük ölçüde zarar görmüş, tamir için uğraşılmış fakat tamir edilmesi mümkün görülmediğinden, 1798 senesinde tamâmen yıkılarak yeniden inşâ edilmişdir. Yeniden yapılan câminin küşâdı 25 Ekim 1800 târihinde olmuşdur.
Türbe-i şerîf, evvelce avlunun içinde iken, yeniden inşa sırasında dışarıda kalmış ve avlu ile bağlantısı hâcet penceresiyle sağlanmışdır. Türbe-i şerîfin câmiye bakan tarafına bir duvar örülmüş, yanına bir sebîl ilâve edilmiş, Bugün gördüğümüz çinili duvar, işte bu duvardır, üstündeki çiniler de muhtelif dönemlerden kalma çok kıymetli çinilerdir.
Şu da ecdâdımızın irfânına bir misâldir ki, Topkapı Sarayında hazîne-i hümâyûnda muhâfaza edilmekde olan Peygamberimizin ayak izi de sonradan Hazret-i Hâlid'in türbe-i şerifine getirilmişdir. "Nakş-ı kadem-i peygamberî" denilen bu mukaddes emânetin Hazret-i Hâlid'in türbesine getirilmesi, Resûl-i Ekrem Efendimiz'in Medîne-i Münevvere'ye hicret ettiklerinde Hazret-i Hâlid'in evinde misâfir kalmış olmasına, yani ilk kadem basdıkları evin Hazret-i Hâlid'in evi olmasına işâretdir. Zâten Hazret-i Hâlid'e "Mihmândâr-ı Resûlullah" ünvânı da bu yüzden verilmişdir. Mihmândâr, misâfir eden, ağırlayan demekdir.
Zamân içinde türbe-i şerîfe bir çok kıymetli eşyâlar da hediye edilmişdir. Bunlar arasında, bizzat pâdişâhların yazdıkları hatlar, meşhûr hattatların elinden çıkmış değerli levhalar, usta sanatkârların elinden çıkmış şamdanlar, kandiller, buhurdanlar, avîzeler, örtüler ve daha nice kıymetli eşyâlar vardır.
Ecdâdımızın Hazret-i Hâlid'e hürmetinin nişâneleri olan bütün bu kıymetli yapılar, sanat eserleri ve hayır eserleri kadar mühim olan bir husus daha vardır ki, o da burada vazîfe yapan kıymetli insanlardır. Zîrâ ilk günden itibaren buraya tayin olunan imâmlar, müezzinler, vâizler, hatîbler, kâriler hep en iyiler ve en üstünler arasından seçilmişdir.
Müşerref eyledi bu merkad-i pür-feyz-i envârı
Resûlullah'ı mihmân edinen yâr-ı vefâdârı
Turâb-ı merkad-i pâki mücellâ eyler ebsârı
Mücahidi fî sebîlillah Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî