11 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Beldemizin manevi sultânı Hazret-i Hâlid ibn Zeyd Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî radıyallahu anh Efendimizin türbe-i şerîfi öteden beri dâimâ en çok ziyâret edilen türbe olmuşdur. Bu türbe-i şerîfi, pâdişâhından fukarâsına, ulemâsından meşâyihine, en yakınında oturanından en uzakdakine kadar halkın her tabakasından insan ziyâret etmiş ve bugün de etmekdedir. Ecdâdımız Hazret-i Hâlid'e o derece kıymet vermişlerdir ki türbe-i şerîfin bulunduğu semt bile mukaddes kabûl edilmişdir ve dâimâ ayrıcalıklı bir yer olmuşdur. Meselâ Ayvansaray'a kadar geniş bir mıntıka içinde, hiç bir meyhâne, hiç bir kumarhâne hattâ ortaoyunu oynatan kırâathâne bile açılmamışdır. İstanbul'un her tarafında görülen Karagöz oyunlarına ve meddah gösterilerine bile burada müsâade edilmemişdir.
Halkımız bu semte o kadar kıymet ve ehemmiyet vermişdir ki, Hazret-i Hâlid'i ziyâret etmeyecek olanlar bile Eyüp'e abdestsiz ayak basmamışlardır. Evliyâullahın işâret ettiği üzere, bu semt Medîne-i Münevvere'nin timsâli olarak kabûl edilmişdir. İstanbul'a taşradan gelen ziyâretçiler, türbe-i şerîfi ziyâret etmeden gitmemişlerdir. Hacca gidecek olanlar yola çıkmadan evvel muhakkak türbe-i şerîfi ziyâret etmişlerdir. Diğer vilâyetlerden gelenler, hattâ Buhârâ'dan ve Türkistân'dan gelen hacı adayları bile Eyüp Sultan'ı ziyâret etmeden yola çıkmamışlardır.
İstanbul'da ikâmet edenlerden Anadolu'ya veya uzak bir yere tayini çıkanlar, yeni evlenenler, sünnet olacak çocuklar, herhangi bir adağı olanlar, çocuk isteyenler, hastalar, sakatlar, kısmeti çıkmayan kızlar hep bu türbe-i şerîfe gelirler ve hâcet penceresinin önünde duâ ederlerdi. Hele Ramazân-ı Şerîf de ve diğer mübârek günlerde ziyâretçilerin haddi hesâbı olmazdı.
İstanbul halkının âdetlerinden biri de Cuma namazını Eyüp Sultan'da kılmakdı. Bu yüzden her Cuma Eyüp Sultan'da büyük bir izdiham olurdu. Eyüp Sultan'a yürüyerek sabah namazına gitmek de kadîm bir İstanbul âdeti idi. Sabâh namâzı için Eyüp Sultan'a yürüyerek gidenlerin umre sevâbına nâil olacağına inanılırdı.
Ol Ebâ Eyyûbe'l-Ensârî ol şâh-ı mülk-i dîn
Bende medfûn oldu deyu çarha fahr eyler zemîn
Ol 'alemdâr-ı Resûlillâhi Rabbi'l-'âlemîn
Merkadin ziyâret edüp dedi Cibrîl-i emîn
Hâzihî cennâtü 'adnin fedhulûhâ hâlidîn