28 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Ezân-ı Muhammedî'nin hâssaları ve faydaları pek çokdur. Bunlardan bazılarını daha önceki yazılarımızda zikretmiş, bir kısmının misâllerini de vermişdik. Şimdi ise, ezânın daha önce zikretmediğimiz bazı hâssalarından bahsedeceğiz.
- Ezân-ı Muhammedî, Allah katında öyle kıymetlidir ki, Cenâb-ı Hakk ezân esnâsında yapılan duâları katiyyen reddetmez. Bu duâlar, ezânlarla berâber Hakk katına yükselir. Yine ezânla kâmet arasında yapılan duâlar da reddolunmaz. Bu yüzden eskiden bütün câmilerimizde her vakit namazında farzdan önce muhakkak bir duâ okunurdu. Sonradan bazı kendini bilmez sofular, bidatdir diyerek bu güzel âdeti ortadan kaldırdılar. Neyse ki son zamanlarda, Resûl-i Ekrem Efendimizin talim ve tavsiye buyurdukları ezân duâsı yer yer okunmaya başlandı da ezanla kâmet arası hepden duâsız kalmamış oldu. Farzlardan önce kılınan sünnetler de, makbûl birer duâ yerine geçdikleri için ihmâl edilmemelidir.
- Ezân-ı Muhammedî'nin okunduğu ve duyulduğu yerlerde, şeytanlar ve habîs mahlûklar duramaz, kaçarlar. O mıntıkada bulunanlar, bu gibi mahlûkâtın şerlerinden, mazarratından korunurlar.
- Ezân-ı Muhammedî'nin bir hâssası da şudur ki, ezânın duyulduğu yerlerde yaşayanlar, Ezân-ı Muhammedî'nin bereketiyle, ağır akıl hastalıklarına ve büyük manevî illetlere yakalanmazlar. Bu yüzden Ezân-ı Muhammedî'nin okunduğu ve dinlendiği beldelerde, azgın delilere, sapıklara, seri kâtillere, psikopatlara pek rastlanmaz. Bu gibi habîs kimseler hep ezânsız yerlerden çıkar.
- Ezân-ı Muhammedî'yi dinleyen kimse gamlı ise gamı gider sürûra kavuşur, bir derdi bir sıkıntısı varsa, ezân ona derdini unutturur, bir inşirah verir. Huzursuz bir insan ezânı dinlediğinde huzûra kavuşur, kendisinde bir sükûn hâsıl olur. Korku içindeki bir kimse ezânı dinleyince korkusu geçer, kendisinde bir emniyyet hissi hâsıl olur.
Bütün bu hâssaların, bütün bu lutufların, sebebi nedir bilir misiniz? Cenâb-ı Hakk'ın Rahmân ve Rahîm esmâlarının tezâhürü olan Sultân-ı Enbiyâ Muhammed Mustafâ aleyhi ekmeli't-tehâyâ Efendimizin ism-i şerîfinin ezân okunurken zikredilmesi ve şân-ı vâlâsının tebcîl edilmesidir. Zîrâ her nerede O'nun ism-i şerîfi zikredilir, O'nun şân-ı vâlâsı her nerede tebcîl edilirse, orada bir refah, orada bir saâdet, orada bir huzûr, bir sükûn, bir ferahlık, bir inşirah hâsıl olur.
Eyâ 'izzin kemâlâtın bekâ buldu Habîballah
Bi-hamdillah seni kıldı kamu derde tabîb Allah
Dedi Hakk şânına "levlâk" senin'çün halk olup eflâk
Semâvât 'arş u kürsî hâk ü berr ü bahr ü şems ü mâh