Ezândan Rahatsız Olanlar

1 Mart 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Kilise
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin Bayezid Câmi-i Şerîfindeki sohbetlerinden birinde, uzakdan bir çınlama sesi gelince, cemaatden biri bu sesi sarkaçlı duvar saatinin sesi zannedip, "Saat" deyince, Efendi Hazretleri, "Saat değil çan, kilise çanı" buyurdular. Yine cemaatden birisi "Bu kadar yakında kilise var mı?" diye sorunca da şöyle buyurdular :
Var tabîi. Kumkapı'da Ermeni Patrikhânesi var, onun yanında Meryem Ana kilisesi var, onun üst tarafında Rum kilisesi var, Gedikpaşa'da da var, bir alay kilise var. Buraya yakın kiliseler var. Kiliseler, "Yâ Kadîm Yâ Kadîm Yâ Kadîm" diye vuruyormuş. 
60 ihtilâlinden sonra bir iş için bir yere gittik, askerî kumandanın olduğu bir yere. Bir çok şikâyetçiler gelmiş, o meyânda bir adam da içeriye girmiş. İsmini söylemeyeceğim, tanınan bir adam yani Türkiye'de elek üstü, Türk müslümanının parasını yiyenlerden. Girmiş oraya, kumandana ne dedi biliyor musun? Dedi ki, "Efendim, sabahleyin minârelerden ezan okuyorlar, bu ezanı kestirin" dedi. "Bizim işimiz ağır, gece iş yapıyoruz, geç vakte kadar çalışıyoruz, gelip yatıyoruz, müezzinler ezan okuyor, ezan okununca bizim uykumuz kaçıyor" dedi. Kumandan beyin âsâbı fenâ halde bozuldu. Bir gâzî evlâdıymış, şehîd evlâdıymış. Öyle dîni bütün bir adammış. Onu bir def etti ama, edebsizce olmadı da, kaşları çatıldı, çık dedi.
Efendi Hazretleri bu ibretlik hâtırasını defalarca anlatmışlardı. Bir defasında, "Komutanın o adamı kapı dışarı etmesi, o kadar hoşuma gitti ki, kalkıp ellerini öpecekdim" buyurmuşlardı.
Sonra orada başka bir zât vardı. O da onun bu şikâyeti üzerine şu kıssayı anlattı. O kıssayı anlatacağım şimdi. Bu çan meselesi aklıma getirdi bunu.
"Roma'daydım" diyor. İtalya'da yani."Bir otelde yattım, fakat gece her saat başı kilise çanları vuruyor. Dannn! Dannn!Dannn! Dannn!". 
Halbuki o çan sesi Allah'ı zikreder. Hazret-i İbn Arabî diyor ki, çanın o "dannn!" etmesi "Yâ Kadîm" demekmiş. "Yâ Kadîm, Yâ Kadîm", o sadâyı verirmiş.Allah'ın esmâlarından bir tânesi de "Kadîm" esmâsıdır. Kimi esmâda kalmış kulların, kimi müsemmâya vâsıl olmuşdur. Neyse...
"Hiç uyuyamadım" diyor. "Aşağı indim, oturdum" diyor. Orada oteli bekleyen kâtip, ne diyorlar ona, resepsiyon. Resepsiyonda oturan adam, "Beyefendi, otelimizden memnûn olmadınız mı? Rahat edemediniz mi?" demiş. "Çok temiz, çok güzel, çok rahat, fakat bu çan sesleri benim uykumu kaçırdı. Ben uyuyamadım, rahatsız oldum bu çan sesinden" demiş. Resepsiyonist, "Sen ne milletsin?" demiş. "Türküm" deyince, "Türkler müslümandır, onun için uyuyamamışsındır. Seni bu çanlar rahatsız eder. Halbuki biz o çan seslerini duyduğumuz vakit, alışdık çan seslerine, daha rahat ederiz, daha rahat uyuruz, daha emîn olarak uyuruz" dedi diyor. "Ben de şaşırdım, insan bu çan sesinde nasıl rahat uyur diye" diyor. Adam, "Anlatayım" demiş. "O çanlar bize der ki, 'Ey Allah'ı zikretmeyip uyuyanlar! Allah'a ibâdet etmeyip uyuyanlar! Siz uyuyorsanız biz uyanığız, sizin için de duâ ediyoruz' derler" demiş. "'Ey Allah'ı unutanlar! Siz unuttuysanız biz unutmadık. Ey düşmanın baskınından korkanlar! Siz uyuyun rahat rahat, biz sizi bekliyoruz, uyumadık' der çanlar. Bize bu cesâreti verir" demiş. "Rezîl oldum ve söylediğime pişmân oldum. Adam beni rezîl etti İtalya'da" diyor.
O gün orada kumandan beyin yanında otururken o vakit anlattı bunu böyle. "Bu da gelmiş, sabahleyin ezanları susturalım diye şikâyet ediyor" dedi.
 Niçün nûr-i ilâhîden kaçar îmâna gelmezsin
Seninçün münzel olmuşdur niçün Kur`ân'a gelmezsin
Semâvâtdan hitâb olan sana tevhîd değil midir
Gözünden perdeyi kaldır niçün burhâna gelmezsin
Geçen gün, yalan sahîh, işittiğimi söylüyorum, adamın birisi, ezân sesini işittiği vakit, "Yine uluyorlar" dermiş. Ölmüş, Fâtih Câmisine getirmişler namazı kılmak üzere. Sonra makbereye koydukları vakit, kefenini açmışlar, suratı köpek gibi olmuş. Karısı söylemiş. "Bu herif böyle yapardı. Benim kocam olacak adam, minâreyi gösterip 'gene uluyor' derdi" demiş.
Ezan bazı adamı rahatsız ediyor fakat düşünemiyor o adam ki, bir memleketde ezân olmazsa orada çan çalarlar. Bir memleketde ezân okunmazsa eğer, çan çalarlar. Çan çalınmazsa, ezân okunur. Ezân da okunmaz, çan da çalınmazsa orada sabahleyin adamı kamçı ile kaldırır, işe götürürler. Kim Allah'a ibâdet etmez, kullara ibâdet eder. Allah'a secde etmeyen kula secde eder. Kabe'ye yönelmeyen paraya yönelir. Kabe'ye yönelmeyen kadına yönelir. Yani mutlaka bir şeyle karşılaşacaksın, paçayı kurtaramazsın. "Efendim ben komünist diyârına giderim". Orada da çalışma var. Orada da saat başında bir şey çalıyor, selam durduruyorlar filan. Sonra yine akşam üstü işyerinden çıkıp bir yere gidiyorsun, eski babalarına küfrettiriyorlar. Üç dört saat toplanıyorsun, bulunuyorsun orada, gidiyorsun yine. Burada yine hürsün, gidersin gitmezsin, imamı kandırırsın, kafese koyarsın, gitmezsin filan. Orada öyle değil, mecbûren konferanslara gidiyorsun, âbâ ü ecdâdına küfretmek üzere. Paçayı kurtaramazsın.
Kurd, gelmiş, bakmış, kapana tutulmuş. Oraya gidiyor, buraya gidiyor, şuraya gidiyor, kurtulamıyor. Tilki kurda demiş ki, "Ölmeyince bu işden kurtulamazsın" demiş. Şimdi bu kâinâtda ölüp de gözün kapanmayınca bunlardan kurtulamazsın. Haa gözün kapandı, öldün. İnsan ya ölür, ya olur. Hayvanlar ölür. Ölen hayvan imiş insanlar ölmez, insanlar olurlar. Ondan sonra ikinci bir âlem çıkar. Hem nasıl bir âlem biliyor musun? Meselâ ana rahminde bulunan bir çocuğa deseler ki, "Sen dünyâya çıkacaksın, milyonlarca senelik mesâfede yıldızlar var" deseler, inanmaz, katiyyen inanmaz. Hattâ ağlayarak dışarı çıkıyor. Çünkü yeri rahat onun. Onun âlemi o kadar. O kadar biliyordu. Ana rahminden çıkarken ağlaya ağlaya çıkıyor dışarı. Hattâ ne güzel söylemiş şâir :
Yâdında mıdır doğduğun dem
Sen ağlar idin gülerdi âlem
Öyle bir hayat geçir ki olsun
Mevtin sana hande halka mâtem

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön