4 Mart 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle bir eskici varmış, ayakkabı dikermiş. Ezân "Allahu Ekber" dedi mi, eli nasılsa öyle kalırmış. İğneyi batırdıysa batırdığı gibi, çektiyse çektiği gibi kalırmış. Ezân bitesiye kadar müezzinle ezân okurmuş, hiç kımıldamazmış. Senelerce böyle devam etmiş.
Eh, meşreb mes'elesi bu, Allah'a aşk, Peygamber'e muhabbet, Dîn-i İslâm'a hürmet mes'elesi bu. Edebsizleri huzûra almazlar. Yani ne huzûrullaha ne huzûr-i Resûl'e girebilirsin, ne huzûr-i âşıkâna girebilirsin. İslâm'da edeb en mühim şeydir. Edeb, her hususda edeb lâzımdır. Eline diline beline sâhib ol!
Senelerce böyle devam etmiş. Eh, aşk bu ya, Dîn-i İslâm'a hürmet bu ya. Elbet Rabbimize itâat edeceğiz, hürmet edeceğiz, muhabbet edeceğiz. O eskici de her fânî gibi bir gün ölmüş. Götürüyorlarmış, ezân okunmaya başlamış. "Allahu Ekber" deyince, cenâze çakılmış. İmkânı yok götürmeye. Cenâze bekledi. Neyi bekledi bilir misin? Ezân bitinceye kadar. Müezzin "Lâilâheillallah" dedi, ondan sonra yürüdüler.