19 Şubat 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Niyâzî Mısrî Hazretleri Mevâidü'l-İrfânında buyuruyorlar ki :
Bin yetmiş altı yılı Şevval'inin ikinci günü akşama doğru kıbleye karşı oturmuş, "izâ temme'l-fakru fe hüvallah" sözünü düşünüyordum. Allah'ın bana bu sözün manâsının hakîkatini bildirdi. Allah bana açıkça gösterdi ki kendisinden gayrısının aslında varlığı yokdur, bu bir vehimden ibâretdir. Ve yine bana bildirdi ki, ârifin sırrında fakr tamâm olmayınca, Hakk'ın vechine şifâhen, perdesiz olarak nazar etmesi mümkün olmaz. Nitekim AllahuTeâlâ buyurdu : "وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌۙ". Fakrı tamâm olmayınca, Allah'ın göklere ve yere arz etdiği, onların kabûlden imtinâ edip sadece insanın yüklendiği emânetin hakkını yerine getirmemiş olur ve hıyânetden tamâmen kurtulamaz. Bu yüzden de Allah'ın muhabbetinden mahrûm kalır. Çünkü Allahu Teala, "اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْخَٓائِن۪ينَ۟" buyurmuşdur.
Onun gözünden perde nasıl kalksın ve nasıl Allah'ı görsün ki o, Hakk'ın olan varlığı kendine mâl etmekdedir. Çünkü fakrın kemâli, Allah'dan başka her şeyden varlığı selb etmekledir. Varlık kalkınca Hakk ayân olur ve bir daha hiç kaybolmaz. Dersen ki, "Varlık zâhirde ve bâtında Allahu Teala'nın ise o hâlde ârif kim, O'na bakan kim, O'nu gören kim?". Derim ki, "Varlık birdir ammâ mertebeleri çokdur. Bir mertebede muhiblikle, bir mertebede mahbûblukla görünür. Bir mertebede gül olur, diğerinde bülbül. Fütûhât-i Mekkiyye'nin başında şöyle bir beyt vardır :
Rabb hakdır kul da hakdır âh bilebilseydim kimdir mükellefKuldur dersen o ölüdür Rabb'dır dersen O nasıl mükellef olurBuradan anlaşılıyor ki fakrın manâsı, iki cihânda da vechin siyah olmasıdır. Yokluğa da siyah tabir edilir. Yani dünya ve âhiret yoklukdur. Bunların varlığı yokdur. Çünkü varlık ancak Allah'ındır. Mahlûkâta varlık vermek mecâzîdir.
Peygamber'in, "Nefsini bilen Rabbını bilir" sözünün ma'nâsı da budur. Çünkü nefsinin varlığı olmadığını bilirse, kendisinde olan varlığın Allah'a âid olduğunu anlar. Yani kendisinin aslı itibariyle Rab, görünüşü itibariyle nefs olduğunu bilir. Yâhud ayn itibariyle Rabb, taayyün itibariyle nefsdir diyebilirsin.