12 Eylül 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Ankaravî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Hazret-i Pîrimiz Sultânımız buyururlar ki :
Fakr cevherdir, fakrdan gayrı ne varsa hepsi arazdır. Fakr şifâdır, fakrdan başka ne varsa hepsi hastalıkdır. Âlem başdan aşağı başağrısıdır, aldanışdır, halbuki fakr âlemin sırrıdır ve maksadıdır.
Ey ahî! Fakr oldur ki, kendinde mülk görmeye. Yani "Kölenin nesi varsa efendisinindir fehvâsınca, fakîr oldur ki, nefsinden ve mülk görmekden ve kendine mensûb olan şeyden berî olmakdır ve cümleyi Ganiyy-i Mutlak'ın bilmekdir. Ve bilmeyi dahi O'ndan bilmekdir. Bu mertebeye fenâfillah denir ve bunda sâlik bî-hod olur, ondan tasarrufu Hakk kılar. Nitekim Şeyh Attar Hazretleri buyururlar :
Vâdînin yedinci mertebesi fakr ve fenâdır ki bu mertebeden sonra artık sana bir yolculuk, bir seyr yokdur. Bu mertebede gayret sarf etdin ise, o gayret seni fenâya salar. Sende bu mertebeden bir katre bulunsa, seni deryâya döndürür.
"Fakr, her iki âlemde de yüz karasıdır" dedikleri dahi, bu mertebeden ibâretdir. Zîrâ yüz karalığı bi'l-külliye fenâdan kinâyedir ki dünyevî ve uhrevî kendinde bir vücûd görmeye ve kendinde olan vücûdu ve a'mâli ve ahvâli ve makâmâtı ve esrârı ve kemâlâtı mahzâ Allah'dan fazl ve mevhibe bile. Hattâ rü'yet-i a'mâlden ve şuhûd-i ahvâlden pâk ola ki kendinden amel görmek ve a'mâl ve ahvâle istihkak bilmek, vücûdu müstelzim olur. Vücûd ise bir zenbdir ki ona zenb-i âhar kıyâs olunmaz. Pes, ma'lûm oldu ki fakr, bir cevherdir ve mâadâ-yı fakr u fenâ, arazdır. Ve fakr cemî' manevî derdlere şifâdır. Ve fakrdan gayrı vücûd şâibesi marazdır. Cemî' âlem vücûdla muttasıf olduğu haysiyetden, ehl-i fakra sudâ' ve gururdurr ve Hakk'dan dûr bir perdedir. Ve fakr u fenâdır ki bu âlemden sır ve garazdır. Zîrâ âlem ve âdem, mümkinü'l-vücûddur. Mümkinü'l-vücûd ise, her hâlde Vâcibü'l-Vücûd'a müftekırdır.