Fâtih Sultân Mehmed Hân'ın Latîfeleri

2 Şubat 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

Nükte

MOLLA LÜTFİ İLE ŞAKALAŞMASI 

Molla Lütfi, Fâtih'in sarayındaki husûsî kütüphânesine, genç hocası Sinan Paşa'nın tavsiyesi ile , hâfız-ı kütüp olarak ta'yîn edilir. Kütüphânede Sinan Paşa ve Molla Lütfi ile ilmî sohbetler yaparlar. Birgün Fatih, bir kitaba bakmaya gelir. Molla Lütfi'ye, "bana şu kitabı alıver" diye emreder. Kitap yüksek bir yerde olduğundan Molla Lütfi yetişemez ve yerde duran bir mermer parçasına basarak kitabı alıp sultana vereyim derken, Fâtih : 

 - "Ne yaptın! Nereye bastın! O taş üzerinde Îsâ aleyhisselâm doğmuşdur" der. 


 Molla Lütfi cevap vermez, bu sözü sîneye çeker. Kütüphânede dolaşırken kitapların üzerine örtülmüş, güve yeniğinden delik deşik olmuş, tozlu bir bez bulur. Kemâl-i ihtirâmla o bezi iki parmağı ucu ile alarak Fâtih'in dizi üzerine koyar. Fâtih : 


 - "Bu kirli paçavrayı neden üstüme getirdin" diye çıkışınca,


 - "Neden huzursuz oluyorsunuz sultânım? Bu Îsâ aleyhisselâmın kundak bezidir" cevâbını verir.




DERVÎŞ İLE LATÎFE 

Bir dervîş Fâtih'e : 

 -"Yüz yirmi dört bin peygamber var. Bunların şefaâtine mazhar olabilmen için herbiri hesâbına bana bir akçe var" der. 


Sultân Fâtih : 


 - "Öyle ise say" deyince dervîş ona kadar sayabilmiş. 


 - "Öyle ise al sana on akçe, diğerlerini de sayabilirsen vereyim" demiş. 





TÜRKMEN HOCAYA AYRAN İKRÂMI 

Fâtih, meşhûr külliyesinin inşaatı tamamlanınca, ulemâya bir ziyâfet vermiş. Ziyâfetde bütün hocalara çeşit çeşit saray şerbetleri ikrâm edilirken Fâtih'in husûsî talimâtıyla Kütahyalı Türkmen Molla İzârî Efendi'ye bir kâse ayran getirilmiş. Molla Efendi Fâtih'in maksadını derhal anlamış ve derhal Farsça olarak : 

İnki dârem bedest şerbeti mâst (Elimde tuttuğum bizim şerbetimizdir" mısraını okumuş. 


Hoca Efendi'nin bu zarâfeti Fâtih'in pek hoşuna gitmiş...



SAKIN DİĞER KARDEŞLERİN DUYMASIN!

Sultân Fâtih birgün atıyla giderken önüne bir dervîş çıkmış ve "Dur pâdişâhım, sana bir çift sözüm var" demiş. Pâdişâh atını durdurup "Nedir derdin söyle bakalım?" deyince dervîş : "Ben senin kardeşinim" demiş. Pâdişâh hayretle "Nereden kardeş oluyoruz?" demiş. Dervîş "Babamız Âdem anemiz de Havva değil mi?" demiş. Pâdişâh "Evet o şekilde kardeşiz ama bundan ne çıkar ki?" deyince dervîş demiş ki : "Sen bir pâdişâh ol, hazînen altınla dolu olsun, orduların olsun, saltanat sür, ben ise yalınayak başıkabak sokaklarda sürüneyim, hiç bu kardeşliğe sığar mı?". Pâdişâh bakmış ki dervîş çok akıllı bir adam hemen cebinden bir altın çıkarmış ve "Doğru, haklısın, o zaman ben sana şu altını vereyim sen de benim yolumdan çekil kardeşim" demiş. Dervîş pâdişâhın verdiği altını kabûl etmemiş ve "Mâdem kardeş olduğumuzu kabûl ediyorsun o zaman nasıl oluyor da senin milyonlarca altının varken bana bir tek altını lâyık görüyorsun" deyince Fâtih Sultan Mehmed şu cevâbı vermiş : "Aman sus! Sana bir altın verdiğimi sakın diğer kardeşlerimiz duymasın, eğer onlar da kendi paylarını isterlerse senin hissene bu kadar bile düşmez"

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön