Molla Gürânî Hazretleri yalnız ilmiyle temâyüz etmiş bir âlim değil aynı zamanda kemâliyle, irfânıyla ve fazîletleriyle de temâyüz etmiş bir zât-ı âlî-kadrdir. Onun en dikkat çekici vasıflarından biri cesâretidir. Nitekim karşısındaki pâdişah dahi olsa dâimâ hakkı söylemiş, gördüğü hatâları söylemekden hiç çekinmemiş, yeri geldiğinde çok ağır tenkidlerde de bulunmuşdur. Diğer bir sıfatı da vakarıdır. O, sâhib olduğu ilmin izzetini dâimâ muhâfaza etmiş, kimsenin karşısında eğilip bükülmemişdir. Meselâ vezîrlere adlarıyla seslenir, pâdişaha yüksek sesle selâm verir, musâhafa edermiş. Hazret yüksek ahlâk sâhibi olup, hased, kibir, hubb-i mal, hubb-i câh gibi hastalıklardan da ârîdir. Halbuki bunlar, âlimler arasında çok yaygın olan hastalıklardır.
Hazret'in irfânına ve kemâline bir iki misâl de verelim.
Zamânın velîlerinden Şeyh Vefâ Hazretleri Molla Hüsrev'i ziyâret eder fakat Molla Gürânî Hazretlerine hiç uğramazmış. Bazıları laf etmişler, "Efendim, ona gidiyor ama size hiç gelmiyor" demişler. Hazret buyurmuş ki, "E tabii ona gider, zîrâ o ilmiyle âmil, kâmil bir âlimdir. Biz ise onun mertebesinde değiliz. Üstelik pâdişahla ihtilat ediyoruz". Şu tevâzua, şu mahviyyete bakar mısınız!
Fâtih hocasına o derece itimad etmişdir ki tahta geçince, kendisine vezâret teklîf etmişdir. Fâtih'e vezir olmak demek ne demek, bir düşünün. Ne var ki, Hazret bu teklîfi reddetmişdir. Sebebini de şu sözlerle îzâh etmişdir : "Senin adamların vezîr olmak için hizmet ederler, eğer benim gibi birisini vezîr yaparsan, onların sana olan bağlılıkları zayıflar ve saltanatının düzeni bozulur". Şu irfâna bakar mısınız! İşte Molla Gürânî Hazretleri böyle bir zât-ı muhteremdir.
Sultân Fâtih O'nun bu sözüne hak vermiş ve kendisini kazaskerlik makâmına getirmişdir. Hazret, İstanbul'un fethi esnâsında Fâtih Sultan Mehmed'in istişâre meclisinde bulunmuş, orduyla birlikde fethe iştirâk etmişdir. Harbin en sıkıntılı günlerinde pâdişahı teşvik edenlerden biri de o olmuşdur. Kazaskerlikden sonra İstanbul'a müftî olarak tayîn edilmiş ve sonradan şeyhülislamlığa dönüşecek olan bu makâmda vefâtına kadar kalmış ve vazîfesini hakkıyla ifâ etmişdir.
Molla Gürânî Hazretleri pek çok hayır hasenât da yapmışdır. Binâ olarak yapdırdığı hayır eserleri arasında dört câmi ve bir de dârülhadîs vardır. Hazret, bir tarafdan idârî işlerle uğraşırken bir tarafdan da talebe yetiştirmiş, ilmî eserler de yazmışdır.
Kabr-i şerîfi, İstanbul Fındıkzâde'deki Karamânî Pîri Mehmed Paşa câmisinin karşısındaki yeşil alandadır.