Fitneyi Körükleyen Gâfil Hocalar
28 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Rivâyete göre, Fâtih Sultân Mehmed Hân İstanbul'u muhâsara edip o dev toplarla kale duvarlarını dövmeye başladığında Bizans râhibleri harâretli harâretli bir şeyler tartışıyorlarmuş. Harâretli tartışmaların konusu ne "Düşmana nasıl mâni' oluruz?, ne "Beldemizi nasıl kurtarırız?" ne de "Dînîmizi gençlere nasıl öğretiriz?" gibi bir mesele değilmiş. Neymiş biliyor musunuz? "Meleklerin cinsiyeti var mıdır yok mudur? Meleklerin kanadı kuşların kanadı gibi midir? Meleklerin kaç kanadı vardır?" gibi çok ama çok hayâtî!! meselelermiş. Onlar bu çok hayâtî!! mes'eleleri bağıra çağıra tartışıp birbirlerini bilgisizlikle ithâm ederek, birbirlerini düşmân gibi görüp kinlenirken, Sultân Fâtih askerleriyle şehrin kapısından girip Bizans'ın son kalesini de teslîm almış.
Bugün maalesef târih tekerrür etmekdedir. O gün Bizans râhiblerinin yaptığının aynısını bugün bizim anlı şanlı hocalarımız yapıyor. Ne mi yapıyorlar? Bir kısmı İslâm'ın aslına-esâsına dâir olmayan bir takım meseleleri habire gündeme getirip birbirleriyle cedelleşip duruyorlar. Halbuki tamâmen fürûât kabîlinden olan bu gibi meseleler hiç bilinmese veya öğretilmese dahî kimsenin îmânına veya islâmına bir halel getirmez. Temel mes'eleleri bir kenara bırakıp bunlarla uğraşmak sadece vakit kaybına değil, aynı zamanda insanların zihinlerini bulandırmaya, kafalarını karıştırmaya ve aslî mes'elelerin ihmâl edilmesine de sebeb oluyor. Bu cedelleşmenin sebebi de, birilerinin malumatfuruşluk yaparak yani bilgiçlik taslayarak dikkat çekmek arzusundan başka bir şey değil.
Bundan daha da kötüsü, müslümanlar arasında asırlardır ihtilaflı olan bazı meseleleri gündeme getirmekdir. Bin senedir bunca âlim bunları münâkaşa ettiği halde bu ihtilaflar çözülememiş de şimdi iki yarım-hoca münâkşa edince mi çözülecek? Öyleyse bunları temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya getirerek fitne ateşini körükleyenlere ne demeli? Resûl-i Ekrem Efendimiz "Fitne uykudadır, onu uyandıran kişi Allah'ın la'netine uğrar" buyurduğu halde bu yapılır mı? Sanki ümmet-i Muhammed'in başka bir derdi yok, sanki gençler ciddî bir ma'nevî bunalım içinde değiller, sanki ümmeti yeterince ihtilaflar içinde bölünüp parçalanmamış gibi cemaatlerini de galeyâna getirip yangına körükle giden bu kişiler ne yaptıklarının farkında bile değilken zâten hep fırsat kollamakda olan düşmânlarımız ise bizim bu hâlimize bakıp keyifle ellerini ovuşturup sinsi sinsi gülüyorlar.
Mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu gibi mes'eleleri gündeme getirerek cedelleşen ve fitne çıkaranları katiyyen tasvîb etmez ve ekseriyâ şu meselle nasîhat ederdi :
İki koç dövüşüyorlarmış. Onların kavgasını yukarıdaki bir tepeden seyreden kurd, kendi kendine şöyle dermiş : "Dövüşün, dövüşün, nasılsa biraz sonra ikiniz de dövüşmekden yorulacaksınız, ben o zaman gelir ikinizi de âfiyetle yerim"
Listeye geri dön