Fitre Hesâbı Nasıl Yapılmalı?

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, Ramazân-ı Şerîf'in sonuna doğru bir sohbetlerinde, fukarâya yardımdan, infakdan, zekâtdan, sadakadan uzun uzadıya bahsettikden sonra "Hele bu günlerde mutlakâ sadakâtınızı, fitrenizi fukarâ-yı müslimîne veriniz" derken, orada bulunan zenginlerden biri, "Fitre belli oldu mu?" diye sorunca, buyurdular ki :

Belli oldu, en aşağı yüz elli lira, en aşağı. Yukarı doğru, işte artık alabildiğine git, yüz elli bin lira da verebilirsin, beni dinlersen sen. O Karamanlı bakkalın hesâbı gibi verme fitreyi, çıkar bir beş bin lira ver. De ki, "Beyti'de bir yemek yiyorum" de, beş bin lirayı fukarâya ver fitre diye. Bırak Maraşlı Aşçı'da yemek yemeyi. Orda da zâten bin liradan aşağı çıkılmıyor. Maraşlı Aşçı'da bile bin lira alıyorlar, bin beş yüz lira alıyorlar. Ne olduğu da malûm değil ordaki yemeğin. 

Malum ya, fitre, bir kişinin bir günlük yiyeceğini karşılayacak şekilde hesâb edilir. Tabii insan karnını ekmekle de doyurabilir, pastırmayla da, esnaf lokantasında da yiyebilir, pahalı bir restoranda da. Ehl-i insaf olanlar, fukarâya verdikleri fitreyi hesâb ederken, en azından kendi yediklerine göre hesâb etmelidirler. Kendisi pastırmayla, baklavayla karnını doyururken, fukarâya arpa yâhud buğday hesâbıyla fitre vermek insâfa sığmaz.