Fukarânın Gözyaşını Sil!

9 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Para
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Dilin tutulmadan Allah de. Belin bükülürken Allah'a rükû et ve secde eyle. Elinden dünyâ metâı çıkmadan, malın, kasan elinden çıkmadan, böyle günlerde fırsatı ganîmet bil, fukârâ-yı müslîminden yakacağı olmayanlara yakacak, yiyeceği olmayanlara yiyecek, giyeceği olmayanlara giyecek götür. Eğer Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın îmânından ve muhabbetinden bir nebze sende varsa Ümmet-i Muhammed'e merhamet edersin, şefkatli bir kalbe mâlik olursun. Bilmiş ol ki yapılan zerre kadar hayır zâyi olmaz. Zerre kadar şer de zâyi olmayacak.
Para sâhiblerine söylüyorum! Kasalara kilitlediğin, banka cüzdanlarında kayıtlı olan paralar senin değildir, mîrâsçılarındır. Hem sevmediğine kalacakdır, sevmediklerin arasında taksîm olacakdır. O paraların ebediyyen senin olmasını istiyorsan, ebedî saâdeti istiyorsan, bu anda kalbi kırık, gözü yaşlı olanların kalblerini tatyîb edip, gözlerinin yaşını sil. Ateşi olmayanlara ateş götür. Sırtında giyeceği olmayanlara giyecek ver. Gizli yap bu işi, sakın hâ riyâen yapma, mürâi olarak ortaya çıkma yani yapdım etdim filan diye. Böyle yaparsan bil ki Allah'ın sana vedîasıdır, yani Allah'ın sana ihsânıdır bu. Yapamazsan bil ki ihsân-ı ilâhî yok. Senin olmayacak o.
Zekâtı verilmeyen paralar, iki başlı zehirli yılana benzer. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden Ebâ Hureyre rivâyet ediyor, "Zekâtı verilmeyen paralar yevm-i kıyâmetde iki başlı yılan olarak sâhiblerinin boynuna dolanacakdır" diyor. Kasalara kilitlenen ve zekâtı ve sadakâtı verilmeyen, fukarâ-yı müslimîne yardım edilmeyen paralar, cehennemde kızdırılacak, altınlar ve gümüşler, biriktirenlerin sağlarına, sollarına, önlerine, ardlarına basdırılacakdır. "Biriktirdiğiniz paraların tadına bakın!" diyecek Cenâb-ı Hakk Celle ve Tekaddes Hazretleri. "الَّذ۪ينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۙ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ  vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fıddate velâ yünfikûnehâ fî sebîlillah, fe beşşirhüm bi azâbin elîm"
Bana ver demedim hâ! Kendi hısım akrabandan, yoksullardan, mahallenden komşunda olan fukarâyı araştıracaksın. Vazîfen. Mâdem ki Muhammedîsin, vazîfen. 
İmâm-ı Ali'yi soymuşlar, şehâdetinden sonra, teneşirin üzerinde, boynunda böyle ip yaraları vardı, yaralar vardı, siyah siyah çürümüş. Sonra oğlu Hasan'a sordular, dediler ki "Yâ İmâm, Hazret-i İmâm'ın bu hâli nedir?". Dedi ki, "Gece halk yatdığı vakitde, alırdı yükü omuzuna, çeker götürürdü, fukarâ-yı müslimînin kapılarına, taksîm ederdi, kendi eliyle, kimseye duyurmadan". O ipler kesmiş omuzunu İmâm-ı Ali'nin. Teneşirde onu gördüler.
Efendi Hazretleri, fukarâ-yı müslimîne şefkat ve merhamet husûsuna çok ehemmiyyet verirlerdi. Hattâ bunu İslâm'ın bir şiârı ve müslümanlığın bir şartı olarak kabûl ederlerdi. Ümmet-i Muhammed'e merhamet ve şefkatin, 
îmânın bir delîli olduğunu beyân ederlerdi.

Efendi Hazretleri, fukarâyı arayıp bulmanın para sâhibi her müslümânın vazîfesi olduğunu söylerler ve "ehl-i ırz ve nâmûs olan fukarâ, muhtâc oldukları halde istemeye hayâ ettikleri için onları bizzat arayıp bulmak ve ayaklarına kadar gitmek ve onları incitmeden, başlarına kakmadan infâk etmek lâzımdır" buyururlardı.

Hilâfetleri zamânında dahî Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali'nin geceleri gizlice kapı kapı dolaşıp, fukarayâ kendi elleriyle yardımda bulunduklarını hattâ İmam Ali kerremallahu vecheh Hazretlerinin şehâdetinde, gasil için elbiseleri çıkartıldığında, omuzlarında çürükler görüldüğünü ve sebebi sorulduğunda, İmam Hasan Efendimizin "Gece fukarâya erzâkı bizzat kendi omuzunda taşırdı" buyurduğunu anlatırlardı.

Efendi Hazretleri, sadece nasîhat etmekle kalmaz kendileri de aynen böyle yaparlardı. Sık sık bir arabaya erzak doldurur, fukarâ mahallelerine gider, hiç bilmediği evlerin kapılarını çalar, kendisini tanıtmadan gizlice yardımda bulunurlardı. Yapılan yardımların gizli yapılmasını ve riyâdan, gösterişden son derece sakınılmasını da sıkı sıkı tenbîh ederlerdi.


Malın hayırlısı Allah yoluna harcanandır.
Hadîs-i Şerîf

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön