2 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Dilin tutulmadan Allah de. Belin bükülürken Allah'a rükû' et ve secde eyle. Elinden dünyâ metâı çıkmadan, malın, kasan elinden çıkmadan böyle günlerde fırsatı ganîmet bil, fukarâ-yı müslîmine, yakacağı olmayanlara yakacak, yiyeceği olmayanlara yiyecek, giyeceği olmayanlara giyecek götür. Eğer sende Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın îmânından ve muhabbetinden bir nebze varsa, Ümmet-i Muhammed'e merhamet edersin, şefkatli bir kalbe mâlik olursun. Bilmiş ol ki yapılan zerre kadar hayır zâyi' olmaz. Zerre kadar şer de zâyi' olmayacak.
Para sâhiplerine söylüyorum! Kasalara kitlediğin, banka cüzdanlarında kayıtlı olan paralar senin değildir, mîrâsçılarınındır. Hem de sevmediğine kalacakdır, sevmediklerin arasında taksîm olacakdır. O paraların ebediyyen senin olmasını istiyorsan, ebedî saâdeti istiyorsan, bu anda kalbi kırık, gözü yaşlı olanların kalblerini tatyîb edip gözlerinin yaşını sil. Ateşi olmayanlara ateş götür. Sırtında giyeceği olmayanlara giyecek var. Gizli yap bu işi, sakın ha riyâen yapma. Yani yaptım ettim filan diye mürâî olarak ortaya çıkma. Böyle yaparsan bil ki, bu Allah'ın sana vedîasıdır, yani Allah'ın sana ihsânıdır. Yapamazsan bil ki, ihsân-ı ilâhî yok.
Zekâtı verilmeyen paralar, iki başlı zehirli yılana benzer. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden Hazret-i Ebâ Hureyre rivâyet ediyor, "Zekâtı verilmeyen paralar, yevm-i kıyâmetde iki başlı yılan olarak sâhiplerinin boynuna dolanacakdır" diyor. Kasalara kitlenen ve sadakâtı ve zekâtı verilmeyen, fukarâ-yı müslîmine yardım edilmeyen paralar., altınlar ve gümüşler, cehennemde kızdırılacak, biriktirenlerin sağlarına sollarına önlerine artlarına bastırılacakdır. "Biriktirdiğiniz paraların tadına bakın" diyecek Cenâb-ı Hakk Celle ve Tekaddes Hazretleri. " وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate velâ yünfikûnehâ fî sebîlillah, febeşşirhüm bi 'azâbi'l-elîm".
"Bana ver" demedim ha! Kendi hısım akrabandan yoksullardan, mahallenden, komşunda olan fukarâyı araştıracaksın. Vazîfen! Mâdem ki Muhammedîsin, vazîfen.
Şehâdetinden sonra İmâm-ı Ali'yi soydular, teneşire koydular. Omuzunda siyah siyah çürükler, yaralar gördüler. Sonra Hazret-i Hasan'a sordular. Dediler ki, "Yâ İmâm, bu ne hâldir?". Dedi ki, "Babam, gece herkes yattıkdan sonra alırdı yükü, çeker götürürdü ve fukarâ-yı müslimînin kapılarına kendi eliyle taksîm ederdi, kimseye duyurmadan. İşte o ipler kesmiş omzunu İmâm-ı Ali'nin. Teneşirde onu gördüler.