Fuzûlî ve Kerbelâ

21 Ekim 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

Muharrem
Yâ Rab reh-i aşkında beni şeydâ kıl
Ahkâm-ı ibâdâtı bana icrâ kıl
Nezzâre-i sun'unda gözüm bînâ kıl
Evsâf-ı Habîbinde dilim gûyâ kıl

Fuzûlî'nin yukarıdaki münâcât ile başladığı meşhûr eseri "Hadîkatü's-Suadâ"nın sonundaki mersiyeleri teberrüken yayınlıyoruz...

Hakkında birçok kitaplar yazılmış olan üç dilde şiir ve inşâya kâdir, eşi menendi olmayan büyük şâirimiz Fuzûlî, Resûl-i Ekrem Efendimize ve O'nun Ehl-i Beytine âşık aynı zamanda sôfiyyenin bütün inceliklerine de vâkıf bir zât-ı âlî-kadrdir...Eserleri ve hayâtı buna şâhiddir...

Onu yakından tanıyanlar, âlim, fâzıl, hoş yaratılışlı ve son derece güzel sözlü-tatlı dilli olduğunu aynı zamanda da mütevâzı, dünyâ malına tamah etmeyen, bir lokma-bir hırka ile yetinen, dervîş-merşreb bir gönül adamı olduğunu, üstelik zamanın bütün ilimlerine de vâkıf bulunduğunu kaydediyorlar... 

Aşağıdaki mersiyeler, Fuzûlî'nin meşhûr İranlı şâir Hüseyin Vâiz’in "Ravzatü’ş-Şühedâ" adlı eserine nazîre olarak yazdığı "Hadîkatü’s-Su'adâ" nâmındaki eserinden alınmışdır ki bu eser "Kerbelâ Fâciası"nı hikâye eden eserlerin içinde yüzyıllardır en çok okunanıdır...Eser, dilindeki sâdelik, akıcılık ve ifâdelerdeki samîmiyyet sebebi ile okuyanlar üzerinde en çok tesir bırakan kitaplardandır...Bu eser, Türk edebiyatında "maktel" türünün bir şâheseri olup aynı zamanda Türkçe nesrin de önde gelen örnekleri arasındadır...Türkiye ve dünya kütüphânelerinde birçok yazma
nüshası bulunan bu eser, birçok defa yayınlanmışdır...


Hadîkatü's-Suadâ'nın bir yazma nüshasının ilk sayfaları
1

Mâh-ı Muharrem oldu şafakdan çıkup hilâl
Kılmış 'azâ döküp yüze hûn-birle eşk-i âl

Evlâd-ı Mustafâ’ya meded kılmamış Fırât
Geçirmesin mi yerlere anı bu infi’âl

Çokdur hikâyet-i elem-i Şâh-ı Kerbelâ
Elbette çok hikâyet olur mûcib-i melâl

İbretle bak gam-ı şühedâ şerhin etmeğe
Her sebze Kerbelâ’da açupdur zebân-ı hâl

Tecdîd-i mâtem-i şühedâ kıldı rûzgâr
Zâr ağla ey gönül bugün oldukça ihtimâl

Meydân-ı çarhı cilve-geh-i dûd-i âh kıl
Gerdûn-i dûnu gûne-i mâtem-siyâh kıl


2

Mâh-ı Muharrem oldu meserret harâmdır
Mâtem bugün şerî’ate bir ihtirâmdır

Tecdîd-i mâtem-i şühedâ nef’siz değil
Gaflet-sarây-ı dehrde tenbîh-i 'âmmdur

Gavgâ-yı Kerbelâ haberin sehl sanma kim
Naks-ı vefâ-yı dehre delîl-i tâmmdır

Her zerre eşk kim dökülür zikr-i âl ile
Seyyâre-i sipihr-i 'ulüvv-i makâmdır

Her medd-i âh kim çekilir Ehl-i Beyt için
Miftâh-ı bâb-ı ravza-i dârüs’s-selâmdır

Şâd olmasun bu vâkı’adan şâd olan gönül
Bir dem belâ vü gussadan âzâd olan gönül

Eserin matbu' nüshalarından birinin ilk sayfası
3

Tedbîr-i katl-i Âl-i Abâ kıldın ey felek
Fikr-i galat hayâl-i hatâ kıldın ey felek

Berk-ı sehâb-ı hâdiseden tîgler çekip
Bir bir havâle-i şühedâ kıldın ey felek

İsmet-i harem-serâsına hürmet revâ iken
Pâ-mâl-ı hasm-ı bî-ser ü pâ kıldın ey felek

Sahrâ-yı Kerbelâ’da olan teşne leblere
Rîk-i revân ü seyl-i belâ kıldın ey felek

Tahfîf-i kadr-i şer’den endîşe kılmayup
Evlâd-ı Mustafâ’ya cefâ kıldın ey felek

Bir rahm kılmadun ciğeri kân olanlara
Gurbetde rûzgârı perîşân olanlara


4

Basdıkda Kerbelâ’ya kadem Şâh-ı Kerbelâ
Oldu nişân-ı tîr-i sitem-i Şâh-ı Kerbelâ

Düşmen okuna gayr siper görmeyüp revâ
Yakmışdı câna dâg-ı elem-i Şâh-ı Kerbelâ

A’dâ mukâbilinde çekende saff-ı sipâh
Kılmışdı medd-i âhı 'alem-i Şâh-ı Kerbelâ

Dûd-ı dil-i pür-âteş ehl-i nezâreden
Etmişdi perde-dâr-ı harem-i Şâh-ı Kerbelâ

Oldukça ömrü râhat-ı dil görmeyip demî
Olmuş hemîşe hem-dem-i gam Şâh-ı Kerbelâ

Yâ Şâh-ı Kerbelâ ne revâ bunca gam sana
Derd-i demâdem ü elem-i dembedem sana


5

Ey derd-perver-i elem-i Kerbelâ Hüseyn
V’ey Kerbelâ belâlarına mübtelâ Hüseyn

Gam pâre pâre bağrını yandırdı dâğ ile
Ey lâle-i hadîka-i Âl-i 'Abâ Hüseyn

Tîğ-i cefâ ile bedenin oldu çâkiçâk
Ey bûstân-ı sebze-i tîğ-i cefâ Hüseyn

Yakdı vücûdunu gam-ı zulmet-sarây-ı dehr
Ey şem’-i bezm-i bâr-geh-i Kibriyâ Hüseyn

Devr-i felek içirdi sana kâse kâse kân
Ey teşne-i harâret-i berk-i belâ Hüseyn

Yâd et Fuzûlî Âl-i 'Abâ hâlin eyle âh
Kim berk-ı âh ile yakılır hırmen-i günâh

Listeye geri dön