10 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Meselâ bir insan doktora gider. Doktor ona "Sende şeker hastalığı var. Şeker yemeyeceksin, hamur işi yemeyeceksin, şunu yemeyeceksin, bunu yemeyeceksin, yoksa ölürsün"der. O insan, ölüm korkusuyla, doktorun tavsiyelerine harfiyyen uyar ve doktorun yeme dediklerini ölünceye kadar yemez. Aynı insan, kendisini yokdan vâr eden, maddî-ma'nevî sayısız ni'metleri içinde yüzdüren, günü geldiğinde öldürecek olan, öldürdükden sonra da diriltip bu hayâtın hesâbını soracak olan Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine hiç kulak asmaz, yap dediklerini yapmaz, yapma dediklerini ise yapar durur.
Bu nasıl bir gafletdir ki, tavsiyelerini dinlediği doktor kendisi gibi ölümlü âciz bir insandır, emirlerine uymadığı yasaklarından kaçınmadığı zât ise kendisini yokdan vâr eden, öldüren, dirilten, kâdir-i mutlak, âlemlerin Rabbi Allah'dır. Doktorun tavsiyeleri iki günlük dünyâ hayâtı içindir, Allah'ın emir ve yasakları ise ebedî bir hayât içindir. İnsan doktorun dediklerini yapsa da yapmasa da ölümden kurtulamaz. Halbuki Allah'ın emirlerini tutmakla tutmamak arasındaki fark muazzamdır zîrâ insan bunun netîcesinde ya cennete gidecek ya da cehenneme düşecekdir.